Şanlıurfa Cezaevi'nden 350 Mahkum Nakledilecek

Cezaevleri Alt Komisyonu, Şanlıurfa Cezaevi'nden 350 mahkumun başka illere nakledileceğini açıkladı.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün başkanlığındaki Cezaevleri Alt Komisyonu üyeleri, Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki incelemelerini tamamladı. Komisyon üyeleri incelemenin ardından Şanlıurfa Valiliği Konferans salonunda kameraların karşısına geçti. Kapasite fazlalığına vurgu yapan komisyon, 350 kişinin çeşitli illere nakledileceğini açıkladı.

Nakledilecek mahkumların istek doğrultusunda nakil edileceğini, yeterli talep olmaması durumunda resen nakil yapılacağını bildirdi. Dün bazı nakillerin yapıldığını hatırlatan Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, “Biz cezaevinden çıktıktan sonra da bir kısım daha nakil yapılacak. Bu şekilde 350’ye yakın tutuklu ve hükümlü cezaevinden başka cezaevlerine nakil edilecek. Fakat şu anda İzmir ve Kayseri’de kafes açığı var. Ancak ailelerin bu noktadaki aşırı talepleri nakilleri biraz engelliyor." dedi.

“AİLELERDEN BİR YILLIK FEDAKÂRLIK TALEP EDİYORUM, AKSİ TAKDİRDE SONUÇLAR DAHA AĞIR OLABİLİR”

Komisyon Başkanı Üstün, Şanlıurfa’da cezaevi ile ilgili 3 projenin devam ettiğini belirtti.

Bir yıl içerisinde bu projelerin faaliyete geçeceğini anlatan Üstün, bu süre zarfında kısa vadeli çözüm olarak mahkum nakli yapılacağını söyledi.

Ailelerin nakil istemediğini dile getiren Üstün, ailelerden bir yıllık fedakarlık talebinde bulundu. Üstün aksi takdirde sonucun daha ağır olacağının altını çizdi. Üstün şunları söyledi: “Ancak ben vasıtanızla ailelere seslenmek istiyorum. Şu anda alınan önlemlerle birlikte önümüzdeki bir yıl içerisinde Şanlıurfa’da kapasite yönünden cezaevi sıkıntısı olmayacak. 500 kişilik açık cezaevi bitmek üzere, mevcut cezaevinin hemen yanında ek bina yapılmakta, Siverek’te bin kişilik cezaevi başlamış ve devam etmekte. Yine merkezde de arsa temin edilmiş, projesi yapılmış, çok kısa sürede inşaatına başlanacak bir proje var. Dolayısıyla bu projelerin bitme zamanı bir yıl olacak. Bir yıl içerisinde kısa vadeli çözümler geliştirmemiz lazım. Belki aileler neden çocuğumuz başka ile gidiyor diye serzeniş yapabilir, ancak kapasite fazlalığından yaşayacağımız sorunlar daha ağır olabilir. Bunun için bir yıllık fedakarlık talebinde bulunuyoruz.”

C15 koğuş yangınından sağ kurtulan 4 mahkum, olaya müdahale eden infaz koruma memurları ve C15 koğuşunun sağ- solunda bulunan C14 ile C16 koğuşu mahkumları ile görüştüklerini dile getiren Üstün, çok yönlü inceleme yaptıklarını ifade etti.

Cezaevinde sükunetin hakim olduğunu aktaran Üstün, mahkum yakınlarının rahat olmasını istedi. YARALILAR NASIL KURTULDU?Kamuoyunun en çok merak etiği konulardan birinin de yaralı kurtulan 5 kişinin diğerlerinden nasıl ayrıldığı idi. Bu konuya görgü tanıklarının ifadeleri doğrultusunda cevap veren Komisyon Başkanı Üstün olayın oluş şeklini şu şekilde aktardı: “4 tutukluyu dinlediğimizde olayda hayatını kaybeden kişilerden özellikle kendisini koğuş sorumlusu, sorumlu yardımcısı ve meydancı olarak tanıtan 3 kişinin kendilerinin tuvalet ve banyo kısmına geçmelerini istemesi üzerine 5 kişinin oraya geçtiğini ve kapılarını üstüne kapatarak çıkmamalarını istediklerini, kendileri koğuşa yeni geldikleri için talimatlara uyduklarını, daha sonra bazı sesler duyduklarını, o seslerden yatakların aşağı taşıdıklarını ve yatakların tutuştuğunu, buradan da yangının çıktığını öğrendiklerini, bunun üzerine yanındaki havlu ve gömleklerini ıslatarak dumandan daha az etkilenmeye çalıştıklarını, bunun için dumandan az etkilendiklerini belirtmişlerdir.”

13 KİŞİ 3 DAKİKA İÇERİSİNDE KÜL OLDU

Komisyon başkanı Üstün, gardiyanların ifadelerine dayanarak, olayın 3 dakika gibi kısa bir sürede meydana geldiğini belirtti.

Yanan malzemelerin petrol ürünü olduğunu kaydeden Üstün, bunların kısa sürede tutuştuğunu dile getirdi. Yaralıların, neden diğer mahkumların yangını çıkardıklarına anlam veremediklerini anlatan Üstün, koğuşta herhangi bir kavganın olmadığını belirtti.

Yangından önce mahkumların toplu çay içtiklerini, çekirdek çıtlattıklarını kaydeden Üstün, içeridekilerin anlam veremediği bir olayda, dışarıdakilerce şu veya bu şekilde olduğu yönünde haber yapmanın doğru olmadığını sözlerine ekledi .