Başbakan Yardımcısı Babacan Antalya`da

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomik sorunların olabileceğini, çaresiz çözümsüz bir sorunun olmadığını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Babacan Antalya`da
Babacan, "dünyanın güvendiği Dolar ve Euro`yu pervazsızca basıp dağıtmak, dünya ekonomisini riskli bir döneme sokuyor. Dünya güçlü siyasi liderlere muhtaç. Büyük ekonomilerde, güçlü ekonomilerde güçlü liderlik gerekiyor. Halkımız daha kazanamadan harcıyor. 2 bin lira maaşı var, 3 bin lira harcıyor ve borçlanıyor, borç biriktiriyor. Buna dikkat etmek lazım. Önümüzdeki dönemde öyle rahat, ufuk açık değil. Bir israf ekonomimizin olmaması gerekiyor. Tabi ki günlük hayatımızın gereği neyse harcayacağız, bukonuda en ufak bir yavaşlamaya tedirginliğe gerek yok, çünkü bizim ekonomik altyapımız sağlam. Dışarıda fırtınalar kopar, deprem olur ama biz yapıyı sağlamlaştırdık çok şükür" dedi. Saat 13.00`de Antalya Havalimanına inen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan`ı, Antalya Vali Yardımcısı Recep Yüksel, AK Parti Antalya Milletvekili Menderes Türel, İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz ve partililer karşıladı. Bakan Babacan, daha sonra Aksu ilçesi Çalkaya Mahallesindeki Güzelyurt Camiinde öğle namazını kıldı. Cami çıkışında mahalleliler, Başbakan Yardımcısı Babacana, `Siz bizim mahallemizin bakasınız. Sorunlarımız var. Çözmenizi istiyoruz. Mahallemizdeki üst geçit ve 3B sorununuçözmenizi talep ediyoruz. Her şeyimiz size bağlı` diyerek dert yandılar. Başbakan Yardımcısı Babacan, mahallelinin isteklerini Antalya Valisi Ahmet Altıparmak ile görüşeceğinin sözünü verdi

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ardından ATSO yönetimi ve üyeler ile ATSO Başkanı Çetin Osman Budak`ın odasında 1 saat basına kapalı görüştü. Babacan daha sonra Meclis Toplantı Salonu`nda iş adamlarına seslendi. Antalya`nın belki bir turizm merkezi olarak akla geldiğini belirten Babacan, "Türkiye`nin en çok turizmine hizmet veren şehri Antalya. Ancak Antalya aynı zamanda da tarım, sanayi bir ticaret kenti. Antalya ekonomisinin bir çeşitliliği var. Gittikçe güçlenen bir şehrimiz.Ankara`dan Antalya`yı yakından takip ediyoruz. Atacağımız adımlar, alacağımız kararlar varsa bu adımları atıyoruz. Antalya`nın potansiyelinin olduğuna inanıyorum. Bundan 5 sene sonra Akdeniz`in belli başlı modern şehirlerinden birisi olarak dünyada tescil edilmiş olacak" dedi. ÇARESİZ ÇÖZÜMSÜZ BİR SORUN YOKTUR İçinde bulunulan ortama bakıldığı zaman sıra dışı bir ortamdan geçildiğine dikkati çeken Babacan, "Dünya daha önce görülmemiş türden ekonomik ve finansal sorunlarla karşı karşıya. Yanı başımızda Avrupa`da yaşananlar türünün ilk örnekleri olarak görebiliriz. Bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Her karar mekanizmasında biz varız. Türkiye dünyanın en büyük 16. ülkesi ama en büyük 10 ekonomisi olmayı hedeflemiş bir ülkeyiz. Dünya ile yoğun şekilde entegre olmuş ülkemizin dünyadaki ve Avrupa`dakigelişmelerden tamamen dışında kalması mümkün değildir. Yaşanan sorunların temelinde siyasi karar alma mekanizmalarının çalışmadığı çalıştırılamadığı görülmektedir. Ekonomik sorunlar olabilir. Çaresiz çözümsüz bir sorun yoktur. Çözüme ulaşabilmek için siyasi karar mekanizmalarının karar alması somut adımlar atması gerekiyor. Yoksa sorunlar tekrar tekrar gündeme geliyor. Yangını küçükken kova ile söndürebilirsiniz. 1 saat beklerseniz, bir gün beklerseniz yangın o binayı sarar. Daha sonra ne kadar müdahaleetseniz yangını söndüremezsiniz" diye konuştu. GÖZ GÖRE GÖRE PROBLEMLER BİRİKİYOR `Biz işadamlarını 2006- 2007 yılından bu yana sürekli uyarıyoruz` diyen Başbakan Yardımcısı Babacan, "Göz göre göre problemler birikiyor. Bu problemler hepimizin başına yarın ciddi işler çıkaracak. Ekonomik rakamlar ve göstergeler yanılmaz. Bazı ülkelerin sıkıntıları ortaya çıkacağı belliydi. Yıllardır o sıkıntılar vardı. O sıkıntıları çözmek için adım atmazsanız attığınız adımlar, aldığınız kararlar sıkıntıya daha da arttırıyorsa bu olanlara şaşırmamak lazım" şeklinde konuştu. Babacan, "Referandum ve genel seçimlerden güzel sonuçlar aldık. Halkın iradesi teveccühü güçlü şekilde ortaya çıktı. Türkiye bu sebeple ele kendi siyasi istikrar ve karar alma mekanizmalarının rahat çalışması sebebiyle pek çok ülkeden ayrışmış durumda. Gözümüzü kırpmadan en zor kararlar dahi alabilecek bir siyasi yapıya sahibiz. Çok hızlı karar alabiliyoruz. Biz hep uzun vadeli adımlar atıyoruz. Hep ileriye bakıyoruz. Korkmadan yürüyoruz. Uzun vadede milletimizin çıkarına işler yapıyoruz. Halkımız bunuanlıyor. Bu güven ilişkisini kurduktan sonra her şey kolaylaşıyor" dedi

PERVAHSIZCA PARA BASIP DAĞITMAK DÜNYA EKONOMİSİNİ RİSKE SOKUYOR `Bugün bakıyoruz, ABD`de kongre ve yönetim ayrı ayrı partilerde` diyen Babacan, "Her konuda kongre ve yönetimin oturup pazarlık yapması gerekiyor. Çok basit konularda bile. Tarihinde ilk defa kredi notu düştü ABD`nin. Yaşanan tartışmalar ABD`yi olumsuz etkiledi. Bunlar daha önce yaşanmayan gelişmeler. Öte yandan Avrupa`ya bakıyoruz. Avrupa`da durum çok farklı değil. AB 27 ülke, 27 meclis, 27 hükümet, karar alma mekanizmalarına bakıyorsunuz çoğu ülkede koalisyon hükümeti var. Bu hükümetler kararalamamaktan, adım atmakta korkuyorlar. Acaba bir karar alsam başıma bir iş gelir mi? diye düşünüyorlar. Bu noktada ekonomik sorunların çözülmesi mümkün olmuyor. Aya çıkmak, uzaya çıkmak gibi ince matematik işleri değil bu işler. Eğer bir ülkenin borcu çoksa, bütçe açığına dikkat etmesi lazım. Çok basit bir matematik hesabı lazım. Borcun sürekli yükseliyorsa, bunun önlemini almanız gerekir. Biz sağlamız diyorlar. Sağlamalık öyle lafla olmaz. Sorunu ortaya koyacaksın. Bunu göstergelerle göstermen gerekir.Fransa`da, İtalya`da açığı olan herkes tedbir alacak. Bize güvenmiyorsunuz. Tamam güvenelim siz de gerekeni yapın. Bize bir şey olmaz böyle bir dönemde değiliz. Herkes tedbirini alacak, açığı olanlar açığını kapatacak. Bize güvenmiyorsunuz. Mali bünyenizi sağlam tutun, dünya size güvensin. Borçlarının büyük bölümü yükselmiş ülkeler var. Birde bu Avrupa bölgesi ülkeleri tek para birimi kullanıyor. Borcu az olan ülke var, çok olan ülke var. Borcu yüksek olan ülkeler dönüyorlar Merkez Bankası`na hadi banapara basın. O para senin kendi paran değil ki. O tüm AB`nin ortak para birimi. Avrupa Merkez Bankası son bir haftadır, İtalya ve İspanya`nın kağıtlarını toplamaya başladı piyasadan. Karşılıksız para basıyor. Bastığı parayla devletlerin borçlanma kağıtlarını piyasadan topluyor ki borçlanma oluşmasın. Bastığın paranın değeri ne olacak ileride. Dolar diyorsun, Euro diyorsun, dünyanın en önemli para birimleri bunlar. Herkes buna güveniyor, saklıyor. Dünyanın güvendiği bir para birimine böylesine bir yaklaşım, pervasızca basıp dağıtmak, dünya ekonomisini riskli bir döneme sokuyor. Hükümetler bütçe açığını düşüremeyince Merkez Bankası karşılıksız para basıyor. Amerika`nın bir yıldır yaptığı bu. Açık kapanmayınca para basılıyor. Bu kadar çokborçlanırsanız, kendinize çeki düzen vereceksiniz. Ne yapılması gerekiyorsa acil yapılması gerekiyor. Merkez Bankası geçiçi bir süre yardımcı olabilir. Onun da sınırı var. Onu da uzun süre devam ederseniz sürekli basarsanız, yarın ciddi bir istikrarsızlık olur. Umarım olup bitenler ders olur. Herkes şapkasını önüne koyup, elini başının arasına alıp iyi düşünmelidir. Ya ben ne yapıyorum demelidir. Kendi siyasi partim mi yoksa ülkemin ekonomisi dünyanın ekonomisi mi ? Siyasi liderlerin önünde iki tercihivar. Alacakları kararlar zor ve can yakıcı olacak. Avrupa ve Amerika için acil reçeteler gerekiyor. Bunu ya bugünkü ya da yeni gelenler yapacak. Liderlerin partilerinin siyasi bekalarını bir kenara bırakıp, ülkeleri için dünya ekonomisi için doğruyu yapmaları gerekir. Bu dönem böyle bir dönem" şeklinde konuştu.

DÜNYA GÜÇLÜ SİYASİ LİDERLERE MUHTAÇ Türkiye olarak bu süreci yakından takip ettiklerini söyleyen Babacan, "Küresel karar mekanizmalarının içindeyiz. Çok sık telefon trafiği yapıyoruz. Merkez Bankası başkanımızı diğer Merkez Bankası başkanları ile çok sık sık bir araya geliyor. Çünkü bakıyorsunuz resmi söylemlere, `korkmuyoruz, dayanışma birliktelik gerekeni yapacağız` deniliyor. Ama kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarda endişeli bakışlar var. Soru işareti var. Bir yönsüzlük var. Buda bizi ürkütüyor. Dünya güçlü siyasi liderleremuhtaç. Büyük ekonomilerde, güçlü ekonomilerde güçlü liderlik gerekiyor. Biz bunu izliyor, gözlüyoruz. Kendi içimizde siyasi istikrarımız çok çok sağlam. Güven ortamı çok iyi. Halkımızın hükümete güveni tam. Bu güven ve siyasi istikrarın sağlamlığı ile biz bu türbülansa girmiş bulunuyoruz. Dünyada sıkıntılı döneme gireceği zaman bu uyarıları yapmak bizim görevimiz" şeklinde konuştu. DÜNYADA OLUP BİTENE KAYGISIZ KALAMAYIZ Babacan, "Dünyada olup bitene kaygısız kalamayız. Olup bitenin farkında olup tedbirlerimizi alacağız. İş dünyamız ona göre tedbirleri alacak. Mümkün olan en az zararla bu günleri geçirebilmektir. Bu ortamın orta ve uzun vadede Türkiye`de kalıcı bir etkisi olmayacaktır. Türbülans bittiğinde Türkiye sapa sağlam yoluna devam edecektir. Bunu 2008- 2009 döneminde yaşadık. Türkiye en hızlı çıkan ülke oldu. Hele hele biz bu sefer farklı bir yapıyla giriyoruz. Bankacılık sistemimiz çok sağlam. Bu türdalgalanmalarda bizim bankalarımızın bilançosuna bir şey olmaz" dedi. Piyasa dalgalanmalarından bankaların bilançolarına bir şey olmayacağını ifade eden Babacan, Kur hareketi tamam ama bizim bankalardaki kurlarda iniş çıkışların etkilemediğini söyledi

`BİZ NET DIŞ BORCUMUZU, HEMEN HEMEN SIFIRLAMIŞ DURUMDAYIZ` Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, tüm kamunun net dış borcunun hemen hemen sıfırlanmış durumda olduğunu belirterek,``Devletin, hazinenin bilançosuna baktığınızda, çok şükür şu anda geldiğimiz noktada hazinenin ne kadar döviz yükümlülüğü varsa yine devletin o kadar döviz varlığıdır. Biz net dış borcumuzu hemen hemen sıfırlamış durumdayız.Dış borç, yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ne kadar döviz borcu varsa, elinde o kadar döviz varlığı vardır. Dolayısı ile kur hareketlerinden hazine de etkilenmiyor.Eskiden öyle değildi. Biz devraldığımızda devletin borcunun 3`te 2`si döviz borcu idi. Biz ne yaptık, sürekli döviz borcumuzu kapattık, Türk Lirası borçlandık. Ve Türkiye Cumhuriyeti hazinesi ve tüm kamu sistemi olarak, bunun içine KİT`leri de katıyoruz, belediyeleri de katıyoruz, çünkü kamuya bütün olarak bakmak lazım, tüm kamunun net dış borcu hemen hemen sıfırlanmış durumda bugün. Dolayısı ile yapımız bugün eski dönemlere oranla çok daha sağlam. Bu sağlam yapı ile böyle bir ortamdayız. Ama geminiz nekadar sağlam olursa olsun, ne kadar güçlü olursa olsun, eğer denizde dalga varsa, denizde fırtına varsa, bu güçlü gemi biraz sallanır bunu hissedersiniz. Hani böyle gündüz denizin sakin olduğu dönemdeki gibi bir yolculuk olmaz ama önemli olan bu fırtına, sarsıntılar biraz sallanır ama sağlam bir şekilde yola devam edebilmektir. Türkiye`nin şu anda içinde bulunduğu pozisyon odur, yaptığı odur`` dedi

`ÇOK ŞÜKÜR BİNAMIZ SAĞLAM` Yanıbaşında olan depremin çevrede de hissedildiğine dikkati çeken Babacan, ``Ama önemli olan deprem olduğunda, binamız sağlam, binamızı güçlendirdik mi, kolonlarımız, betonarmemiz, kirişlerimiz sağlam mı? Önemli olan bu. İşte Türkiye bunu gerçekleştiriyor. Şimdi yanı başımızda deprem var. Bu depremi hissediyoruz ama çok şükür binamız sağlam. Bu şartlarda bu ortamda, bu küresel ortamda Türkiye`miz devam ediyor`` diye konuştu

- CARİ AÇIĞIMIZ VAR AMA FİNASMAN FAZLAMIZ DA VAR Türkiye ekonomisinin geçen yıl dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olduğunu ifade eden Babacan, cari açıkla ilgili şu bilgileri aktardı: ``Bu sene ilk çeyrekteki büyüme oranımız yüzde 11, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesiyiz. İşsizlik o kriz ortamından, 2008-2009 kriz ortamından mukayese ettiğimizde, 4 puan üzerinde çok şükür düşmüş durumda. Enflasyon hedeflerle uyumlu seyrediyor. Bakıyoruz, pek çok ekonomik gösterge hamdolsun Türkiye ekonomisinin çok iyi bir noktada olduğunu bize söylüyor. Amabir gösterge var, o da bizim de çok dikkat ettiğimiz ve üzerinde durduğumuz bir gösterge o da cari açık. Türkiye`ye giren dövizle çıkan döviz arasındaki dengeyle ilgili bir konu biliyorsunuz cari açık. Bütçe açığı ayrı, cari açık ayrı. Bütçe açığı devletin gelir gideri, ama cari açık Türkiye`nin tümü, devletiyle özeliyle sınırları çiziyorsunuz, o sınırlara giren dövizle alakalı bir konu. Cari açığımız var ama öte yandan da finansman fazlamız var. Yani ihracat, ithalat, turizm, bakıyoruz o dengede açığımızvar, ama finansmanda fazlamız var. Bir yandan cari açık var ama nasıl döviz rezervi yükseliyor sorusunun yanı bu, finansmanda fazlamız var.`` LİKİTİDE SORUNU Dünyada likitidenin çok bol olduğu, finansman sorununun da pek olmayacağı bir dönemin yaşandığına vurgu yapan Babacan, ``Bol likitide dünyada dolaştığı sürece bizim inşallah çok ciddi bir sıkıntımız bu konuda olmaz. Ancak gün gelip de bu likitidenin piyasadan çekildiği günler de gelecek. Bu artık 2013 mü olur, 2014 mü olur, 2015 mi olur, onu da kestirmek kolay değil. Dolayısı ile bizim şu andaki bakışımız, bu cari açığımızı basamak basamak tedbirci bir şekilde nasıl aşağı doğru çekebiliriz ki, hani güngelip de dünyadaki bol likitide döneminin bittiği günlerde, geri çekildiği günlerde bir problemimiz olmasın" diye konuştu

Babacan, "Bu dönemde tabi dikkat etmek gerekiyor. Bizim 2011 yılı için büyüme rakamımız geçen yıla göre daha düşük olacak. 2012`deki büyüme rakamımız da 2011`e kıyasla biraz daha düşük bir rakam olacak. Çünkü otobanda giderken artık yoğun inşaatların olduğu, hatta yolun yer yer tek şeride düştüğü bir dönem var önümüzde. Şimdi otobanda 120 ile gittiğiniz hızla, yol tek şeride düşerken aynı hızla gideyim derseniz Allah korusun yol kazası olur. Dolayısı ile vites düşürerek, biraz hızımızı düşürerek ama buönümüzdeki dünya konjoktürünün nispeten sıkıntılı olduğu dönemde ihtiyatlı bir şekilde ama yine mesafe kaydederek, yine büyüyerek, daha makul oranlarda büyüyerek bu önümüzdeki birkaç yılı geçirmeliyiz. Tabi daha makul büyüme oranı diyoruz, biz geçmişimizle mukayese ettiğimizde. Ama yine Avrupa`nın Türkiye en hızlı büyüyen ülkelerinden birisi olacak. 2011`de de böyle 2012` de de böyle, 2013 dede böyle. Ama nedir, belki 8-9 büyümeler değil. Daha düşük, daha ihtiyatlı ama daha sağ salim bu dönemi geçirelim.Amacımız inşallah bu olacak" dedi

`EN KIDEMLİSİ BAŞBAKANIMIZ` `Başbakanımızın tabiri ile artık bugün ustalık dönemi` diyen babacan,"Tabi büyük konuşmamak lazım ama bu bir avantaj. Bilgi tecrübe bir avantaj. G 20 masasına liderler oturuyor bakıyorum, aramızda en kıdemli Başbakanımız. Bir Suudi Arabistan Krali var, tabi o ayrı bir sistem. Monarşi ülkesi olduğu için oradaki sistem farklı. Ama etrafında oturanların en kıdemlisi Suudi Arabistan`dan sonra en kıdemlisi Başbakanımız. Bakanlar Kurulu Toplantısında oturuyoruz, etrafımıza bakıyorum. Suudi Arabistan`ın maliyebakanı yine en kıdemli. O da aileden uzun yıllar maliye bakanlığı yapıyor ama ondan sonra biz ordayız. Dolayısı ile bu da bir avantaj. Yani çok sık hükümetlerin değiştiği ülkelerde, yönetimlerin bakanların çok sık değiştiği ülkelerde de bu bir problem haline gelebiliyor. Yani bakıyorsunuz, bir yılda iki hükümet değişiyor. Japonya`da 3 yılın, 5. Başbakanı ve ayrılacağını da ilan etti. Şimdi ya seçime gidecekler, ya da meclis yeni bir hükümet belirleyecek. Şimdi bu trübülansta zaten adam işi öğrendim ettim,ekibimi kurdum diyene kadar 6 ay geçiyor. 6 ay sonra ne değişecek? Dolayısı ile biz süreklilik sağlamıyor. Ama biz bakıyoruz çok şükür merkez bankası ekibimiz 8-9 yılı geçti. BDDK ekibimiz 8-9 yıllık ekip. Hükümet öyle. Yani çok şükür ekonomi yönetimi Türkiye`de oldukça tecrübeli ve belli badirelerden geçmiş belli tecrübeleri yaşamış bir ekip. Bu da Türkiye`nin önemli bir avantajı. İnşallah biz hep beraber işimize sahip çıktıktan sonra, hep beraber dikkatli bir şekilde bu dönemi yönettikten sonra Türkiyedediğim gibi bundan önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de en hızlı şekilde toparlanıp, ekonomik yapısını en güçlü şekilde bu dönemden çıkaran ülke olacaktır. Çünkü zeminimiz buna müsait, reformlarımızı yapmışız. Yunanistan`da yeni özelleştirme idaresi kuruluyor. O da IMF, Dünya Bankası, AB zoruyla. Özelleştirme idaresi diye bir yapı ve kültür yok. Biz 30 milyar dolar özelleştirme yapmışız.Çünkü özel sektöre geçtikten sonra işletmeler daha verimli çalışıyor. İki kere iki dört eder gibi kesin.Özelleştirmeden ne geçtiyse önce gidip şu borcumuzu ödeyelim arkadaşlar dedik. Milli gelirimizin yüzde 74`üydü devraldığımızda. Bu yıl sonunda yüzde 46`ının altına düşüyor. Amerika`da yüzde 100, İtalya da yüzde 120 gibi rakamlar. Borç stoğu düşecek. Biz, diyoruz ki Türkiyenin uzun vadeli faizler dikkat edin. Faiz düştü son iki hafta içinde. Trüblans var ama hazinenin borçlarının faizleri düşüyor. Türkiye`nin bütçe açığı çok düşük, inşalah daha da düşüreceğiz. Doğal olarak hazine borçları faizdendüşüyor" şekinde konuştu.

`DAHA DÜŞÜK FAİZ ÖDÜYORUZ` En önemli risk göstergesinin bir ülke için faizler olduğuna dikkati çeken Babacan," Fiyatlar isterseniz hisse senedi diyin, isterseniz döviz fiyatı diyin, fiyatlar arz talep ve diğer şartlarda oluşur. Ama risk göstergesi o ülkenin faizidir. Dolayısı ile çok şükür Türkiye ekonomisinin sağlamlığının en öneli göstergesi bu. İtalyası, İspanyası bizden daha yüksek faiz ödüyor. Biz Euro bazında borçlanıyoruz. İtalya`nın ispanyanın kendi parası. Sıkıştınca bastığı para, ama biz onlardan daha düşükborçlanıyoruz. Euro bazında. Bu bizim paramız değil. Cari açığımız var. Cari açık var, kendi paramız değil. Ama borçlanırken İspanyadan, İtalya`dan daha düşük faiz ideödüyoruz. Bu işte bütün bunlar Türkiye ekonomisinin gücüyle ilgili, temelinin sağlamlığıyla ilgili çok önemli göstergeler. Şu dönemde Türkiye nispeten az etkilendi ise Merkez Bankamızın doğru ve zamanında attığı kararlar bunda çok çok etkili oldu" dedi. Babacan,"Tabi dünya konjonktürünü iyi takip edip, dünya konjonktüründeki inişleri ve çıkışları zamanında yakalamak gerekiyor. Mesela biz kasım ayına baktığımızda Türkiye`nin gerçekten iç piyasa kaynaklı çok hızlı büyüme ama bunun yanında bazen de ilave sıkıntılı bir tablo görüyorduk. İç piyasanın bu kadar hızlı gitmesi özellikle halkımızın borçlanarak harcaması, geçen sene tüketici kredisi 43 milyar arttı. Bu sene Temmuz sonuna kadar 34 milyar arttı. Eksinin üzerine ilave borçtan bahsediyorum tüketicikredilerinde. Halkımız daha kazanamadan harcıyor. 2 bin lira maaş var, 3 bin lira harcıyor. Ve borçlanıyor, borç biriktiriyor. Buna dikkat etmek lazım. Önümüzdeki dönemde öyle rahat ufuk açık değil. Daha dirençli yollar var. Burada özellikle borçlanma konusuna dikkat etmek lazım. Bir israf ekonomimizin olmaması gerekiyor. Tabi ki günlük hayatımızın gereği neyse harcayacağız, bu konuda en ufak bir yavaşlamaya tedirginliğe gerek yok, çünkü bizim ekonomik altyapımız sağlam. Dışarıda fırtınalar kopar ,depremolur ama biz yapıyı sağlamlaştırdık çok şükür. Korkmamak lazım. Ama ölçülü gitmek lazım, verim ekonomisi, israf ekonomisi değil. Türkiye` de görmeyi arzu ediyoruz. Herkes ayağını yorganına göre uzatırsa inanın Türkiye`de hiçbir problem olmaz. Sadece ayağınızı yorganınıza göre uzatın. Türkiye olarak devlet olarak hükümet olarak biz devlet bütçesinde ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız inşallah Formül bu reçete bu" diye konuştu.

Konuşmaların ardından ATSO Başkanı Budak, Babacan`a plaket takdim etti. Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.
Kaynak: İHA