Aracı Cep Telefonuyla Park Etme Dönemi Başlıyor

Bosch Türkiye Temsilcisi Steven Young, 2015 yılından sonra araçların internet üzerinden cep telefonu aracılığıyla park edilebileceğini açıkladı.

Young, 2008'de başlattıkları çalışmalarla 200 milyon euroluk yatırımla hayata geçirecekleri ‘yakıtta yüzde 30’luk tasarruf sistemi'yle benzinli araçlara olan talebin artacağını söyledi.

Avrupa’daki ekonomik daralmaya dikkat çeken Young, “Hızlı iniş ve çıkışlara bütün tesislerimizle hazırız. Önemli olan yumurtaları tek sepete koymamak lazım. Daralan Avrupa yerine yeni pazarlar gerekir.” dedi.

Hilton Otel’de düzenlediği‚ yıllık değerlendirme toplantısında konuşan Bosch Türkiye Temsilcisi Steven Young, aslen Avustralyalı olduğunu, annesinin Türk olması sebebiyle Türkçeyi çok kısa sürede iyi derecede konuşabildiğini söyledi.

İki çocuk babası olduğunu anlatan Young, Türk mutfağıyla da yakından ilgilendiğini, sık sık gardrop değiştirdiğini anlattı.Bosch’un teknoloji ve hizmetler alanında dünyanın önde gelen tedarikçilerinden birisi olduğunu belirten Young, otomotiv teknolojileri, sanayi teknolojileri, dayanıklı tüketim malları ve bina teknolojileri alanlarında faaliyet gösteren şirketin 2011 mali yılında 302 bin 500 çalışanıyla 51,5 milyar euro tutarında ciro gerçekleştirdiğini kaydetti.

Young, 2012-2013 dönemi için 300 milyon euroluk yatırım planı yaptıklarını ifade etti.

TASARRUFLU BENZİNLİ MOTORLAR 2013’TE YOLLARDA
Gelişen teknolojilerle içten yanmalı motorların gittikçe küçüleceğini, 4 silindirli araçların 3 silindire ineceğini söyleyen Young, sistem sayesinde benzinli araçların çevreye daha az zarar vereceğini kaydetti.

Bosch’un otomotiv iş kolundaki planlarını, 2020 yılında üretilecek 115 milyon araçtan yüzde 10’unun hibrid ve elektrikli, geri kalanının içten yanmalı araç olacağı öngörüsüyle şekillendirdiğini anlatan Young şöyle devam etti: “Dizel ve benzinli araçlarda yakıt tüketimini ortalama yüzde 30 düşürmek için çalışıyoruz. Bosch’un geliştirdiği teknoloji sayesinde motorlar giderek daha kompakt bir hale gelmekte ve artık çok daha verimli çalışacak. Böylece güçten ve konfordan ödün vermeden yakıt tüketimi, dolayısıyla da karbon emisyonu azalacak. İçten yanmalı motorlar için Bosch’un geliştirmekte olduğu teknoloji sayesinde bir benzinli motor 100 kilometrede 5,5 litre tüketir hale gelecek, dizel motorlarda ise bu rakam 3,6 litreye kadar inecek. Özetle bugünün standart motorlarına oranla yakıt tüketimi ortalama yüzde 30 azalacaktır. Biz 19 ayrı otomobil firmasıyla çalışıyoruz. Tasarruf sistemiyle alakalı Mercedes’le de görüşmelerimiz sürüyor. Ama yakıtta yüzde 30 tasarruf sağlayan sistemlerimiz 2013’te yollarda olacak. Bu projeye 200 milyon euro ayırdık.”

Araç güvenliğinin önemli bir unsur olduğuna işaret eden Young, elektromobilite konusunda her sene gittikçe yol aldıklarına işaret etti. Bosch olarak 13 farklı markayla çalıştıklarını ve yılda bu alanda 400 milyon euro yatırım yaptıklarını vurgulayan Young, yeni projelerin insan hayatını kolaylaştıracağını dile getirdi.

SENSÖRLER ARACI HER AN DURDURACAK GİBİ MESAFEYİ KOLLUYOR
Fren sistemlerinin güvenlik sistemleri için olmazsa olmazı olacağını anlatan Young şunları kaydetti: “ABS, hava yastıkları olarak bunları ayırabiliriz. İyi fren sistemi bir aracı olabildikçe güvenli olması için yeterli değil. İyi fren sistemi vazgeçilmezdir. Bir saniye bile önemli. Aracın üzerindeki algılayıcılar öndeki araçla mesafeyi hep görebilecek sistemler yaygınlaşıyor. Şoför görmezse kendisi müdahale ediyor. Ancak biz bunu radar ve sensör teknolojisi ile birleştirirsek daha da güvenli hale getiriyoruz. Şoförü destekleyici bir sistem. Tamamen durdurma söz konusu değil. 300 metreye kadar mesafeyi algılayabiliyor. Sistemi devre içinde tuttuğumuz durumda öndeki araçla mesafeyi sağlıyor. Acil durumda durabilecek mesafeyi hesaplıyor. Sürekli sizin anlık hızınızı güncelliyor. Dolayısıyla otomatik olarak tam durduracak gibi mesafeyi kolluyor. Bu sensörler sayesinde araçlarda güvenlik sistemlerini devrede tutuyoruz.”

ARACA YAKLAŞAN CANLIYI HABER VERECEK
Şirket olarak‚ ‘sensör diyarı’ adını verdikleri kampüste yeni güvenlik ve konfor teknolojileri üzerinde çalıştıklarını belirten Young, önümüzdeki yıllarda yeni ürünlerin piyasada satılacağını kaydetti.

Şehir dışında orman yollarında sürücülerin yoldan geçen hayvanları görmekte zorlandığını vurgulayan Young, şu bilgileri verdi: “Canlıları görmek zordur. Bu sensör sayesinde araç içinde sürücüyü uyandırabiliyor. Canlının yerini size söylüyor. Isı nereden geliyorsa yerini ona göre belirliyor. Sürücüde yorgunluk durumu olabilir. Araç düz gitmiyor artık ve kendiliğinden sağ sol yapıyor. Araç bunu algılayabiliyor. Sürücüyü uyandırmak için alarm sinyali veriyor. Ya da direksiyonda titrettirme sağlıyor. Şu anda sistem yarı otomatik. 2015’te tam otomatik olacak. Muhtelif araçlarda bu sistem var.”

CEP TELEFONUNA BASIP, ARACI PARK EDEBİLECEKSİNİZ
İnternet üzerinden akıllı telefonlarla aracı kontrol etme özelliğini 2015 yılından sonra oluşturacaklarını söyleyen Young, artık sürücülerin park konusunda sıkıntı yaşamayacaklarına vurgu yaptı. Steven Young şöyle konuştu: “Akıllı iletişim cihazlarıyla bunu araca yaptırabilecek hale getireceğiz. Bu da insana keyif verici bir yolculuk sağlayacak. 2015’ten sonra bu sistem faaliyete geçecek. Hayatımızın bir gerçeği internettir. Genç araç sahipleri için sosyal medyayı da birleştirirsek araç ve internet ayrılamaz bir bütün haline gelecek. İnternet üzerinden cep telefonu ile park var bu sistemde. Aracınızı park etmek için bulunduğu yerden çıkarabileceksiniz. Cep telefonunun tuşuna basarak araç kendini park edecek. Motoru kapatacak ve kapılarını kilitleyecek. 2015’ten sonra bunu Bosch üretecek. Sıfır kaza hedefine her geçen gün biraz daha yaklaşıyoruz. Önümüzdeki 20 yıl içinde teknolojik gelişmeler otonom sürüşü olanaklı hale gelecek. Bunun anahtarı sürücü destek sistemlerinin genişletilmesinde yatmaktadır. Bosch’ta dünyada hâlihazırda bu tür sistemlerle ilgili olarak 600 mühendis çalışmakta. Otonom sürüş ilk önce park etme ve dur-kalk, trafik gibi münferit durumlarda kurulacak olup, gelecek nesil araçlar yüksek hızlarda işleyebilen sistemler de içerecektir.”

DÜNYADAKİ HER 5 DİZEL ARAÇTAN BİRİNİN ENJEKTÖRÜ BURSA’DA ÜRETİLİYOR
Bursa fabrikasının Bosch Türkiye’nin ‘amiral gemisi’ olduğunu belirten Yougn, 6 bin kişinin çalıştığı fabrikada üretilen enjentörlerin dünyaya satıldığını aktardı. Dünyadaki her 5 dizel araçtan birinin enjektörünün Bursa’da üretildiğini belirten Young, şu bilgileri verdi: “Yakıt tüketimini yüzde 30’a indiren teknoloji üretimini Bursa’dan sağlıyoruz. Bursa fabrikası, bugün ulaşmış olduğu üretim gücü ve kalite anlayışıyla yakıt tüketimini ortalama yüzde 30 azaltacak teknolojinin çok önemli bir parçası haline gelmiş bulunmakta. Bu doğrultuda, benzin enjektörleri üretiminde kapasite artırımı yapılmaktadır. Dizelde ise yeni nesil ürünler devreye alınmıştır. 2012-2013 döneminde hayata geçirilmesi hedeflenen yaklaşık 300 milyon euroluk yatırımın büyük bir bölümü bu sistemlere yöneliktir. Benzinli motorlarda kullanılan benzin püskürtme enjeksiyonları, Bosch’un ikinci jenerasyon benzinli motorlarda kullanılan püskürtme enjektör sistemlerinin önemli bir bileşenidir. Bu sistemler yanmayı daha etkin hale getirerek, motorun verimliliğini artırmaktadır.”

Bosch olarak Türkiye’nin 2023 hedeflerine birlikte gitmek istediklerini belirten Young, Avrupa’daki gelişmelerden kendilerini muaf tutamayacaklarını dile getirdi. İniş ve çıkışlara her zaman hazırlıklı olduklarını vurgulayan Young şöyle devam etti: “İhracatlarımıza, ithalatımıza ve ticaret ortaklarımıza bakarsanız Avrupa hala ticaretimizin iş ortağı. Biz ne kadar çabuk ülke olarak, sanayici olarak, bu alanı yumurtaları tek sepete koymayıp da diğer kıtalarla iş birliği yaparsak bu kıtadaki değişikliklerden daha az etkileniriz. Bu ülkelerin radarındadır. Türkiye’de üretim yapma şartlarını artık benimsedik. İnişler için de hazırız. Ani çıkışlar için de hazırız. Bu 2009-2010 geçişinde oldu. 2011’de oldu. 2010’da indiğimiz kadar bir çıkış başladı.

Bu firmalar için oldukça zor yönetilebilecek bir süreç. Daralmak ve küçülmek daha kolay. Çıkışa ayak uydurmak daha zor. Bunu başardık. Bütün tesislerimizde iniş ve çıkış değişikliklerine hazırız. Türkiye, sanayide özellikle daha yüksek nitelikli ürün üretiyor olması lazım. Bu yola çıktık. Makine imalatında ve otomotivde muhtelif sektörlerde var. Ucuz üretelim, ucuz satalım mantığından uzaklaşmalıyız. Makul maliyetlerle iyiyi üretmemiz gerekiyor. Bunu gelişmiş pazarlara satıyor olabilmemiz lazım. Biz şirket olarak ciromuzun yüzde 8’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Ülke olarak yüzde 3 Ar-Ge bütçesini belki oluşturamayabiliriz, yüzde 2 oluşturabiliriz. Bu da güzel bir gelişme. Daha yüksek teknolojili ürünler tasarlamamız gerek. Bu, yeni pazarlarda, Avrupa’daki inişlerden çok daha az etkilenmemizi sağlıyor.”