Menderes Üzerinden Mesaj Gönderip Tankları Yürüttüler

Post modern darbe 28 Şubat dönemine ilişkin dikkat çekici ayrıntılar çıkmaya devam ediyor.

Menderes Üzerinden Mesaj Gönderip Tankları Yürüttüler
Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan ile Aydın Menderes'in Başbakanlık konutundaki görüşmeleri sırasında Ümran Menderes'in cep telefonuna tanklar yürütülmeden mesaj gönderildiği ortaya çıktı. 'Hanımefendi asker bir iki güne kadar bir şeyde bulunacak.' yazan mesajı duyan Erbakan ile Aydın Menderes'e ise orada bulunan emekli albay, "Her şey çok normal. Endişe duyulacak bir şey yok" demiş. Ancak bu mesajdan bir iki gün sonra Sincan'da tanklar yürütüldü. Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan Aydın Menderes'in eşi Ümran Menderes, Menderes'siz geçen 5 ayını anlattı. 23 Aralık 2011 tarihinde tedavi gördüğü Atatürk Hastanesi'nde hayatını kaybeden Aydın Menderes (65)'in çalışma odasını gezdirirken duygulanan Ümran Menderes, takvim yaprağındaki 13 Kasım 2011 tarihini görünce gözyaşlarına hakim olamadı. Bu tarihte eşinin hastaneye götürüldüğünü anlatan Menderes, takvim yaprağının o günden sonra koparılmadığını söyledi.

Eşiyle ilgili basında çıkan haberleri gösteren Menderes, "Aydın siyaseti görüyordu ama siyasetçiler onu görmedi." dedi.

Menderes, eşinin vefat etmeden önce kullandığı son telefonu kullanıyor ve elinden düşürmüyor. Araçlarının plakası ise Aydın ve Ümran Menderes'in baş harflerinden 'AUM' oluşuyor. ÇAKIRBEYLİ ÇİFTLİĞİ'NİN ARAZİSİNİN BİR BÖLÜMÜNÜ ÜNİVERSİTEYE BAĞIŞLADI Menderes'in ölümünden sonraki 5 ayın çok zor geçtiğini vurgulayan Ümran Menderes, katlanmaktan başka çarenin bulunmadığını ifade etti.

Bir takım faaliyetlere çağrıldığını ve ödüller verildiğini anlatan Menderes, şöyle devam etti: "Biraz da şaşırıyorum. Çünkü o benim eşimdi, yardımcı olmam, yapmam gerekendi. Ödüller gururlandırıyor. Ben çocukluğumdan beri Menderesçi bir insanım. Bana kalan Çakırbeyli Çiftliği'ndeki bölümün 200 dönümünü Adnan Menderes Üniversitesi'ne bağışlama kararı aldım. Ondan sonra o kadar rahatladım ki satamazdım, başkasına devredemezdim, başkasına kalmasına arzu edemezdim. Benim bölümümde Aydın'ın ismi ilelebet yaşasın istedim. Üniversite ile konuştum, Sayın Cumhurbaşkanımızla konuştuk. O da takdirle karşıladı, yardımcı olacaklarını söylediler. Şu anda yeni tapuları almadığımız için işlemi başlatamıyoruz. Sanıyorum, üniversite de birkaç proje hazırlıyormuş. Bakacağız, onlar ve benim için de hangisi uygunsa Aydın'ın ismini taşıyan bir bölüm olacak. Ayrıca Aydın için orada bir düşüncem var. Kullandığı otoyu, arabayı, kitaplarını, bazı giysilerini koyup; onu tabii ki gençler merak edecektir. 'Aydın Bey böyle bir kişiydi, bunları kullanırdı' bir fikirleri olsun diye de düşünüyorum." "27 MAYIS TÜRKİYE'NİN AYIBIDIR" Ümran Menderes, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin yıl dönümlerinde evde nasıl bir hava olduğuna yönelik soruyu "Aydın çok farklı bir insandı, inançlı bir insandı." diyerek cevaplamaya başladı.

İnançlı olmasa zaten bunların üstesinden gelmesinin mümkün olmadığını dile getiren Menderes, şunları kaydetti: "Diğer günlerden pek farklı olmazdı. Benim içim cızlardı. Çünkü ben Aydın'dan 4,5 yaş da büyüğüm. Genç bir kız olarak radyoda rahmetli Türkeş'in sesiyle uyanmıştım. Çok acıdır tabi ki. Türkiye'nin de ayıbıdır diyeceğim. Çok haksız oldu. Herhalde gençler, birtakım bürokratlar, öğretim görevlileri galayana getirildi diye düşünüyorum. Önceden bir hazırlık yapılıyor herhalde, şimdi bakıyoruz da öyle görünüyor. Hiç hak etmediği bir şey. Ülkesini, memleketini çok seven bir insana bunu reva görmek nasıl bir şeydir? Ama Aydın bunları büyük bir olgunlukla karşılardı, hiç bir şey demezdi. Hepimiz askerimize saygılıyız, severiz ama nasıl oluştu, ne oldu bilmiyorum. Anlatması baya da zor bir durum." Genel seçimlerin yapıldığı sıralarda eşinin zaman zaman "Türkiye'yi zorluklar bekliyor. Ortadoğu'da, pek çok konuda zorluklar bekliyor. Bunlar da aşılacaktır muhakkak." dediğini aktaran Menderes, ülkenin geleceği adına bir endişesi bulunmadığını kaydetti.

"AYDIN'IN SİYASETTE ŞANSIZLIĞI VARDI" Eşinin siyasi hayatına ilişkin bilgi veren Ümran Menderes, "Bir parti kurduk. Belki zamansızdı, bilemiyorum veya Aydın'ın siyasette şansızlığı vardı diyelim. Aydın para konularını pek seven bir insan değil. Finans yüzünden zorda kalındı. Aydın Bey geçsin diye Demokrat Parti (DP)'den gelenler oldu. Aydın, gerçekten çok demokrat bir insandı. Aydın'a pek rahat verilmedi. Mesut Yılmaz ile yemekte bir araya gelindi. Seçime beraber girilmesi konusunda anlaşma yapılacaktı. Ama anlaşıldıktan sonra da o anlaşma yerine getirilmedi. Aydın tarafından değil de, Sayın Yılmaz veya görevlendirdiği kişiler, bilemiyorum. Tansu Hanım'dan ittifak için bir teklif gelmedi. Ama Erbakan hoca her zaman Aydın'ı düşünüyordu, istiyordu. Erbakan hocaya evet dedi.

Ben yine de ittifak olduğunu düşünmüştüm ama ittifak değilmiş. Çok üzdüler. Aydın benimle her şeyi paylaşırdı ama benim de kaçırdığım bazı şeyler oluyordu. Biz hiçbir yerde görmediğimiz ilgiyi, sevgiyi Refah Partisi'nde gördük. Onun için de Aydın orada kaldı. Sonra Meclis başkanlığı için aday gösterildi ama devamıyız diyen partiler maalesef Aydın'a oy vermediler. Tabi bilemeyiz, inançlı insanlarız ama belki Meclis başkanı olsaydı talihsiz kazayı da geçirmemiş olabilirdi diye düşünmeden geçemiyor insan." dedi.

"DEMİREL MENDERES'İ ÇOK ÜZDÜ, İNCİTTİ" Menderes, eşine AK Parti'den hiçbir zaman teklif gelmediğini vurguladı. Cindoruk ve Demirel'in arayıp aramadığına yönelik bir soruya Menderes, "Cindoruk'u hatırlayamıyorum da Demirel aradı. Telgraf çekti. Fakat ben de Adalet Partisi'nde faal üyeydim, dernek başkanlıklarım vardı. Son zamanlardaki, Sayın Demirel'i sayarız, severiz, büyüğümüz, ama Aydın'ı üzmüştür, söylemleri kırmıştır. Çünkü devamıyız diyen partide farklılıklar göze çarpmaya başladı.

O da Aydın'ı çok incitti, söylemleriyle. O partide kendileri başbakan, cumhurbaşkanı oldular. Aydın da saygıda hiç kusur etmedi ama kırıldı, incindi." karşılığını verdi.

Menderes, ilk evliliğinden iki çocuğu olduğunu, küçük oğlunu trafik kazasında kaybettiğini anlattı. Tanıştıktan bir yıl sonra Aydın'ın evlenme teklif ettiğini ifade eden Menderes, şunları söyledi: "Benim pek aklım almıyordu bu işe. Ama Aydın hiçbir zaman vazgeçmedi, caymadı, kararlıydı. Oğlumu kaybettikten bir zaman sonra yeniden gündeme geldi, 1 Kasım 1991 yılında evlendik. 4 sene sonra da kaza oldu. Birlikteliğimizin büyük bir bölümünü kaza sonrası yaşamış olduk. Ama her ikimiz de ne içimizden, ne dışımızdan 'ne of dedik, ne öf dedik.' Çok normalmiş gibi yaşadık. Ne birbirimizi üzdük ama en iyisi de oydu galiba. Aydın çok hassas, duygusal bir insandı. Başımın ağrıdığını dahi söylemezdim üzülmesin diye. Onu üzmezdim, hep onun yanında dururdum. Hiçbir zaman da ayrılmazdım, onun üzüleceği şeyleri de ona belli etmeden yapmaya çalışırdım. Böyle bir beraberliğimiz vardı. Sabah kalkınca kahvaltı yapar, günlük gazeteleri okur, asistanı vardı. Koruma polisini şimdi devlet bana verdi. Boş durmazdı. Gidebileceği, katılabileceği yerlere gider, düşüncelerini aktarırdı. Aydın'ın belki bir partiye bağlı olarak çalışması da zordu, aslında kendisi partiler üstü bir kişilikti."

"28 ŞUBAT'TA AYDIN DUYUMLAR ALIYORDU" Ümran Menderes, eşinin 28 Şubat'a dair bir şeyler anlatmadığını, 27 Mayıs gibi 28 Şubat'a da önce zemin hazırlandığını söyledi.

Menderes, 28 Şubat'a ilişkin bir hatırasını ise şöyle anlattı: "Biz o süreç içinde Ayaşta'ydık. Aydın duyumlar alıyordu, rahatsızlık hissediyordu. Bir şeyler oluyordu, tatsızlık vardı. Allah selamet versin Haberal Hoca tolerans gösterirdi, bir takım toplantılarda oranın salonunda da yapılırdı. Erbakan hoca da gelirdi. Aydın, kendi arabası gelmişti ama gümrükten çıkmamıştı. Çıkmadığı için binmiyorduk. Hastanenin önünde duruyor, gümrükten çıkmamış görünüyor, biz kullanmıyoruz onu. Amerika'dan gelmişti araba. Bir takım işlemler yapılması gerekmişti. O da uzadı. Ankara belediyesi engelliler için zaman zaman otobüs tahsis ediyordu. Biz yine karlı bir Ankara gecesinde otobüs geldi başbakanlık konutuna. Rahmetli Erbakan'ı ziyarete gittik. Aydın konuşacaktı kendileriyle. O sırada benim telefonuma bir mesaj geldi: 'Hanımefendi asker bir iki güne kadar bir şeyde bulunacak.' Bunu bildirdiler bana. Ben de bunu kağıda döktüm. Özel kalem müdürüne 'Benim yazımı okuyabiliyor musunuz? Okuyorsanız bunu alın lütfen sayın Başbakan'ın, eşinin yanında sesli bir şekilde okur musunuz?' dedim. İçeri girdiler, okudular. Ama sanıyorum orada da emekli olmuş bir albay da varmış, ahbapları. Her şeyin çok normal olduğunu, endişe duyulacak bir şeyin olmadığını söylemişler. Ama bir iki gün sonra da tanklar Sincan'a yürüdü." "AYDIN BEYİN ROOSEVELT GİBİ BAŞBAKAN OLABİLECEĞİ SÖYLENİYORDU" Mesajın kimden geldiğini söylemek istemeyen Menderes, mesajdan sonra tankların yürüdüğünü ve bunun tatsız bir durum olduğuna dikkat çekti. VIP'lerine zaman zaman dostlarından gelenler olduğunu ifade eden Menderes, Aydın Bey'in Roosevelt gibi Türkiye'nin Başbakanı olabileceği, buna engel bir şeyin olmadığı, beyninin iyi çalıştığı, her şeyin elle ayakla yapılmadığının söylendiğini aktardı. Aydın Bey'in söylenenlere hiç oralı olmadığını anlatan Menderes, gelenleri misafir edip, çay kahve ikram edip yolladıklarını ifade etti.

Bundan birkaç sene önce de bir kişinin geldiğini belirten Menderes, şöyle devam etti: "Yakınımız, tanıdığımız dedi ki 'Hanımefendi o çok ciddiydi. Hatta biraz çıkışır gibi Aydın Bey niye bunu kabul etmedi? Hatta Demirel'in dahi haberi olduğunu söyledi, çok ciddi bir şekilde söyledi.

Demek ki o geçiş döneminde Aydın'ın herhalde duruşuna, kişiliğine saygılarından, sevgilerinden onunla yumuşak bir şekilde o sorunu geçiştirmeye mi çalışıyorlardı ama biz anlamadık demek ki. Teklifi yapanlar askerler değil. Çok eskiden benim tanıdığımın kuzenimin de arkadaşı olan ama iyi bir görev ama resmi görev değil, üst düzey ama resmi bir görev değil. İma ediliyordu, belki ağız aranıyordu desek daha mı doğru olur acaba? Aydın farklı bir insan. İmalarla olacak bir iş değil. Belki onlarda ilk önce ağız yoklayıp ondan sonra kararlıysa başka merciler haberleri de varsa onlar faaliyete geçirilecekti ama bilemiyorum. Mutlaka da askerin haberi olmadan da olmaz herhalde bilmiyorum. Orası benim için kapalı. Yaşadıklarımı nakletmeye çalışıyorum. Tarihe bir not düşmüş olalım diye." "KEMİKLERİ ÇIKAR MI ÇIKMAZ MI DİYE ÇOK ENDİŞE DUYDU" Kendisine gelen mesajının ciddiye alınmadığını ve bu ihtimalin daha yüksek olduğunu söyleyen Menderes, ciddiye alınsa ne yapılabileceğini ise bilmediğini kaydetti.

Adnan Menderes'in mezarının taşınma sürecini anlatan Ümran Menderes, o dönemde eşinin çok endişe yaşadığını vurguladı. Babası için devlet töreni yapılmasını istediğini dile getiren Menderes, 'mezardan ya kemik çıkmazsa' diye kaygılandığını aktardı. Eeşini teselli etmeye çalıştığını belirten Menderes, mezarın taşınmasından sonra rahatladıklarını ifade etti.

İnsanların mezarlığa gidip dua etmesinin eşini mutlu ettiğini anlatan Menderes, rahmetli Turgut Özal'ın Menderes'in istediklerini yerine getirdiğini belirtti.