'Çanakkale Mahşeri' Konferansı
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı, Sosyal Bilimler ve Kültür Kulübü’nün düzenlediği, ‘Çanakkale Mahşeri’ başlıklı konferans, Tarihçi Yazar Mehmet Niyazi Özdemir tarafından verildi.
OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa Rektör Prof. Dr. Hüseyin Akan, Rektör Yardımcıları YÖK Üyesi Prof. Dr. Sait Bilgiç ve Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, 19 Mayıs Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü Mustafa Demirok, öğretim üyeleri, üniversite öğrencileri ve Polis Meslek Yüksekokulu öğrencileri katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Sosyal Bilimler ve Kültür Kulübü Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Osman Keskiner, “Çanakkale’de Yemen’de o kadar çok şehit verdik ki; bu şehitlerimizin hepsi birer kahramandır. Bizleri kırmayıp geldiği için Mehmet Niyazi Özdemir’e şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Mehmet Niyazi Özdemir konuşmasında, “Sizin gibi aydın insanlara hitap etmeye kalkınca insan zorlanıyor. Beni dinlemeye geldiğiniz için hepinize şimdiden teşekkür ederim. Hayatın üç tane ana kaynağı vardır; bunlardan bir tanesi metafiziktir. Eğer Rembrandt, Hz. İsa’ya inanmasaydı, Hz. İsa için yapmış olduğu tabloları yapamazdı. Kültür eserleri sadece bireylerin eserleri değildir. Toplumları millet yapan ve o toprağa vurulan birer tapu senedi gibidir. Hayatın ikinci kaynağı ise; ilimdir. 1500’lü yıllarda Avrupa’da tıp ile ilgili olan kitapların hepsi İslam coğrafyasından çeviridir. 1800’lü seneleri ele aldığımızda ise Avrupalılar füze gibi yükselmektedir. 1989’da ise Amerika Birleşik Devletleri’nin pasaportlarını taşıyan insanların yazdığı makale sayısı 1000’lerle belirtilirken, Türk pasaportlarını taşıyan insanların yazmış olduğu makale sayısı 682 ile sınırlı kalmıştır. İşte bu bizim ilimi kaybettiğimizi göstermektedir. Hayatın diğer kaynağı da yeraltı zenginlikleridir. Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarında demir ve kömür çıkmamıştır. Savaşlarda ise sarayda yemek yenilen kaplar tophanelere gönderilmiş ve toplar bu kaplar sayesinde dökülmüştür.
Çanakkale’de iki medeniyet savaşmıştır. Bizim Çanakkale’de savaşan askerlerimizin çoğu medrese eğitimi almış olanlardı. Birçok şair ve yazarımız savaşı halka duyurmak ve askerleri motive etmek için hükümet tarafından cephelere yollanmıştır. Aynı durum İngilizler’de de vardır. Birçok İngiliz yazar ve şair Çanakkale’ye gelmiştir. Yani sadece ordular değil, medeniyetler savaşmıştır. Esat Paşa’nın Çanakkale’de almış olduğu önlemler sayesinde o civarda oturan gayrimüslim halkın can güvenliği sağlanmıştır. Çanakkale’de bizde bir top varsa, itilaf devletlerinde on top vardı. Fakat onlarda bizdeki gibi bir Seyit Onbaşı yoktu. Yokluğun içinde azimle ve inançla savaşan Niğdeli Ali’leri yoktu” dedi.
“Çanakkale milli tarih açısından bize Mustafa Kemal Paşa’yı kazandırdı” diyen Mehmet Niyazi Özdemir konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Çanakkale bizim son dönem tarihimizin laboratuarıdır. Çanakkale’ye baktığımızda ise delikanlı insanlarımızı görürüz.” Konferansın sonunda Rektör Prof. Dr. Hüseyin Akan, Mehmet Niyazi Özdemir’e plaket verdi. Mehmet Niyazi Özdemir, fuaye alanında kitaplarını da imzaladı .
Açılış konuşmasını yapan Sosyal Bilimler ve Kültür Kulübü Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Osman Keskiner, “Çanakkale’de Yemen’de o kadar çok şehit verdik ki; bu şehitlerimizin hepsi birer kahramandır. Bizleri kırmayıp geldiği için Mehmet Niyazi Özdemir’e şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Mehmet Niyazi Özdemir konuşmasında, “Sizin gibi aydın insanlara hitap etmeye kalkınca insan zorlanıyor. Beni dinlemeye geldiğiniz için hepinize şimdiden teşekkür ederim. Hayatın üç tane ana kaynağı vardır; bunlardan bir tanesi metafiziktir. Eğer Rembrandt, Hz. İsa’ya inanmasaydı, Hz. İsa için yapmış olduğu tabloları yapamazdı. Kültür eserleri sadece bireylerin eserleri değildir. Toplumları millet yapan ve o toprağa vurulan birer tapu senedi gibidir. Hayatın ikinci kaynağı ise; ilimdir. 1500’lü yıllarda Avrupa’da tıp ile ilgili olan kitapların hepsi İslam coğrafyasından çeviridir. 1800’lü seneleri ele aldığımızda ise Avrupalılar füze gibi yükselmektedir. 1989’da ise Amerika Birleşik Devletleri’nin pasaportlarını taşıyan insanların yazdığı makale sayısı 1000’lerle belirtilirken, Türk pasaportlarını taşıyan insanların yazmış olduğu makale sayısı 682 ile sınırlı kalmıştır. İşte bu bizim ilimi kaybettiğimizi göstermektedir. Hayatın diğer kaynağı da yeraltı zenginlikleridir. Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarında demir ve kömür çıkmamıştır. Savaşlarda ise sarayda yemek yenilen kaplar tophanelere gönderilmiş ve toplar bu kaplar sayesinde dökülmüştür.
Çanakkale’de iki medeniyet savaşmıştır. Bizim Çanakkale’de savaşan askerlerimizin çoğu medrese eğitimi almış olanlardı. Birçok şair ve yazarımız savaşı halka duyurmak ve askerleri motive etmek için hükümet tarafından cephelere yollanmıştır. Aynı durum İngilizler’de de vardır. Birçok İngiliz yazar ve şair Çanakkale’ye gelmiştir. Yani sadece ordular değil, medeniyetler savaşmıştır. Esat Paşa’nın Çanakkale’de almış olduğu önlemler sayesinde o civarda oturan gayrimüslim halkın can güvenliği sağlanmıştır. Çanakkale’de bizde bir top varsa, itilaf devletlerinde on top vardı. Fakat onlarda bizdeki gibi bir Seyit Onbaşı yoktu. Yokluğun içinde azimle ve inançla savaşan Niğdeli Ali’leri yoktu” dedi.
“Çanakkale milli tarih açısından bize Mustafa Kemal Paşa’yı kazandırdı” diyen Mehmet Niyazi Özdemir konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Çanakkale bizim son dönem tarihimizin laboratuarıdır. Çanakkale’ye baktığımızda ise delikanlı insanlarımızı görürüz.” Konferansın sonunda Rektör Prof. Dr. Hüseyin Akan, Mehmet Niyazi Özdemir’e plaket verdi. Mehmet Niyazi Özdemir, fuaye alanında kitaplarını da imzaladı .