'Ramazan Bayramı’nda Aşırı Yiyerek Sağlığınızı Tehlikeye Atmayın'

Yaşar Üniversitesi (YÜ) Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, bir ay oruçtan sonra alışılmış yemek düzenine hemen geçilmediği için üç günlük bayram sürecinin tehlikeli olduğunu ifade etti.

Ramazan Bayramı’nda aşırıya kaçılarak yenen yiyeceklerin ani kilo artışlarına sebep olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, beslenme konusunda ipuçları verdi.

Uzel, bayramda aşırı yiyerek sağlığın tehlikeye atılmaması uyarısında bulundu.

Özellikle oruç tutanlar için yeme açısından da “bayram” niteliğinde olan Ramazan Bayramı’nda dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Uzel, şunları söyledi: “Ramazan boyunca oruç tutanlar, beslenme düzeninin değişmesi ve günlük öğün sayısının düşmesi nedeniyle normal beslenme düzenlerine kavuşmalarıyla bir anda eskisinden de fazla yeme eğiliminde olur. Bu da kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, âdet düzensizlikleri, hattâ kısırlık gibi rahatsızlıkları belirginleşmektedir. Vücut ağırlığı değişmemiş olsa bile yağ oranının arttığı, riskli bir dönem geride bırakılmıştır. Bu nedenle bayramı beslenme konusunda bir çeşit sınav gibi değerlendirirseniz, aşırı yiyerek sağlığınızı riske atmamış olursunuz."

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Ramazan ayı boyunca metabolizmanın yavaşladığının, bu sebeple ardından gelen bayramda yenen tatlıların vücutta yağ olarak depolandığının altını çizen Ruhan Aşkın Uzel, dikkat edilmesi gereken hususları şöyle açıkladı: "Bayramın yaz aylarına denk gelmesi, bizlere alternatif tatlı tüketimi sunmaktadır. Şekerlemeler yerine yaz meyvelerinin tercih edilmesi, diyabet ve obezite hastalarının yararına olacaktır. Şeker ve şeker içeren çikolata, hazır meyve suları, gazlı içecekler, tatlılar gibi besinlerden kaçınmak gerekmektedir. Bu tür besinler, kana hemen ve tamamen karışır. Vücut, kan şekerinin tümünü aynı anda enerjiye çeviremez ve bu durumda bir kısım glikozu vücut yağına çevirir. İnsülinle kan şekeri düşer ve tekrar tatlı yeme isteği doğar, dolayısıyla beslenme süreci kısır bir döngüye girer. Bazı bireyler ise ramazan ayından sonra da oruç tutarken olduğu gibi yine aç kalarak, öğün atlayarak, hiçbir şey yemeyerek sonuç almaya çalışmaktadır. Böyle bir davranış, vücudu açlıktan ölme paniğine sürükler ve “tasarruf” moduna geçen metabolizma yavaşlar. Yağ yakmak yerine, her besini yağ şeklinde depolama yoluna gider. O nedenle başta kahvaltı olmak üzere asla öğün atlanmamalıdır. Mutlaka en az üç öğün yemek yenmeli, kızartmalar yerine ızgara, fırında ya da haşlama yöntemiyle pişirilmiş yemekler yavaş yavaş yenmeli ve çok iyi çiğnenmelidir. Sıvı alımına da dikkat edilmeli ve günde yaklaşık 2–3 litre su içilmelidir. Kafeinin fazla tüketilmemesi için de günlük çay ve kahve üç fincanı geçmemelidir. Gazlı içecekler yerine ayran, limonata, taze sıkılmış meyve suyu gibi sağlıklı içecekler tercih edilmelidir. "