İrkçı Cinayette 18 Yıl Sonra Gelen Adalet
İngiltere’de 18 yıl önce işlenen ırkçı cinayetiyle ilgili dava dün sonuçlandı.
1993 yılında Londra’da bir otobüs durağında ırkçı bir çete tarafından öldürülen siyahi Stephen Lawrence davasında, Gary Dobson (36) ve David Norris (35) “ırkçı cinayet işlemekten” suçlu bulundu.
Mahkemenin verdiği karar sonrası Stephen Lawrence`ın büyük bir mutluluk yaşayan annesi Doreen ve babası Neville, mahkeme çıkışında “basın ordusuna” yaptıkları açıklamada bir yandan mahkeme heyetine teşekkür ederken, diğer yandan ise polisin soruşturmayı bunca yıl tamamlayamamasını ağır bir dille eleştirdi.
Anne Doreen Lawrence, “Polis oğlumun katillerini bulabilseydi, bugünü 18 yıl önce de kutluyor olabilirdik.” derken, baba Neville Lawrence ise oğlunu bıçaklayanların sadece iki kişiden ibaret olmadığını hatırlatarak, olayın içinde yer alan diğer çete üyelerinin de en kısa sürede mahkemeye getirilmeden rahat edemeyeceklerini söyledi.
Mahkemenin verdiği tarihi karardan sonra Başbakan David Cameron da bir açıklama yaparak, oğullarının cinayetiyle ilgili “yılmadan ve yorulmadan” devam ettirdikleri hukuk mücadelesi sebebiyle Lawrence ailesini tebrik etti. Cameron, “Mahkemenin davayı sonuçlandırarak iki kişiyi suçlu bulmasının Lawrence ailesinin 18 yıllık bu mücadelesindeki yorgunluğu bir nebze gidereceğini umut ediyorum.” diye konuştu.
Davanın sonuçlanmasını “tarihi bir olay” olarak yorumlayan İngiliz basını ise bu davanın diğer nefret cinayetleri için emsal teşkil edeceğini ve bu tür suçlara tevessül edecekler için caydırıcı olabileceğine dikkat çekti.
Gazetelerin birçoğu “18 yıl sonra gelen adalet” şeklinde manşet atmayı tercih ederken, haberlerde toplum vicdanında kapanması zor yaralar açan bu cinayet davasının sonuçlanmasının, İngiltere`nin ırkçılıkla yüzleşmesi açısından bir dönüm noktası olduğu ve İngiltere`nin ırkçılık konusundaki inkârını sona erdirdiği yorumları yapıldı.
18 yaşındaki Stephen Lawrence’ı bıçakladıkları iddiasıyla yargılanıp suçlu bulunan Gary Dobson ve David Norris’in kaç yıl ceza alacağı bugün açıklanacak. Cinayeti işledikleri sırada Dobson’ın 16 ve Norris’in 17 yaşında olması sebebiyle cezaların yetişkine verilenden az olabileceği belirtiliyor.
Stephen Lawrence, 22 Nisan 1993 tarihinde Londra’nın güneydoğusunda bir otobüs durağında bir grup ırkçı İngiliz genci tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü.
Cinayet sonrası Londra polisinin açtığı cinayet soruşturması başarısızlıkla sonuçlanmış ve bunun üzerine Stephen Lawrence`ın ailesi, “öldürülen kişi bir siyah olduğu için polisin ilgisiz ve yetersiz kaldığını” savunmuştu.
İçişleri Bakanlığı tarafından polisin Lawrence cinayet olayını “ele alış biçimi” hakkında açılan bağımsız bir soruşturma 1999 yılında sonuçlanmış ve bu soruşturmanın sonucunda açıklanan raporda, polisin ``kurumsal olarak ırkçı davrandığı" sonucuna varılmıştı.
Bu arada dönemin İçişleri Bakanı Jack Straw Times gazetesine konuyla ilgili verdiği demeçte, Lawrence ailesi sayesinde, İngiltere`nin daha iyi bir yer haline geldiğini belirtti. 20 yıl önce genç ve siyah olmanın pek de iyi bir şey olmadığını belirten Straw, polisin siyahilere karşı kayıtsız kaldığını, çoğu zaman da düşmanca tavır sergilediğine dikkat çekti. Eski bakan, söz konusu bağımsız soruşturmanın ardından polisin, ülkenin etnik farklılığını yansıtan bir yapıya kavuşmasını sağlamaya çalıştıklarını ancak bunda istenen seviyenin yakalanamadığını dile getirdi.
Mahkemenin verdiği karar sonrası Stephen Lawrence`ın büyük bir mutluluk yaşayan annesi Doreen ve babası Neville, mahkeme çıkışında “basın ordusuna” yaptıkları açıklamada bir yandan mahkeme heyetine teşekkür ederken, diğer yandan ise polisin soruşturmayı bunca yıl tamamlayamamasını ağır bir dille eleştirdi.
Anne Doreen Lawrence, “Polis oğlumun katillerini bulabilseydi, bugünü 18 yıl önce de kutluyor olabilirdik.” derken, baba Neville Lawrence ise oğlunu bıçaklayanların sadece iki kişiden ibaret olmadığını hatırlatarak, olayın içinde yer alan diğer çete üyelerinin de en kısa sürede mahkemeye getirilmeden rahat edemeyeceklerini söyledi.
Mahkemenin verdiği tarihi karardan sonra Başbakan David Cameron da bir açıklama yaparak, oğullarının cinayetiyle ilgili “yılmadan ve yorulmadan” devam ettirdikleri hukuk mücadelesi sebebiyle Lawrence ailesini tebrik etti. Cameron, “Mahkemenin davayı sonuçlandırarak iki kişiyi suçlu bulmasının Lawrence ailesinin 18 yıllık bu mücadelesindeki yorgunluğu bir nebze gidereceğini umut ediyorum.” diye konuştu.
Davanın sonuçlanmasını “tarihi bir olay” olarak yorumlayan İngiliz basını ise bu davanın diğer nefret cinayetleri için emsal teşkil edeceğini ve bu tür suçlara tevessül edecekler için caydırıcı olabileceğine dikkat çekti.
Gazetelerin birçoğu “18 yıl sonra gelen adalet” şeklinde manşet atmayı tercih ederken, haberlerde toplum vicdanında kapanması zor yaralar açan bu cinayet davasının sonuçlanmasının, İngiltere`nin ırkçılıkla yüzleşmesi açısından bir dönüm noktası olduğu ve İngiltere`nin ırkçılık konusundaki inkârını sona erdirdiği yorumları yapıldı.
18 yaşındaki Stephen Lawrence’ı bıçakladıkları iddiasıyla yargılanıp suçlu bulunan Gary Dobson ve David Norris’in kaç yıl ceza alacağı bugün açıklanacak. Cinayeti işledikleri sırada Dobson’ın 16 ve Norris’in 17 yaşında olması sebebiyle cezaların yetişkine verilenden az olabileceği belirtiliyor.
Stephen Lawrence, 22 Nisan 1993 tarihinde Londra’nın güneydoğusunda bir otobüs durağında bir grup ırkçı İngiliz genci tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü.
Cinayet sonrası Londra polisinin açtığı cinayet soruşturması başarısızlıkla sonuçlanmış ve bunun üzerine Stephen Lawrence`ın ailesi, “öldürülen kişi bir siyah olduğu için polisin ilgisiz ve yetersiz kaldığını” savunmuştu.
İçişleri Bakanlığı tarafından polisin Lawrence cinayet olayını “ele alış biçimi” hakkında açılan bağımsız bir soruşturma 1999 yılında sonuçlanmış ve bu soruşturmanın sonucunda açıklanan raporda, polisin ``kurumsal olarak ırkçı davrandığı" sonucuna varılmıştı.
Bu arada dönemin İçişleri Bakanı Jack Straw Times gazetesine konuyla ilgili verdiği demeçte, Lawrence ailesi sayesinde, İngiltere`nin daha iyi bir yer haline geldiğini belirtti. 20 yıl önce genç ve siyah olmanın pek de iyi bir şey olmadığını belirten Straw, polisin siyahilere karşı kayıtsız kaldığını, çoğu zaman da düşmanca tavır sergilediğine dikkat çekti. Eski bakan, söz konusu bağımsız soruşturmanın ardından polisin, ülkenin etnik farklılığını yansıtan bir yapıya kavuşmasını sağlamaya çalıştıklarını ancak bunda istenen seviyenin yakalanamadığını dile getirdi.