Tıbbın Nokta Koyduğu Dila, Hikayesi İle İşık Olacak
Doktorların yürüyemez ve konuşamaz dediği doğuştan down sendromlu 7 yaşındaki Dilan’a anne sevgisi şifa oldu.
Özer ailesinin ikinci ferdi olan küçük Dilan tıbba inat yürüyor, koşuyor ve 9 yaşındaki ablası ile bale yapmaya çalışıyor. Tüm yaşanan süreç ise ilkokul mezunu anne Zöhre Özer tarafından kaleme alınarak yıl sonu bitmesi planlanan kitapla ailelere ışık tutmayı planlıyor.
Doğuştan down sendromlu yani zeka geriliği olarak İzmir’de Özer ailesinin ikinci ferdi olarak hayata gözlerini açan Dilan Özer, tıbbın ‘çare yok’ söylemini anne sevgisi ile yıktı. Kızının doğduktan sonra down sendromlu olduğunu öğrendiğini anlatan Anne Zöhre Özer, dünyasının başına yıkıldığını ikinci şoku ise doktorlardan kızının yürüyemeyeceğini ve konuşamayacağını duyduktan sonra yaşadığını söyledi.
Ailenin ilk çocuğu olan 11 yaşındaki Dilara’nın herhangi bir sağlık sorununun olmadığını belirten Özer, “İlk çocuğumda herhangi bir sıkıntı yaşamadığım için Dilan’ın da böyle bir durumla karşılaşmam ilk zamanlarda psikolojimi bozmuştu. Dilan ilk doğduğu zaman ben de bir şok geçirdim. Psikolojim çok kötüydü. Bebeklik döneminde bununla nasıl yaşarız? Nasıl bakarız? diye çok düşündüm. Doktorum bana Dilan’nın yürüyemeyebileceğini ve konuşamayacağını söylemiş hatta ‘kendi kaderine bırak’ demişti Çok bilinçsizdim ama ben yine de bir anneydim ve doktoruma ‘onu yaşatacağım, ve yaşamını geliştireceğim’ diye karşılık verdim. Şu anda Dilan, kendi öz bakımını kazanmış ve ihtiyaçlarını tek tek kendisi karşılayabiliyor duruma geldi. Şu anda 11 yaşındaki ablası Dilara ile bale bile yapmaya çalışıyor, org çalıyor” dedi.
"HEP NEDEN BEN? DİYE SORDUM"
Down sendromlu bir çocuk annesi olmanın kendisinde ağır bir psikoloji oluşturduğunu ve içinde bulunduğu durumu şekillendirmekte zorluk çektiğini ifade eden Anne Zöhre Özer, ilk zamanlarda kendisini suçladığını belirterek, “Hep ağlıyordum. Gözyaşım hiç eksilmiyordu. Dilan doğduğu zaman hep neden? Neden ben? Neden benim çocuğum? Benim suçum ne? diye kendime hesap sordum. Acaba yediklerim veya içtiklerimle mi alakalı bir durum diye kendimi cezalandırdım. Ama içinde olduktan sonra siz de artık öğreniyorsunuz" dedi.
Kızının hastalığına dair çeşitli araştırmalara soyunduğunu ve bol bol bu yönde kitap okuduğunu söyleyen Anne Özer, kızıyla doğru iletişime geçmenin ilk önceliğinin sevgi olduğunu söyledi ve araştırmaları sonrasında çeşitli bilgilerle kızını tanımaya başladığını kaydetti.
Anne Özer, “Bol bol kitap okudum. Aynı kitapları bile defalarca okudum. Ve öğrendim. Öğrenmeye de devam ediyorum. Down sendromlu çocuklar çok duygusallar. İyi ve kötü yanları var. Olumlu ve olumsuz yanlarının yanı sıra çok sevecenler” diye konuştu.
YIL SONUNDA KİTAP BİTECEK
Kızı ile aynı kaderi paylaşanların ailelerine ışık tutmak amacıyla yaşadığı süreci kaleme aldığını anlatan Anne Zöhre Özer, “Aslında kitap beni ve kızımı değil bu paydada olanları anlatıyor olacak. Örneğin ben şu anda Dilan’ın gelişim sürecine ilişkin detayları yazıyorum. Aile içindeki diyalogları, yaşam tarzları gibi. Çevresinde ya da etrafında bu tarz insanların olması onlara karşı ilk olarak bilinçli olmanın zorunluluğunu getiriyor. Bu kitapta sabrın güzelliği anlatılıyor. Kitaba henüz bir isim bulamadım ama yıl sonunda tamamlamayı planlıyorum” diye konuştu .
Kaynak: İHA
Doğuştan down sendromlu yani zeka geriliği olarak İzmir’de Özer ailesinin ikinci ferdi olarak hayata gözlerini açan Dilan Özer, tıbbın ‘çare yok’ söylemini anne sevgisi ile yıktı. Kızının doğduktan sonra down sendromlu olduğunu öğrendiğini anlatan Anne Zöhre Özer, dünyasının başına yıkıldığını ikinci şoku ise doktorlardan kızının yürüyemeyeceğini ve konuşamayacağını duyduktan sonra yaşadığını söyledi.
Ailenin ilk çocuğu olan 11 yaşındaki Dilara’nın herhangi bir sağlık sorununun olmadığını belirten Özer, “İlk çocuğumda herhangi bir sıkıntı yaşamadığım için Dilan’ın da böyle bir durumla karşılaşmam ilk zamanlarda psikolojimi bozmuştu. Dilan ilk doğduğu zaman ben de bir şok geçirdim. Psikolojim çok kötüydü. Bebeklik döneminde bununla nasıl yaşarız? Nasıl bakarız? diye çok düşündüm. Doktorum bana Dilan’nın yürüyemeyebileceğini ve konuşamayacağını söylemiş hatta ‘kendi kaderine bırak’ demişti Çok bilinçsizdim ama ben yine de bir anneydim ve doktoruma ‘onu yaşatacağım, ve yaşamını geliştireceğim’ diye karşılık verdim. Şu anda Dilan, kendi öz bakımını kazanmış ve ihtiyaçlarını tek tek kendisi karşılayabiliyor duruma geldi. Şu anda 11 yaşındaki ablası Dilara ile bale bile yapmaya çalışıyor, org çalıyor” dedi.
"HEP NEDEN BEN? DİYE SORDUM"
Down sendromlu bir çocuk annesi olmanın kendisinde ağır bir psikoloji oluşturduğunu ve içinde bulunduğu durumu şekillendirmekte zorluk çektiğini ifade eden Anne Zöhre Özer, ilk zamanlarda kendisini suçladığını belirterek, “Hep ağlıyordum. Gözyaşım hiç eksilmiyordu. Dilan doğduğu zaman hep neden? Neden ben? Neden benim çocuğum? Benim suçum ne? diye kendime hesap sordum. Acaba yediklerim veya içtiklerimle mi alakalı bir durum diye kendimi cezalandırdım. Ama içinde olduktan sonra siz de artık öğreniyorsunuz" dedi.
Kızının hastalığına dair çeşitli araştırmalara soyunduğunu ve bol bol bu yönde kitap okuduğunu söyleyen Anne Özer, kızıyla doğru iletişime geçmenin ilk önceliğinin sevgi olduğunu söyledi ve araştırmaları sonrasında çeşitli bilgilerle kızını tanımaya başladığını kaydetti.
Anne Özer, “Bol bol kitap okudum. Aynı kitapları bile defalarca okudum. Ve öğrendim. Öğrenmeye de devam ediyorum. Down sendromlu çocuklar çok duygusallar. İyi ve kötü yanları var. Olumlu ve olumsuz yanlarının yanı sıra çok sevecenler” diye konuştu.
YIL SONUNDA KİTAP BİTECEK
Kızı ile aynı kaderi paylaşanların ailelerine ışık tutmak amacıyla yaşadığı süreci kaleme aldığını anlatan Anne Zöhre Özer, “Aslında kitap beni ve kızımı değil bu paydada olanları anlatıyor olacak. Örneğin ben şu anda Dilan’ın gelişim sürecine ilişkin detayları yazıyorum. Aile içindeki diyalogları, yaşam tarzları gibi. Çevresinde ya da etrafında bu tarz insanların olması onlara karşı ilk olarak bilinçli olmanın zorunluluğunu getiriyor. Bu kitapta sabrın güzelliği anlatılıyor. Kitaba henüz bir isim bulamadım ama yıl sonunda tamamlamayı planlıyorum” diye konuştu .