Önce infaz ediyor sonra organlarını alıyorlar
Çin'de infaz edilen mahkûmların vücutlarından alınan organların, organ bağışında kullanıldığı bir sır değil. Pekin bundan vazgeçmeyi ve organ bağışı konusunda bir sistem oluşturmayı hedefleri arasına koydu.
Çin, idam cezaları nedeniyle yıllardır eleştirilerin odağında. Dünyanın hiçbir ülkesinde Çin'deki kadar insan idam edilmiyor. İnfazların tam sayısı ise bilinmiyor. Amerikan insan hakları örgütü Dui Hua Vakfı'nın Başkanı John Kamm şöyle konuşuyor: 'Çin'de idam edilen kişilerin sayısı bir devlet sırrı gibi saklanıyor. Yine de gerçek rakamlara ulaşmayı başaran bazı uzmanlar ve bilim insanları perdeyi biraz olsun aralamayı başardı. Mesela 2011 yılında Çin'de yaklaşık 4 bin kişinin idam edildiğinden hareket ediliyor.'
En büyük kaynak mahkûmlar
Uluslararası Af Örgütü'nden Roseanne Rise: 'Mahkûmların bu kararı verecek kadar özgür olmadıkları konusunda endişelerimiz var.'
İnsan hakları örgütleri açıklanmayan rakamların çok daha büyük olduğundan endişeli. Ayrıca infaz edilen mahkumların organlarının alınması konusu da aydınlatılabilmiş değil. Uluslararası Af Örgütü'nden Roseanne Rise, şunları kaydediyor: 'Çin'de idam edilenlerin organları, nakillerde en önemli kaynak durumunda. Hatta devlet makamları da bunu kabul ediyor. Mesela sağlık bakanı yardımcısı, sanırım 2009 yılındaydı, bunun uzun vadede kabul edilebilir bir çözüm olmadığını açıkladı. Böylece organ nakillerinin büyük bir kısmının bu şekilde gerçekleştiğini de kabul etmiş oldu.'
Çin'de ilk organ nakilleri 1970'lerin başında yapıldı. O zaman da organların büyük bir çoğunluğu idam edilen mahkûmlardan alınıyordu. O gün olduğu gibi bugün de neredeyse hiçbir Çin vatandaşı, organ bağışında bulunmuyor.
Organ bağışı kültürel tabu
İnsan hakları aktivisti John Kamm organ bağışının toplumda kültürel tabu olduğunu belirtiyor ve ekliyor:'Geleneksel olarak Çinliler ölümden sonra insanın dünyayı terk ettiğine ve başka bir dünyaya adım attığına inanır, dolayısıyla insanın organlarını kaybetmemesi gerekir. Bu yüzden bağışta bulunanların sayısı çok düşük. Ve bu da bir şekilde insanları idam edilenlerin organlarını almaya yönlendirmiş.'
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) idam edilen mahkûmlardan organlarının alınmasını 25 yıldır eleştiriyor. Uluslararası Af Örgütü'nden Roseanne Rise 'Mahkûmların bu kararı verecek kadar bağımsız ve özgür olmadıkları konusunda endişelerimiz var. Çünkü devlete tabi oldukları bir cezaevinde kalıyorlar ve günlük gereksinimlerini devlet karşılıyor' diyor.
Yasalar uygulamaya yansıyor mu?
Mahkûmların infazı sırasında hastane önünde bekleyen araçlar alınan organları hastalara yetiştiriyor.
Beş yıl önce Çin hükümeti bu uygulamanın yarattığı etik sorunlara dikkat çekmeye başladı. O zamandan bu yana bu idam mahkûmları resmî olarak sadece yakın akrabalarına organlarını bağışlayabiliyor. Ancak pratikte bu düzenlemenin hiçbir etkisinin olmadığı görülüyor. Tersine uluslararası basında yer alan haberlere göre ülkede yılda yaklaşık 10 bin organ nakli gerçekleşiyor. Bunların yaklaşık 7 bininin mahkûmlardan alındığı sanılıyor. Bir başka deyişle idam edilen bir kişiden birden fazla organ alınıyor.
Çin'de idam cezalarının birçoğu iğne ile infaz ediliyor. İnfaz sırasında hastane önünde bekleyen araçlar alınan organları hastalara yetiştiriyor. İnsan hakları örgütleri aynı zamanda organ ticaretine de dikkat çekiyor. Her ne kadar yasaklanmış olsa da Dui Hua Vakfı'ndan John Kamm organ ticaretinin devam ettiği görüşünde:'Ticaret resmî olarak canlandığı dönemlerde oldukça geniş kapsamlı, kazançlı ve tamamen yolsuzluğa batmış durumdaydı. Pratikte birçok şey Güneydoğu Asya'daki Çinli topluluklar tarafından organize edildi. Orada simsarlar vardı. Bunlar organ nakli için sıra bekleyen hastalarla görüşüyor ve onların işlemlerini yerine getiriyordu. Ondan sonra hasta Çin'e uçuyor ve bir hastaneye getiriliyordu. Orada infaz edilen kişiden organları alınıyordu. 2007 yılında bu yasaklandı ama doğal olarak bu işleyişin devam edip etmediği sorgulanıyor.'
Yeni organ bağışı sistemi
Çin hükümeti yaptığı son açıklamada infaz edilen kişilerin organlarının alınmasını engelleyeceğini duyurdu. Ancak şimdiki işleyiş 2015 yılına kadar yürürlükte kalacak. Devlet de bu zamana kadar halkı organ bağışı konusunda teşvik edecek, nakiller için bir ağ oluşturulacak, vatandaşları bilgilendirecek. Çinlilerin büyük çoğunluğu organ bağışı için nereye başvuracakları nasıl kayıt olacakları konusunda bilgisiz. Ne var ki gençler yaşlılardan farklı olarak organ bağışına daha açık durumda.
En büyük kaynak mahkûmlar
Uluslararası Af Örgütü'nden Roseanne Rise: 'Mahkûmların bu kararı verecek kadar özgür olmadıkları konusunda endişelerimiz var.'
İnsan hakları örgütleri açıklanmayan rakamların çok daha büyük olduğundan endişeli. Ayrıca infaz edilen mahkumların organlarının alınması konusu da aydınlatılabilmiş değil. Uluslararası Af Örgütü'nden Roseanne Rise, şunları kaydediyor: 'Çin'de idam edilenlerin organları, nakillerde en önemli kaynak durumunda. Hatta devlet makamları da bunu kabul ediyor. Mesela sağlık bakanı yardımcısı, sanırım 2009 yılındaydı, bunun uzun vadede kabul edilebilir bir çözüm olmadığını açıkladı. Böylece organ nakillerinin büyük bir kısmının bu şekilde gerçekleştiğini de kabul etmiş oldu.'
Çin'de ilk organ nakilleri 1970'lerin başında yapıldı. O zaman da organların büyük bir çoğunluğu idam edilen mahkûmlardan alınıyordu. O gün olduğu gibi bugün de neredeyse hiçbir Çin vatandaşı, organ bağışında bulunmuyor.
Organ bağışı kültürel tabu
İnsan hakları aktivisti John Kamm organ bağışının toplumda kültürel tabu olduğunu belirtiyor ve ekliyor:'Geleneksel olarak Çinliler ölümden sonra insanın dünyayı terk ettiğine ve başka bir dünyaya adım attığına inanır, dolayısıyla insanın organlarını kaybetmemesi gerekir. Bu yüzden bağışta bulunanların sayısı çok düşük. Ve bu da bir şekilde insanları idam edilenlerin organlarını almaya yönlendirmiş.'
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) idam edilen mahkûmlardan organlarının alınmasını 25 yıldır eleştiriyor. Uluslararası Af Örgütü'nden Roseanne Rise 'Mahkûmların bu kararı verecek kadar bağımsız ve özgür olmadıkları konusunda endişelerimiz var. Çünkü devlete tabi oldukları bir cezaevinde kalıyorlar ve günlük gereksinimlerini devlet karşılıyor' diyor.
Yasalar uygulamaya yansıyor mu?
Mahkûmların infazı sırasında hastane önünde bekleyen araçlar alınan organları hastalara yetiştiriyor.
Beş yıl önce Çin hükümeti bu uygulamanın yarattığı etik sorunlara dikkat çekmeye başladı. O zamandan bu yana bu idam mahkûmları resmî olarak sadece yakın akrabalarına organlarını bağışlayabiliyor. Ancak pratikte bu düzenlemenin hiçbir etkisinin olmadığı görülüyor. Tersine uluslararası basında yer alan haberlere göre ülkede yılda yaklaşık 10 bin organ nakli gerçekleşiyor. Bunların yaklaşık 7 bininin mahkûmlardan alındığı sanılıyor. Bir başka deyişle idam edilen bir kişiden birden fazla organ alınıyor.
Çin'de idam cezalarının birçoğu iğne ile infaz ediliyor. İnfaz sırasında hastane önünde bekleyen araçlar alınan organları hastalara yetiştiriyor. İnsan hakları örgütleri aynı zamanda organ ticaretine de dikkat çekiyor. Her ne kadar yasaklanmış olsa da Dui Hua Vakfı'ndan John Kamm organ ticaretinin devam ettiği görüşünde:'Ticaret resmî olarak canlandığı dönemlerde oldukça geniş kapsamlı, kazançlı ve tamamen yolsuzluğa batmış durumdaydı. Pratikte birçok şey Güneydoğu Asya'daki Çinli topluluklar tarafından organize edildi. Orada simsarlar vardı. Bunlar organ nakli için sıra bekleyen hastalarla görüşüyor ve onların işlemlerini yerine getiriyordu. Ondan sonra hasta Çin'e uçuyor ve bir hastaneye getiriliyordu. Orada infaz edilen kişiden organları alınıyordu. 2007 yılında bu yasaklandı ama doğal olarak bu işleyişin devam edip etmediği sorgulanıyor.'
Yeni organ bağışı sistemi
Çin hükümeti yaptığı son açıklamada infaz edilen kişilerin organlarının alınmasını engelleyeceğini duyurdu. Ancak şimdiki işleyiş 2015 yılına kadar yürürlükte kalacak. Devlet de bu zamana kadar halkı organ bağışı konusunda teşvik edecek, nakiller için bir ağ oluşturulacak, vatandaşları bilgilendirecek. Çinlilerin büyük çoğunluğu organ bağışı için nereye başvuracakları nasıl kayıt olacakları konusunda bilgisiz. Ne var ki gençler yaşlılardan farklı olarak organ bağışına daha açık durumda.