Bakan Çağlayan, '1. Akdeniz Sanayi Yatırımları Zirvesi'ne Katıldı

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bugün dünyanın birçok ülkesinin yaşam savaşı verdiğini, bazı ülkelerin ise ameliyat masasında olduğunu belirterek, dünya ekonomisinin ciddi bir daralma içine girdiği ortamda Türkiye'nin büyüme rekorları kırdığını ve bu başarısını özellikle Akdeniz çanağındaki dostlarıyla paylaşmak istediğini söyledi.

Bakan Çağlayan, '1. Akdeniz Sanayi Yatırımları Zirvesi'ne Katıldı
'1. Akdeniz Sanayi Yatırımları Zirvesi', Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği'nin (ASCAME) desteğiyle Mersin'de gerçekleştiriliyor. Dün başlayan ve yarın sona erecek olan zirvenin Akdeniz İhracatçı Birlikleri toplantı salonundaki bugünkü bölümüne Ekonomi Bakanı ve AK Parti Mersin Milletvekili Zafer Çağlayan da katıldı. ASCAME üyesi 23 ülkeden yabancı konukların yanı sıra Dünya Serbest Bölgeler Federasyonu (FEMOZA) Başkanı Juan Torrents, LaskiyeTicaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı ve ASCAME Yatırım Komisyonu Başkanı Farouk Joud, ANIMA Başkanı Wafaa Sobhy, ASCAME Başkanı ve İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş ile Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu da zirvede yer alan isimler oldu. Aynı zaman ASCAME Sanayi Komisyonu Başkanlığı'nı yürüten MTSO Başkanı Şerafettin Aşut'un açılış konuşmasıyla başlayan zirvede, Akdeniz ülkelerinin güç birliği yapması gerektiği vurgulandı. Zirvede uzun bir konuşma yapan Bakan Zafer Çağlayan, Türkiye'nin gösterdiği gelişim, Akdeniz çanağındaki ülkelerde yaşanan sıkıntılar ile dünyanın girdiği darboğaz üzerinde durdu. Bugün dünyanın birçok ülkesinin yaşam savaşı verdiğini, bazı ülkelerin ise şu anda ameliyat masasında olduğunu ifade eden Bakan Çağlayan, yapılacak olan ameliyatın sonuçlarının da belli olmadığına işaret etti. Yunanistan'ın örnek gösteren Çağlayan, Yunanistan'ın yapılacak olan operasyondan başarılı çıkıp çıkamayacağı belliolmadığını ve orada yaşananların sadece o ülkeyi ilgilendirmediğini kaydetti. Yunanistan ekonomisinde yaşanacak ve yaşanan bu olumsuz gelişmelerin özellikle Yunanistan'a kredi desteği vermiş, o ülkenin devlet kağıtlarını almış olan Almanya'yı, Fransa başta olmak üzere Avrupa'nın çok büyük ülkelerini ciddi anlamda tehdit etiğinin altını çizen Çağlayan, şu anda dünyanın başının en büyük belasının ise işsizlik olduğunu dile getirdi. Dünya ekonomisinin ciddi bir daralma içine girdiğini vurgulayan Çağlayan,"2008'de başlayan bu küresel kriz, 2009'da Başbakanımızın ifadesiyle Türkiye'yi teğet geçti. Başbakanımız bunu söylerken bıyık altından gülenler bugün mutlaka mahcup olmuşlardır. Türkiye, 2008'de Amerika'da emlak piyasasında başlayan, tüm dünyayı kasıp kavuran, dünya ekonomisini, ticaretini oldukça geri götüren ve son yüzyılın en büyük depremlerinden biri olarak gözüken bu ekonomik krizi 2009 yılı itibariyle atlatmış, hedeflerini, amaçlarını ve ekonomik alandaki faaliyetlerini oldukça geliştirmiş, süreklibüyüyen bir ülkedir. Tabi biz çok krizler yaşadık. 2001 krizini yaşadık. O krizin sebebi olarak o günün şartlarında dönemin cumhurbaşkanının dönemin başbakanına bir anayasa kitapçığını fırlatması gösterildi. O gün böyle bir krizin faturası anayasa kitapçığı değil, cumhurbaşkanı o dönemde gül dahi atsaydı o kriz çıkmak mecburiyetindeydi. Çünkü Türkiye ekonomisi yönetilemez hale gelmişti. Çünkü Türkiye maalesef siyasi istikrardan süratle uzaklaşmış, elinde bir ekonomik programı bulunmayan ve dünya üzerindekredibilitesi son derece zayıflamış olan bir ülkeydi. Ama bakın bugün dünyanın içinde bulunduğu bu önemli darboğazın içinde Türkiye ekonomisi 2011 yılının ilk çeyreğinde dünyanın büyüme şampiyonu olmuştur. Aynı başarı 2011'in ikinci çeyreğinde de ortaya çıkmıştır. İlk çeyrekteki yüzde 11,6 büyüme, ikinci çeyrekte yüzde 8,8 büyüme dolayısıyla Türkiye ekonomisini hem dünyanın en önemli ekonomilerinden biri haline getirirken diğer taraftan da ilk 6 ayda yüzde 10,2 gibi rekor bir büyümeyle karşı karşıyagetirmiştir. Bu Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarının, bölgesinde güçlü bir ülke olmasının ve yaş ortalaması 28 olan 74 milyonluk genç nüfusunun vermiş olduğu kazanımlardır. Türkiye elde etmiş olduğu bu kazanımlarını ve başarılarını dostlarıyla, kardeşleriyle paylaşmak istiyor" dedi. Afrika ve Ortadoğu ülkelerini yüzyıllardır sömüren gelişmiş ülkeleri eleştiren Çağlayan, geçmişte Afrika kıtasını ciddi anlamda sömürmüş, tüm zenginliklerine el koymuş olanlar bugün hala eski alışkanlıklarına devam ettiklerini belirtti. Demokrasi ve değişiminin yaşandığı, birtakım hak ve özgürlüklerin dile getirildiği, Arap Baharı rüzgarlarının estiği bir ortamda bugün geçmişteki alışkanlıklarını terk etmeyen birçok batılı ülkenin, buralarda yeraltı zenginliklerini gördüğünü ifade eden Çağlayan, "Ama bubölgede her zaman barışın ve huzurun kurulmasından yana olmuş, 600 yıl 3 kıtada hüküm süren ve hiçbir şekilde sömürgecilik anlayışı yapmayan koca Osmanlı İmparatorluğu'nun torunları olan bizler batılılardan farklı noktaya bakıyoruz. Aslında aynı yere bakıyoruz ama gördüğümüz şeyler farklı. Özellikle Afrika'daki ülkelere, Ortadoğu'daki bazı ülkelere baktığımızda onlar yeraltındaki petrol, maden gibi zenginlikleri görürken, biz ise yerin üstündeki insan kaynağını görüyoruz. Bizim bugün bütün çabamız oülkelerdeki kardeşlerimizin barış ve huzur içinde yaşaması ve ekonomik yaşamdan hak ettikleri en fazla payı almasıdır. Aramızdaki bakış açısı budur" diye konuştu

Batılı ülkelerle Türkiye'nin bakış farkına Libya'yı örnek gösteren Zafer Çağlayan, "Bugün ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşayan Libya çeşitli batı ülkelerinde 168 milyar dolarlık paraya sahip olan bir ülkedir. Bugün Libya Devleti 168 milyon dolara hatta 168 bin dolara bile muhtaç vaziyettedir. Biz, Ramazan ayında Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak gıda ve insanı ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Libya'ya 300 milyon dolarlık destek verdik, 100 milyon dolarını da nakit olarak gönderdik. Biz 'komşusu açyatarken tok yatan bizden değildir' anlayışına sahibiz. Bugün Libya'nın 168 milyar dolar mevduatını almış, yıllardır bundan beslenen ve bu parayı bir kaldıraç etkisiyle 1 trilyon dolarlık kredi pastasına çeviren batılı ülkeler, hatta Türkiye'den rol kapmak üzere Başbakanımızın ziyaretinden 1 gün önce o ülkeye gidenler, bugün Libya'nın hakkı olan parasını vermekten hala imtina ediyorlar. Bu para kuruşuna kadar Libyalıların parasıdır. Bu paranın nemasından da yine bu ülkeler ve bankaları gelir elde ederken,bunun bir tek kuruşunu Libya'ya ve Libyalılara göndermiyorlar. Demokrasi, insan hakları, birlik-beraberlik deyince kimin ne davranış içinde olduğunu ortaya koymak adına bunları söyledim" ifadelerini kullandı

Akdeniz çanağındaki ülkelerin birlik içinde olmasının önemine değinen Çağlayan, bugün dünya ekonomisinin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaydığına dikkati çekti. Çağlayan, şunları söyledi: "Geçen sene Türkiye'nin gelişmesinden rahatsız olanlar Türkiye'nin ekseninin kaydığını ifade ediyorlardı. Doğrudur bir eksen kayması var ama kayan eksen dünya eksenidir. ABD başta olmak üzere dünyanın gelişmiş 7 ülkesinin dünya ekonomisinden almış olduğu pay, her geçen yıl daha da azalmaktadır ve şimdi yapılan hesaplara göre 2030 yılında dünya ekonomisinin dünya milli gelirinin yaklaşık yüzde 65'i bugün Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz çanağının içinde olduğu gelişmekte olan ülkelerde olacaktır.Bugün artık gelecekte dünyanın ekonomisini belirleyecek olan gelişmekte olan ülkeler ve şu anda gelişen ülkeler olacaktır. Birlik ve beraberlik içinde birbirimizin artılarını paylaşarak, birbirimizin eksilerini birlik beraberlik içinde artıya dönüştürecek bir yapının içinde olmamız gereken günlerden geçiyoruz. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman dostlarının yanında olmuştur, olmaya da devam edecektir. Akdeniz bölgesi de doğrudan yatırım anlamında her türlü kabiliyete, altyapıya ve üst yapıyasahip. 2010 yılında dünyada dolaşan doğrudan sermaye yaklaşık 1,2 trilyon dolardı. Bunun bu yıl 1,5 trilyon dolara yaklaşacağı ifade ediliyor. 2003 yılında Akdeniz bölgesine toplam 12,6 milyar dolarlık doğrudan yatırım gelirken, 2007 yılında bu rakam 65 milyar dolar seviyesine gelmiştir. 2010 yılında bölgede yaşanan sıkıntılar, küresel krizin ortaya çıkardığı gelişmelerle bu rakam biraz düşüş kaydetmiştir. Bu rakamları kendi potansiyelimizi net bir şekilde ortaya koyabilmek için veriyorum. Bu konuda hertürlü tecrübemizi biz paylaşmaya hazırız." "AKDENİZ'İ DÜNYANIN CAZİBE MERKEZİ HALİNE GETİRECEK GÜCE SAHİBİZ" Yeni dönemde çok önemli çalışmalar yapacaklarını, Ekonomi Bakanlığı'na bağlı olan Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü'nün Türkiye'nin yeni teşvik haritasını ve yeni teşvik sistemini ortaya koyacağını anlatan Bakan Çağlayan, Türkiye'yi yatırım cennetine çevirecek düzenlemeleri hayata geçireceklerini bildirdi. Serbest bölge kavramını da artık değiştireceklerini yeni nesil serbest bölgeler ve özel ekonomik serbest bölgeler kuracaklarını kaydeden Çağlayan, bu gelişmelerin bölgeye katkısının büyük olacağınısöyledi. Akdeniz bölgesini dünyanın bir cazibe merkezi haline getirebilecek olan her türlü güce ve imkana sahip olduklarının altını çizen Çağlayan, sözlerine şöyle devam etti: "Ama yeter ki bu konuda imkanlarımızı beraber değerlendirebilelim. Hepimiz birbirimizin parçasıyız, tarihi, kültürel çok önemli dostluklarımız, birlik beraberliğimiz var. Bu, çok önemli başarılara imza atacağımızın bir göstergesidir. Türkiye'nin zenginliği Akdeniz bölgesinin zenginliği, gücü Akdeniz'in gücüdür. Bu çerçevedeki güç birliğimiz bu bölgenin var olan potansiyellerini çok daha fazla artırma, yükseltme imkanına sahip olacaktır. Bugün Türkiye elde ettiği siyasi istikrar, ekonomik istikrarladünyanın birçok bölgesinde örnek gösterilen ve ekonomisi, siyasi istikrarı bir rol model haline getirilmiş olan bir ülkedir." ASCAME Başkanı ve İTO Başkanı Murat Yalçıntaş da Akdeniz ülkelerinin birlik-beraberliği üzerinde durdu. Yalçıntaş, "Akdeniz olarak önemli bir aileyiz, çünkü medeniyetlerin beşiği Akdeniz coğrafyası ve bizler bu coğrafyanın insanları olarak birbirimize bazen kızsak, sık sık kavga etsek de bütün özelliklerini içimizde taşıyoruz ve bu özellikleri iyi bir şekilde güzelliğe çevirmenin en önemli yolu da bir olmaktır. Bizler ne kadar birlik içinde olursak o kadar fazla güçlü oluruz, o kadar başarılıçalışmalarda bulunuruz. Akdeniz'deki sıkıntıların en büyüğü biraz bizde de olan bir sıkıntı ne yazık ki Akdeniz havzasındaki gelir dağılımı tam da arzu ettiğimiz şekilde değil. Akdeniz'in kuzeyi yani güney Avrupa ülkeleri daha zengin, Akdeniz'in güneyi yani kuzey Afrika ülkeleri biraz daha fakir. Yapmamız gereken ve ASCAME olarak en çok çalıştığımız bu Akdeniz'in beraberce kalkınmasını sağlamak ve bu gelir dağılımını da mümkün olduğu kadar eşitlemeye çalışmak. Akdeniz havzasında zor günler var. 12. yüzyıldayaşamış büyük Türk düşünürü Genceli Nizami, 'Bağı süsleyen bülbüldür fakat inciri kargalar yer' demiş. Akdeniz havzasının bülbülleri bizleriz, bu ülkelerde yaşayan, çalışan insanlar, alın teri ile bir şeyler üreten insanlar, emek koyan insanlar bizler bülbülleriz ama ürettiğimiz güzellikleri, meyveleri dışarıdan gelen kargaların yemesine izin vermemek lazım. Bunun yolu da birlik olmaktır" dedi. Zirvenin önemli konuklarından FEMOZA Başkanı Juan Torrents ise Akdeniz ülkelerinin her zaman güçlü olmak zorunda olduklarını dile getirerek, birlikte mücadele etmek gerektiğini vurguladı ve "Gelecek Akdeniz ülkeleri için ilerleyecek" ifadelerini kullandı. Zirvede konuşan Laskiye Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Joud ile ANIMA Başkanı Wafaa Sobhy de beklentileri ve sıkıntılar konusunda bilgilerini paylaştılar.
Kaynak: İHA