Suriye Tezkeresi Resmi Gazete'de
Suriye'ye ilişkin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve buna imkan sağlayan gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için hükümete verilen yetkinin süresini bir yıl daha uzatan Başbakanlık Tezkeresi, Resmi Gazete'de yayımlandı.
TBMM Genel Kurulu'nun 3 Ekim'deki oturumunda aldığı kararda, Suriye'deki ihtilafın, bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yönelik giderek artan bir tehdit oluşturduğu belirtildi.
Türkiye'nin bu tehdidi her geçen gün daha fazla ve yakından hissettiği ifade edilen tezkerede, bugüne kadar Suriye kaynaklı saldırılarda hayatını kaybeden vatandaşların sayısının 71'e ulaştığı vurgulandı.
Türkiye'ye yönelik göç baskısı boyutlarının giderek artığına işaret edilen tezkerede, halihazırda Suriye halkıyla mevcut kardeşlik ve komşuluk hukuku çerçevesinde ülkede misafir edilen Suriyelilerin sayısının 500 bini aştığı bildirildi.
Kararda, Suriye içinde yerlerinden edilmiş kişilerin sayısının ise 5 milyona yaklaştığının hesap edildiğine dikkat çekilerek, "Rejimin izlediği şiddet ve zulüm politikaları çerçevesinde her an sınırlarımıza yönelik ve ülkemiz üzerinde baskı oluşturacak daha büyük bir kitlesel göç hareketiyle karşı karşıya kalınması muhtemeldir. Suriye kaynaklı kitlesel göç hareketi de muhtemel sonuçları itibarıyla ülkemiz yönünden dolaylı bir tehdit oluşturmaktadır" ifadelerine yer verildi.
Suriye rejiminin, uluslararası hukuku hiçe sayarak halka yönelik balistik füzeler dahil, ağır silahlar ve ayrım gözetmeksizin havadan yaptığı bombardımanlara ilaveten, kimyasal silah da kullanmaya başladığı, son olarak 21 Ağustos'ta Şam'da kimyasal silahlarla yaptığı saldırıda önemli bir çoğunluğunu çocukların oluşturduğu bin 400'ü aşkın Suriye vatandaşının hayatını kaybettiği kaydedilen tezkerede, şunlar belirtildi:
"Bu saldırı insanlığa karşı işlenmiş bir suç olup, bu husus 16 Eylül 2013 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan '21 Ağustos 2013 tarihinde Şam'ın Gota Bölgesinde Kimyasal Silah Kullanımı İddialarına İlişkin Rapor'da da teyit edilmiştir.
Suriye rejiminin kimyasal silah da dahil uluslararası hukuk tarafından yasaklanmış silahları kullanması, başta ülkemiz olmak üzere Suriye'nin komşularına yönelik yakın ve ciddi tehdidi de azami düzeye çıkarmıştır. Suriye'deki gelişmelerin seyri, bu tarz silahların kullanılmasının engellenmesi ve caydırılmasının sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınmasını, ulusal güvenlik çıkarlarımız açısından zaruret arz eden seviyeye ulaştırmıştır."
Gelişmelerin, Suriye rejiminin uluslararası normlara aykırı her türlü yöntemi ve silahı kullanabileceği noktaya vardığını gösterdiği vurgulanan tezkerede, Türkiye'nin, rejimin yapabileceği her türlü saldırıdan ve Suriye'deki belirsizlik ve kaos ortamından en çok etkilenecek ülke konumunda bulunduğu bildirildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 27 Eylül'de kabul ettiği 2118 sayılı kararda Suriye'de kullanılan kimyasal silahların uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturduğunun teyit edildiği belirtilen tezkerede, şunlar kaydedildi:
"Belirtilen tüm gelişmeler, ulusal güvenliğimize yönelik Suriye kaynaklı açık ve yakın tehdit oluşturan her türlü eyleme karşı, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız doğrultusunda gereken tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır.
Bu mülahazalarla, ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili şekilde korumak ve kollamak, hadiselerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve buna imkan sağlayan gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için hükümete verilen bir yıllık izin süresinin, 4 Ekim 2012 tarihli ve 1025 sayılı TBMM kararında belirlenen ilke ve esaslar dahilinde, Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca, 04 Ekim 2013'ten itibaren bir yıl daha uzatılması, Genel Kurulun 3 Ekim 2013 tarihli 3'üncü birleşiminde kabul edilmiştir."
Kaynak: AA
Türkiye'nin bu tehdidi her geçen gün daha fazla ve yakından hissettiği ifade edilen tezkerede, bugüne kadar Suriye kaynaklı saldırılarda hayatını kaybeden vatandaşların sayısının 71'e ulaştığı vurgulandı.
Türkiye'ye yönelik göç baskısı boyutlarının giderek artığına işaret edilen tezkerede, halihazırda Suriye halkıyla mevcut kardeşlik ve komşuluk hukuku çerçevesinde ülkede misafir edilen Suriyelilerin sayısının 500 bini aştığı bildirildi.
Kararda, Suriye içinde yerlerinden edilmiş kişilerin sayısının ise 5 milyona yaklaştığının hesap edildiğine dikkat çekilerek, "Rejimin izlediği şiddet ve zulüm politikaları çerçevesinde her an sınırlarımıza yönelik ve ülkemiz üzerinde baskı oluşturacak daha büyük bir kitlesel göç hareketiyle karşı karşıya kalınması muhtemeldir. Suriye kaynaklı kitlesel göç hareketi de muhtemel sonuçları itibarıyla ülkemiz yönünden dolaylı bir tehdit oluşturmaktadır" ifadelerine yer verildi.
Suriye rejiminin, uluslararası hukuku hiçe sayarak halka yönelik balistik füzeler dahil, ağır silahlar ve ayrım gözetmeksizin havadan yaptığı bombardımanlara ilaveten, kimyasal silah da kullanmaya başladığı, son olarak 21 Ağustos'ta Şam'da kimyasal silahlarla yaptığı saldırıda önemli bir çoğunluğunu çocukların oluşturduğu bin 400'ü aşkın Suriye vatandaşının hayatını kaybettiği kaydedilen tezkerede, şunlar belirtildi:
"Bu saldırı insanlığa karşı işlenmiş bir suç olup, bu husus 16 Eylül 2013 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan '21 Ağustos 2013 tarihinde Şam'ın Gota Bölgesinde Kimyasal Silah Kullanımı İddialarına İlişkin Rapor'da da teyit edilmiştir.
Suriye rejiminin kimyasal silah da dahil uluslararası hukuk tarafından yasaklanmış silahları kullanması, başta ülkemiz olmak üzere Suriye'nin komşularına yönelik yakın ve ciddi tehdidi de azami düzeye çıkarmıştır. Suriye'deki gelişmelerin seyri, bu tarz silahların kullanılmasının engellenmesi ve caydırılmasının sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınmasını, ulusal güvenlik çıkarlarımız açısından zaruret arz eden seviyeye ulaştırmıştır."
Gelişmelerin, Suriye rejiminin uluslararası normlara aykırı her türlü yöntemi ve silahı kullanabileceği noktaya vardığını gösterdiği vurgulanan tezkerede, Türkiye'nin, rejimin yapabileceği her türlü saldırıdan ve Suriye'deki belirsizlik ve kaos ortamından en çok etkilenecek ülke konumunda bulunduğu bildirildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 27 Eylül'de kabul ettiği 2118 sayılı kararda Suriye'de kullanılan kimyasal silahların uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturduğunun teyit edildiği belirtilen tezkerede, şunlar kaydedildi:
"Belirtilen tüm gelişmeler, ulusal güvenliğimize yönelik Suriye kaynaklı açık ve yakın tehdit oluşturan her türlü eyleme karşı, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız doğrultusunda gereken tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır.
Bu mülahazalarla, ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili şekilde korumak ve kollamak, hadiselerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve buna imkan sağlayan gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için hükümete verilen bir yıllık izin süresinin, 4 Ekim 2012 tarihli ve 1025 sayılı TBMM kararında belirlenen ilke ve esaslar dahilinde, Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca, 04 Ekim 2013'ten itibaren bir yıl daha uzatılması, Genel Kurulun 3 Ekim 2013 tarihli 3'üncü birleşiminde kabul edilmiştir."