Kktc Cumhurbaşkanı Eroğlu: 'uzlaşma Niyetinde Olmasaydık Suçlanırdık'
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakerelerde uzlaşma niyetinde olduklarını vurgulayarak, uzlaşma niyetinde olmasalardı BM tarafından suçlanmış olacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı görevine geldiğinde müzakere edilecek 6 bağlanmadık başlık bulduğunu, tümünü tartıştığını kaydeden Eroğlu, bu başlıkları bağlamaya çalıştıklarını esneklikler gösterdiklerini ve gösterdikleri esneklikler nedeniyle bugün Kıbrıs Türk tarafını, ne BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ne de Danışmanı Alexander Downer'in suçlayabildiğini belirtti.
Kıbrıs konusunda uzlaşmamak için direnenin Rum tarafı olduğunu, niyetlerinin Kıbrıs Cumhuriyeti'nden vazgeçmemek olduğunu dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, "Downer'e, dün, 'şimdi ne olacağı konusunda aramızda bir irade uyuşması var mı yok mu ona bakalım. Hristofyas aynı yöntemle hiçbir şey değişmeden devam etmek istiyor, biz ise kısa sürede sonuç verecek bir müzakere istiyoruz, zamanımızı öldürmek istemiyoruz' dedim" diye konuştu.
Şimdi de BM Genel Sekreteri'ne bir mektup yazdığını ve bu mektupta KKTC'nin tavrını ve anlaşma niyetini ortaya koyduğunu ifade eden Eroğlu, 5'li zirve olması halinde bazı konularda esneklik gösterip o konuları çözmeye hazır olduklarını da ifade ettiklerini belirtti.
Eroğlu, Genel Sekreter'in o yüzden çok taraflı konferansı çağırmaktan vazgeçmediğini bunu Downer'in dün ifade ettiğini söyledi.
RUM TARAFINA SUÇLAMA
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Sanayi Odası'nın 26. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Kıbrıs sorunun bütünlüklü bir şekilde çözümlenmesi için sarf ettiğimiz çabalar maalesef sonuç alıcı olmaktan uzak kalmıştır. Kıbrıs Rum kesiminin katı tutumu bütünlüklü bir anlaşmaya varmamızı engellemiş durumdadır" dedi.
Eroğlu, konuşmasında, dün BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer ile yaptığı görüşmeye değindi. Halk arasında, kendisini "uzlaşma istemez" diye suçlayanlar olduğunu kaydeden Eroğlu, siyasi partilerin bazı konularda politika üretmesinin gayet doğal olduğunu ifade etti.
Eroğlu, "Ama Kıbrıs sorunu hepimizin sorunudur, bu sorunun çözümlenmesi KKTC halkı tarafından arzu edilmektedir. Arzu etmek başkadır uzlaşmaya varmak başkadır. Müzakere masasında iki taraf vardır anlaşma olabilmesiiçin iki tarafın da anlaşma iradesi taşıması gerekmektedir. Bugün KKTC halkı en zor dönemde bir anlaşmaya evet demiştir, Rum halkı hayır demiştir" diye konuştu
Rum halkının hayır deyişinin nedenini araştırmak gerektiğini dile getiren Eroğlu, bunun sebebi araştırılırsa Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden vazgeçme düşüncesinde olmadığının görüleceğini, esas anlaşmamanın, Rum uzlaşmazlığının nedeninin bu olduğunu kaydetti ve "bu gerçeği görebilirsek diğer yorumlarımızı çok daha rahat yapabiliriz" dedi.
"BİR MÜZAKERE MASASINDA AL VER OLMADIĞI TAKDİRDE ANLAŞMA DA OLMAZ"
Müzakere masasında öneri sunan, bir anlaşma olması için esneklik gösteren tarafın Türk tarafı olduğunu belirten KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rum tarafının "Ben federasyonu kabul etmekle gerekli tavizi verdim, vereceğim başka taviz yoktur, sadece alacağım vardır" inancı taşıdığını ifade etti.
Eroğlu bir müzakere masasında al ver olmadığı takdirde anlaşma da olmayacağını söyledi.
Rum tarafının sadece almayı düşündüğünü ancak vermeyi düşünmediğini ifade eden Eroğlu, kendisinden önce yapılan görüşmelerle ilgili olarak söylenen "anlaşma oldu oluyor" şeklindeki lafların da boş laflar olduğunu söyledi.
Eroğlu, hiçbir anlaşma olmadığını, yakınlaşma ile anlaşmanın farklı şeyler olduğunu belirtti.
Eroğlu, "Nerdeyse anlaşıyorduk. E anlaşaydın. Nerdeyse anlaşıyorduk başkadır anlaştık başkadır" dedi.
Genel Sekreter'in geçmişte Kıbrıs'a geldiğini ve KKTC'ye de geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Hristoyas ile Talat'ın ortak bildirisinde yarım sayfa tutan cümleler vardı ve hiçbir şey ifade etmiyordu. Halkımızı aldatmayalım" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı görevine geldiğinde müzakere edilecek 6 bağlanmadık başlık bulduğunu, tümünü tartıştığını kaydeden Eroğlu, bu başlıkları bağlamaya çalıştıklarını esneklikler gösterdiklerini ve gösterdikleri esneklikler nedeniyle bugün Kıbrıs Türk tarafını ne BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ne de Danışmanı Alexander Downer'in suçlayabildiğini anlattı.
Uzlaşma niyetinde olmamış olsalardı dünkü basın toplantısında suçlanan tarafın Kıbrıs Türk tarafı olacağını söyleyen Eroğlu, "Rum tarafını da suçlayamıyorlar çünkü hem BM hem de AB üyesi. Biz AB yetkilileriyle görüşürken, 'Haklısınız, ama biz üyemize şunu yap diyemeyiz ancak bir telefon konuşmasıyla kendisine düşüncelerimizi aktarırız cevabı alıyoruz" diye konuştu.
Kıbrıs konusunda uzlaşmamak için direnenin Rum tarafı olduğunu kaydeden Eroğlu, Kıbrıs Rum Yönetimi'nin merhum Başkanı Tasos Papadopulos'un 22 Nisan 2004 tarihinde televizyon ekranlarında ağlayarak söylediği son cümlendin hatırlanmasını ve ona göre yorumlar yapılmasını istedi ve "Kıbrıs konusunda kendi kendimizi suçlamaktan vazgeçelim" dedi.
Eroğlu, Downer'e dün, "Şimdi ne olacağı konusunda aramızda bir irade uyuşması var mı yok mu ona bakalım. Hristofyas aynı yöntemle hiçbir şey değişmeden devam etmek istiyor, biz ise kısa sürede sonuç verecek bir müzakere istiyoruz, zamanımızı öldürmek istemiyoruz" dediğini belirtti.
"YÖNTEMİN NE OLACAĞINI GÖRÜŞMEYE HAZIRIZ"
Eroğlu, Kıbrıs'ta çözümün nasıl bir müzakereyle mümkün olacağını, yöntemin ne olacağını BM Genel Sekreteri ile görüşmeye hazır olduklarını, BM'nin yöntem konusunda taraflar arasında mekik diplomasisi yapabileceğini Downer'e ilettiklerini kaydetti.
Eroğlu, Downer'in dün bunu yapacağını açıkladum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden vazgeçme düığını söyledi.
BM yöntem konusunda taraflar arasında diyalog sürdürürken, Kıbrıs Türk tarafının Rum taraflarıyla da güven artırıcı önlemleri görüşmeye hazır olduğunu da Downer'e söylediğini belirten Eroğlu, müzakere masasına hep öneri sunan taraf olduklarını, Rum tarafının herhangi bir adım atmadığını söyledi.
Rum tarafının "Eroğlu uzlaşmazdır" demesinden daha doğal bir şey olmadığını ifade eden Eroğlu, ama kendi insanlarının bunu söylemesinin başka olduğunu kaydetti
"Güney'de tek bir Rum Siyasi parti liderinin Hristofyas'ın anlaşma istemediğine dair söz söylediğini duydunuz mu? diye soran Eroğlu, bilakis Hristofyas'ı taviz verdi diye eleştirerek teşvik ettiklerini belirtti.
SUÇLANMAYA ELEŞTİRİ
Kıbrıs Türk tarafında ise tam tersi durumun söz konusu olduğunu kendisini "uzlaşmaz" diye suçlayarak taviz vermesini isteyenler olduğunu anlatan Eroğlu, "Kıbrıs'ta bir anlaşmaya gerek var. Biz de anlaşma istiyoruz" dedi.
Hristofyas'ın kendisine "Sen şanslısın çünkü karşında benim gibi anlaşma isteyen bir var" dediğini kendisinin de Hristofyas'a "Hayır sen daha şanslısın çünkü senin karşında yapacağı anlaşmayı Kıbrıs Türk halkının kabul edeceğine emin olan bir Cumhurbaşkanı oturur" dediğini anlatan Eroğlu, bir liderin arkasında destek yoksa o liderin artık gücünü yitirdiğini, çekip gitmesi gerektiğini dile getirdi ve "Hristofyas'ın arkasında hiçbir destek kalmamışsa ve bunu açıkça AB Komisyonu Başkanı Barosso'ya ve birçok başka kişiye söyleyebiliyorsa bu acizlik demektir. Aciz insanın seninle anlaşma yapması mümkün değildir" diye konuştu.
Göreve geldiği zaman başlıkları tartışmaya zor bir başlık olan mülkiyet ile başladığını, bu hususta tenkit edildiğini kaydeden Eroğlu, "Mülkiyet konusu halledilmeyecekse neyi halledeceğiz" dedi.
Bu başlığı 6 aydan uzun bir süre görüştüklerini, bir çok çözüm önerisi sunduklarını bu önerilerin BM tarafından beğenildiğini anlatan Eroğlu, sonra 2. Cumhurbaşkanı Talat'ın son 3 ay müzakere ettiği Yönetim ve Güç paylaşımına geçtiklerini, bu başlığa geçmelerinin bu başlık üzerinde daha önce anlaşılamadığıanlamına geldiğini kaydetti.
Daha sonra AB başlığına geçtiklerini, AB'nin birinci hukuk olması için kalıcı derogasyonların olması gerektiğini söyleyen Eroğlu aksi takdirde mahkemelerin devam edeceğini, AB'nin konuyla ilgili olarak "Siz nasıl anlaşırsanız biz kabul ederiz dediğini" ancak Hristofyas'ın derogasyonları kabul etmediğini, dolayısıyla bu başlığı da çözümleyemediklerini kaydetti.
Eroğlu, Vatandaşlık konusunda ise "KKTC ile Rum tarafı anlaştığı gün kaç tane KKTC vatandaşı var ise onlar ortaklık devletinin vatandaşıdır. Vatandaş olmayanlar yeni devletin muhaceret yasasına göre müracaat edecek ve ortak karar verilirse vatandaşlık verilecek" dediklerini anlattı.
TOPRAK KONUSU HİÇ GÖRÜŞÜLMEDİ
Toprak konusunu ise hiç görüşmediklerini söyleyen Eroğlu, bu konudaki kriterlerini ortaya koyduklarını, harita ve rakamlar konusunu ancak çok taraflı konferansın ilan edildiği noktada görüşülmesini istediklerini ve bunu BM Genel Sekreteri'nin de kabul ettiğini kaydetti.
Eroğlu, "Biz kriterleri görüştük ama Ruf tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden vazgeçme düm tarafının ısrarla bana Güzelyurt'u köyleriyle birlikte vermezseniz, Karpaz'ı vermezseniz, ben müzakere masasına boşuna oturuyorum" dediğinianlattı
Başlıkların bir kısmının 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat döneminde tartışıldığını ancak hiçbirinin bağlanmadığını belirten Eroğlu, Genel Sekreter'e göreve geldiğinde yazdığı mektupta "Müzakerelere bırakıldığı yerden devam etmeye hazırım" dediğini hatırlattı.
Şimdi de BM Genel Sekreteri'ne bir mektup yazdığını ve bu mektupta KKTC'nin tavrını ve anlaşma niyetini ortaya koyduğunu ifade eden Eroğlu, 5'li zirve olması halinde bazı konularda esneklik gösterip o konuları çözmeye hazır olduklarını da ifade ettiklerini belirtti.
Eroğlu, Genel Sekreter'in o yüzden çok taraflı konferansı çağırmaktan vazgeçmediğini bunu Downer'in dün ifade ettiğini söyledi.
Siyaset yapılacak diye Kıbrıs konusunda kendisine suçlamalar yönetildiği zaman üzüldüğünü ifade eden Eroğlu, "KKTC'de yaşıyoruz, bazı şeyleri söylemek kolay ama gerçekleştirmek kolay değil. Bu cümlenin altında bazı şeyler aranırsa bulunur. Her şeyden önce nerede yaşadığımızı ve kimlerle iş birliği içinde olduğumuzu bileceğiz. Aksi takdirde bazı konuşmalarımız seçmene selam şeklinde olur. Ben seçmene selam verir değil, müzakereleri yürütür pozisyondayım ve KKTC halkının istediği anlaşmayı yapmak içinmücadele veriyorum" dedi.
Kaynak: İHA
Kıbrıs konusunda uzlaşmamak için direnenin Rum tarafı olduğunu, niyetlerinin Kıbrıs Cumhuriyeti'nden vazgeçmemek olduğunu dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, "Downer'e, dün, 'şimdi ne olacağı konusunda aramızda bir irade uyuşması var mı yok mu ona bakalım. Hristofyas aynı yöntemle hiçbir şey değişmeden devam etmek istiyor, biz ise kısa sürede sonuç verecek bir müzakere istiyoruz, zamanımızı öldürmek istemiyoruz' dedim" diye konuştu.
Şimdi de BM Genel Sekreteri'ne bir mektup yazdığını ve bu mektupta KKTC'nin tavrını ve anlaşma niyetini ortaya koyduğunu ifade eden Eroğlu, 5'li zirve olması halinde bazı konularda esneklik gösterip o konuları çözmeye hazır olduklarını da ifade ettiklerini belirtti.
Eroğlu, Genel Sekreter'in o yüzden çok taraflı konferansı çağırmaktan vazgeçmediğini bunu Downer'in dün ifade ettiğini söyledi.
RUM TARAFINA SUÇLAMA
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Sanayi Odası'nın 26. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Kıbrıs sorunun bütünlüklü bir şekilde çözümlenmesi için sarf ettiğimiz çabalar maalesef sonuç alıcı olmaktan uzak kalmıştır. Kıbrıs Rum kesiminin katı tutumu bütünlüklü bir anlaşmaya varmamızı engellemiş durumdadır" dedi.
Eroğlu, konuşmasında, dün BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer ile yaptığı görüşmeye değindi. Halk arasında, kendisini "uzlaşma istemez" diye suçlayanlar olduğunu kaydeden Eroğlu, siyasi partilerin bazı konularda politika üretmesinin gayet doğal olduğunu ifade etti.
Eroğlu, "Ama Kıbrıs sorunu hepimizin sorunudur, bu sorunun çözümlenmesi KKTC halkı tarafından arzu edilmektedir. Arzu etmek başkadır uzlaşmaya varmak başkadır. Müzakere masasında iki taraf vardır anlaşma olabilmesiiçin iki tarafın da anlaşma iradesi taşıması gerekmektedir. Bugün KKTC halkı en zor dönemde bir anlaşmaya evet demiştir, Rum halkı hayır demiştir" diye konuştu
Rum halkının hayır deyişinin nedenini araştırmak gerektiğini dile getiren Eroğlu, bunun sebebi araştırılırsa Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden vazgeçme düşüncesinde olmadığının görüleceğini, esas anlaşmamanın, Rum uzlaşmazlığının nedeninin bu olduğunu kaydetti ve "bu gerçeği görebilirsek diğer yorumlarımızı çok daha rahat yapabiliriz" dedi.
"BİR MÜZAKERE MASASINDA AL VER OLMADIĞI TAKDİRDE ANLAŞMA DA OLMAZ"
Müzakere masasında öneri sunan, bir anlaşma olması için esneklik gösteren tarafın Türk tarafı olduğunu belirten KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rum tarafının "Ben federasyonu kabul etmekle gerekli tavizi verdim, vereceğim başka taviz yoktur, sadece alacağım vardır" inancı taşıdığını ifade etti.
Eroğlu bir müzakere masasında al ver olmadığı takdirde anlaşma da olmayacağını söyledi.
Rum tarafının sadece almayı düşündüğünü ancak vermeyi düşünmediğini ifade eden Eroğlu, kendisinden önce yapılan görüşmelerle ilgili olarak söylenen "anlaşma oldu oluyor" şeklindeki lafların da boş laflar olduğunu söyledi.
Eroğlu, hiçbir anlaşma olmadığını, yakınlaşma ile anlaşmanın farklı şeyler olduğunu belirtti.
Eroğlu, "Nerdeyse anlaşıyorduk. E anlaşaydın. Nerdeyse anlaşıyorduk başkadır anlaştık başkadır" dedi.
Genel Sekreter'in geçmişte Kıbrıs'a geldiğini ve KKTC'ye de geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Hristoyas ile Talat'ın ortak bildirisinde yarım sayfa tutan cümleler vardı ve hiçbir şey ifade etmiyordu. Halkımızı aldatmayalım" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı görevine geldiğinde müzakere edilecek 6 bağlanmadık başlık bulduğunu, tümünü tartıştığını kaydeden Eroğlu, bu başlıkları bağlamaya çalıştıklarını esneklikler gösterdiklerini ve gösterdikleri esneklikler nedeniyle bugün Kıbrıs Türk tarafını ne BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ne de Danışmanı Alexander Downer'in suçlayabildiğini anlattı.
Uzlaşma niyetinde olmamış olsalardı dünkü basın toplantısında suçlanan tarafın Kıbrıs Türk tarafı olacağını söyleyen Eroğlu, "Rum tarafını da suçlayamıyorlar çünkü hem BM hem de AB üyesi. Biz AB yetkilileriyle görüşürken, 'Haklısınız, ama biz üyemize şunu yap diyemeyiz ancak bir telefon konuşmasıyla kendisine düşüncelerimizi aktarırız cevabı alıyoruz" diye konuştu.
Kıbrıs konusunda uzlaşmamak için direnenin Rum tarafı olduğunu kaydeden Eroğlu, Kıbrıs Rum Yönetimi'nin merhum Başkanı Tasos Papadopulos'un 22 Nisan 2004 tarihinde televizyon ekranlarında ağlayarak söylediği son cümlendin hatırlanmasını ve ona göre yorumlar yapılmasını istedi ve "Kıbrıs konusunda kendi kendimizi suçlamaktan vazgeçelim" dedi.
Eroğlu, Downer'e dün, "Şimdi ne olacağı konusunda aramızda bir irade uyuşması var mı yok mu ona bakalım. Hristofyas aynı yöntemle hiçbir şey değişmeden devam etmek istiyor, biz ise kısa sürede sonuç verecek bir müzakere istiyoruz, zamanımızı öldürmek istemiyoruz" dediğini belirtti.
"YÖNTEMİN NE OLACAĞINI GÖRÜŞMEYE HAZIRIZ"
Eroğlu, Kıbrıs'ta çözümün nasıl bir müzakereyle mümkün olacağını, yöntemin ne olacağını BM Genel Sekreteri ile görüşmeye hazır olduklarını, BM'nin yöntem konusunda taraflar arasında mekik diplomasisi yapabileceğini Downer'e ilettiklerini kaydetti.
Eroğlu, Downer'in dün bunu yapacağını açıkladum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden vazgeçme düığını söyledi.
BM yöntem konusunda taraflar arasında diyalog sürdürürken, Kıbrıs Türk tarafının Rum taraflarıyla da güven artırıcı önlemleri görüşmeye hazır olduğunu da Downer'e söylediğini belirten Eroğlu, müzakere masasına hep öneri sunan taraf olduklarını, Rum tarafının herhangi bir adım atmadığını söyledi.
Rum tarafının "Eroğlu uzlaşmazdır" demesinden daha doğal bir şey olmadığını ifade eden Eroğlu, ama kendi insanlarının bunu söylemesinin başka olduğunu kaydetti
"Güney'de tek bir Rum Siyasi parti liderinin Hristofyas'ın anlaşma istemediğine dair söz söylediğini duydunuz mu? diye soran Eroğlu, bilakis Hristofyas'ı taviz verdi diye eleştirerek teşvik ettiklerini belirtti.
SUÇLANMAYA ELEŞTİRİ
Kıbrıs Türk tarafında ise tam tersi durumun söz konusu olduğunu kendisini "uzlaşmaz" diye suçlayarak taviz vermesini isteyenler olduğunu anlatan Eroğlu, "Kıbrıs'ta bir anlaşmaya gerek var. Biz de anlaşma istiyoruz" dedi.
Hristofyas'ın kendisine "Sen şanslısın çünkü karşında benim gibi anlaşma isteyen bir var" dediğini kendisinin de Hristofyas'a "Hayır sen daha şanslısın çünkü senin karşında yapacağı anlaşmayı Kıbrıs Türk halkının kabul edeceğine emin olan bir Cumhurbaşkanı oturur" dediğini anlatan Eroğlu, bir liderin arkasında destek yoksa o liderin artık gücünü yitirdiğini, çekip gitmesi gerektiğini dile getirdi ve "Hristofyas'ın arkasında hiçbir destek kalmamışsa ve bunu açıkça AB Komisyonu Başkanı Barosso'ya ve birçok başka kişiye söyleyebiliyorsa bu acizlik demektir. Aciz insanın seninle anlaşma yapması mümkün değildir" diye konuştu.
Göreve geldiği zaman başlıkları tartışmaya zor bir başlık olan mülkiyet ile başladığını, bu hususta tenkit edildiğini kaydeden Eroğlu, "Mülkiyet konusu halledilmeyecekse neyi halledeceğiz" dedi.
Bu başlığı 6 aydan uzun bir süre görüştüklerini, bir çok çözüm önerisi sunduklarını bu önerilerin BM tarafından beğenildiğini anlatan Eroğlu, sonra 2. Cumhurbaşkanı Talat'ın son 3 ay müzakere ettiği Yönetim ve Güç paylaşımına geçtiklerini, bu başlığa geçmelerinin bu başlık üzerinde daha önce anlaşılamadığıanlamına geldiğini kaydetti.
Daha sonra AB başlığına geçtiklerini, AB'nin birinci hukuk olması için kalıcı derogasyonların olması gerektiğini söyleyen Eroğlu aksi takdirde mahkemelerin devam edeceğini, AB'nin konuyla ilgili olarak "Siz nasıl anlaşırsanız biz kabul ederiz dediğini" ancak Hristofyas'ın derogasyonları kabul etmediğini, dolayısıyla bu başlığı da çözümleyemediklerini kaydetti.
Eroğlu, Vatandaşlık konusunda ise "KKTC ile Rum tarafı anlaştığı gün kaç tane KKTC vatandaşı var ise onlar ortaklık devletinin vatandaşıdır. Vatandaş olmayanlar yeni devletin muhaceret yasasına göre müracaat edecek ve ortak karar verilirse vatandaşlık verilecek" dediklerini anlattı.
TOPRAK KONUSU HİÇ GÖRÜŞÜLMEDİ
Toprak konusunu ise hiç görüşmediklerini söyleyen Eroğlu, bu konudaki kriterlerini ortaya koyduklarını, harita ve rakamlar konusunu ancak çok taraflı konferansın ilan edildiği noktada görüşülmesini istediklerini ve bunu BM Genel Sekreteri'nin de kabul ettiğini kaydetti.
Eroğlu, "Biz kriterleri görüştük ama Ruf tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden vazgeçme düm tarafının ısrarla bana Güzelyurt'u köyleriyle birlikte vermezseniz, Karpaz'ı vermezseniz, ben müzakere masasına boşuna oturuyorum" dediğinianlattı
Başlıkların bir kısmının 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat döneminde tartışıldığını ancak hiçbirinin bağlanmadığını belirten Eroğlu, Genel Sekreter'e göreve geldiğinde yazdığı mektupta "Müzakerelere bırakıldığı yerden devam etmeye hazırım" dediğini hatırlattı.
Şimdi de BM Genel Sekreteri'ne bir mektup yazdığını ve bu mektupta KKTC'nin tavrını ve anlaşma niyetini ortaya koyduğunu ifade eden Eroğlu, 5'li zirve olması halinde bazı konularda esneklik gösterip o konuları çözmeye hazır olduklarını da ifade ettiklerini belirtti.
Eroğlu, Genel Sekreter'in o yüzden çok taraflı konferansı çağırmaktan vazgeçmediğini bunu Downer'in dün ifade ettiğini söyledi.
Siyaset yapılacak diye Kıbrıs konusunda kendisine suçlamalar yönetildiği zaman üzüldüğünü ifade eden Eroğlu, "KKTC'de yaşıyoruz, bazı şeyleri söylemek kolay ama gerçekleştirmek kolay değil. Bu cümlenin altında bazı şeyler aranırsa bulunur. Her şeyden önce nerede yaşadığımızı ve kimlerle iş birliği içinde olduğumuzu bileceğiz. Aksi takdirde bazı konuşmalarımız seçmene selam şeklinde olur. Ben seçmene selam verir değil, müzakereleri yürütür pozisyondayım ve KKTC halkının istediği anlaşmayı yapmak içinmücadele veriyorum" dedi.