'Zirve Davasında Savcıların Değişmesi Handikap'

Malatya’da Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin davanın müdahil avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, duruşma savcısı Şeref Gürkan ile soruşturma savcısı İsmail Aksoy’un değişmesinin dava için handikap oluşturduğunu söyledi.

Zirve Yayınevi davasındaki değişiklik 3. Yargı Paketi'nin yasalaşmasıyla Malatya Adliyesi’nde ağır ceza mahkemesi 4’e çıkarıldı. Daha önce CMK 250. maddeyle görevli olan 3. Ağır Ceza Mahkemesi normal mahkeme statüsüne alınırken, yeni kurulan 4. Ağır Ceza Mahkemesi Terörle Mücadele Kanunu 10. maddesiyle görevlendirildi. 5 yıldır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Zirve Yayınevi cinayetleri davasının yargılaması aynı mahkemesinde görülmeye devam etti. Buna karşın 3. Yargı Paketi düzenlemesi öncesi cinayetleri soruşturan TMK 10. maddesiyle görevli savcılar Şeref Gürkan ve İsmail Aksoy, paketin yasalaşmasının ardından dosyaya görevlendirilmedi. Davanın 40. duruşmasında duruşmaya normal savcı statüsündeki Zafer Hazar katıldı.

Bununla birlikte mahkemede 5 yıldır görevli olan iki üye hakim de değişti. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa görevde kalırken mahkemeye Osman Kandemir ve Hüseyin Turan yerine Ünal Öztürk ve Bülent Coşkun atandı. Darbe soruşturmaları olarak bilinen Ergenekon, Balyoz gibi davalarda 3. Yargı Paketi çerçevesinde ‘Devam eden soruşturmalar etkilenmeyecek’ ilkesine uyulurken Zirve Yayınevi Davası’nda iki hakim ve iki savcının değiştirilmesi soruşturma için handikap olarak değerlendirildi. Davanın müdahil avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, soruşturmayı yapan savcıların görevden alınmasının dava için handikap oluşturduğunu belirtti.

1.5 yıl boyunca dosya üzerinde çalışan savcıların değiştirilmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Cengiz, “Umut ediyoruz ki davanın ilerleyen aşamasında bu onarılabilir, savcı tekrar göreve iade edilebilir.” dedi.

Cengiz, görevden alınmaların kabul edilemez olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “1.5 yıl boyunca bir savcı dosya üzerinde çalışmış, birebir deliller üzerinde uğraşmış ve şu anda bu savcı yok, yeni bir savcı atanmış. Aynı şekilde mahkemenin 5 yıl davayı takip eden iki üyesi de şu anda yok. Böyle çok büyük bir dezavantaj ile başladı dava. Bir anlamda dava en başından akamete uğradı diyebiliriz, eğer bu yapı devam edecek olursa. Şu an duruşmada özet okunuyor. Tabi bundan önce bizim müdahiller olarak bir talebimiz oldu. 3 iddianameden birinci iddianame bakımından karar verilmesini talep ettik. O da şundan dolayı, özellikle eyleme katılan sanıkların eylemlerin ne olduğu suçüstüden itibaren ortada. Mahkemeden talep ettiğimiz bu cinayete ilişkin kararın verilmesi ardından da örgüte ilişkin birleştirilme ile davanın devam etmesi yönünde." Duruşmayı izleyen CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da yaptığı açıklamada, Zirve Yayınevi cinayetinin Türkiye’de nefret söylemi sonucunda oluşmuş en önemli cinayetlerden biri olduğunu belirtti.

Adil bir yargılama yapılması gerektiğini savunan Ağbaba, cinayetin arkasındaki gerçek güçlerin ortaya çıkartılarak bu ayıptan Malatya ve Türkiye’nin derhal kurtarılmasını istedi. Ağbaba, davanın sulandırılmaması gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Bu dava çok farklı boyutlara çektirilmeden insanların kafasında kuşkuya yer bırakmadan bu yargılama adil bir şekilde arkasındaki güçler ortaya çıkarılacak şekilde yapılmalıdır. Zirve Yayınevi cinayeti Türkiye’deki son dönemde işlenmiş nefret cinayetlerinin en önemlisidir. Bu nedenle Türkiye’yi dünya kamuoyunda temize çıkartabilecek bir yargılama yapılmalıdır. Türkiye’de yargı maalesef siyasallaştırılmıştır, dava çok farklı boyutlara çekilmeden aydınlatılmalıdır. "