"yumurta İsterken Tavuk Gibi Gıdaklayanlar Oldu"

Türkiye ile Almanya arasında 50 yıl önce imzalanan Türk iş gücü antlaşmasıyla başlayan göç, acı tatlı birçok yaşam öyküsünü de barındırıyor.

Amaçları çalışıp para biriktirmek ve daha iyi imkanlara kavuşmak olan Türklerden bir bölümü memleketine dönerken, ailelerini de yanına getirenlerin büyük çoğunluğu Almanya`da yaşamayı sürdürüyor. Göç sürecini yaşayan birinci nesil gurbetçilerden Kalak çifti de hikayelerini paylaştılar.Yaz aylarını Türkiye`de, kışları ise Almanya`da geçiren ve gurbet öyküsü 47 yıl önce başlayan Hamdi Kalak, yola çıkarken tek amacının biraz para biriktirmek ve bir ev alabilmek olduğunu belirterek, bazı Alman firmaların Türk işçileri garda bandolarla karşıladığına şahit olduğunu söyledi.Memleketini geride bırakarak binlerce kilometrelik uzun bir yolculuğa çıkanların amacının ``daha iyi bir hayat`` olarak özetlenebileceğini dile getiren Kalak, ``Ben de bahçıvan kadrosunda gitmiştim. `Çiçek dikilecek, çayır biçilecek` dediler. Fakat öyle olmadı direkt inşaatlara gönderdiler. Nereye yönlendirirlerse çalışmak zorundaydık. Biraz daha para biriktirelim derken ailemizi de getirdik, çocuklarımızla yaşamaya başladık`` dedi.Yaklaşık 6 ay çalıştıktan sonra ailesini de yanına aldığını anlatan Kalak, ``İlk etapta ev sorunu yaşadık. Ev büroları vardı ve buralara hava parası vermek gerekiyordu. Evin özelliğine göre paranın miktarı değişiyordu. Bu bürolardan birinden ev buldum, sonra eşim ve iki kızımı Almanya`ya getirdim. İlk dönemlerde çok katlı binalar yoktu, Türkler geldikten sonra inşaatlar hızlandı, evler yükselmeye başladı`` diye konuştu.Almanya`da Türklerin karşılaştığı en büyük sorunun dil olduğunu vurgulayan Kalak, sözlerini şöyle sürdürdü: ``Her şeyden önce dil önemliydi, Almanca olmadığı için uyum zorlaşıyordu. Zamanla dil sorununu bir nebze olsun çözdük. Almanca`yı öğrenenler uyum sürecini daha kolay atlattı. Bizim çocuklarımız yani ikinci nesil de bu konuda şanslıydı. Onlar Almanca`yı daha kolay öğrendi. Dil sorununu çözdükten sonra Almanlar`a Türk kültürünü ve yemeklerimizi tanıtmaya başladık. Birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızı düğünlerimize davet ettik. Şu anda Almanla evli çok sayıda Türk var.İki kız çocuğum Türkiye`de dünyaya geldi, oğlum ise Almanya`da doğdu. Eşimin işe girmesi için çocuklara yuva bulmamız gerektiğini söylediler. Uzun bir süre yuva aradık ve sonunda bulduk. Sonrasında eşim de işe girdi.`` İlk dönemlerde alışveriş yapmakta zorlandıklarını kaydeden Kalak, ``Yumurta isterken tavuk gibi gıdaklayan, sütü anlatmak için inek taklidi yapanlar oldu. Bende bir keresinde yağ almak istedim anlatamadım, evden tencereyi alıp geldim`` dedi.Berlin`de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg`de oturduklarını belirten Kalak, Türkiye`ye kesin dönüş yapmayı düşünmediklerini söyledi

-``Almanca bilmediğimiz için hayat çok zordu``- Fatma Kalak da Ankara`dan Almanya`ya ilk gittiğinde çok korktuğunu, uzun süre yeni hayatına alışmaya çalıştığını ifade ederek, ``Almanca bilmediğimiz için hayat çok zordu. Derdimizi anlatabilsek yardımcı oluyorlardı, ancak konuşamıyorduk, işaret diliyle anlaşıyorduk`` diye konuştu.Almanca bilmediği için alışverişte ve sosyal hayatta bazı sorunlar yaşadıklarını anlatan Fatma Kalak, şu anısını paylaştı: ``Bir arkadaşım eşi işe gittikten sonra yemek yapmaya başlamış, evde tuz yok. Markete gittiğinde tuzun paketini ve Almanca nasıl söylendiğini bilmediği için derdini anlatamamış. Eve geri dönüp tuzun kabını getirmiş ve tuzu bu sayede alabilmiş. İlk dönemlerde tek bir Türk bakkalı vardı ben de alışverişimi oradan yapıyordum. Alman marketlerine gittiğimde istediğimi bulamıyordum.`` Almanya`da yaşamaya başladıktan sonra bir televizyon fabrikasında çalışmaya başladığını kaydeden Kalak, ``İşe ilk başladığımda `eyvah` dedim, nasıl alışacağım. Diğer çalışanlar `korkma, zamanla sende diğerleri gibi olacaksın` dediler. Yaklaşık 15 yıl aynı yerde çalıştım ve sonra emekli oldum`` dedi.Yaz aylarını Türkiye`de geçirdiklerini anlatan Kalak, Almanya`ya çok alıştıklarını, çocukları da orada olduğu için Türkiye`ye dönme fikrine sıcak bakmadığını dile getirdi.Fatma Kalak, ``Gideli 40 yıl olmuş, artık her yerine alıştık. Rahatımız iyi çevremiz geniş, Türkiye gibi yaşantımız var`` diye konuştu

-``Türkler artık misafir işçi olarak görülmüyor``- Türkiye`den Almanya`ya göç sürecini değerlendiren Türk-Alman Dayanışma ve Entegrasyon Derneği (TANDEM) Başkanı Doç. Dr. Nail Alkan, 31 Ekim 1961`de ``Türk İşgücü Antlaşması`` ile başlayan göçün bu yıl 50. yılı olduğunu söyledi.Misafir işçi olarak giden Türklerin Almanya`yı ikinci vatan olarak görüp buraya yerleşmeye karar verdiklerini anlatan Alkan, ``Birkaç yıl kalıp para kazanıp Türkiye`de ev ve araba alma amacında olan Türkler bugün Almanya`da 3 nesildir yaşıyor. Günümüzde Almanya`da 1 milyonu Türk asıllı olmak üzere 2.7 milyon Türk bulunuyor`` dedi.Türkiye`nin hemen her bölgesinden özellike kırsal kesimden işçilerin Almanya`ya göç ettiğini belirten Alkan, Almanya`nın bazı şehirlerinde Türkiye`nin değişik bölgelerinden gelen insanların olduğunu bildirdi.Türklerin en başta dil sorunu olmak üzere yabancı bir ülkeye ve topluma entegrasyon sorunuyla karşı karşıya kaldığını ifade eden Alkan, şunları kaydetti: ``İkinci nesilde mevcut olan kimlik karmaşası Türklerin karşılaştığı sorunlardan diğeri. İkinci kuşak Türk gençlerinde çoğu zaman birinci nesilde olduğu gibi bir vatan hasreti görülmüyor. Zira onların büyük bir kısmı Almanya`da doğmuş ve birinci nesil kadar Türkiye`ye bir bağları yok.Almanya`daki Türkler artık ilk yıllarda olduğu gibi `misafir işçi` olarak görülmüyor. Bugün Almanya`da özellikle ikinci ve üçüncü nesilden olmak üzere kültür, sanat, spor ve siyaset alanında birçok başarılı Türk bulunuyor. Bunun yanı sıra son 2-3 yıldır yeni bir olgu karşımıza çıkıyor, `Çift Yönlü Göç Olgusu`. 1960`lı yıllarda mesleki ve ekonomik açıdan geleceklerini Almanya`da arayan Türkler bugün mesleki ve ekonomik açıdan geleceklerini Türkiye`den arıyorlar.`` Kendisinin de 24 yıl Almanya`da yaşadıktan sonra Türkiye`ye dönmeye karar verdiğini dile getiren Alkan, bütün eğitim hayatının Almanya`da geçtiğini, eğitimli ya da eğitimsiz Türkler`in Almanya`da hep ``öteki`` olarak algılandığını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA