Ak Partili İyimaya, Yemin Etmeyen Chp’Lilere İsmet İnönü’Nün Sözünü Hatırlatı
AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya, Türkiye‘nin ilk defa parlamenter boykotu 1969’da yaşadığını hatırlatarak, dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün konuşmasında, ‘Milletvekilliğinin temel görevi parlamentoya devamdır, ödevini yapmaktır’ sözünü hatırlattı.
AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya, Türkiye‘nin ilk defa parlamenter boykotu 1969’da yaşadığını hatırlatarak, dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün konuşmasında, ‘Milletvekilliğinin temel görevi parlamentoya devamdır, ödevini yapmaktır’ sözünü hatırlattı.
İyimaya, TV8’de Erkan Tan’ın sorularını cevapladı. İyimaya, Türkiye‘nin ilk defa parlamenter boykotu 1969’da yaşandığına belirterek, “O dönemde Adalet Partisi, Başbakan Süleyman Bey, İnönü de ana muhalefet partisi lideri. İnönü’nün basına açık grupta konuşması var, diyor ki; ‘Milletvekilliğinin temel görevi parlamentoya devamdır, ödevini yapmaktır.’ O zamanın CHP Genel Başkanı ile şimdiki CHP arasındaki paradoks zannediyorum tarihsel bir not olarak siyasi tarihe düşülebilir.” dedi.
CHP’nin son yaşanan olaylarla ilgili çözümün iktidar partisinden gelmesini beklediğine işaret eden İyimaya, “Bu sorunun başında, ortasında, sonunda biz yokuz. CHP kendini siyasetsizliğe kilitledi. Çilingiri de kendisi olacak. İşlediği hatadan daha erdemli bir tavırdır bu. Çıkmazdan kendileri çıkabilir. Bu sıcaklık içerisinde hukuki düzenlemenin mümkün olacağını zannetmiyorum. Türkiye’de tutukluluk hukukunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunlar reform anlayışı içerisinde çözülür.” ifadesini kullandı.
CHP PARADOKS İÇİN
CHP’nin paradoks içinde kaldığına işaret eden İyimaya, şunları söyledi: “Birinci paradoks; CHP 4 dönemdir dokunulmazlığın anayasadan kaldırılmasını istiyor. Şimdi ise tutuklu milletvekillerinin tutukluluğu kaldırılsın demesi, kendi söylemi ile çelişiyor. Dokunulmazlığı isteyip niye bunu istiyorsunuz? 2. paradoks ise 2 arkadaşın aday gösterilmesinin sonucunda yargı kararına saygılıyız dendi. Şu anda tersine bir söylem geliştirdi. Demokrasi sorunu olarak ortaya koyuyor bunu; ama demokrasi CHP’yi yalanlıyor. 2 arkadaşın suçu demokrasi yükündendir. Darbe ve otoriter rejim isteğidir. Yürürlükteki hukuka göre tahliye edilmesi demokrasi ile doğrudan ilgili değildir.”
Mill iradenin iki kişinin salıverilmesine indirilemeyeceğine işaret eden İyimaya, “Bir muhalefet partisinin temel fonksiyonu, iktidarı denetlemektir. Bu imkanları yok edecek tavra girme ve paradokslar ontolojik sorun oluyor. Bu süreçte siyaset kurumunun çözüm bulması lazım.” sözlerini kaydetti.
İyimaya, CHP’nin yemin etmeme durumunun uzun sürmesi halinde başvurulmaması gereken yaptırımlara başvurulabileceğini ifade etti. İyimaya, şunları dile getirdi: “Yemin etmemiş kişi parlamento hukuku sonucu göreve başlayamaz, parlamentoya devam etmemiş sayılır. Kendi kusurunuzla ortaya çıkardığınız problemin sonucuna katlanırsınız. Tutuklu olanlar meşru mazerete sahiptir; ama dışarıdan olanların mazereti yoktur. Bir partinin olmaması veya kısmen devam etmemesi parlamentonun çalışmasını engellemez. Milletvekilliklerinin düşme durumu var; ama böyle bir sürece gidileceğini zannetmiyorum. CHP bu durumdan kurtaracaktır kendini. Uzun sürmesi halinde başvurmaması gereken yaptırımlara başvurma gereği duyulabilir. Hukuk verileri olan bir söylemdir. 15 Temmuz’a gelindiğinde 5 bileşim devam etmemiş olursa sonraki yemin dahi bunun sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Türkiye’nin buna mecbur kalmayacağını umuyorum. Eğer yemin etmeme uzarsa anayasa ve parlamento hukukunun araçları yaptırımda kullanılabilir.”
İyimaya, TV8’de Erkan Tan’ın sorularını cevapladı. İyimaya, Türkiye‘nin ilk defa parlamenter boykotu 1969’da yaşandığına belirterek, “O dönemde Adalet Partisi, Başbakan Süleyman Bey, İnönü de ana muhalefet partisi lideri. İnönü’nün basına açık grupta konuşması var, diyor ki; ‘Milletvekilliğinin temel görevi parlamentoya devamdır, ödevini yapmaktır.’ O zamanın CHP Genel Başkanı ile şimdiki CHP arasındaki paradoks zannediyorum tarihsel bir not olarak siyasi tarihe düşülebilir.” dedi.
CHP’nin son yaşanan olaylarla ilgili çözümün iktidar partisinden gelmesini beklediğine işaret eden İyimaya, “Bu sorunun başında, ortasında, sonunda biz yokuz. CHP kendini siyasetsizliğe kilitledi. Çilingiri de kendisi olacak. İşlediği hatadan daha erdemli bir tavırdır bu. Çıkmazdan kendileri çıkabilir. Bu sıcaklık içerisinde hukuki düzenlemenin mümkün olacağını zannetmiyorum. Türkiye’de tutukluluk hukukunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunlar reform anlayışı içerisinde çözülür.” ifadesini kullandı.
CHP PARADOKS İÇİN
CHP’nin paradoks içinde kaldığına işaret eden İyimaya, şunları söyledi: “Birinci paradoks; CHP 4 dönemdir dokunulmazlığın anayasadan kaldırılmasını istiyor. Şimdi ise tutuklu milletvekillerinin tutukluluğu kaldırılsın demesi, kendi söylemi ile çelişiyor. Dokunulmazlığı isteyip niye bunu istiyorsunuz? 2. paradoks ise 2 arkadaşın aday gösterilmesinin sonucunda yargı kararına saygılıyız dendi. Şu anda tersine bir söylem geliştirdi. Demokrasi sorunu olarak ortaya koyuyor bunu; ama demokrasi CHP’yi yalanlıyor. 2 arkadaşın suçu demokrasi yükündendir. Darbe ve otoriter rejim isteğidir. Yürürlükteki hukuka göre tahliye edilmesi demokrasi ile doğrudan ilgili değildir.”
Mill iradenin iki kişinin salıverilmesine indirilemeyeceğine işaret eden İyimaya, “Bir muhalefet partisinin temel fonksiyonu, iktidarı denetlemektir. Bu imkanları yok edecek tavra girme ve paradokslar ontolojik sorun oluyor. Bu süreçte siyaset kurumunun çözüm bulması lazım.” sözlerini kaydetti.
İyimaya, CHP’nin yemin etmeme durumunun uzun sürmesi halinde başvurulmaması gereken yaptırımlara başvurulabileceğini ifade etti. İyimaya, şunları dile getirdi: “Yemin etmemiş kişi parlamento hukuku sonucu göreve başlayamaz, parlamentoya devam etmemiş sayılır. Kendi kusurunuzla ortaya çıkardığınız problemin sonucuna katlanırsınız. Tutuklu olanlar meşru mazerete sahiptir; ama dışarıdan olanların mazereti yoktur. Bir partinin olmaması veya kısmen devam etmemesi parlamentonun çalışmasını engellemez. Milletvekilliklerinin düşme durumu var; ama böyle bir sürece gidileceğini zannetmiyorum. CHP bu durumdan kurtaracaktır kendini. Uzun sürmesi halinde başvurmaması gereken yaptırımlara başvurma gereği duyulabilir. Hukuk verileri olan bir söylemdir. 15 Temmuz’a gelindiğinde 5 bileşim devam etmemiş olursa sonraki yemin dahi bunun sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Türkiye’nin buna mecbur kalmayacağını umuyorum. Eğer yemin etmeme uzarsa anayasa ve parlamento hukukunun araçları yaptırımda kullanılabilir.”