3-9 Kasım Doku, Organ Nakil ve Bağış Haftası
İl Sağlık Müdürü Dr.Adem Bilgin yaptığı yazılı açıklamada, dünyada ve Türkiye’de organ nakli gerektiren hastalıkların önemli bir sorun olduğunu belirtti.
İl Sağlık Müdürü Dr.Adem Bilgin yaptığı yazılı açıklamada, obezite, aşırı tuz tüketimi ve hareketsiz bir yaşam sonucu toplumda sistemik hastalıkların sayısının hızla artmaya başladığını kaydederek, “Bu durum gelişmiş ülkeler için bile ekonomik ve ciddi sosyal sorunlara neden olmaktadır. Ülkemizde böbrek bekleyen hasta sayısı 70 bin civarındadır ve bu oran her yıl yüzde 9-10 oranında artmaktadır” sözlerine yer verdi.
HER YIL 6 BİN KİŞİ ORGAN BULUNAMADIĞI İÇİN HAYATINI KAYBEDİYOR Türkiye’de her yıl yaklaşık 6 bin kişinin organ bulunamadığı için hayatını kaybettiğini belirten Dr.Bilgin açıklamasında şunları kaydetti: ”Diğer yandan ülkemizde yaklaşık 50 bin kronik karaciğer hastası ve 50 bin kalp yetmezliği hastası tıbbi takipte olup Ulusal Bekleme Listesinde 2 bin civarında karaciğer ve bin civarında kalp hastası mevcuttur. Binlerce hasta ise ışığa hasret kornea beklemektedir. Söz konusu organ bekleyen hastalıklar olduğunda organ nakli en ileri tedavi yöntemidir. Yapılan nakillerde ülkelerin birinci tercihi organa ihtiyacı kalmamış vefat eden kişilerden (kadavra donör) organ alarak ihtiyacı olanlara nakledilmesi (yüzde 80 oranında) iken ikinci tercih canlıdan nakiller ( yüzde 20 oranında) yapılmasıdır. Ülkemizde ise kadavra donör sayısının azlığı nedeniyle gerçekleştirilen nakiller daha çok canlıdan yapılmaktadır. Kadavra donör sayısının dünya ülkeleriyle aynı oranda kullanılmasını sağlamak, modern tıbbın da gereğidir.” BEYİN ÖLÜMÜ Kadavradan organ alınabilmesi için beyin ölümünün (tıbbi ölüm) gerçekleşmiş olması gerektiğini hatırlatan Dr.Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Beyin ölümü; kardiyoloji, nöroloji, beyin cerrahi, anestezi ve reanimasyon uzmanlarından oluşan beyin ölüm kurulunun yaptıkları detaylı muayene ve tetkikler sonrası tereddüt olmadan teşhis edilen tıbbi ölüm halidir. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin yakınlarından organ bağışı yapmaları istenir. Aslında organ bağışı acı içerisinden bir iyilik çıkarma hususunda yaslı aileye sunulan bir fırsattır. Canlıdan alınabilen organ ve dokular ise böbrek, karaciğer (parça), kemik iliği ve deridir. Mevzuata göre kişinin ya da varsa eşinin 4.dereceye kadar akrabalarından (örn; amcaoğlu, dayıkızı) organ alınabilir. Akraba dışı nakiller için de Bölge Etik Kurulunun ve Sağlık Bakanlığının onayı gereklidir. 18 yaşını dolduran ve akli dengesi yerinde olan herkes hastanelerde bulunan organ bağış ofis ve noktalarına, organ nakil merkezlerine ve ilgili derneklere başvurarak organ bağışında bulunabilir, organ bağış belgesi alabilir. Organ bağışı yapan ya da organ bağışına olumlu yaklaşan kişiler bu isteklerini mutlaka yakınlarıyla paylaşmalıdır.” ULUSAL ORGAN VE DOKU NAKLİ KOORDİNASYON SİSTEMİ Türkiye’de organların, Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi içerisinde dağıtıldığını belirten Dr. Bilgin açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ”Sistemin amacı; Ülke genelinde organ ve doku nakli hizmetleri alanında çalışan kurum ve kuruluşlar arasında gerekli koordinasyonu sağlamak, sınırlı sayıda temin edilebilen organ ve dokuların, bilimsel kurallara, tıbbi etik anlayışına uygun olarak adaletli bir biçimde en uygun hastalara, en kısa süre içerisinde naklini sağlamaktır. Yönetmeliğe göre alınan her organ devletin malıdır. Her türlü organ ticareti ve bunlara aracılık edilmesi ise kanunen ağır suçtur. Sistemin yürütülmesi amacıyla; Ankara’da bulunan Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Merkezi (UKM)’ne bağlı olarak Bölge Koordinasyon Merkezleri (BKM) İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Adana, Bursa, Diyarbakır, Erzurum ve Samsun illerinde kurulmuştur. 24 saat hizmet veren bu merkezlerde eğitimli ve deneyimli organ nakil koordinatörleri çalışır.” TÜRKİYE’DEKİ HER 9 KADAVRA VERİCİSİNDEN BİRİ ANTALYA HASTANELERİNDEN Antalya Bölge Koordinasyon Merkezi’nin Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki ofisi ile Isparta, Burdur, Afyon, Konya ve Karaman illerine de hizmet sağladığını kaydeden Dr. Bilgin, Türkiye’de 2011 yılında 310 kadavra vericinin organlarının kullanıldığını, kadavra vericilerinin 34 tanesinin Antalya’daki hastanelerden temin edildiğini bildirdi. Dr. Bilgin, Türkiye’deki her 9 kadavra vericisinden biri Antalya hastanelerinden olduğunu ifade ettiği açıklamasında, “Bu durum ilimizdeki 112, Acil Hizmetleri, Yoğun Bakım Hizmetleri ve Organ Nakil Koordinasyon hizmetlerindeki başarının ve Antalya halkının bu konudaki bilinç ve duyarlılığının göstergesidir. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi organ kaynağı hastaneler içinde Ulusal Koordinasyon Sistemine en çok kadavra vericisi temin eden hastane durumundadır. İki organ nakil merkezi bulunan Antalya 2011 yılında, 17 merkezi bulunan İstanbul’dan daha çok organ nakli yapan il konumundadır. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü 112 helikopter ve kara ambulanslarının yanı sıra diğer araçlarıyla da organların ve organ çıkarım ekiplerinin transportunu sağlamaktadır. Bu amaçla gerektiğinde havayolu şirketlerinden ve emniyet teşkilatından da destek almaktadır. Ülkemizde organ bekleyen hasta sayısındaki artış hızla devam etmektedir. Bu amaçla organ yetmezliğine neden olan hastalıklar mutlaka önlenmelidir. Organ sunumunu artırmak için Yoğun Bakım Ünitelerinde beyin ölüm tanısı koyma kapasitesi arttırılmalıdır” sözlerine yer verdi.
ADLİ KAYITLARDA YOK Dr.Bilgin açıklamasında, halen adli kayıtlarda kaçırıldıktan sonra organları boşaltılmış herhangi bir vaka bulunmadığını, organ çıkarımının ciddi, karmaşık ve çok sayıda malzeme, personel ve ameliyathane ortamı gerektiren bir süreç olduğunu, halkı bu konudaki asılsız haberlere itibar etmemelerini istedi .
Kaynak: İHA
HER YIL 6 BİN KİŞİ ORGAN BULUNAMADIĞI İÇİN HAYATINI KAYBEDİYOR Türkiye’de her yıl yaklaşık 6 bin kişinin organ bulunamadığı için hayatını kaybettiğini belirten Dr.Bilgin açıklamasında şunları kaydetti: ”Diğer yandan ülkemizde yaklaşık 50 bin kronik karaciğer hastası ve 50 bin kalp yetmezliği hastası tıbbi takipte olup Ulusal Bekleme Listesinde 2 bin civarında karaciğer ve bin civarında kalp hastası mevcuttur. Binlerce hasta ise ışığa hasret kornea beklemektedir. Söz konusu organ bekleyen hastalıklar olduğunda organ nakli en ileri tedavi yöntemidir. Yapılan nakillerde ülkelerin birinci tercihi organa ihtiyacı kalmamış vefat eden kişilerden (kadavra donör) organ alarak ihtiyacı olanlara nakledilmesi (yüzde 80 oranında) iken ikinci tercih canlıdan nakiller ( yüzde 20 oranında) yapılmasıdır. Ülkemizde ise kadavra donör sayısının azlığı nedeniyle gerçekleştirilen nakiller daha çok canlıdan yapılmaktadır. Kadavra donör sayısının dünya ülkeleriyle aynı oranda kullanılmasını sağlamak, modern tıbbın da gereğidir.” BEYİN ÖLÜMÜ Kadavradan organ alınabilmesi için beyin ölümünün (tıbbi ölüm) gerçekleşmiş olması gerektiğini hatırlatan Dr.Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Beyin ölümü; kardiyoloji, nöroloji, beyin cerrahi, anestezi ve reanimasyon uzmanlarından oluşan beyin ölüm kurulunun yaptıkları detaylı muayene ve tetkikler sonrası tereddüt olmadan teşhis edilen tıbbi ölüm halidir. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin yakınlarından organ bağışı yapmaları istenir. Aslında organ bağışı acı içerisinden bir iyilik çıkarma hususunda yaslı aileye sunulan bir fırsattır. Canlıdan alınabilen organ ve dokular ise böbrek, karaciğer (parça), kemik iliği ve deridir. Mevzuata göre kişinin ya da varsa eşinin 4.dereceye kadar akrabalarından (örn; amcaoğlu, dayıkızı) organ alınabilir. Akraba dışı nakiller için de Bölge Etik Kurulunun ve Sağlık Bakanlığının onayı gereklidir. 18 yaşını dolduran ve akli dengesi yerinde olan herkes hastanelerde bulunan organ bağış ofis ve noktalarına, organ nakil merkezlerine ve ilgili derneklere başvurarak organ bağışında bulunabilir, organ bağış belgesi alabilir. Organ bağışı yapan ya da organ bağışına olumlu yaklaşan kişiler bu isteklerini mutlaka yakınlarıyla paylaşmalıdır.” ULUSAL ORGAN VE DOKU NAKLİ KOORDİNASYON SİSTEMİ Türkiye’de organların, Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi içerisinde dağıtıldığını belirten Dr. Bilgin açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ”Sistemin amacı; Ülke genelinde organ ve doku nakli hizmetleri alanında çalışan kurum ve kuruluşlar arasında gerekli koordinasyonu sağlamak, sınırlı sayıda temin edilebilen organ ve dokuların, bilimsel kurallara, tıbbi etik anlayışına uygun olarak adaletli bir biçimde en uygun hastalara, en kısa süre içerisinde naklini sağlamaktır. Yönetmeliğe göre alınan her organ devletin malıdır. Her türlü organ ticareti ve bunlara aracılık edilmesi ise kanunen ağır suçtur. Sistemin yürütülmesi amacıyla; Ankara’da bulunan Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Merkezi (UKM)’ne bağlı olarak Bölge Koordinasyon Merkezleri (BKM) İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Adana, Bursa, Diyarbakır, Erzurum ve Samsun illerinde kurulmuştur. 24 saat hizmet veren bu merkezlerde eğitimli ve deneyimli organ nakil koordinatörleri çalışır.” TÜRKİYE’DEKİ HER 9 KADAVRA VERİCİSİNDEN BİRİ ANTALYA HASTANELERİNDEN Antalya Bölge Koordinasyon Merkezi’nin Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki ofisi ile Isparta, Burdur, Afyon, Konya ve Karaman illerine de hizmet sağladığını kaydeden Dr. Bilgin, Türkiye’de 2011 yılında 310 kadavra vericinin organlarının kullanıldığını, kadavra vericilerinin 34 tanesinin Antalya’daki hastanelerden temin edildiğini bildirdi. Dr. Bilgin, Türkiye’deki her 9 kadavra vericisinden biri Antalya hastanelerinden olduğunu ifade ettiği açıklamasında, “Bu durum ilimizdeki 112, Acil Hizmetleri, Yoğun Bakım Hizmetleri ve Organ Nakil Koordinasyon hizmetlerindeki başarının ve Antalya halkının bu konudaki bilinç ve duyarlılığının göstergesidir. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi organ kaynağı hastaneler içinde Ulusal Koordinasyon Sistemine en çok kadavra vericisi temin eden hastane durumundadır. İki organ nakil merkezi bulunan Antalya 2011 yılında, 17 merkezi bulunan İstanbul’dan daha çok organ nakli yapan il konumundadır. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü 112 helikopter ve kara ambulanslarının yanı sıra diğer araçlarıyla da organların ve organ çıkarım ekiplerinin transportunu sağlamaktadır. Bu amaçla gerektiğinde havayolu şirketlerinden ve emniyet teşkilatından da destek almaktadır. Ülkemizde organ bekleyen hasta sayısındaki artış hızla devam etmektedir. Bu amaçla organ yetmezliğine neden olan hastalıklar mutlaka önlenmelidir. Organ sunumunu artırmak için Yoğun Bakım Ünitelerinde beyin ölüm tanısı koyma kapasitesi arttırılmalıdır” sözlerine yer verdi.
ADLİ KAYITLARDA YOK Dr.Bilgin açıklamasında, halen adli kayıtlarda kaçırıldıktan sonra organları boşaltılmış herhangi bir vaka bulunmadığını, organ çıkarımının ciddi, karmaşık ve çok sayıda malzeme, personel ve ameliyathane ortamı gerektiren bir süreç olduğunu, halkı bu konudaki asılsız haberlere itibar etmemelerini istedi .