Erdoğan: 21. Yüzyılda 27 Mayıs’ın 12 Eylül’ün 28 Şubat’ın Özlemini Çekenler Var

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin değişik zaman dilimlerinde demokrasisine müdahale edenlerin, milletin vicdanında mahkum olduklarını söyledi.

Hala darbe özlemi çekenler bulunduğunu aktaran Başbakan Erdoğan, “O dönemler tekrar yaşanmayacak. 2012 yılında 21. yüzyılda 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın özlemini çekenler var. Askeri müdahalelere övgüler düzen, tıpkı o günlerdeki gibi çanak tutanlar var. Antidemokratik müdahalelerin yarattığı yasakları savunanlar var.” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Manisa’nın Turgutlu ilçesinde toplu açılış törenlerine katıldı.

Turgutlu Devlet Hastanesi, Sedat Özcan Öğrenci Yurdu ve Kuru Üzüm İşleme Tesisi’nin (Orka Tarım Ürünleri Ltd.Şti.) açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, “Hem Turgutlu hem Manisa’da hem de genel olarak Ege Bölgemiz için çok önemli 3 yatırımı hizmete açıyoruz. Bugün yine Turgutlu'da özel sektöre ait 300 kişiye iş imkanı sağlayan, 15 milyon dolarlık dünyanın modern üzüm işletmelerinden birini hizmete açıyoruz. Orka Tarım Ürünleri Limited Şirketi'ne şükranlarımı sunuyorum. Bugün bu törenle Turgutlu'da modern bir hastanenin de açılışını gerçekleştiriyoruz. Çok önemli, çok anlamlı bir hizmetle buluşturuyoruz. TOKİ tarafından inşa edilen hastane 800 gün gibi kısa sürede yapımı tamamlandı, bugün hizmete açıldı. 344 yatak kapasiteli bu hastane, kendi enerjisini kendisi üretmek gibi önemli bir özeliğe de sahip. Isıtma ve soğutması, elektrik enerjisi üreten bir tesis sayesinde sağlanıyor. Bu sistemle hastanemiz enerji giderlerinden yıllık yaklaşık 2.5 milyon lira tasarruf sağlayacak.” diye konuştu.

"BİRİLERİ LAF, BİZ İSE İŞ ÜRETİYORUZ"

AK Parti hükümeti olarak, laf yerine iş ürettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şunları ifade etti: “Kardeşlerim burada bir şey söylemem lazım. Birileri laf üretir biz ise iş üretiriz. Farkımız bu. Dikkat edin, şu ana muhalefete bakın, laftan başka, hakaretten başka bunlardan bir şey duyuyor musunuz. Duyamazsınız. Çünkü bunların meşrebi bu, mizacı bu. Ama biz diyoruz ki durmak yok yola devam. Çünkü bizim millete verilmiş sözümüz var. Biz Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmakta kararlıyız, onun için de biz bu milletin efendisi değiliz. Biz bu milletin hizmetkarıyız, bizim farkımız bu. Kardeşlerim, bakınız, başta sağlık bakanlığımız ve TOKİ olmak üzere, bu muhteşem eserin inşasında emeği olan, mimarından mühendisine, işçisine kadar yüklenici firmasına kadar yürekten hepsini kutluyorum. Teşekkür ediyorum. Kardeşlerim, bugün Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak kazınmış, demokrasi tarihimizdeki çok acı talihsiz bir hatırın yıldönümünde bulunuyoruz. Bundan 51 yıl önce 17 Eylül günü, Ege Bölgesi'nin bir efesi, Manisa’nın uşağı bir efesi, Aydın’ın olduğu kadar Türkiye’nin de sevgilisi merhum Adnan Menderes ve arkadaşları idam edildi. Kendisini bugün bir kez daha minnetle yad ediyoruz. Merhum Adnan Menderes, 1950 yılındaki seçimlerde CHP zulmü altında inleyen milletin kurtuluş umudu olmuş, iktidara tek başına gelmişti. Menderes, Türkiye’nin özlediği hizmetleri milletle buluşturarak, aziz milletin gönlünde sarsılmaz bir yer edinmişti. Adnan Menderes'i demokratik yollardan centilmence yenemeyeceklerini anlayanlar maalesef 27 Mayıs darbesini yaptılar. Ardından da milletin sevgilisini idam ettiler. Burada şunu gönül rahatlığı içinde söylemek istiyorum. Bakınız 27 Mayıs müdahalesi milletin nazarında hüküm giymiştir. Milletin vicdanında mahkum edilmiştir. Demokrasiye müdahale edenler, 12 Eylül ve 28 Şubat müdahaleleri de vicdanda mahkum olmuştur. Bugün o karanlık dönemleri tek tek aydınlatarak, onları sorgulayarak, hukukun önüne çıkararak ,vicdanın ötesinde hukuk önünde de millet, yani siz hesap soruyorsunuz. Millet, şimdi bu dönemleri sorguluyor, yargılıyor. Demokrasi tarihinde ilk kez bizim dönemimizde demokrasiye yönelik müdahaleler cesaretle yargıya taşındı. Bir yandan müdahalenin izleri siliniyor bir yandan da bozulanları tamir ediyor bir yandan da Türkiye o karanlık dönemleri yaşamasın diye sağlam tedbirleri alıyoruz. Milletin, ferasetiyle sahip çıkışıyla demokrasiye o dönemler tekrar geri gelmeyecek. O dönemler tekrar yaşanmayacak. 2012 yılında 21. yüzyılda 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın özlemini çekenler var. Askeri müdahalelere övgüler düzen, tıpkı o günlerdeki gibi çanak tutanlar var. Antidemokratik müdahalelerin yarattığı yasakları savunanlar var.” Ayrıca, Denizli’de açılan İmam Hatip Lisesinin bir örnek olduğunu, Türkiye’nin üzerindeki baskı ve yasakların bu sayede ortadan kalktığını aktaran Başbakan Erdoğan, “Bugün Türkiye üzerindeki baskıların, dayatmaların, yasakların bir kısmı daha ortadan kaldırılmış oldu. 28 Şubat sürecinde uygulamaya konulan antidemokratik uygulamalar bugün millet eliyle reddedildi. Tarihin karanlığına gönderildi. Dikkat çekiyorum. 27 Mayıs’a, 28 Şubat’a çanak tutan, askerin müdahalesini alkışlayan merhum Adnan Menderes’in idamına seyirci kalan zihniyet, bugün de o müdahalenin kalıntılarına var gücüyle sahip çıkıyor. Kim bu CHP. Ana muhalefet, Meclis komisyonlarında seçmeli ders uygulamasına şiddetle karşı çıktı. Bugün de gerek genel başkan ve arkadaşları, 28 Şubat ürünü olan yasakların devamı için ellerinden geleni yapmaya devam ediyor. Allah'ın izniyle millet bunlara prim vermeyecek. Adnan Menderes'i idam eden zihniyete, inanıyorum ki bu millet bir daha fırsat vermeyecek.” diye konuştu.

"ANA MUHALEFET BU KADAR SORUMSUZ OLABİLİR Mİ?"

Diğer yandan, Afyon’da yaşanan cephanelik patlamasına açıklık getiren Erdoğan, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz 5 Eylül'de Afyonkarahisar'da çok feci bir olay yaşandı. Maalesef 25 Mehmedimizi, canımızı orada şehitlik mertebesine uğurlardık. Oradaki patlamada en küçük ayrıntısına kadar incelendi. Adli ve idari soruşturmalar başlatıldı. Bazı oradaki subaylar görevlerinden alındı. Olayın tüm detayı kamuoyuna açıklandı. Olayla ilgili olarak kamuoyundan hiçbir detay gizlenmedi. Savcılık açıklamasını yaptı, ancak çok enteresan bir şekilde ana muhalefet partisinin genel başkanı çıktı, olayın yüzde 99 oranında sabotaj olduğunu iddia etti. Hatta hızını alamadı, oranı yüzde 99.5'a çıkardı. Bir haftadır kendisine soruyoruz. Belge ne diyoruz, bilgi ne diyoruz cevap yok. Delilin ne diyoruz cevap yok. Kendisini yetkililer arıyorlar, soruşturma sürecinde yardımcı olmasını istiyorlar, ona da cevap yok. Günlerdir sabah akşam sabotaj diyor. Emekli subaylardan öğrendim diyor. Bu ne biçim siyasettir. Ne çirkin siyasettir, Allah aşkına bir ülkenin ana muhalefet başkanı bu kadar sorumsuz olabilir mi. Bir genel başkan, bu kadar sulu, kayıtsız, ciddiyetsiz davranabilir mi. Çıktı Kayseri Belediyesi'nde yolsuzluk var dedi.

Anında Meclis Genel Kurulu'nda yalanını yüzüne çarptık. Mahcup olması gerekirsen, kendi uyduruğu yalanı haftalarca sürdürdü. Kayseri Belediyesi, açtığı tazminat davalarını tek tek kazanıyor. Ve çok daha enteresan, buradan tazminata mahkum ediliş süreci devam ederken, sahte çekleriyle ün salmış olan arkadaşını bu dönemde de vekil yaptı, niye, içeri girmesin diye. Üniversite seçim sınavları ile ilgili eline tutuşturulan sahte belge ile kamuoyunu oyaladı. Belgenin sahte olduğu ortaya çıkınca özür dilemek yerine bu iftirayı çirkince sürdürdü. Bir açıklama yaptı, geri dönemiyor. Mahcup olmuyor. Bu yalanı hala devam ettiriyor. Yanlış yaptım demek bir erdemdir. Yüzün kızarması bir erdemdir. Maalesef ana muhalefet genel başkanı bütün bunlardan yoksun. 25 askerimizin, mehmedimizin şehadetini siyasi bir fırsatçılığa dönüştürmek ayıptır. Tıpkı Kayseri meselesinde, ÖSYM meselesinde olduğu gibi. Afyon'daki patlama ile ilgili olarak ana muhalefet genel başkanı karavana atmış, yanıltılmış, aldatılmıştır. Bir an önce yanıldığını anlamasını, kamuoyunu böyle bir hassas konuda daha fazla rahatsız etmemesini temenni ediyorum. Bizim hükümet olarak özellikle boş tartışmalarla geçirecek tek bir saniyemiz bile yok. Biz iş üretiyoruz. Hizmet üretiyoruz. Yalanların peşine takılıp haftalarca oyalananlardan değiliz. Bugün olduğu gibi yatırımlardan yatırımlara koşan bir hükümetiz.”