Bosna Savaşı Mağdurları: Bağışla Ama Unutma!
Boşnak yazarlar Psikiyatr Dr. Esad Boskailo ve Ahmet Rahmanovic, Bosna savaşı sırasında toplama kamplarında yaşadıklarını, Texas eyaletinin Austin şehrinde düzenlenen “İki Yazar ve Yüzlerce hikâye” başlıklı bir panelde Amerikan, Türk, Boşnak ve Arnavutlardan oluşan katılımcılara anlattı.
Chicago ve Phoenix şehirlerinde yaşayan Dr. Esad Boskailo ve Ahmet Rahmanovic’in toplama kampları ve mülteci sorunlarına ele alan “Yaralanmak Beni Uyandırdı” ve “Kara Ruh” adlı kitapları var.Dr. Esad Boskailo altı farklı kamp arasında yaklaşık bir yıl boyunca sürekli yer değiştirtildiğini; temmuz sıcağında yüzlerce esirin tutulduğu kapıları sıkıca kapalı metal hangarda üç gün boyunca yiyecek ve su verilmeden bekletildiğini söyledi.
“Havasızlık, susuzluk ve sıcaktan birçoğumuz bayıldı, bazılarımız şuurunu kaybetti.” diyen Psikiyatr, Hırvatların bazı arkadaşlarını dışarıda öldüresiye dövdüklerini, uluslararası kuruluşların baskısı üzerine üç gün sonra kendilerine su ve yiyecek vermeye başladıklarını aktardı.Kuşatma altındaki Saraybosna'da kış şartlarını anlatan diğer konuşmacı Ahmet Rahmanoviç ise eşi ve çocuklarıyla ısınabilmek için kitap yaktıklarını söyledi.
Kuşatma uzayınca eşi ve çocuklarını bir şekilde Zagreb’e gönderen Rahmanoviç oradan da Hollanda’ya geçişlerini ayarlamış. Ancak ölümü göze alarak kader ortaklığını tercih eden ve Devlet Başkanı İzzetbegoviç’in başkentteki tek telefon hattından kendisini arayan eşi: “Evet Zagrep’ten ayrılacağız. Ama Hollanda’ya değil Saraybosna’ya geliyoruz!” demiş ve geri dönmüş. Aynı tavrı kendi eşinin de sergilediğini söyleyen Dr. Boskailo’nun, seyirciler arasındaki Ayşe Boskailo’ya işaret ederek “Buradan şu sonuç çıkıyor, Boşnak hanımlar kocalarını dinlemiyor!” demesi salonda gülüşmelere neden oldu.Boskailo’nun diğer hatırası da bir dayanışma ve kararlılık örneği. “Aramızda sonradan imam olduğunu öğrendiğimiz birisi bir gün sesli olarak zikre başladı.
Makamlı bir şekilde Lailahe illallah diyordu. Arkadaşları onu uyardılar; ama susmadı. Ezan okudu ve zikre devam etti. Sonra diğerleri de ona katılmaya başladı.
Dışarıdan Sırpların, ‘Susun!’ diye bağırdıklarını duyduk; ancak kimse oralı olmadı. Nihayet kamptaki yedi yüz kişinin oluşturduğu koro Sırpları ürkütmüştü. O an ölümle hayat arasındaki fark kalkmıştı adeta.” şeklinde konuşan Boskailo, Sırpların o gün ve daha sonra esirlerin kılına bile dokunamadıklarını ve asla önceki gibi davranmadıklarını aktardı.Toplama kampındaki hatıralarını anlatan bir diğer isim Dallas Bosnak Cemiyeti Başkanı Enver Spahalic, kampa katıldığında 19 yaşında olduğunu söyledi.
“Kamptaki konaklama şartları ve hizmetlerin kalitesi nedeniyle ayrılmaya karar verdim!” şeklinde esprili konuşan Spahaliç, aynı gece bir yolunu bulup kamptan Firar etmiş. Spahaliç’e karşılık konuşan Esad Boskailo ise, “Ben de tesislerden ve görevlilerin hizmetlerinden memnun değildim; ama bu konuda kitap yazmak için birileri kalmak zorundaydı!” şeklinde konuştu.
Panelin açılış konuşmasını yapan Houston Üniversitesi Gülen Enstitüsü, Akademik İşler Direktörü Dr. Said Yavuz ise Bosna’da Osmanlı hâkimiyetinde beş yüz yıl boyunca yaşanan huzurun bugün barışın yeniden tesisi için ilham verebileceğine dikkat çekti. Savaş zamanı Türkiye’de Bosnalı yetimlere sahip çıkmak için düzenlenen kampanyaya binlerce müracaatın olduğunu hatırlatan Yavuz, Türk insanının yüreğinin her zaman Boşnak kardeşleriyle birlikte attığını vurguladı.Texas Üniversitesi'nden Yetkin Yıldırım ise Osmanlı dönemi sonrası bölgede yaşanan huzursuzluk ve çatışmalara çözüm olarak eğitime yatırımı gösterdi.
Yıldırım, “Boşnak, Hırvat ve Sırp çocukların aynı sıralarda düşmanlıktan arınmış bir eğitim alabilmesinin” onları barış içinde bir geleceğe hazırlayacağına işaret etti.Bosna Savaşı’nda esir düşen mağdurlardan Senad Memiç de yirmi yıl önce yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Sırpların esir kamplarında kendilerine uyguladıkları zulümden büyük dersler aldıklarını anlatan Memiç, ilkelerinin “Bağışla ama asla unutma!” olduğunu söyledi.
Acıların paylaşılarak azalacağına işaret eden Psikiyatr Dr. Esad Boskailo, "Travmayı yaşayanlar böyle güzel bir cemiyetin içinde bulunduklarında yaraları daha çabuk iyileşir, bu açıdan sizler şanslısınız.” dedi.
Programın sonunda Bosna’da hayatını kaybedenler için Houston Sultanahmet Camii İmamı Mustafa Yiğit tarafından Kur'an-ı Kerim ve İngilizce meali okundu .
“Havasızlık, susuzluk ve sıcaktan birçoğumuz bayıldı, bazılarımız şuurunu kaybetti.” diyen Psikiyatr, Hırvatların bazı arkadaşlarını dışarıda öldüresiye dövdüklerini, uluslararası kuruluşların baskısı üzerine üç gün sonra kendilerine su ve yiyecek vermeye başladıklarını aktardı.Kuşatma altındaki Saraybosna'da kış şartlarını anlatan diğer konuşmacı Ahmet Rahmanoviç ise eşi ve çocuklarıyla ısınabilmek için kitap yaktıklarını söyledi.
Kuşatma uzayınca eşi ve çocuklarını bir şekilde Zagreb’e gönderen Rahmanoviç oradan da Hollanda’ya geçişlerini ayarlamış. Ancak ölümü göze alarak kader ortaklığını tercih eden ve Devlet Başkanı İzzetbegoviç’in başkentteki tek telefon hattından kendisini arayan eşi: “Evet Zagrep’ten ayrılacağız. Ama Hollanda’ya değil Saraybosna’ya geliyoruz!” demiş ve geri dönmüş. Aynı tavrı kendi eşinin de sergilediğini söyleyen Dr. Boskailo’nun, seyirciler arasındaki Ayşe Boskailo’ya işaret ederek “Buradan şu sonuç çıkıyor, Boşnak hanımlar kocalarını dinlemiyor!” demesi salonda gülüşmelere neden oldu.Boskailo’nun diğer hatırası da bir dayanışma ve kararlılık örneği. “Aramızda sonradan imam olduğunu öğrendiğimiz birisi bir gün sesli olarak zikre başladı.
Makamlı bir şekilde Lailahe illallah diyordu. Arkadaşları onu uyardılar; ama susmadı. Ezan okudu ve zikre devam etti. Sonra diğerleri de ona katılmaya başladı.
Dışarıdan Sırpların, ‘Susun!’ diye bağırdıklarını duyduk; ancak kimse oralı olmadı. Nihayet kamptaki yedi yüz kişinin oluşturduğu koro Sırpları ürkütmüştü. O an ölümle hayat arasındaki fark kalkmıştı adeta.” şeklinde konuşan Boskailo, Sırpların o gün ve daha sonra esirlerin kılına bile dokunamadıklarını ve asla önceki gibi davranmadıklarını aktardı.Toplama kampındaki hatıralarını anlatan bir diğer isim Dallas Bosnak Cemiyeti Başkanı Enver Spahalic, kampa katıldığında 19 yaşında olduğunu söyledi.
“Kamptaki konaklama şartları ve hizmetlerin kalitesi nedeniyle ayrılmaya karar verdim!” şeklinde esprili konuşan Spahaliç, aynı gece bir yolunu bulup kamptan Firar etmiş. Spahaliç’e karşılık konuşan Esad Boskailo ise, “Ben de tesislerden ve görevlilerin hizmetlerinden memnun değildim; ama bu konuda kitap yazmak için birileri kalmak zorundaydı!” şeklinde konuştu.
Panelin açılış konuşmasını yapan Houston Üniversitesi Gülen Enstitüsü, Akademik İşler Direktörü Dr. Said Yavuz ise Bosna’da Osmanlı hâkimiyetinde beş yüz yıl boyunca yaşanan huzurun bugün barışın yeniden tesisi için ilham verebileceğine dikkat çekti. Savaş zamanı Türkiye’de Bosnalı yetimlere sahip çıkmak için düzenlenen kampanyaya binlerce müracaatın olduğunu hatırlatan Yavuz, Türk insanının yüreğinin her zaman Boşnak kardeşleriyle birlikte attığını vurguladı.Texas Üniversitesi'nden Yetkin Yıldırım ise Osmanlı dönemi sonrası bölgede yaşanan huzursuzluk ve çatışmalara çözüm olarak eğitime yatırımı gösterdi.
Yıldırım, “Boşnak, Hırvat ve Sırp çocukların aynı sıralarda düşmanlıktan arınmış bir eğitim alabilmesinin” onları barış içinde bir geleceğe hazırlayacağına işaret etti.Bosna Savaşı’nda esir düşen mağdurlardan Senad Memiç de yirmi yıl önce yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Sırpların esir kamplarında kendilerine uyguladıkları zulümden büyük dersler aldıklarını anlatan Memiç, ilkelerinin “Bağışla ama asla unutma!” olduğunu söyledi.
Acıların paylaşılarak azalacağına işaret eden Psikiyatr Dr. Esad Boskailo, "Travmayı yaşayanlar böyle güzel bir cemiyetin içinde bulunduklarında yaraları daha çabuk iyileşir, bu açıdan sizler şanslısınız.” dedi.
Programın sonunda Bosna’da hayatını kaybedenler için Houston Sultanahmet Camii İmamı Mustafa Yiğit tarafından Kur'an-ı Kerim ve İngilizce meali okundu .