Üçüncü defa geri döndü

Tutkunları için her şey Tristram müziği ile başladı.

Üçüncü defa geri döndü
İlk oyunun üzerinden 16, ikincisinden ise neredeyse 12 yıl geçti. “Bir bilgisayar oyununu çıkması için ne kadar süre beklerdiniz?” sorusuna kimsenin 12 yıl diye cevap vereceğini düşünmüyorum. Ama soruyu “Diablo 'nun bir sonraki oyununu kaç sene beklersiniz?” şeklinde sorarsak, insanların “ömrümün sonuna dek” gibi bir cevabı verebileceğini de az çok tahmin edebiliyorduk.

Oyun dünyası için çok basit bir mekaniğe sahip bir oyun nasıl olur da bu kadar ünlenebilirdi? İlerle, kes, eşya topla, daha çok ilerle, daha çok kes, daha çok ve iyi eşyaları topla mantığı üzerine oturtulmuş çok güzel bir hikaye, yaratılmış güzel bir ambiyans ve inanılmaz düzlükte bir oynanış ile (evet düz, günümüz oyunlarında herkesin hoşuna giden açık dünya konseptinden uzak, lineer ötesi bir yapıdan bahsediyorum) peşinden oyun geliştiricilerini sürükleyen, piyasada yüzlerce klonu yaratılan bir oyun haline gelmişti Diablo.

Zaman geçti, Diablo mahzeninde kesildi defalarca. İkinci oyun geldi, Diablo ve kardeşi Mephisto karanlığın içine, cehennemin en derinlerine gömüldü 5 farklı kahraman tarafından. İkinci oyunun ek paketi yıkımın Efendisi BAAL ile birlikte geldi. Üç büyük İblis senaryo çerçevesinde tekrar yeryüzünde cirit atmaya başlamıştı ki korkusuz 2 farklı kahraman daha eklendi hikayeye: Hızı ve şiddetiyle gölgelerin içinde kendine yer bulan Assassin ve elementlerin gücüne hükmeden, vahşi doğanın gücünü temsil eden, hayvanların kulağına fısıldayan Druid ile tamamlandı senaryo. 7 farklı karakter, eklenen yeni silahlar, yeni bölgeler, yeni özellikler ile Diablo 2: Lord of Destruction oyun dünyasının gördüğü en ünlü oyunlar arasında ilk 5 'te kendine yer buldu.

Senelerce düşmedi dillerden. 2008 yılına kadar şehir efsanelerini aratmayacak boyutta “abi Diablo 3 geliyormuş, 3 boyutlu olacakmış, ultramegasüpersonik özellikler taşıyacakmış” gibi hikayeler duydu kulaklarımız. 2008 'in sıcak bir yaz günü BlizzCON 'da resmi duyurusu yapıldığında ben dahil bir çok Diablo tutkunu ilk dakikalarda şoku üzerinden atamadı, sonra telefona sarıldı, bütün yakın dostlarını arayıp bu haberi vermeye başladı.

Yavaş yavaş karakterler, hikaye ve diğer unsurlar oyuncuların ve oyun basınının karşısına çıkartılırken 2009 'da 1 Nisan şakası olarak Blizzard Archivist adında bir karakteri tanıttı. Önümüze sunulan içeriği incelediğimizde 1 Nisan şakası olduğunu idrak etmemiz için bir miktar zaman geçmesi (bir kaç saat) gerektiğini fark edememiştik bile.

Dört sene içinde bütün karakterler açıklandı. Hikayenin merak uyandıran kısımları kafalarımıza yerleştirildi, standart ve koleksiyoner sürümünün içeriği önümüze konuldu ve Mart ayının ortasında oyunun çıkış tarihi olarak 15 Mayıs işaret edildi. O gün nasıl çıldırdığımızı tahmin bile edemiyorum. Eski Diablo 2 Klanımdaki dostlarımı aradım, şu an aktif oyun oynadığım çevremdeki arkadaşlarımı, oyun basınından tanıdıklarımı, senelerdir FRP oynadığım arkadaşlarımı aradığımı hatırlyorum 6-7 saat içinde. Facebook 'da iletiler havalarda uçuşuyordu.

TARİHİ GÜN: 15 MAYIS 2012

Oyunu ülkemize getirecek firma olan ARAL Game ile iletişime geçip ekstradan bilgi koparmak için 40 takla attım. Daha önceden World of Warcraft için yapılan etkinliklerin bir benzeri olan gece satışı Diablo 3 için de yapılacaktı. Düzenlenecek gece satışı için ne yapacaklardı, etkinlik alanında neler olacak, nasıl şeyler düşünüyorlar gibi birçok şeyi onların ağızından almaya çalıştım. Bir kısmında başarılı oldum, bir kısmında da ser verip sır vermediler.

14 Mayıs gecesi için Diablo karakterlerine özel bir cosplay yarışması düzenlenecekti. Türkiye 'de yakın zamanda hızla yükselişe geçen kostüm yarışmaları kültürümüze yavaş yavaş enjekte oluyor. Daha önce 26 Kasım 'da düzenlenen KONTAKT isimli etkinlikten sonra medyanın da ilgisi bu renkli gösterileri destekler nitelikteydi.

Hazırlıklar tamamlanmış 14 Mayıs gecesi bizleri Diablo 3 markalaması yapılmış bir tır Taksim 'in orta yerinde bekliyordu. TekJeton ekibinden Burak Aydoğan 'ın sunumunu yaptığı etkinlik gece yarısına kadar oldukça eğlenceli görüntülerle bizleri Diablo 3 'ün heyecanına taşıdı. Karşılaşılan eski dostlar, edilen uzun muhabbetler ve dahası…
Basının ilgisi cosplay yapan karakterlere yoğunlaşmıştı. Patlayan flaşlar, röportajlar, oyuncuların meraklı bakışları altında cosplay yarışması tamamlanarak ödülleri oyunculara sunulduğunda saatler gece yarısına yaklaşıyordu.

Cosplay yarışmasının birincisi Barbarian çalışması ile İsmail Kemal Çiftçioğlu oldu. İkinciliği Kirin Kirin cosplay 'in sahibi, daha önceden de bir çok cosplay çalışması olan Destan Sarıoğlu Monk çalışması ile elde ederken, KONTAKT 2011 'in bayanlar klasmanında birinciliği alan Ceyda Doğan Demon Hunter çalışması ile üçüncü oldu.

Saatler 12 'yi gösterdiğinde satış başladı ve oyunları alan oyuncular (bende dahil olmak üzere) birer birer ortamdan evlerine doğru koşar adımlarla uzaklaştılar.

Oyunu yükleyip bir Blizzard klasiği olan sunuculara bağlanamama muhabbetleri arasında saatler sabaha karşı 03:45 'i gösterirken oyunun dünyasına adım attık. Daha önce Betasına katıldığımdan bana çok uzak gelmeyen bu dünyanın tamamlanmış hali oldukça güzel ve heyecanlı bir şekilde karşımda duruyordu. Kız arkadaşım ile birlikte aldığımız senelik izinlerimizin dahilinde oyundan yaklaşık olarak 36 saat boyunca hiç çıkmadık. Bir yandan Skype 'ta edilen oyun muhabbetleri öteki tarafta ifadesi alınan iblislerden düşen eşyaları inceleme telaşı, 12 senenin getirdiği özlemle birlikte bizi uykusuz gecelere itekleyecekti de haberimiz yoktu.

GELELİM OYUNUN İNCELİKLERİNE

Barbarian, Demon Hunter, Wizard, Monk ve Witch Doctor sınıflarından birini seçip Diablo 3 'ün şeytani dünyasına adım atabiliyorsunuz. Oyun akışı tipik bir Hack 'n Slash. Kese kese ilerliyorsunuz, siz kestikçe daha güçlüleri geliyor, daha çok kestikçe daha çok güçleniyorsunuz, kesmekten yorulduğunuzda bir çay koyuyor, nefes alıyor daha sonra yine kesiyorsunuz.

Diablo 3 kendi serisinin önceki oyunlarına göre oldukça farklı özellikler getiriyor. Bunlardan biri artık Town Portal Scroll 'ü taşımıyorsunuz. Aynı şekilde düşen Magical, Rare ve Legendary klasmanındaki eşyaları tanımlamak için de Scroll 'lere ihtiyacınız yok. Sağ tıklama ile onları da tanımlayabiliyorsunuz. Yeniliklerden bir diğeri ise Banner özelliği. Bayrağınızın dikili olduğu Waypoint noktasının hemen yanı sizin için iletişim noktası diyebiliriz. Özellikle co-op şeklinde oynadığınız oyunlarda partnerinizin yanına zınk diye ışınlanmanızı sağlıyor Banner 'a tıklamak. Ne kadar mantıklı bilinmez ama (oyunda iblis kovalamak da pek mantıksız aslında, sorgulamamak gerek) oldukça hızlı bir iletişim yöntemi olduğu kesin.

Yeni gelen Craft özelliği ile (eskinin Horadric Cube 'de eşya oluşturma konseptinin biraz daha WoW 'umsu ve modüler olanı diyebiliriz bu özellik için) kendinizi geliştirdiğiniz ölçüde süper güçlü eşyalar yapabiliyorsunuz. Oyuna eklenen Auction House özelliği ile (WoW oynayanlar iyi bilir, açık arttırma usulü satış sistemi, bir nevi eBay ya da GittiGidiyor diyebiliriz) bulduğunuz ya da ürettiğiniz eşyaları başka oyunculara satabilirsiniz.

Oyunun bir diğer değişen ve kafa karıştıran yönü ise eskinin yetenek ağacı yapısının değiştirilerek oluşturulmuş, Rune 'lerle desteklenmiş kombinasyonel yetenek dağılımı. Ne demek istedim bende gerçekten anlamadım yukarıda ama, hissettiğim şu, oyunda her Boss, her combat için farklı bir kombinasyon ile mücadele edebiliyorsunuz. Duruma ayak uydurma da diyebiliriz buna. Tek bir düşman için teke tek kapışmaya müsait skill 'lerinizi öne çekiyor, onları Rune 'lerle destekliyorsunuz. Baktınız iş çıkışı metrobüs kapısı açılmış gibi bir güruh üstünüze geliyor ise hemen alan etkili skill 'lerinize dönüyor ve genele hitap edebiliyorsunuz.

KARAKTERLERE YAKIN ÇEKİM

Yeni karakterlerimize biraz göz atalım. Barbarian bildiğiniz Conan 'a benzeyen kaslı, iri, gelişmelere fazla kafa yormayan bir karakter. Göğüs göğüse mücadelenin bir numaralı karakteri, bütün ekibi sırtında taşıyacak kadar güçlü olanı ve mütemadiyen bu kadar hasarı yedikten sonra ilk can vereni de Barbarian oluyor (evet, Barbarian oynuyorum…)

Demon Hunter tam bir şeytani Cool 'luğa sahip, av ile avcı arasındaki ince çizgide rengini gerektiğinde belli eden bir karakter. Diablo 2 'nin Amazon ile Assassin 'inin kırması bir karakter. Ok atar, tuzak kurar, kaçar ve beklenmedik anda beklenmedik hasarlar verir.

Wizard klasik bir büyücü. Element tabanlı büyüleri yanında onu savaş alanında birkaç adım öteye götürecek yeteneklere de sahip. Uzaktan uzaktan çılgın hasarlar vermeyi sevenlerin karakteri.

Monk dediğimizde insanın bir içi ürperiyor. Kudretli, mistik, hızlı, kel ve sakallı (erkekler için geçerli bu) bir karakter. Diablo 2 'nin Assassin 'i ve Paladin 'inin kırması olan bu karakter hızlı ve ölümcül oynamayı seven oyuncular için.

Witch Doctor, kara büyüyü seven, savaş alanında düşmanının etrafında işler çevirmekten hoşlanan, düşmanı ile asla adil bir dövüşe girmeden kazanmayı sevenlerin karakteri. Diablo 2 'nin Necromancer 'i ile Druid 'i arasında kalmış, oldukça güçlü bir karakter.

Yakın bir gelecekte oyuna eklenecek olan PvP Arena 'sı ile oyuncuların birbirlerine ölümüne savaşacağı, dünya çapında kimin en iyi olduğunu belli edeceği savaş alanları da bizleri bekliyor.

İLK YORUMLAR NE YÖNDE?

Oyunu anlattık, şöyle ya da böyle güzel bir oyun karşımızda. Peki genel yorumumuz ne yönde? Dünyada birçok oyuncunun Diablo 3 'ü beğenmediğini de görüyoruz. 12 yılın sonunda bu mu çıkacaktı karşımıza diyenler var.

Öncelikle bu oyunu Diablo 2: Lord of Destruction ile değil ilk çıkan Diablo 2 ile karşılaştırmalıyız. Bu oyunun hemen arkasından bir ek görev paketi mutlaka gelecek. Oyunun maksimum level 'ının 60 olması, açık bırakılmış birçok özelliğin (Diablo 2 oyuncuları için oldukça salt bir oyun Diablo 3) fark ediliyor olması bizleri merak içinde bırakıyor. Özellikle Diablo 2 'nin karanlık ve rahatsız edici atmosferinin Diablo 3 'te bizleri karşılayamıyor olması bizim uzun süredir oldukça fazla oyun oynamamız ve beklentimizin de yüksek olmasından kaynaklanıyor.

Diablo 3, piyasadaki oyunlardan birkaç gömlek üstün bir oyun. Oyun içindeki ufak detayları, karakter animasyonları, müzikleri ve daha nice özellikleri ile rakiplerinden bir adım önde.

Bilinçaltımızın önceki oyunla kıyasladığı birçok nokta mevcut. Her adım attığımız alanı, eski oyundaki bir bölge ile karşılaştırmaya, tanımlamaya, eşlemeye çalışıyoruz. 12 yılı Diablo 2 ile geçirdikten sonra, şimdi çok başka düşünceler içerisindeyiz.

Eski sevgilimize çok benzeyen birini hayatımıza aldık resmen ve onun her ayrıntısını önceki ile örtüştürmeye çalışıyoruz.

Alıp oynanması gereken bir oyun ve kaçırmamanızı diliyorum, ne de olsa geldiği gün koleksiyoner sürümü tükenmiş, yurt çapında 2 gün içinde bütün gelen standart sürümlerinin de tükendiği bilgisi alınmış bir oyun Diablo 3.

Yazımıza noktayı “şeytanınız bol olsun” diyerek noktayı koyuyorum.

İyi oyunlar…

ARTILAR

-Yenilenmiş oyun motoru
-Geliştirilmiş grafikler
-Yeni karakterler

EKSİLER

-Yeni Skill sistemi eskiye göre biraz değişik
-Stat dağılımı olmaması üzücü
-Yeterince farklılaştırılamayan karakterler

OYUN NOTU: 85/100