TBMM İdare Amiri Salim Uslu’dan Önemli Açıklamalar
TBMM İdare Amiri ve Hak-İş Sendikası Onursal Başkanı Çorum Milletvekili Salim Uslu, 28 Şubat sürecinde MGK’da katıldığı bir toplantıda yaşadıklarını canlı yayında anlattı.
Kanal 5’e konuk olan Uslu, o günlerde Türkmenlerin önemli bir sorununu görüşmek üzere bazı STK temsilcileri ve Şaban Karataş ile MGK’ya gittiğini anlatarak şöyle konuştu: “Genel Sekreter Tuncer Kılınç'la görüşmemiz başladı.
Paşa durmadan konuyu yurt dışında yaşayan Türklere getiriyor, kılık kıyafetlerini eleştiriyor. Etek altına giyilen pantolon, başörtüden söz ediyor. ‘Geçenlerde Belçika’ya gittim. Halen etekle beraber pantolon giyiniyor çağdaş olamadılar’ diyor. Bu kadar yanlı bir düşünce olabilir mi, insanların inançlarına yaşam tarzlarına müdahaleci bir anlayış. Biz Türkmenlerin sorunlarını anlatıyoruz o insanların yaşam tarzını eleştiriyor." Konunun Kerkük ve Musul’a geldiğini anlatan Uslu, şunları söyledi: "Orada yaşayan Türkmenlerin bile sayısını MGK’nın bilmediğini gördük. Ne kadar acı. Kerkük ve Musul’da ne kadar Türkmen’in yaşadığını bilmeyen MGK, Avrupa’da ne kadar örtülü etekli hanım var biliyor. Bu ülke, Musul ve Kerkük’te tarihi belgelerin yağmalanmasını engelleyemedi.” Bazı sendikalara canlı yayında eleştiriler getiren Uslu, bir otelde yaşananları şöyle anlattı: “Bakın bir program sonrası o dönem bir otelde Sayın Tansu Çiller, Yalım Erez, TOBB Başkanı Fuat Miras, Faruk Yücel, TİSK Başkanı Bayram Meral ve ben oturduk. Çiller’in hükümeti bozması gerektiği konuşuluyor. Rahmetli Erbakan’ın güvenilmez olduğunu söylüyorlar. Utanç verici bir durum. STK’lar yani beşli çete üyeleri siyasi hırs ile Sayın Çiller’e otel odasında yüklendiler. Onlara katılmadığımı belirttim. Sayın Çiller de kararlı bir duruş sergileyerek direndi. Böyle bir süreç yaşandı Türkiye’de.” 2012 yılı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Uslu, sözlerine şöyle devam etti: “2012 dünya bakımından çok talihsiz bir yıl oldu. Küresel kriz etkisini 2012'de sürdürdü. Birçok ülkede küresel kriz işsizliğe neden oldu. Avrupa’nın en iyi ülkeleri olarak gösterilen ülkelerde işsizlik oranları yüzde 20’lerin üzerine çıktı. Eskiden Avrupa bize örnek gösterilirdi. Şimdi Türkiye örnek gösteriliyor. AB ekonomik krizle boğuşuyor. Kendi ilkeleriyle ters düşen paradokslar izliyor dağılacak gibi görünüyor. Türkiye’ye yıllık izleme raporları hazırlayan AB’yi yıllık izlemeye tabi tutmak gerekiyor. Ekonomik kriterler bakımından AB’yi incelemek gerekiyor. AB kamu açıkları, büyüme hızı, enflasyon bakımından AB şu an çok kötü bir durumda. Artık bazı ülkeler AB’den ayrılmayı tartışır duruma geldi.” AB’nin yaşadığı siyasi liderlik sıkıntısının şimdi de BM’de yaşandığını ifade eden Uslu, şunları söyledi: “BM, konseyi içerisinde veto hakkı olan 5 ülke baskıcı tutumlarını benimsemiş durumdalar. İnsan hakları sadece bu 5 ülke için geçerli. Bu tutum BM’ye zarar veriyor. BM’nin inandırıcılığı kalmadı.” İslam coğrafyasında kan ve gözyaşının halen devam ettiğini vurgulayan Uslu, “Bu kan durmadıkça barıştan, huzurdan söz etmek çok zor” diye konuştu
ABD’de işlerin iyi gitmediğine değinen Uslu, sözlerine şöyle devam etti: “ABD’de başkanlık seçimi yenilendi. ABD’de seçim yenilenmesine rağmen halen çok ciddi sıkıntılar yaşanmaya devam ediyor. En son girdiği Irak’ta hezimet yaşadı. ABD bölgeye istikrar getireceğim diye girdi ancak daha da istikrarsız hale getirdi. Bölgenin yeraltı zenginlikleri sömürüldü. Şirketler bunları kendi ülkelerine götürdü. Arap Baharı ise bölgeyi kasıp kavurdu ve bir fırtına gibi geçti. Yıkılmaz denen rejimler yıkıldı.” Türkiye’nin bu karmaşık ortama rağmen gelişmeye ve yenileşmeye devam ettiğini belirten Uslu, şöyle konuştu: “Türkiye, sadece yurtta sulh cihanda sulh anlayışıyla etliye sütlüye karışmama mantığından çıktı ve daha etkin rol almaya başladı.
Bu ülkelere önce dostluk eli uzattı. Sonra bu dost eli yanlış anlaşılınca Türkiye 'dur' dedi ve kenara çekildi. Kenara çekilince adeta örtünün altındaki pislikler ortaya çıktı. Bugün Suriye’de gördüğümüz gibi bir katliam yaşanıyor ve dünya buna seyirci kalıyor. Milyonlarca insan evlerinden oldu ama uluslararası kuruluşlar sessiz kalıyor. Türkiye burada dostluğunu yine gösterdi. Yaptıkları ortada.” Türkiye’nin geçen yıl içerisinde önemli mesafe kat ettiğini belirten Uslu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, bu dönemde kendi içerisinde sosyal devlet, hukuk ve demokratik devlet olma yolunda önemli adımlar attı. Üniversite sayılarını artırdı. Yeni bir bütçe yaparak bunu genel kurulda kabul etti. Türkiye istihdamda da önemli adımlar gerçekleştirdi. İşsizlik yüzde 9’a kadar geriledi. Türkiye, Çin’den sonra en iyi gelişen ikinci ülke oldu.” 2002 yılında 23.5 milyar dolar olan IMF’ye olan kredi borçlarının mart ayı sonu itibariyle 2.3 milyar dolara gerilediğini hatırlatan Salim Uslu, şunları söyledi: “Başarı ortada. IMF eliyle üretken bir ekonomiden çok borç dönen bir sistem kuruldu. Bu sistem içerisinde Türkiye’ye borç dayatıldı. Bildiğimiz üzere bir dönem atama olarak Türkiye’ye Kemal Derviş yollandı. Türkiye süratle borçlandırıldı. Rahmetli Erbakan Hoca havuz sistemi oluşturmuştu. Ama maalesef bu hocanın sonu oldu. 28 Şubat süreci başladı.
Bankaların içi boşaltıldı. Daha sonraki süreçte Türkiye IMF’den kurtulma çabası içine girdi ve bize ait olmayan borç bu dönemde kapatıldı. Çalmadan, kaçırmadan bir bütçe yönetimi ile Türkiye ekonomisine çeki düzen verildi.
” Bütçe görüşmelerini de değerlendiren Uslu, şöyle konuştu: “Bu bütçe sosyal bir bütçe oldu. Sosyal bütçe insan değerlerini ve toplumsal refahı gözeten bir bütçe oldu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bütçesi yüzde 66 oranında, Orman ve Su işleri Bakanlığı'nın bütçesi büyük oranda artırıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bütçesi yüzde 102 artırıldı. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının bütçesi Savunma Bakanlığı'nın önüne geçmiştir. Bu da tarihte bir ilktir.” PKK yöneticilerinden Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in öldürülmesi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Salim Uslu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye çok pahalı bir coğrafyada, bu coğrafyada yaşamanın ağır bedelleri var. Türkiye sorunları çözdükçe derin lobiler rahat durmuyor. Bu olaylar Türkiye içerisinde çatışma ortamları oluşturmaya yöneliktir. Bu tezgahlara gelinmemelidir. Yapılması gereken sağduyulu olmaktır.” 28 Şubat postmodern darbe sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Uslu, sözlerini şöyle tamamladı: “Söz uçar yazı kalır. O günün manşetlerini unutmadık. Topluma medya eliyle korku salındı. Senaryolar yazıldı. Sadece manşetler mi beşli çete var. Çiller’in hükümeti bozması gerektiği konuşuldu. Rahmetli Erbakan’ın güvenilmez olduğunu söylüyorlar. Utanç verici bir durum. STK’lar yani beşli çete üyeleri siyasi hırs ile Sayın Çiller’e yüklendi. Onlara katılmadığımı belirttim. Sayın Çiller de kararlı bir duruş sergileyerek direndi. Böyle bir süreç yaşandı Türkiye’de.”
Kaynak: İHA
Paşa durmadan konuyu yurt dışında yaşayan Türklere getiriyor, kılık kıyafetlerini eleştiriyor. Etek altına giyilen pantolon, başörtüden söz ediyor. ‘Geçenlerde Belçika’ya gittim. Halen etekle beraber pantolon giyiniyor çağdaş olamadılar’ diyor. Bu kadar yanlı bir düşünce olabilir mi, insanların inançlarına yaşam tarzlarına müdahaleci bir anlayış. Biz Türkmenlerin sorunlarını anlatıyoruz o insanların yaşam tarzını eleştiriyor." Konunun Kerkük ve Musul’a geldiğini anlatan Uslu, şunları söyledi: "Orada yaşayan Türkmenlerin bile sayısını MGK’nın bilmediğini gördük. Ne kadar acı. Kerkük ve Musul’da ne kadar Türkmen’in yaşadığını bilmeyen MGK, Avrupa’da ne kadar örtülü etekli hanım var biliyor. Bu ülke, Musul ve Kerkük’te tarihi belgelerin yağmalanmasını engelleyemedi.” Bazı sendikalara canlı yayında eleştiriler getiren Uslu, bir otelde yaşananları şöyle anlattı: “Bakın bir program sonrası o dönem bir otelde Sayın Tansu Çiller, Yalım Erez, TOBB Başkanı Fuat Miras, Faruk Yücel, TİSK Başkanı Bayram Meral ve ben oturduk. Çiller’in hükümeti bozması gerektiği konuşuluyor. Rahmetli Erbakan’ın güvenilmez olduğunu söylüyorlar. Utanç verici bir durum. STK’lar yani beşli çete üyeleri siyasi hırs ile Sayın Çiller’e otel odasında yüklendiler. Onlara katılmadığımı belirttim. Sayın Çiller de kararlı bir duruş sergileyerek direndi. Böyle bir süreç yaşandı Türkiye’de.” 2012 yılı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Uslu, sözlerine şöyle devam etti: “2012 dünya bakımından çok talihsiz bir yıl oldu. Küresel kriz etkisini 2012'de sürdürdü. Birçok ülkede küresel kriz işsizliğe neden oldu. Avrupa’nın en iyi ülkeleri olarak gösterilen ülkelerde işsizlik oranları yüzde 20’lerin üzerine çıktı. Eskiden Avrupa bize örnek gösterilirdi. Şimdi Türkiye örnek gösteriliyor. AB ekonomik krizle boğuşuyor. Kendi ilkeleriyle ters düşen paradokslar izliyor dağılacak gibi görünüyor. Türkiye’ye yıllık izleme raporları hazırlayan AB’yi yıllık izlemeye tabi tutmak gerekiyor. Ekonomik kriterler bakımından AB’yi incelemek gerekiyor. AB kamu açıkları, büyüme hızı, enflasyon bakımından AB şu an çok kötü bir durumda. Artık bazı ülkeler AB’den ayrılmayı tartışır duruma geldi.” AB’nin yaşadığı siyasi liderlik sıkıntısının şimdi de BM’de yaşandığını ifade eden Uslu, şunları söyledi: “BM, konseyi içerisinde veto hakkı olan 5 ülke baskıcı tutumlarını benimsemiş durumdalar. İnsan hakları sadece bu 5 ülke için geçerli. Bu tutum BM’ye zarar veriyor. BM’nin inandırıcılığı kalmadı.” İslam coğrafyasında kan ve gözyaşının halen devam ettiğini vurgulayan Uslu, “Bu kan durmadıkça barıştan, huzurdan söz etmek çok zor” diye konuştu
ABD’de işlerin iyi gitmediğine değinen Uslu, sözlerine şöyle devam etti: “ABD’de başkanlık seçimi yenilendi. ABD’de seçim yenilenmesine rağmen halen çok ciddi sıkıntılar yaşanmaya devam ediyor. En son girdiği Irak’ta hezimet yaşadı. ABD bölgeye istikrar getireceğim diye girdi ancak daha da istikrarsız hale getirdi. Bölgenin yeraltı zenginlikleri sömürüldü. Şirketler bunları kendi ülkelerine götürdü. Arap Baharı ise bölgeyi kasıp kavurdu ve bir fırtına gibi geçti. Yıkılmaz denen rejimler yıkıldı.” Türkiye’nin bu karmaşık ortama rağmen gelişmeye ve yenileşmeye devam ettiğini belirten Uslu, şöyle konuştu: “Türkiye, sadece yurtta sulh cihanda sulh anlayışıyla etliye sütlüye karışmama mantığından çıktı ve daha etkin rol almaya başladı.
Bu ülkelere önce dostluk eli uzattı. Sonra bu dost eli yanlış anlaşılınca Türkiye 'dur' dedi ve kenara çekildi. Kenara çekilince adeta örtünün altındaki pislikler ortaya çıktı. Bugün Suriye’de gördüğümüz gibi bir katliam yaşanıyor ve dünya buna seyirci kalıyor. Milyonlarca insan evlerinden oldu ama uluslararası kuruluşlar sessiz kalıyor. Türkiye burada dostluğunu yine gösterdi. Yaptıkları ortada.” Türkiye’nin geçen yıl içerisinde önemli mesafe kat ettiğini belirten Uslu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, bu dönemde kendi içerisinde sosyal devlet, hukuk ve demokratik devlet olma yolunda önemli adımlar attı. Üniversite sayılarını artırdı. Yeni bir bütçe yaparak bunu genel kurulda kabul etti. Türkiye istihdamda da önemli adımlar gerçekleştirdi. İşsizlik yüzde 9’a kadar geriledi. Türkiye, Çin’den sonra en iyi gelişen ikinci ülke oldu.” 2002 yılında 23.5 milyar dolar olan IMF’ye olan kredi borçlarının mart ayı sonu itibariyle 2.3 milyar dolara gerilediğini hatırlatan Salim Uslu, şunları söyledi: “Başarı ortada. IMF eliyle üretken bir ekonomiden çok borç dönen bir sistem kuruldu. Bu sistem içerisinde Türkiye’ye borç dayatıldı. Bildiğimiz üzere bir dönem atama olarak Türkiye’ye Kemal Derviş yollandı. Türkiye süratle borçlandırıldı. Rahmetli Erbakan Hoca havuz sistemi oluşturmuştu. Ama maalesef bu hocanın sonu oldu. 28 Şubat süreci başladı.
Bankaların içi boşaltıldı. Daha sonraki süreçte Türkiye IMF’den kurtulma çabası içine girdi ve bize ait olmayan borç bu dönemde kapatıldı. Çalmadan, kaçırmadan bir bütçe yönetimi ile Türkiye ekonomisine çeki düzen verildi.
” Bütçe görüşmelerini de değerlendiren Uslu, şöyle konuştu: “Bu bütçe sosyal bir bütçe oldu. Sosyal bütçe insan değerlerini ve toplumsal refahı gözeten bir bütçe oldu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bütçesi yüzde 66 oranında, Orman ve Su işleri Bakanlığı'nın bütçesi büyük oranda artırıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bütçesi yüzde 102 artırıldı. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının bütçesi Savunma Bakanlığı'nın önüne geçmiştir. Bu da tarihte bir ilktir.” PKK yöneticilerinden Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in öldürülmesi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Salim Uslu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye çok pahalı bir coğrafyada, bu coğrafyada yaşamanın ağır bedelleri var. Türkiye sorunları çözdükçe derin lobiler rahat durmuyor. Bu olaylar Türkiye içerisinde çatışma ortamları oluşturmaya yöneliktir. Bu tezgahlara gelinmemelidir. Yapılması gereken sağduyulu olmaktır.” 28 Şubat postmodern darbe sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Uslu, sözlerini şöyle tamamladı: “Söz uçar yazı kalır. O günün manşetlerini unutmadık. Topluma medya eliyle korku salındı. Senaryolar yazıldı. Sadece manşetler mi beşli çete var. Çiller’in hükümeti bozması gerektiği konuşuldu. Rahmetli Erbakan’ın güvenilmez olduğunu söylüyorlar. Utanç verici bir durum. STK’lar yani beşli çete üyeleri siyasi hırs ile Sayın Çiller’e yüklendi. Onlara katılmadığımı belirttim. Sayın Çiller de kararlı bir duruş sergileyerek direndi. Böyle bir süreç yaşandı Türkiye’de.”