'Unutkan, Güçsüz' Önyargısı, Yaşlıyı Bunalıma Sokuyor

"Unutkan, huysuz, eski kafalı ve fiziksel olarak güçsüz" şeklindeki önyargının, yaşlılarla diğer yaş gruplarının arasında sosyal duvar oluşmasına yol açtığı, yaşlıların toplumda yeterli yer almasına engel olduğu ve yaşlının ruh sağlığını olumsuz etkilediği belirtiliyor.


Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tunç Alkın, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yılın temasının "yaşlı ruh sağlığı" olduğunu söyledi.

Hergeçen gün dünyada yaşlı nüfusun arttığını belirten Alkın, "2013 yılı itibarıyla dünyada 60 yaş üstü kişi sayısının 800 milyon olduğu tahmin ediliyor ve bu rakamın tüm dünya nüfusunun yüzde 11'ine denk geldiği belirtiliyor" dedi.

Dünyada yaşlı nüfusun 2050 yılı itibarıyla yüzde 22'ye çıkmasının öngörüldüğünü ifade eden Alkın, yaşlı nüfus artışından en çok Türkiye'nin de aralarında bulunduğu orta gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerin etkileneceğini vurguladı. Alkın, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2005 yılında 65 yaş üstü nüfusun tüm nüfusa oranının yüzde 5,7 olduğunu, bunun 2012'de yüzde 7'ye çıktığını belirtti.

2050 yılında ise bu oranın yüzde 17,6 olmasının tahmin edildiğini dile getiren Alkın, yaşlıların sayısının artmasıyla birlikte yaşlı sağlığı ve de yaşlı ruh sağlığının önem kazandığını bildirdi.

Alkın, genel olarak yaşlıların, saygı duyulan ve sözü dinlenilen kişiler olarak düşünüldüğünü, ancak toplumda yaşlılara karşı önyargı bulunduğunu ifade ederek, "Yaşlıların fiziksel olarak zayıf oldukları, çalışamayacakları, zihinsel açıdan zayıf oldukları şeklinde önyargılar olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Yaşlıların daha çok bunamış, eski kafalı ya da huysuz kişiler olarak karikatürize edilmesi de bu önyargıları desteklemektedir" dedi.

Bu durumun, "yaşlılar ile diğer yaş gruplarının arasında sosyal duvar oluşmasına yol açtığına" işaret eden Alkın, "aynı zamanda yaşlıların toplumda yeterli yer almasına engel olduğunu ve yaşlının ruh sağlığını etkilediğini" bildirdi.

-"Yaşlıyı genellikle istismar eden kişiler, yakın akrabalar"

Alkın, yaşlıların karşılaştıkları sorunlardan birinin "yaşlı istismarı" olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:

"Yaşlı istismarı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 'yaşlı kişiyle güven ilişkisi içinde olması gereken bir kişi tarafından yapılan fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve hak istismarı gibi zarar verici ya da uygun olmayan davranışlar' olarak tanımlanmaktadır.

Yaşlının fiziksel bakımının, sağlık kontrolleri ve hastalık tedavilerinin yeterli yapılmaması da yaşlı istismarıdır. Gelişmiş ülkelerde yaşlılarda istismar yüzde 4-6 oranında bildirilmektedir, ancak bu oranın daha yüksek olduğu düşünülmektedir.

Türkiye'de yapılan bir çalışmada, İzmir'de 204 yaşlının yüzde 1,5'inde fiziksel istismar, yüzde 2,5'inde finansal istismar ve yüzde 3,5'unda ihmal bulgusu saptanmıştır. Ancak Türkiye'de de bu rakamların gerçekte daha yüksek oranda olduğu tahmin edilmektedir.

Yaşlıyı genellikle istismar eden kişiler, yakın akrabaları olmaktadır. Yaşlı istismarı ve ihmali ruhsal açıdan yaşlıyı mutlaka etkileyecektir ve yaşlıda kaygı ve depresyon belirtilerinin çıkmasına yol açacaktır."

-"Önyargıyı azaltmada kamu spotları etkili olabilir"

Alkın, toplumun yaşlılığa karşı önyargılarını azaltmada kamu spotlarının etkili olabileceğini ifade ederek, "Sivil örgütler ve derneklerin yapacağı bilgilendirme ve ilkokuldan başlayarak toplumun bilinç düzeyini artırmaya yönelik girişimler etki yaratabilir" dedi.

Yerel yönetimlerin, yaşlıların sosyal etkinliklere katılmasını teşvik eden düzenlemeler yapmasının da çok önemli olduğunu vurgulayan Alkın, kentlerin 'yaşlı dostu' hale getirilmesi, yaşlılara hizmet edenlere eğitim verilmesi gerektiğini dile getirdi. Kulaksızoğlu, bunun için yaşlının ruh sağlığının korunmasının, aktif ve sağlıklı yaşlanmanın desteklenmesinin, genel ülke politikası haline getirilmesi gerektiğini ifade etti.

-"Yaşlılar, unutkanlık, moralsizlik gibi şikayetlerini hekime anlatmıyor"

Alkın, yaşlılarda genel sağlığın bozulması, bağımlığın artması, eş kaybı, emeklilikle birlikte ortaya çıkan hastaların demans açısından takibe alınmasının, önleyici psikiyatrik yaklaşımlar olduğunu anlattı.

Yaşlıların, unutkanlık ya da moralsizlik gibi şikayetlerini hekime anlatamadığı için hekimlerin ruhsal hastalıkları tanımakta zorlanabildiğine işaret eden Alkın, "Birinci basamak hekimlerinin yaşlı ruh sağlığına yönelik eğitimler alması, depresyon, demans gibi yaşlılıkta sık görülen hastalıklara karşı farkındalık düzeylerini artıracaktır. Böylece, yaşlılarda görülen psikiyatrik hastalıklar önlenebilecek, yaşlının yeterli tedavi alması sağlanacaktır" diye konuştu.

Kaynak: AA