Demirtaş: 'Kürtler Duygu Düzeyinde Devletten Koptu'
Kürtlerin duygu düzeyinde devletten koptuğunu savunarak referandum önerisinde bulunan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Birlikte yaşamaya tarafız ama köle statüsünde değil" dedi.
Diyarbakır'da BDP tarafından terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a özgürlük için 12 Şubat'ta başlatılan dönüşümlü açlık grevi eylemini dün devralan BDP'li belediye başkanlarının BDP Kayapınar İlçe binasındaki eylemi sürüyor. DTK, Genel-İş, Tüm Bel-Sen, Barış Anneleri İnisiyatifi'nin de destek verdiği eylemdeki BDP'lileri, bugün de BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ile BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ziyaretetti. Belediye başkanları ile tek tokalaşan BDP yönetimi, eyleme ilişkin açıklamalarda bulundu.
'KÜRT HALKI KENDİ GELECEĞİNİ VE ÖZGÜR YARINLARINI SAHİPLENİYOR'
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, açlık grevine giren belediye başkanlarının duruşunun onurlu bir duruş olduğunu belirterek, 'Uzun süredir tıkanan demokratik siyaset yollarını açmaya çalışıyoruz. Arkadaşlarımızın yaptığı bu eylem de bunun önemli bir parçasıdır. Taleplerimiz bir bütün olarak birbiriyle bağlantısı vardır. Arkadaşlarımız eğer bedenlerini ölüme yatırmışlarsa, içeride, dışarıda, zindanda her yerde arkadaşlarımız ölümü göze alarak tıkanan bütün siyaset kanallarını açmaya çalışıyorsa bubizim için onurlu bir duruştur. Cezaevinde bulunan her bir arkadaşımız 'bu ülkede kan akmadan, can yanmadan nasıl çözüm üretebiliriz?' diye bedel ödemiş arkadaşlarımızdır 'dedi
Demirtaş, 'Dışarıda bulunan belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, toplumda bu duyarsızlığa karşı batı yakasının gelişmelere karşı duyarsızlığı karşısında bedenlerini ölüme yatırmışlardır 'dedi
Cezaevlerinde açlık grevine giren tutukluların fiziki olarak zayıfladığını ve hayati olarak risk sınırına doğru gittiğini ifade eden Demirtaş, 'Kürt halkı kendi geleceğini ve özgür yarınlarını sahipleniyor. Ancak Ankara bu ülkede sanki tutuklu vekiller yok, Kürt sorunu yokmuş, açlık grevleri gibi bir durum yokmuş gibi davranıyorlar 'şeklinde konuştu.
'KÜRTLER DUYGU DÜZEYİNDE DEVLETTEN KOPTU'
'Bu ortaya koyduğumuz tavır, eminim ki büyürse ve Türkiye genelinde bir sahiplenmeye dönüşürse buradan kalıcı birlikte yaşam, barış çıkabilir ama bununla anlaşılmıyorsa demek ki hükümet kafasına koyduğu savaş politikasından kesinlikle vazgeçmiyordur. Kimse bu noktada asla ama asla Kürt halkını suçlamamalıdır. Hükümet, Kürtleri bu ülkeden ayırmak için elinden geleni yapıyor 'diyen Demirtaş, 'Kürtler duygu düzeyinde devletten koptular. Kürtlerin önemli bir kısmı bu devleti kendi devleti olarak görmüyor.Kendi ana diline hakaret eden bir devleti, bir halk kendi devleti olarak göremez. Kendi seçilmişine hakaret eden, tutup içeri atan, işkence yapan, cezaevine zulüm yapan bir devleti kimse kendi devleti olarak göremez 'diye konuştu
'BİZ BU ÜLKEDE SIĞINTI DEĞİLİZ'
'Sesimizi duymayan, duysa da çarpıtan, çarpıtarak bize karşı kirli savaş, kirli propaganda aracı olarak kullanılan herkese sesleniyorum 'diyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz bu ülkede sığıntı değiliz, Kürt halkı bu ülkede gelip geçici bir halk değildir, bu ülkenin asli unsurudur, bu vatanın sahibidir. Kendi anavatanı Kürdistan'ı bu ülkeye pay etmiştir. Kendi anavatanını bu topraklara katıp, bu ülkeyi ortak vatan yapan bir halk 'kendi ana dilinde eğitim yapamaz' deme hakkına bu devlet, bu hükümet sahip olamaz. Kendi kültürü ile yaşayamaz gibi bir düşünceyi kimse aklından bile geçirmesin. Kürtlere hiçbir hak verilemez, ana dilde eğitim yapılamaz, kimse bunları savunamaz,savunanları içeri atarız' derseniz kimse bu devleti kendi devleti olarak görmez. ' Demirtaş, 'Artık Kürt halkı bu statü ile bu yaklaşım ile bu işi sürdüremez. Hükümet bu meseleye artık ciddi yaklaşmak zorundadır. Bu işin çözümü nedir diyorsanız yol haritası ortada, taleplerimiz ortada. Kürtlerin muhataplarıyla görüşeceksiniz. Bunun dışında yol yok. Sayın Öcalan'la, KCK ve BDP ile müzakere yürüteceksiniz. Bunları kamuoyuna açık yapacaksınız. Taleplerimiz gizli-saklı, gayri meşru talepler değildir. Birlikte yaşamanın yol haritasıdır. Ama siz ne bunları yapıyorsunuz ne de Kürtlere hakverme konusunda adım atıyorsunuz. Ülkeyi çatışmaya götürecek adımlar atıyorsunuz. Biz birlikte yaşamaya tarafız ama köle statüsünde değil 'dedi. Kürtlerin talepleri ile ilgili referandum önerisinde bulunan Demirtaş, 'Referandum sandığı koyalım. Gelin Kürtlerin önüne sandık koyalım. Altına da seçenekleri koyalım. 'Özerklik mi federasyon mu bağımsızlık mı istiyorsunuz, yoksa bir şey istemiyor musunuz? Demokratik bir referandumdan ne çıkarsa hepimiz kabul edelim. Ama Ankara'da oturup 'Kürt halkını tehditle, tutuklayarak, bombalayarak durdurabiliriz' diyenler, Mısır, Tunus, Libya'ya baksınlar 'ifadelerini kullandı
Demirtaş, 'Bu iş artık uzayacak bir mesele değil. Biz çok kararlı bir şekilde bu işi uzatmadan çözüm noktasına taşımak istiyoruz. 2012 yılı bizim açımızdan böyle bir yıldır. Cezaevlerindeki açlık grevi, kadınların alanlara çıkışı bunun mesajıdır. Nevroz'da milyonların alanlara çıkması bunun mesajı olacak. Bu iş artık uzamamalı. Kimsenin artık tahammülü kalmadı 'dedi. DEP milletvekillerinin Meclis'ten çıkarılmasının yıldönümü olan 2 Mart'a dikkat çeken Demirtaş, 'Arkadaşlarımız, ordu değil devlet darbesiyle parlamentodan çıkarıldı. Devletin darbesi hala devam ediyor. 28 Şubat'ı kınadık ama bugün 2 Mart ve darbe severlerin ne kadar çok olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Kürtlere hangi darbeyi ve hukuksuzluğu yaparsanız mubahtır, onun dışında herkese demokrasi var. Hükümet ve devlet böyle bir anlayış sahibidir. Böyle bir devlet ve hükümetin Kürtlerle bağ kurması mümkündeğil. Kürtlerin böyle bir devleti, böyle bir hükümeti meşru görmesi mümkün değildir 'diye konuştu. een koptular. Kürtlerin önemli bir kısmı bu devleti kendi devleti
'KEMAL AKTAŞ'IN VEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİNİ TARTIŞMAK AHLAKSIZLIKTIR'
Basın mensuplarının tutuklu BDP'li Milletvekili Kemal Aktaş'ın durumuna ilişkin soruları üzerine Demirtaş, 'Öncelikle bir siyasetçinin yaptığı konuşmadan dolayı cezalandırılması ya da bir gazetecinin, bir aydının, yazarın ya da slogan atan bir gencin, bir ananın, pankart taşıyan bir insanın yani düşüncesini açıklayan bir kişinin bundan dolayı cezalandırılması utançtır. Bu utanç o düşünceyi açıklayanların değil, hükümetin utancıdır 'dedi. Demirtaş, 'Sadece Kemal Aktaş arkadaşımızın değil, binlerce arkadaşımızın şu anda cezası ya yerel mahkemede ya da Yargıtay'dadır. 250 binden fazla dosya var. Bununla birlikte 8 milletvekilimize seçilmiş olmasına rağmen yargılanması devam ediyor. Van Milletvekilimiz Kemal Aktaş ile ilgili verilen karar ne kadar hukuksuzsa, bunun bir milletvekilliğini düşürmeye yönelik tartışmaya dönüştürülmesi o kadar da ahlaksızlıktır diyoruz. Cezanın infazı dönem sonuna bırakılır. Vekil olduğu süre boyunca o ceza infazedilemez. Meclis komisyonu ve başkanının görüşü bu yöndedir. Savcıya da bu yönlü parlamento cevap yazacaktır 'dedi.
'POZANTI CEZAEVİ KAPATILSIN, ÇOCUKLAR TAHLİYE EDİLSİN'
Pozantı Cezaevi ile ilgili soruya ise Demirtaş şu yanıtı verdi: 'İddialar son derece vahim iddialar. Yani bırakın bir cezaevinde, devletin himayesinde, devletin yasal güvencesinde olan insanlara, çocuklara, özellikle bırakın uygulanacak bir muameleyi dışarıda bile devletin bu şekilde denetiminde olmayan çocuklara bile uygulandığı zaman insanlık suçu olarak tarihe geçer. Eğer devletin kontrolündeki bir cezaevinde açıkça sistematik bir şekilde taciz ve tecavüz iddiaları gündeme gelebiliyor ve bu konuda Adalet Bakanlığı halen etkili tatmin edici bir soruşturma ortayaçıkarmıyorsa şu anda bu suça ortak oluyor demektir. Arkadaşlarımızın da, sivil toplum örgütlerinin de bu konuda hazırlamış oldukları raporları biz parlamentonun gündemine taşıdık. Umut ediyorum ki en kısa sürede Pozantı Cezaevi kapatılır ve orada bulunan çocuklar tahliye edilir. Çünkü o çocukların başka cezaevine nakil edilmesi de çözüm değildir. '
Kaynak: İHA
'KÜRT HALKI KENDİ GELECEĞİNİ VE ÖZGÜR YARINLARINI SAHİPLENİYOR'
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, açlık grevine giren belediye başkanlarının duruşunun onurlu bir duruş olduğunu belirterek, 'Uzun süredir tıkanan demokratik siyaset yollarını açmaya çalışıyoruz. Arkadaşlarımızın yaptığı bu eylem de bunun önemli bir parçasıdır. Taleplerimiz bir bütün olarak birbiriyle bağlantısı vardır. Arkadaşlarımız eğer bedenlerini ölüme yatırmışlarsa, içeride, dışarıda, zindanda her yerde arkadaşlarımız ölümü göze alarak tıkanan bütün siyaset kanallarını açmaya çalışıyorsa bubizim için onurlu bir duruştur. Cezaevinde bulunan her bir arkadaşımız 'bu ülkede kan akmadan, can yanmadan nasıl çözüm üretebiliriz?' diye bedel ödemiş arkadaşlarımızdır 'dedi
Demirtaş, 'Dışarıda bulunan belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, toplumda bu duyarsızlığa karşı batı yakasının gelişmelere karşı duyarsızlığı karşısında bedenlerini ölüme yatırmışlardır 'dedi
Cezaevlerinde açlık grevine giren tutukluların fiziki olarak zayıfladığını ve hayati olarak risk sınırına doğru gittiğini ifade eden Demirtaş, 'Kürt halkı kendi geleceğini ve özgür yarınlarını sahipleniyor. Ancak Ankara bu ülkede sanki tutuklu vekiller yok, Kürt sorunu yokmuş, açlık grevleri gibi bir durum yokmuş gibi davranıyorlar 'şeklinde konuştu.
'KÜRTLER DUYGU DÜZEYİNDE DEVLETTEN KOPTU'
'Bu ortaya koyduğumuz tavır, eminim ki büyürse ve Türkiye genelinde bir sahiplenmeye dönüşürse buradan kalıcı birlikte yaşam, barış çıkabilir ama bununla anlaşılmıyorsa demek ki hükümet kafasına koyduğu savaş politikasından kesinlikle vazgeçmiyordur. Kimse bu noktada asla ama asla Kürt halkını suçlamamalıdır. Hükümet, Kürtleri bu ülkeden ayırmak için elinden geleni yapıyor 'diyen Demirtaş, 'Kürtler duygu düzeyinde devletten koptular. Kürtlerin önemli bir kısmı bu devleti kendi devleti olarak görmüyor.Kendi ana diline hakaret eden bir devleti, bir halk kendi devleti olarak göremez. Kendi seçilmişine hakaret eden, tutup içeri atan, işkence yapan, cezaevine zulüm yapan bir devleti kimse kendi devleti olarak göremez 'diye konuştu
'BİZ BU ÜLKEDE SIĞINTI DEĞİLİZ'
'Sesimizi duymayan, duysa da çarpıtan, çarpıtarak bize karşı kirli savaş, kirli propaganda aracı olarak kullanılan herkese sesleniyorum 'diyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz bu ülkede sığıntı değiliz, Kürt halkı bu ülkede gelip geçici bir halk değildir, bu ülkenin asli unsurudur, bu vatanın sahibidir. Kendi anavatanı Kürdistan'ı bu ülkeye pay etmiştir. Kendi anavatanını bu topraklara katıp, bu ülkeyi ortak vatan yapan bir halk 'kendi ana dilinde eğitim yapamaz' deme hakkına bu devlet, bu hükümet sahip olamaz. Kendi kültürü ile yaşayamaz gibi bir düşünceyi kimse aklından bile geçirmesin. Kürtlere hiçbir hak verilemez, ana dilde eğitim yapılamaz, kimse bunları savunamaz,savunanları içeri atarız' derseniz kimse bu devleti kendi devleti olarak görmez. ' Demirtaş, 'Artık Kürt halkı bu statü ile bu yaklaşım ile bu işi sürdüremez. Hükümet bu meseleye artık ciddi yaklaşmak zorundadır. Bu işin çözümü nedir diyorsanız yol haritası ortada, taleplerimiz ortada. Kürtlerin muhataplarıyla görüşeceksiniz. Bunun dışında yol yok. Sayın Öcalan'la, KCK ve BDP ile müzakere yürüteceksiniz. Bunları kamuoyuna açık yapacaksınız. Taleplerimiz gizli-saklı, gayri meşru talepler değildir. Birlikte yaşamanın yol haritasıdır. Ama siz ne bunları yapıyorsunuz ne de Kürtlere hakverme konusunda adım atıyorsunuz. Ülkeyi çatışmaya götürecek adımlar atıyorsunuz. Biz birlikte yaşamaya tarafız ama köle statüsünde değil 'dedi. Kürtlerin talepleri ile ilgili referandum önerisinde bulunan Demirtaş, 'Referandum sandığı koyalım. Gelin Kürtlerin önüne sandık koyalım. Altına da seçenekleri koyalım. 'Özerklik mi federasyon mu bağımsızlık mı istiyorsunuz, yoksa bir şey istemiyor musunuz? Demokratik bir referandumdan ne çıkarsa hepimiz kabul edelim. Ama Ankara'da oturup 'Kürt halkını tehditle, tutuklayarak, bombalayarak durdurabiliriz' diyenler, Mısır, Tunus, Libya'ya baksınlar 'ifadelerini kullandı
Demirtaş, 'Bu iş artık uzayacak bir mesele değil. Biz çok kararlı bir şekilde bu işi uzatmadan çözüm noktasına taşımak istiyoruz. 2012 yılı bizim açımızdan böyle bir yıldır. Cezaevlerindeki açlık grevi, kadınların alanlara çıkışı bunun mesajıdır. Nevroz'da milyonların alanlara çıkması bunun mesajı olacak. Bu iş artık uzamamalı. Kimsenin artık tahammülü kalmadı 'dedi. DEP milletvekillerinin Meclis'ten çıkarılmasının yıldönümü olan 2 Mart'a dikkat çeken Demirtaş, 'Arkadaşlarımız, ordu değil devlet darbesiyle parlamentodan çıkarıldı. Devletin darbesi hala devam ediyor. 28 Şubat'ı kınadık ama bugün 2 Mart ve darbe severlerin ne kadar çok olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Kürtlere hangi darbeyi ve hukuksuzluğu yaparsanız mubahtır, onun dışında herkese demokrasi var. Hükümet ve devlet böyle bir anlayış sahibidir. Böyle bir devlet ve hükümetin Kürtlerle bağ kurması mümkündeğil. Kürtlerin böyle bir devleti, böyle bir hükümeti meşru görmesi mümkün değildir 'diye konuştu. een koptular. Kürtlerin önemli bir kısmı bu devleti kendi devleti
'KEMAL AKTAŞ'IN VEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİNİ TARTIŞMAK AHLAKSIZLIKTIR'
Basın mensuplarının tutuklu BDP'li Milletvekili Kemal Aktaş'ın durumuna ilişkin soruları üzerine Demirtaş, 'Öncelikle bir siyasetçinin yaptığı konuşmadan dolayı cezalandırılması ya da bir gazetecinin, bir aydının, yazarın ya da slogan atan bir gencin, bir ananın, pankart taşıyan bir insanın yani düşüncesini açıklayan bir kişinin bundan dolayı cezalandırılması utançtır. Bu utanç o düşünceyi açıklayanların değil, hükümetin utancıdır 'dedi. Demirtaş, 'Sadece Kemal Aktaş arkadaşımızın değil, binlerce arkadaşımızın şu anda cezası ya yerel mahkemede ya da Yargıtay'dadır. 250 binden fazla dosya var. Bununla birlikte 8 milletvekilimize seçilmiş olmasına rağmen yargılanması devam ediyor. Van Milletvekilimiz Kemal Aktaş ile ilgili verilen karar ne kadar hukuksuzsa, bunun bir milletvekilliğini düşürmeye yönelik tartışmaya dönüştürülmesi o kadar da ahlaksızlıktır diyoruz. Cezanın infazı dönem sonuna bırakılır. Vekil olduğu süre boyunca o ceza infazedilemez. Meclis komisyonu ve başkanının görüşü bu yöndedir. Savcıya da bu yönlü parlamento cevap yazacaktır 'dedi.
'POZANTI CEZAEVİ KAPATILSIN, ÇOCUKLAR TAHLİYE EDİLSİN'
Pozantı Cezaevi ile ilgili soruya ise Demirtaş şu yanıtı verdi: 'İddialar son derece vahim iddialar. Yani bırakın bir cezaevinde, devletin himayesinde, devletin yasal güvencesinde olan insanlara, çocuklara, özellikle bırakın uygulanacak bir muameleyi dışarıda bile devletin bu şekilde denetiminde olmayan çocuklara bile uygulandığı zaman insanlık suçu olarak tarihe geçer. Eğer devletin kontrolündeki bir cezaevinde açıkça sistematik bir şekilde taciz ve tecavüz iddiaları gündeme gelebiliyor ve bu konuda Adalet Bakanlığı halen etkili tatmin edici bir soruşturma ortayaçıkarmıyorsa şu anda bu suça ortak oluyor demektir. Arkadaşlarımızın da, sivil toplum örgütlerinin de bu konuda hazırlamış oldukları raporları biz parlamentonun gündemine taşıdık. Umut ediyorum ki en kısa sürede Pozantı Cezaevi kapatılır ve orada bulunan çocuklar tahliye edilir. Çünkü o çocukların başka cezaevine nakil edilmesi de çözüm değildir. '