İlker Başbuğ'un tutuklanması için ne dediler?
Siyasiler, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasını değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Gül, ''Mahkeme kararı olmadan kimse suçlu ilan edilemez. Herkes hukuk karşısında eşittir, soğukkanlı yaklaşılmalı'' dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu ise Başbuğ'un tutuklanmasının 'Uludere'nin perdelenmesi' için yapıldığını iddia etti. MHP Genel Başkanı Bahçeli de ''TSK’nın ve mensuplarının terör örgütü kurmanın üssü olarak takdim edilmesi önü alınamayacak kriz ve kaoslara meydan verecektir'' ifadelerini kullandı.
İşte Başbuğ'un tutuklanması konusunda siyasilerin yorumları:
CUMHURBAŞKANI GÜL: Hukuk düzeni içinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Herkesin hukuk sistemi içinde sorumluluğu vardır. Dolasıyla herkes hukuk karşısında eşittir. Mahkeme kararı olmadan kimse suçlu ilan edilemez. Soğukkanlı yaklaşılmalı'' dedi.
CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU: Özel yetkili mahkemelerin adalet dağıtan birer mahkeme olmadığını, bunların siyasi otoritenin aldığı kararları onaylayan mahkeme olduğunu daha önce ifade etmiştim. Aynı düşüncemi sürdürüyorum. Kaldı ki Anayasa'nın bir maddesi var, Genelkurmay başkanlarının Yüce Divan'da yargılanacağına ilişkin. Bu bile atlanıyor. Burada katledilen bir hukuk. Öyle bakmamız lazım.
Bugüne kadar Ak Parti'nin aleyhine gelişen bir olayın ardından buna benzer operasyonlar ortaya çıktı. Bu bir tek örnek değil ki onlarca örnek var. Uludere'nin perdelenmesi için bunun yapıldığı belli.
Bu sürecin nerede biteceği belli değil zaten. Bu süreci belirleyen iktidar, Hükümet... Hatırlarsınız Sayın Başbakan 'Ben bu davaların savcısıyım' demişti. Dolayısıyla bu süreç nerede biter, kimi kapsar? AKP'ye yönelik, AKP'yi sıkıştıran, AKP'nin aleyhine olaylar olduğu zaman, AKP belli noktalarda köşeye sıkıştığı zaman, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, savcılar harekete geçecek, birilerini daha içeriye alacaktır. Zamanlamaya öyle bakmamız gerekiyor.
(Milli Savunma Bakanı'nın da İnternet Andıcı'nda onayı olduğu iddiası) Bir bakan imza atmışsa, onay alınmışsa, bakan o sorumluluktan kaçınamaz. Çünkü bürokraside bir olayın gerçekleşmesi, bakan makamının onayına bağlıysa, bakan onaylamadığı sürece o olayı bürokrasi gerçekleştiremez. Ancak bakan onaylayıp 'evet bunu yapabilirsiniz' dedikten sonra, bürokrasi harekete geçer. Milli Savunma Bakanının bundan kaçınma şansı da yoktur.
MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ: Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un internet andıcı isimli darbe plan ve hazırlığı kapsamında tutuklanması Türkiye'nin karşılaştığı en önemli sorunlarından birisi olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin zirvesinde iki yıl görev yapan bir şahsiyetin, terör örgütü kurmaktan ve yönetmekten dolayı böylesi bir yaptırıma maruz kalması çok vahim bir hadise olarak gündeme damgasını vurmuştur.
Elbette suçu kesinleşmeden hiç kimseye suçlu muamelesi yapılamayacağı yürürlükteki hukuk kaidelerinden birisi ve ön önemlilerindendir. Masumiyet karinesi esas alınarak tutukluluğun hak kayıplarına ortam hazırlamaması, peşin hükümler ve ön yargıların sürecin yönünü ve içeriğini tayin etmemesi esas olmalıdır. Artık iyice şirazesinden çıkan darbe soruşturma ve iddialarının nerede duracağı ve kimleri kapsamına alacağı belirsiz ve şaibeli bir duruma gelmiştir
Peşin hükümler ve ön yargıların sürecin yönünü ve içeriğini tayin etmemesi esas olmalıdır. Bölücü terörle mücadelede eşsiz kahramanlıklar sergileyen TSK’nın en üst mevkilerinde bulunmuş komutanları terör ve örgüt kavramlarıyla ilişkilendirmek ve asıl fail gibi sunmak ayıp ve vebal olarak AKP’nin lekeli siciline eklenecektir. TSK’nın ve mensuplarının terör örgütü kurmanın üssü olarak takdim edilmesi önü alınamayacak kriz ve kaoslara meydan verecektir. Milletimiz TSK'ya içtenlikle destek olmakta ve bağrına basmaktadır.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY: Önemli bir olay. Yargıdaki gelişmeleri görmek durumundayız. Adaletin adaletli ve çabuk olması gerekir.
İlker Başbuğ’u biz atadık. Doğrudur. Ama yürüyen soruşturma çok teknik bir konuda. Ben de ayrıntıyı bilmiyorum. Dosyada neler var bilmek mümkün değil.
Değerli bir çalışma arkadaşımız onda şüphe yok. Biz atadık, bizim iktidarımız döneminde atandı ve uzun yıllar beraber çalıştık. Gerek terörle mücadele olsun gerek MGK’da beraber çalıştık. Onda şüphe yok.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu hukuki süreç devam ederken peşinen yargıda bulunmak doğru değil. Önemli olan bu hukuki sürecin en kısa sürede tamamlanması ve gereksiz spekülasyonların önüne geçilmesidir. Ümit ediyoruz ki, bu hukuki süreç en kısa sürede tamamlanır. Hukuk devleti önünde bütün vatandaşlar eşit konumdadır. Bu çerçevede hukuki sürecin tamamlanmasının büyük önem taşıdığı kanaatindeyim.
BDP GENEL BAŞKANI SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Eski bir Genelkurmay başkanının ilk defa tutuklanıyor olması sıradan bir gelişme değil. Makamı ne olursa olsun suç işleyenlerden adil bir yargılama ile hesahp sorulmasıda elbetteki gereklidir. Fakat bütün bunlar iktidarın siyasi amaçları ve çıkarları içinde kullanılamaz.
GÜMRÜK BAKANI HAYATİ YAZICI: Bir soruşturmada iz sürülürken kimseye ayrıcalık tanınmaz.
ÇALIŞMA BAKANI FARUK ÇELİK: İlk kez böyle bir olayın meydana gelmesi önemli ama iddialar ve savunmalar çerçevesinde bu olayı değerlendirmek doğru olur. Çünkü, içerikten, bilgiden yoksunuz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ: Konu siyasetin konusu değil konu yargının konusu. Yargının konusu olan bir hususta ayrıntılı bir değerlendirme yapmaya gerek görmeyiz. Konu tamamen bizim dışımızda, siyasi alanın dışında devam eden bir konu. Zaten yargıyla alakalı konuların siyasallaştırılmamasına hepmizin özen göstermesi lazım. Bu gibi zamanlarda açıklamalara dikkat edilmesi lazım. Konunun yargıya bırakılması lazım.
KÜLTÜR BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY: Darbelerle hesaplaşmayı çok önemsiyorum. Bundan sonra delil karartma ihtimali olmaz ve kaçmazlar.
AK Parti GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HÜSEYİN TANRIVERDİ: İlker Başbuğ'un tutuklanması, Türkiye'nin demokratikleştiğini gösterir. Yargı, görevini yapmaktadır. Delillere, bilgilere dayalı olarak, yargı kendi kuralları çerçevesinde ne yapması gerekiyorsa onu yapmaktadır. Görülüyor ki, Türkiye demokratikleşmektedir. Demokratikleşen ülkede her şey şeffaf bir şekilde yürümekte, bütün açıklığıyla görülmektedir. Demokrasilerde herkes eşittir, bu noktada imtiyaz yoktur, dolayısıyla yargının işine de kimse müdahale edemez.
Siyasetle bunun uzaktan yakından bir alakası yoktur. Yargının, bağımsız yargının kendi işleyişidir, kendi kararıdır. Bu noktada kimileri konuyu başka mecralara çekerek farklı yorumlar yaparak Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü bozmaya yeltenmeye kalkarsa, hem kendisine hem ülkeye haksızlık yapar. Bağımsız yargıdan kimse korkmamalıdır. Bunu siyasi bir mülahaza olarak değerlendirmek de yanlıştır. Eğer yargı bu noktada elindeki bilgiler, belgeler doğrultusunda hareket etmeyecek olursa, o gördüklerini bildiklerini saklayacak olursa, o zaman bu bağımsız bir yargı olmaz, o zaman o ülke de demokratik bir ülke olmaz
CHP'Lİ UMUT ORAN: Biz CHP olarak Özel Yetkili Mahkemelerin (ÖYM) kaldırılmasını istiyoruz. Ama İlker Başbuğ’un tutuklanması konusuna gelirsek, kendisi hangi hükümet döneminde görev aldı, kendisini o göreve kim atadı, kiminle birlikte çalıştı? İdari olarak başbakan sorumludur. Çünkü Genelkurmay Başkanı, Başbakana bağlı. Bu iki senedir süren davada Sayın Başbakan da gitsin tanık olarak ifadesini versin o zaman.
ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI İBRAHİM ÇELEBİ: İddialar yüzde yüz doğru da olsa özel yetkili mahkeme ‘görevi ile ilgili’ suçlanan İlker Başbuğ’u sorgulayıp tutuklayamaz. Bu hukuk skandalıdır. Ancak Yüce Divan’da yargılanabilir. Ne diyor Anayasa’nın 148. maddesi; ‘Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar.
DSP GENEL BAŞKANI MASUM TÜRKER: Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Türkiye’de maalesef hukuk kanunlar eliyle siyasallaşmıştır. AKP iktidarı döneminde yapılan son halkoylamasında Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları’nın yargılanmalarının, Yüce Divan’da olması kararlaştırıldığı halde bu gözardı edilerek yetkili mahkemeler aracılığıyla tutuklama yapılması, herkesin kanunlara da fazla güvenmemesi gerektiğini, hukukun siyasallaştığını göstermek açısından bir örnektir. Sayın Başbuğ, bilmediğimiz nedenlerle, kuvvetli delillerle suçlanabilir. Ama TSK’nın birinci derecedeki komutanının, terörle mücadele eden bir komutanın, terörle suçlanması ve terörist olarak nitelendirilip suçlanması, üzerinde çok düşünülecek bir konudur. Üstelik bu tutuklamanın, mevcut Genelkurmay Başkanı’nın Türkiye’deki teröristlere ‘terörist’ denilmeyeceğini söylediği bir tarihte olması, üzerinde daha da önemle durularak düşünülmesi gereken bir konudur.Başbuğ’un tutuklanmasını, Türkiye’de hiç kimsenin güvenliğinin kalmadığı noktasında değerlendirmek gerekir. Hakimlerimizin önüne konulan kanunların artık hukuksuzluk ürettiğini üzülerek görüyoruz. Ama herhangi bir derin devlet anlayışı varsa, bu tabi ki yargılanmalıdır. Ben Başbuğ’un tutuklanmasını, özellikle bir güç gösterisi olarak değerlendiriyorum. Şimdi sıra yakın zamanda büyük işadamlarımıza ve medya kuruluşu sahiplerine gelecek.
TBMM ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI KUZU: Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması için görevinden doğan suçlar olması gerekiyor. Görevdeyken işlediği suçlar değil....Yüce Divan kimi yargılıyorsa, hepsindeki şart, görevinden doğan suçlar olmasıdır. Başbuğ hakkındaki iddia “görevi olmayan bir iş yapmış olması” olarak ifade edildiği için özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının doğru.
AVUKAT TURGUT KAZAN: Anayasa'nın 148. maddesi “görevle ilgili suç” diyor. Görevin verdiği yetkiyle işlenen her suç görevle ilgilidir. Nitekim, rüşvet alan bakan veya Yargıtay üyesi, Yüce Divan’da yargılandı, yargılanıyor. Rüşvet görev değildir denilmiyor. Dolayısıyla, bu darbe hazırlığıdır, görev değildir değerlendirmesiyle, bir Genelkurmay başkanı ÖYM’de yargılanamaz.''
İşte Başbuğ'un tutuklanması konusunda siyasilerin yorumları:
CUMHURBAŞKANI GÜL: Hukuk düzeni içinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Herkesin hukuk sistemi içinde sorumluluğu vardır. Dolasıyla herkes hukuk karşısında eşittir. Mahkeme kararı olmadan kimse suçlu ilan edilemez. Soğukkanlı yaklaşılmalı'' dedi.
CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU: Özel yetkili mahkemelerin adalet dağıtan birer mahkeme olmadığını, bunların siyasi otoritenin aldığı kararları onaylayan mahkeme olduğunu daha önce ifade etmiştim. Aynı düşüncemi sürdürüyorum. Kaldı ki Anayasa'nın bir maddesi var, Genelkurmay başkanlarının Yüce Divan'da yargılanacağına ilişkin. Bu bile atlanıyor. Burada katledilen bir hukuk. Öyle bakmamız lazım.
Bugüne kadar Ak Parti'nin aleyhine gelişen bir olayın ardından buna benzer operasyonlar ortaya çıktı. Bu bir tek örnek değil ki onlarca örnek var. Uludere'nin perdelenmesi için bunun yapıldığı belli.
Bu sürecin nerede biteceği belli değil zaten. Bu süreci belirleyen iktidar, Hükümet... Hatırlarsınız Sayın Başbakan 'Ben bu davaların savcısıyım' demişti. Dolayısıyla bu süreç nerede biter, kimi kapsar? AKP'ye yönelik, AKP'yi sıkıştıran, AKP'nin aleyhine olaylar olduğu zaman, AKP belli noktalarda köşeye sıkıştığı zaman, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, savcılar harekete geçecek, birilerini daha içeriye alacaktır. Zamanlamaya öyle bakmamız gerekiyor.
(Milli Savunma Bakanı'nın da İnternet Andıcı'nda onayı olduğu iddiası) Bir bakan imza atmışsa, onay alınmışsa, bakan o sorumluluktan kaçınamaz. Çünkü bürokraside bir olayın gerçekleşmesi, bakan makamının onayına bağlıysa, bakan onaylamadığı sürece o olayı bürokrasi gerçekleştiremez. Ancak bakan onaylayıp 'evet bunu yapabilirsiniz' dedikten sonra, bürokrasi harekete geçer. Milli Savunma Bakanının bundan kaçınma şansı da yoktur.
MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ: Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un internet andıcı isimli darbe plan ve hazırlığı kapsamında tutuklanması Türkiye'nin karşılaştığı en önemli sorunlarından birisi olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin zirvesinde iki yıl görev yapan bir şahsiyetin, terör örgütü kurmaktan ve yönetmekten dolayı böylesi bir yaptırıma maruz kalması çok vahim bir hadise olarak gündeme damgasını vurmuştur.
Elbette suçu kesinleşmeden hiç kimseye suçlu muamelesi yapılamayacağı yürürlükteki hukuk kaidelerinden birisi ve ön önemlilerindendir. Masumiyet karinesi esas alınarak tutukluluğun hak kayıplarına ortam hazırlamaması, peşin hükümler ve ön yargıların sürecin yönünü ve içeriğini tayin etmemesi esas olmalıdır. Artık iyice şirazesinden çıkan darbe soruşturma ve iddialarının nerede duracağı ve kimleri kapsamına alacağı belirsiz ve şaibeli bir duruma gelmiştir
Peşin hükümler ve ön yargıların sürecin yönünü ve içeriğini tayin etmemesi esas olmalıdır. Bölücü terörle mücadelede eşsiz kahramanlıklar sergileyen TSK’nın en üst mevkilerinde bulunmuş komutanları terör ve örgüt kavramlarıyla ilişkilendirmek ve asıl fail gibi sunmak ayıp ve vebal olarak AKP’nin lekeli siciline eklenecektir. TSK’nın ve mensuplarının terör örgütü kurmanın üssü olarak takdim edilmesi önü alınamayacak kriz ve kaoslara meydan verecektir. Milletimiz TSK'ya içtenlikle destek olmakta ve bağrına basmaktadır.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY: Önemli bir olay. Yargıdaki gelişmeleri görmek durumundayız. Adaletin adaletli ve çabuk olması gerekir.
İlker Başbuğ’u biz atadık. Doğrudur. Ama yürüyen soruşturma çok teknik bir konuda. Ben de ayrıntıyı bilmiyorum. Dosyada neler var bilmek mümkün değil.
Değerli bir çalışma arkadaşımız onda şüphe yok. Biz atadık, bizim iktidarımız döneminde atandı ve uzun yıllar beraber çalıştık. Gerek terörle mücadele olsun gerek MGK’da beraber çalıştık. Onda şüphe yok.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu hukuki süreç devam ederken peşinen yargıda bulunmak doğru değil. Önemli olan bu hukuki sürecin en kısa sürede tamamlanması ve gereksiz spekülasyonların önüne geçilmesidir. Ümit ediyoruz ki, bu hukuki süreç en kısa sürede tamamlanır. Hukuk devleti önünde bütün vatandaşlar eşit konumdadır. Bu çerçevede hukuki sürecin tamamlanmasının büyük önem taşıdığı kanaatindeyim.
BDP GENEL BAŞKANI SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Eski bir Genelkurmay başkanının ilk defa tutuklanıyor olması sıradan bir gelişme değil. Makamı ne olursa olsun suç işleyenlerden adil bir yargılama ile hesahp sorulmasıda elbetteki gereklidir. Fakat bütün bunlar iktidarın siyasi amaçları ve çıkarları içinde kullanılamaz.
GÜMRÜK BAKANI HAYATİ YAZICI: Bir soruşturmada iz sürülürken kimseye ayrıcalık tanınmaz.
ÇALIŞMA BAKANI FARUK ÇELİK: İlk kez böyle bir olayın meydana gelmesi önemli ama iddialar ve savunmalar çerçevesinde bu olayı değerlendirmek doğru olur. Çünkü, içerikten, bilgiden yoksunuz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ: Konu siyasetin konusu değil konu yargının konusu. Yargının konusu olan bir hususta ayrıntılı bir değerlendirme yapmaya gerek görmeyiz. Konu tamamen bizim dışımızda, siyasi alanın dışında devam eden bir konu. Zaten yargıyla alakalı konuların siyasallaştırılmamasına hepmizin özen göstermesi lazım. Bu gibi zamanlarda açıklamalara dikkat edilmesi lazım. Konunun yargıya bırakılması lazım.
KÜLTÜR BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY: Darbelerle hesaplaşmayı çok önemsiyorum. Bundan sonra delil karartma ihtimali olmaz ve kaçmazlar.
AK Parti GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HÜSEYİN TANRIVERDİ: İlker Başbuğ'un tutuklanması, Türkiye'nin demokratikleştiğini gösterir. Yargı, görevini yapmaktadır. Delillere, bilgilere dayalı olarak, yargı kendi kuralları çerçevesinde ne yapması gerekiyorsa onu yapmaktadır. Görülüyor ki, Türkiye demokratikleşmektedir. Demokratikleşen ülkede her şey şeffaf bir şekilde yürümekte, bütün açıklığıyla görülmektedir. Demokrasilerde herkes eşittir, bu noktada imtiyaz yoktur, dolayısıyla yargının işine de kimse müdahale edemez.
Siyasetle bunun uzaktan yakından bir alakası yoktur. Yargının, bağımsız yargının kendi işleyişidir, kendi kararıdır. Bu noktada kimileri konuyu başka mecralara çekerek farklı yorumlar yaparak Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü bozmaya yeltenmeye kalkarsa, hem kendisine hem ülkeye haksızlık yapar. Bağımsız yargıdan kimse korkmamalıdır. Bunu siyasi bir mülahaza olarak değerlendirmek de yanlıştır. Eğer yargı bu noktada elindeki bilgiler, belgeler doğrultusunda hareket etmeyecek olursa, o gördüklerini bildiklerini saklayacak olursa, o zaman bu bağımsız bir yargı olmaz, o zaman o ülke de demokratik bir ülke olmaz
CHP'Lİ UMUT ORAN: Biz CHP olarak Özel Yetkili Mahkemelerin (ÖYM) kaldırılmasını istiyoruz. Ama İlker Başbuğ’un tutuklanması konusuna gelirsek, kendisi hangi hükümet döneminde görev aldı, kendisini o göreve kim atadı, kiminle birlikte çalıştı? İdari olarak başbakan sorumludur. Çünkü Genelkurmay Başkanı, Başbakana bağlı. Bu iki senedir süren davada Sayın Başbakan da gitsin tanık olarak ifadesini versin o zaman.
ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI İBRAHİM ÇELEBİ: İddialar yüzde yüz doğru da olsa özel yetkili mahkeme ‘görevi ile ilgili’ suçlanan İlker Başbuğ’u sorgulayıp tutuklayamaz. Bu hukuk skandalıdır. Ancak Yüce Divan’da yargılanabilir. Ne diyor Anayasa’nın 148. maddesi; ‘Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar.
DSP GENEL BAŞKANI MASUM TÜRKER: Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Türkiye’de maalesef hukuk kanunlar eliyle siyasallaşmıştır. AKP iktidarı döneminde yapılan son halkoylamasında Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları’nın yargılanmalarının, Yüce Divan’da olması kararlaştırıldığı halde bu gözardı edilerek yetkili mahkemeler aracılığıyla tutuklama yapılması, herkesin kanunlara da fazla güvenmemesi gerektiğini, hukukun siyasallaştığını göstermek açısından bir örnektir. Sayın Başbuğ, bilmediğimiz nedenlerle, kuvvetli delillerle suçlanabilir. Ama TSK’nın birinci derecedeki komutanının, terörle mücadele eden bir komutanın, terörle suçlanması ve terörist olarak nitelendirilip suçlanması, üzerinde çok düşünülecek bir konudur. Üstelik bu tutuklamanın, mevcut Genelkurmay Başkanı’nın Türkiye’deki teröristlere ‘terörist’ denilmeyeceğini söylediği bir tarihte olması, üzerinde daha da önemle durularak düşünülmesi gereken bir konudur.Başbuğ’un tutuklanmasını, Türkiye’de hiç kimsenin güvenliğinin kalmadığı noktasında değerlendirmek gerekir. Hakimlerimizin önüne konulan kanunların artık hukuksuzluk ürettiğini üzülerek görüyoruz. Ama herhangi bir derin devlet anlayışı varsa, bu tabi ki yargılanmalıdır. Ben Başbuğ’un tutuklanmasını, özellikle bir güç gösterisi olarak değerlendiriyorum. Şimdi sıra yakın zamanda büyük işadamlarımıza ve medya kuruluşu sahiplerine gelecek.
TBMM ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI KUZU: Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması için görevinden doğan suçlar olması gerekiyor. Görevdeyken işlediği suçlar değil....Yüce Divan kimi yargılıyorsa, hepsindeki şart, görevinden doğan suçlar olmasıdır. Başbuğ hakkındaki iddia “görevi olmayan bir iş yapmış olması” olarak ifade edildiği için özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının doğru.
AVUKAT TURGUT KAZAN: Anayasa'nın 148. maddesi “görevle ilgili suç” diyor. Görevin verdiği yetkiyle işlenen her suç görevle ilgilidir. Nitekim, rüşvet alan bakan veya Yargıtay üyesi, Yüce Divan’da yargılandı, yargılanıyor. Rüşvet görev değildir denilmiyor. Dolayısıyla, bu darbe hazırlığıdır, görev değildir değerlendirmesiyle, bir Genelkurmay başkanı ÖYM’de yargılanamaz.''