Babacan: Terörü Meşru Göstermek Gibi Bir Yaklaşımımız Olamaz

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, sebebi ne olursa olsun AK Parti’nin terör meşru göstermek gibi bir yaklaşımı olamayacağını belirterek, “Gayrimeşru yolları meşrulaştırmak gibi de bir anlayışımız olamaz.” dedi.



Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Meclis Genel Kurulu’nda bütçe üzerindeki son konuşmalarda hükümet adına soruları cevapladı. Bütçe görüşmelerinde rehavet olduğu yönünde yapılan eleştirileri hatırlatan Babacan, “Bu Türkiye’deki istikrar ve huzur ortamının da bir göstergesi. Türkiye başka bir ekonomik dönemden geçseydi, buradaki tartışmalar huzur içinde geçer miydi diye sormak lazım.” dedi.

Babacan şöyle devam etti: “Konuşmacılardan biri dedi ki, eğitime savunmanın dörtte biri kadar para harcıyorsunuz. Ya bütçeyi okumayı bilmiyorsunuz ya hesap kitap bilmiyorsunuz. Bunlar tek tek rakam rakam incelenen konular. Kamunun sağlığa harcadığı rakam 2013 yılında 68 milyar TL. Eğitime de bir o kadar daha kaynak ayrılıyor. Eğitim ve sağlık bütçede en önemli harcama kalemlerimiz. Tarım ile ilgili Sayın Güneş’in ifadeleri vardı. Yüzde 1 dediniz, hatta gasp ifadesini kullandı, çok üzücü. Bütçe ortada. 2013 bütçesinden tarıma ayırdığımız sadece bütçe giderleri açısından baktığımızda GSYH’nın yüzde 1.09’u… Sayın Güneş’in gösterdiği bir tutanak vardı. OECD’deki genç işsizlik grafiği dedi.

2012’nin ikinci çeyreği itibariyle bütün OECD ülkelerinin rakamları var. OECD’deki genç işsizlik oranları yüzde 16, Türkiye yüzde 15. Öyle üçte bir işsizlik falan yok.”

“ÖZELLEŞTİRME YANLIŞSA, SİZ NEDEN YAPTINIZ?”

Özelleştirme politikalarının da eleştirildiğini hatırlatan Babacan, “MHP-DSP-ANAP koalisyonları döneminde de pek çok özelleştirme yapıldı. Sayın Bahçeli’nin bir çok özelleştirme kararının altında imzası var. Eğer bu yanlış ise siz o dönemde neden yaptınız, diye sormak lazım.” şeklinde konuştu.

Babacan, özel sektörün ekonomideki ağırlığının artmasını isteyen bir ekonomik program yürütüldüğünü ifade etti.

MHP-DSP-ANAP döneminde bazı veriler sunan Babacan, “Zulüm bütçesi diyorsanız ben size soruyorum. Merkezi yönetimin toplam borcunun 42 aylık iktidarınız döneminde 28 milyardan 235 milyara çıkması zulüm müdür, değil midir? Milliyetçilik dediniz... Milliyetçilik 230 milyar TL’lik gayri safi yurt içi hasılayı 800 milyar dolara çıkarmaktır. Milliyetçilik bu ülkeni borcunu milli gelirinin yüzde 74’ünden yüzde 36’sına indirmektir. Milliyetçilik yüzde 66'ya çıkmış faizleri, yüzde 5’lere indirebilmektir. Milliyetçilik bu ülkeyi sevmekse, bunu rakamlarda çok açık şekilde görüyoruz.” dedi.

Cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu sayısının arttığı yönündeki konuşmaları da hatırlatan Babacan, “Mafyalar çeteler artık dışarıda dolaşmıyor. Mafyalar çeteler içeride. Artışın en önemli sebebi bu.” ifadesini kullandı.

BABACAN’DAN KUVVETLER AYRILIĞI YORUMU

Kuvvetler ayrılığı konusunda her kuvvetin kendi Anayasal sınırları içine çekilmesini istediklerini belirten Babacan, “Yürütme ve yargı sistemin birbirini dengeleyen ve tamamlayan parçalarıdır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi devlet organları arasında bir çatışmanın gerekçesi, farklı kuvvetler arasındaki çekişmenin mazereti olarak da algılanmamalıdır. İtiraz ettiğimiz husus şudur. Yargının kendi yetki alanını kendi kendine genişletecek kararlar alması ve görev alanına girmeyen konularda bir tür nüfus alanı mantığı ile alanına katması ile oluşan genişlemelerdir. Bir bakıma kuvvetler ayrılığını mazeret gösterip yargının yasama ve yürütmeye müdahil olmasıdır. Böylesi bir gelişme güvensizlik ve belirsizlik duygularını besleyeceği gibi keyfiliği de normatif bir değer haline getirebilir. Başbakanımızın itirazları bu çerçevede değerlendirilmelidir. Yargı erkleri kendi Anayasal sınırları içinde uygulamaya bunu yansıtmalıdır.” şeklinde konuştu.

Babacan, geçmiş yıllarda bu konuda olumsuz tecrübeler yaşandığını hatırlattı.

“İSTİSMARCILAR VE FIRSATÇILAR ELİNİ ÇEKTİĞİNDE ULUDERE OLAYI HIZLI BİR ŞEKİLDE AYDINLATILACAKTIR”

Babacan, Uludere olayı ile ilgili ise adli ve idari sürecin devam ettiğini hatırlattı. Uludere’deki acının başta hükümet ve AK Parti olmak üzere ırk, inanç, din, dil ayrımı olmaksızın toplumun her kesimi tarafından paylaşıldığını belirten Babacan, “Uludere’nin acısı bu milletin ortak acısıdır. Bu hadisenin bir ayrışmanın istismarın aracı yapılması tehlikelidir. Bunu sadece BDP’de görmüyoruz. Bu kervana CHP’de katılmaktadır. Yaşanan acı üzerinden istismar syaseti gütmek, fırsatçılık yapmak yaşanan olay kadar vahimdir. Bir vahim hadisenin kendi gerçekliğinden koparılarak özellekle vicdan dairesinin dışına çıkartılarak istismar ve fırsatçılık hırsı ile ele alınması o acıyı dindirmez. Tam tersine o acıyı büyütür. Uludere’yi ayrışmanın bir fırsatı olarak değil, bu tür hadiselerin yaşanmaması için acı bir tecrübe olarak görmek vicdanı bir sorumluluktur.” dedi.

Daha önce de bir Gediktepe vakası yaşandığını söyleyen Babacan, “Sivil vatantaş zannedilenler terörist çıktı. Şehitler verdik, bedel ödedik. İstismarcılar ve fırsatçılar elini çektiğinde Uludere hadisesi çok daha hızlı bir şekilde aydınlatılacak ve çözüme kavuşacaktır.” şeklinde konuştu.

“AK PARTİ’NİN TERÖRÜ MEŞRULAŞTIRMAK GİBİ BİR ANLAYLIŞI OLAMAZ”

Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan olayların kabul edilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Babacan, şöyle devam etti: “AK Parti pek çok mensubu benzer süreçlerden geçmiş bir parti olarak Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlarla empati kurabilen bir partidir. Hükümetimiz ne şekilde olursa olsun ret, inkar ve asimilasyonun karşısındadır… Diyarbakır Cezaevinde yaşananlar ne kadar acı ise o acıyı bir başka acı ile örtmek, kanı kan ile yıkamak yanlışı yanlışla düzeltmeye çalışmakta o kadar isabetsiz bir yaklaşım olacaktır. Diyarbakır’ı yaşamış olanların bugün kan akıtmasını, masum canlara kastetmesini, mağaralarda yapılan işkencelere müsamaha göstermesini, bütün bunlara seyirci kalmasını anlamak mümkün değildir.” Sebebi ne olursa olsun AK Parti’nin terör meşru göstermek gibi bir yaklaşımı olamayacağının altını çizen Babacan, “Gayrimeşru yolları meşrulaştırmak gibi de bir anlayışımız olamaz.” ifadesini kullandı .