Diyarbakır'da Bomba Kurbanları Anıldı
Diyarbakır'da 4 yıl önce bir dershanenin önüne yerleştirilen bomba yüklü aracın PKK'lı teröristler tarafından patlatılması sonucu yaşamını yitiren 6'sı öğrenci 7 kişi, iki ayrı törene anıldı.
DİYARBAKIR'da 4 yıl önce bir dershanenin önüne yerleştirilen bomba yüklü aracın PKK'lı teröristler tarafından patlatılması sonucu yaşamını yitiren 6'sı öğrenci 7 kişi, iki ayrı törene anıldı. Patlamada oğlu Eren Şahin'i kaybeden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, gözyaşlarına hakim olamazken, "Hani Güneydoğu'da bir deyim vardır. Kurtla beraber kuzuyu avlar, sonra koyunla oturur ağlar. Bunların ki de o hesap, hem öldürüyorlar, hem de gidip her yıl anıyorlar" dedi.
Diyarbakır'ın merkez Yenişehir İlçesi'nde 3 Ocak 2008 günü kentin en kalabalık yerlerinden biri olan Selahattin Yazıcıoğlu Caddesi'nde bir dershanenin önüne park edilen bomba yüklü araç, askeri servis otobüsünün geçişi sırasında PKK'lı terörist Erdal Polat tarafından uzaktan kumandayla patlatıldı. Patlamada dershane öğrencileri Eren Şahin, Rıdvan Süer, Ferhat Mutlu, Engin Taşkın, Salih Ekinci, Melek İpek ve Diyarbakır adliyesinde çalışan Cengiz Kaya yaşamını yitirirken, 30'u asker 67 kişi yaralandı.
İLK TÖREN OLAY YERİNDE
Patlamada yaşamını yitirenler, saldırının 4'üncü yıldönümünde iki ayrı törenle anıldı. Olay yerinde yapılan anmaya, saldırıda oğlu Eren Şahin'i kaybeden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, ölen öğrencilerden Rıdvan Süer'in babası Şemsettin Süer, ölenlerin yakınları, öğrencilerin arkadaşları ve dershane öğrencileri katıldı. Öğrenciler patlamada yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu tişört giyerken, ellerinde de çiçeklerle süslenmiş fotoğraflarını taşıdı. Olay yerine başta Milletvekili Eronat olmak üzere katılanlar karanfiller bıraktı.
Patlamada yaşamını yitirenler için ikinci tören Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Merkezi'nde devam etti. Buradaki törende saldırıda yaşamını kaybedenlerin yakınları ile milletvekili Oya Eronat, gözyaşlarına boğuldu. Konuşma yapmak üzere kürsüye davet edilen Milli Eğitim Müdürü Zülfü Toman duygulanarak konuşma yapamadı.
MİLLETVEKİLİ ANNE GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Patlamada oğlunu kaybeden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, konuşurken zaman zaman gözyaşlarını tutamadı. Gençlerin tuzağa düşürüldüğünü söyleyen Eronat, şöyle dedi:
"Evlatlarımızı elimizden alan bombalı terör saldırısının 4'üncü yılı. Derler ki zaman her şeyin ilacıdır, ama bu evladını kaybedenler için tam tersi. Zaman geçtikçe özlem daha çok artıyor, zamanla özlem doğru orantılı yaralarımız iyileşti unuttuk, anneler için geçerli değil. Kim için hak aradığı belli olamayan, aslında çok da belli olan eli kanlı örgüt, başta uyuşturucu ticareti olmak üzere illegal yolardan kendi elindeki yüksek kazancı kaybetmemek için bizim çocuklarımızı hiç acımadan katletmiştir. Eren Şahin ile katledilen bu 7 kişi yalnız değildir. İstanbul'da Serap Eser var. Molotof kokteyli ile yakıldı. Hikayesi Eren'inkine çok benziyor, o da dershaneden dönüyordu, elinde kitapları var. Birçoğunuz dershaneye gidiyorsunuz amaçlarınız var. Üniversiteye hazırlanıyorsunuz. Serap'ın da hikayesi de aynı. Siirt'te 4 genç kızımız öldürüldü. Hikayeleri enteresan onların da üniversite hikayesi bir arkadaşları üniversite sınavını kazanıyor. Arkadaşları ile birlikte dışarıda yemek yemek istiyor. Babasının arabasının anahtarını alıyor. Yemeğe giden kız sayısı 4 değil 6, diğer 2 kızın hikayesi de o kadar acı ki, 4 genç kıza 200'den fazla kurşun sıkılmıştı. Diğer 2 kız hani bazı acılar ölümden beterdir ya birinin bacağı kesildi, diğeri de belden aşağı felç ama biz sadece 4 genç kızı biliyoruz. Bingöl'deki Hatice Anne çocuklarına bayram alışverişine çıkmış. Canlı bombanın üzerine atlarken yalvarıyor. Ne olursun patlatma diye. Ben o çocukları düşünüyorum gözlerinin önünde anneleri öldü. Ne sevinçle çıkmıştı. Bayram kıyafeti alacaktı onlara."
HEM ÖLDÜRÜP HEM ANIYORLAR
Eronat, Diyarbakır'ın Koşuyolu Parkı'nda 2006 yılında bombanın patladığını ve 7'si çocuk 11 vatandaşı kaybettiklerini belirterek, "Enteresan olan bombayı patlatan terör örgütü, fakat terör örgütünü destekleyen bir siyasi parti gidip oraya yaşam hakkı anıtı dikiyor. Hani Güneydoğu'da bir deyim vardır. Kurtla beraber kuzuyu avlar, sonra koyunla oturur ağlar. Bunlarınki de o hesap hem öldürüyorlar, hem de gidip her yıl anıyorlar" dedi.
12-13 yaşlarında çocukların dağa çıkarıldığını, dağda öldüğünü belirten Eronat, hiçbir annenin çocuğunun daha çıkmasını istemeyeceğini söyledi. 12 yaşındaki çocukların çeşitli vaatlerle kandırıldığını ifade eden Eronat şunları söyledi:
"Efendim diyorlar ki kendi rızaları ile çıktılar. Bundan 1-2 ay önce bir N.Ç. davası yaşandı Türkiye'de. Bu davada içimizi en çok acıtan karar N.Ç'ye tacizde bulunan yetişkin erkekler, ceza aldı ama N.Ç.'nin de kendi rızası olduğu söylendi. Buna bütün siyasiler, bütün partiler karşı çıktı. Terör örgütünü destekleyen siyasi parti de karşı çıktı ve ben onları alkışladım. Çok olumlu bir yaklaşımdı. 12 yaşındaki bir genç kızın tabiki rızası olamaz çocuk o genç kız demeyeceğim. E peki 12-13-15 yaşında dağa çıkan çocuğun rızası nasıl olabilir?"
EYLEME GÖNDERDİKLERİ ÇOCUKLARA ETEK GİYDİRİYORLAR
Eronat, çocuklara hiç kızmadığını ve onların daha çocuk olduğunu belirterek, çocukların yaptıklarına bazılarının sivil itaatsizlik dediğini söyledi. Eronat, şöyle dedi:
"Bunu diyenler eylemlere gönderdikleri çocuklarımıza etek giydiriyorlar. Eşarp giydiriyorlar, sivil itaatsizlik diyorlar ama sivil hayatlarında bile makam araçlarından inmiyorlar. Eyleme gönderdikleri çocuklarla kendi çocuklarını karşılaştırın bakalım. Eyleme gönderdikleri çocuklar gariban ailelerin çocukları, onların parmakları kopsun, kendi çocukları da özel okurlarda okusun, hatta yurtdışında, İngiltere'de, Almanya'da okusun. Bir araştırın bakalım kimler ziyan oluyor oralarda kendileri keyiflerini çatsınlar. Bizim çocuklarımız, gençlerimizde dağlarda, eylemlerde ziyan olsun. Molotof atarken parmakları kopsun, bombalarda parçalansınlar. Ben bu eylemlere katılan çocukların hiç birine kızamıyorum, hiç birinden nefrette etmiyorum.12-13 yaşındaki çocuktan nefret edemem ben. Benim yüreğim oğlumun ve 12-13 yaşındaki çocukların sevgisiyle o kadar rahat ki, nefretle, kızmakla bu yüreği ağırlaştıramam."
ONLARIN ANNE BABALARI DA AĞLIYOR
Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, bombalı saldırıda yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı dileyerek konuşmasına başladı. Toprak, şöyle dedi:
"Bu kavga neden? Bunun bir nihayet bulması gerekiyor. Onların terörist olarak cenazeleri geldiğinde onların da anne ve babaları da ağlıyor. Anne ve babaları başta olmak üzere sevgiyi, şevkati, merhameti bunu çocuklarımıza hissettirerek onları kaybetmeyelim, onların sonu olamayan bir yola girmesine engel olalım."
DAĞA GİDENLERİ, ANNE VE BABALARI GETİRSİNLER
Vali Toprak, operasyonların durması için eylemler yapan barış annelerine seslenerek,şöyle dedi:
"Devletimize, milletimize yönelen saldırılarda operasyonlar olduğunda anneler ve babalar oraya gidiyor. Diyorlar ki operasyonlar olmasın. Peki biz bu gücümüzü, bu sesimizi operasyon olmadığı dönemlerde, o dağa çıkmış, bir vesileyle orada bulunan terörist diye anılan kişileri, gençleri oradan buraya getirmek için niye gayret etmiyoruz. Niye gücümüzü, gayretimizi annelerin ağlamaması için harcamıyoruz. Bunun gereğini derhal yapmalıyız. Eğer ki biz anne, babalar olarak zara gören anneler, babalar olarak şahadete eren çocuklarımızın yakınları olarak içimiz kan ağlıyorsa, orada terörizm faaliyetine girenlerin anne ve babalarının da lütfen buna bir çare olmak için gerekli noktalara götürsünler ve oraya gidenleri buraya getirsinler. O yolun sonu olmadığını görsünler."
Anne ve babaların çocuklarına dikkat etmesi konusunda uyaran Vali Toprak, "Bu anne ve babalarımızı da kullananlar da akıllarını başlarına alsınlar. Onlar geleceklerini güzel kılmak adına o gençlerimizi kendi emellerine alet ederek onların hazin sonunu da, aileleri birlikte hazırlıyorlar. Kendileri de bülbül yuvalarında, kafeslerinde güzellikler içerisinde yaşamaya ve her türlü imkanı kullanmaya devam ediyorlar. Allah bir gün bunun hesabını sorar, kanun da soruyor" diye konuştu.
Terörist eylemlerde öldürülen bir teröristin annesinin nasıl kandırıldığına ekranlarda şahit olduklarını hatırlatan Toprak, "Anneler, babalar lüften çocuklarınıza sahip çıkın ve onların bir an önce sıcak yuvalarına sağ salim dönüp devletimizin sıcak yuvasına dönmelerine gayret ediniz, eğer öyle olmazsa onların sonu da hazin olacak" uyarısında bulundu.
Tören Güzel Sanatlar Lisesi, halk müziği korosunun seslendirdiği türkülerle son buldu.
Diyarbakır'ın merkez Yenişehir İlçesi'nde 3 Ocak 2008 günü kentin en kalabalık yerlerinden biri olan Selahattin Yazıcıoğlu Caddesi'nde bir dershanenin önüne park edilen bomba yüklü araç, askeri servis otobüsünün geçişi sırasında PKK'lı terörist Erdal Polat tarafından uzaktan kumandayla patlatıldı. Patlamada dershane öğrencileri Eren Şahin, Rıdvan Süer, Ferhat Mutlu, Engin Taşkın, Salih Ekinci, Melek İpek ve Diyarbakır adliyesinde çalışan Cengiz Kaya yaşamını yitirirken, 30'u asker 67 kişi yaralandı.
İLK TÖREN OLAY YERİNDE
Patlamada yaşamını yitirenler, saldırının 4'üncü yıldönümünde iki ayrı törenle anıldı. Olay yerinde yapılan anmaya, saldırıda oğlu Eren Şahin'i kaybeden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, ölen öğrencilerden Rıdvan Süer'in babası Şemsettin Süer, ölenlerin yakınları, öğrencilerin arkadaşları ve dershane öğrencileri katıldı. Öğrenciler patlamada yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu tişört giyerken, ellerinde de çiçeklerle süslenmiş fotoğraflarını taşıdı. Olay yerine başta Milletvekili Eronat olmak üzere katılanlar karanfiller bıraktı.
Patlamada yaşamını yitirenler için ikinci tören Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Merkezi'nde devam etti. Buradaki törende saldırıda yaşamını kaybedenlerin yakınları ile milletvekili Oya Eronat, gözyaşlarına boğuldu. Konuşma yapmak üzere kürsüye davet edilen Milli Eğitim Müdürü Zülfü Toman duygulanarak konuşma yapamadı.
MİLLETVEKİLİ ANNE GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Patlamada oğlunu kaybeden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, konuşurken zaman zaman gözyaşlarını tutamadı. Gençlerin tuzağa düşürüldüğünü söyleyen Eronat, şöyle dedi:
"Evlatlarımızı elimizden alan bombalı terör saldırısının 4'üncü yılı. Derler ki zaman her şeyin ilacıdır, ama bu evladını kaybedenler için tam tersi. Zaman geçtikçe özlem daha çok artıyor, zamanla özlem doğru orantılı yaralarımız iyileşti unuttuk, anneler için geçerli değil. Kim için hak aradığı belli olamayan, aslında çok da belli olan eli kanlı örgüt, başta uyuşturucu ticareti olmak üzere illegal yolardan kendi elindeki yüksek kazancı kaybetmemek için bizim çocuklarımızı hiç acımadan katletmiştir. Eren Şahin ile katledilen bu 7 kişi yalnız değildir. İstanbul'da Serap Eser var. Molotof kokteyli ile yakıldı. Hikayesi Eren'inkine çok benziyor, o da dershaneden dönüyordu, elinde kitapları var. Birçoğunuz dershaneye gidiyorsunuz amaçlarınız var. Üniversiteye hazırlanıyorsunuz. Serap'ın da hikayesi de aynı. Siirt'te 4 genç kızımız öldürüldü. Hikayeleri enteresan onların da üniversite hikayesi bir arkadaşları üniversite sınavını kazanıyor. Arkadaşları ile birlikte dışarıda yemek yemek istiyor. Babasının arabasının anahtarını alıyor. Yemeğe giden kız sayısı 4 değil 6, diğer 2 kızın hikayesi de o kadar acı ki, 4 genç kıza 200'den fazla kurşun sıkılmıştı. Diğer 2 kız hani bazı acılar ölümden beterdir ya birinin bacağı kesildi, diğeri de belden aşağı felç ama biz sadece 4 genç kızı biliyoruz. Bingöl'deki Hatice Anne çocuklarına bayram alışverişine çıkmış. Canlı bombanın üzerine atlarken yalvarıyor. Ne olursun patlatma diye. Ben o çocukları düşünüyorum gözlerinin önünde anneleri öldü. Ne sevinçle çıkmıştı. Bayram kıyafeti alacaktı onlara."
HEM ÖLDÜRÜP HEM ANIYORLAR
Eronat, Diyarbakır'ın Koşuyolu Parkı'nda 2006 yılında bombanın patladığını ve 7'si çocuk 11 vatandaşı kaybettiklerini belirterek, "Enteresan olan bombayı patlatan terör örgütü, fakat terör örgütünü destekleyen bir siyasi parti gidip oraya yaşam hakkı anıtı dikiyor. Hani Güneydoğu'da bir deyim vardır. Kurtla beraber kuzuyu avlar, sonra koyunla oturur ağlar. Bunlarınki de o hesap hem öldürüyorlar, hem de gidip her yıl anıyorlar" dedi.
12-13 yaşlarında çocukların dağa çıkarıldığını, dağda öldüğünü belirten Eronat, hiçbir annenin çocuğunun daha çıkmasını istemeyeceğini söyledi. 12 yaşındaki çocukların çeşitli vaatlerle kandırıldığını ifade eden Eronat şunları söyledi:
"Efendim diyorlar ki kendi rızaları ile çıktılar. Bundan 1-2 ay önce bir N.Ç. davası yaşandı Türkiye'de. Bu davada içimizi en çok acıtan karar N.Ç'ye tacizde bulunan yetişkin erkekler, ceza aldı ama N.Ç.'nin de kendi rızası olduğu söylendi. Buna bütün siyasiler, bütün partiler karşı çıktı. Terör örgütünü destekleyen siyasi parti de karşı çıktı ve ben onları alkışladım. Çok olumlu bir yaklaşımdı. 12 yaşındaki bir genç kızın tabiki rızası olamaz çocuk o genç kız demeyeceğim. E peki 12-13-15 yaşında dağa çıkan çocuğun rızası nasıl olabilir?"
EYLEME GÖNDERDİKLERİ ÇOCUKLARA ETEK GİYDİRİYORLAR
Eronat, çocuklara hiç kızmadığını ve onların daha çocuk olduğunu belirterek, çocukların yaptıklarına bazılarının sivil itaatsizlik dediğini söyledi. Eronat, şöyle dedi:
"Bunu diyenler eylemlere gönderdikleri çocuklarımıza etek giydiriyorlar. Eşarp giydiriyorlar, sivil itaatsizlik diyorlar ama sivil hayatlarında bile makam araçlarından inmiyorlar. Eyleme gönderdikleri çocuklarla kendi çocuklarını karşılaştırın bakalım. Eyleme gönderdikleri çocuklar gariban ailelerin çocukları, onların parmakları kopsun, kendi çocukları da özel okurlarda okusun, hatta yurtdışında, İngiltere'de, Almanya'da okusun. Bir araştırın bakalım kimler ziyan oluyor oralarda kendileri keyiflerini çatsınlar. Bizim çocuklarımız, gençlerimizde dağlarda, eylemlerde ziyan olsun. Molotof atarken parmakları kopsun, bombalarda parçalansınlar. Ben bu eylemlere katılan çocukların hiç birine kızamıyorum, hiç birinden nefrette etmiyorum.12-13 yaşındaki çocuktan nefret edemem ben. Benim yüreğim oğlumun ve 12-13 yaşındaki çocukların sevgisiyle o kadar rahat ki, nefretle, kızmakla bu yüreği ağırlaştıramam."
ONLARIN ANNE BABALARI DA AĞLIYOR
Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, bombalı saldırıda yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı dileyerek konuşmasına başladı. Toprak, şöyle dedi:
"Bu kavga neden? Bunun bir nihayet bulması gerekiyor. Onların terörist olarak cenazeleri geldiğinde onların da anne ve babaları da ağlıyor. Anne ve babaları başta olmak üzere sevgiyi, şevkati, merhameti bunu çocuklarımıza hissettirerek onları kaybetmeyelim, onların sonu olamayan bir yola girmesine engel olalım."
DAĞA GİDENLERİ, ANNE VE BABALARI GETİRSİNLER
Vali Toprak, operasyonların durması için eylemler yapan barış annelerine seslenerek,şöyle dedi:
"Devletimize, milletimize yönelen saldırılarda operasyonlar olduğunda anneler ve babalar oraya gidiyor. Diyorlar ki operasyonlar olmasın. Peki biz bu gücümüzü, bu sesimizi operasyon olmadığı dönemlerde, o dağa çıkmış, bir vesileyle orada bulunan terörist diye anılan kişileri, gençleri oradan buraya getirmek için niye gayret etmiyoruz. Niye gücümüzü, gayretimizi annelerin ağlamaması için harcamıyoruz. Bunun gereğini derhal yapmalıyız. Eğer ki biz anne, babalar olarak zara gören anneler, babalar olarak şahadete eren çocuklarımızın yakınları olarak içimiz kan ağlıyorsa, orada terörizm faaliyetine girenlerin anne ve babalarının da lütfen buna bir çare olmak için gerekli noktalara götürsünler ve oraya gidenleri buraya getirsinler. O yolun sonu olmadığını görsünler."
Anne ve babaların çocuklarına dikkat etmesi konusunda uyaran Vali Toprak, "Bu anne ve babalarımızı da kullananlar da akıllarını başlarına alsınlar. Onlar geleceklerini güzel kılmak adına o gençlerimizi kendi emellerine alet ederek onların hazin sonunu da, aileleri birlikte hazırlıyorlar. Kendileri de bülbül yuvalarında, kafeslerinde güzellikler içerisinde yaşamaya ve her türlü imkanı kullanmaya devam ediyorlar. Allah bir gün bunun hesabını sorar, kanun da soruyor" diye konuştu.
Terörist eylemlerde öldürülen bir teröristin annesinin nasıl kandırıldığına ekranlarda şahit olduklarını hatırlatan Toprak, "Anneler, babalar lüften çocuklarınıza sahip çıkın ve onların bir an önce sıcak yuvalarına sağ salim dönüp devletimizin sıcak yuvasına dönmelerine gayret ediniz, eğer öyle olmazsa onların sonu da hazin olacak" uyarısında bulundu.
Tören Güzel Sanatlar Lisesi, halk müziği korosunun seslendirdiği türkülerle son buldu.