'Bu ülke hepimizin'

BDP Grup başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Vatan toprakları üzerinde ameliyat yaptırmayız" sözlerine yanıt verdi. Demirtaş, "Ameliyat yapmak isteyen yok. Başbakan'ın bu ülkeyi sanki birileri bölmeye çalışıyor da o kurtarmaya çalıyor gibi bir havaya girmesini doğru bulmuyoruz. Bu ülke hepimizindir"dedi.

"Demokratik Özerklikte vergi vermeyeceğiz" tartışmaları ile ilgili ise Demirtaş, "Özerk yönetimlerde de vergilerin bir kısmı merkeze aktarılır bir kısmı yerelde kalır. Vergi vermemek diye bur durum yoktur özerkliklerde"dedi. BDP Grup başkanı Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın, "Bzı şeyler Öcalan'ı aşmış" sözleri ile ilgili ise, "Sayın Öcalan Kürt sorunu konusunda en önemli aktör. PKK üzerinde hakimiyeti bilinmeyen bir şey değil. Hükümette zaten kendisi ile diyalog içerisinde ise bu nedenle bu sebeple diyalog içerisindedir"dedi. İçişleri bakanı İdris Naim Şahin'in BDP ile görüşülmeyeceğini açıklamasına ise, Demirtaş, "BDP ile görüşmemek ben bu sorunu çözmüyorum demektir. Öylesi bir dönemde BDP ile görüşmüyoruz demek BDP hedef göstermektir. Bütün olup bitenlerden BDP' yi sorumlu tutmaktır"diye konuştu.

"BDP VE KÜRTLER HEDEFE KONULUYOR"
Diyarbakır'da bulunan ve parti toplantısı için Gülten Kışanak ile birlikte Ankara'ya giden BDP'nin Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, havaalanında DHA muhabirine gündem ile ilgili açıkmlamalarda bulundu. Demirtaş, 14 Temmuz'da Silvan'da yaşanan olay ve sonrası gelişmelerin son derece dikkat çekici olduğunu belirterek, "14 Temmuz ile ilgili Silvan'da yaşanan operasyon sonrasında yaşanan kayıplar ve bunun üzerinde yapılan siyasal açıklamalar sanki hepsi bir kurguymuş ve önceden planlanmış gibi hissiyata kapılıyor insan. Çünkü bakıyoruz o operasyonu yapan, yaptıran hükümetin kendisi. 3 gündür devam eden bir operasyon söz konusu. Operasyon sonucunda 13 asker, 2'si PKK'li olmak üzere 15 kişi yaşamını yitirdi. 5 cenaze kayıp. Son derece kritik bir dönemde çok krtik bir operasyon yapılıyor. Bunun üzerine operasyonun sonuçlara üzerine Hükümet yeni siyasi kararlar alıyor. Şimdi operasyonları yapan yaptıran BDP değil. Bu operasyonların yapılmasına karar veren yada destekleyen Kürtlerde değil. Ama operasyon sonrasında BDP ve Kürtler hedefe konuluyor. Sanki bütün sorumluluk BDP'deymiş gibi fatura Kürtlere çıkarılmaya çalışılıyor ve bunun üzerinde bugüne kadar hükümetin atmakta tereddüt ettiği veya açılım adı altında açmaya çalıştığı projeler bir anda değişiyor ve güvenlik konsepti devreye giriyor. Bu nedenle aklımıza doğrusu şöyle bir soru takılmıyor değil. Hükümet bir şekilde açılımdan veya yeni anayasadan vazgeçmek için bahane arıyordu Silvan'daki acı olay bir şekilde bunu bahane edildi, gerekçe edildi. O nedenle hükümet bu konuda hesap verecekse kamuoyuna açık bir şekilde hesap vermeli. İçişleri bakanlığı, Genelkurmay ayrı ayrı soruşturma yürüttüler. Oradan ne çıktı sonuçları nedir bütün açıklığı ile kamuoyuna açıklanmalı. Yani biz soruşturmadan yansıyan kısımları ile tatmin olmuş değiliz. Orada ne oldu ne bitti hepsini açıklaması lazımdır"dedi.

"HÜKÜMETÖCALAN'DAN NE BEKLİYORDU OLMADI"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son gelişmeleri değerlenrdirirken, yaşanan olayların Öcalan'ı aştığı yönendeki değerlendirmesi üzerine Demirtaş, "Hayır böyle bir yaklaşımın doğru olduğunu düşünmüyorum. Sayın Öcalan Kürt sorunu konusunda en önemli aktör. PKK üzerinde hakimiyeti bilinmeyen bir şey değil. Hükümette zaten kendisi ile diyalog içerisinde ise bu nedenle bu sebeple diyalog içerisindedir. Ben doğrusu Başbakan' ın şunu açıklamasını beklerim. Öcalan'dan ne bekliyorlardı da olmadı. Bunu açıklasınlar bizde bu konuda her halde farklı şeyler söyleyebiliriz"dedi. Meclise girmeleri ve yeni anayasa için AK Parti grubu ile görüyşmelerin devam edecebileceği söyleyen Demirtaş, şöyle konuştu:

"AK PARTİ GRUBU İLE GÖRÜŞMELER DEVAM EDEBİLİR"
"AK Parti grubu ile görüşmeler devam edebilir. Biliyorsunuz İçişleri bakanının bu konuda bir açıklaması oldu. Muhalefet partileri ile görüşülecek BDP bunun dışında tutulacakmış. Tabi ki bizim sayın İçişleri bakanı ve Hükümet ile görüşme isteğimiz nur yüzlerini görmek için değil, Türkiye'nin en önemli sorunlarını konuşmak tartışmak için siyaset yapıyoruz. Türkiye'de Kürt sorunu çözülecekse bunun için çözüm arayışı olacaksa BDP ile görüşmemek ben bu sorunu çözmüyorum demektir. Güvenlik konsepti ile bakıyorum demektir. Bunun dışında hiç bir bakış açım yok demektir. Bu nedenle bu tutumu bu tavrı hükümetin temel olarak artık 90'lı yıllardaki gibi artık güvenlik politikalarına teslim olmakla özdeş olarak değerlendiriyoruz. Öylesi bir dönemde BDP ile görüşmüyoruz demek, BDP'yi hedef göstermektir. Bütün olup bitenlerden BDP' yi sorumlu tutmaktır. Bizimle görüşmeyeceğini ifade eden İçişleri Bakanına sormak istiyoruz. Silvan'da ölen 13 askeri BDP' mi oraya gönderdi, sen mi oraya gönderdi. Onların ailesine biz mi önce hesap vereceğiz sen mi önce hesap vereceksin. Eğer ortada bir sorumluluk varsa öncelikle bu hükümetin sorunudur. Oradaki 13 askerin ölümünden birinci derecede siz sorumlusunuz. Topu niye BDP' ye atıp niye BDP' ile görüşmüyoruz deyip sorumluluk BDP' de gibi görüyorsunuz. Doğrusu böyle bir saçmalığı ve hakareti asla kabul etmiyoruz. Meclise dönüp dönmeme konusunda bizim için yeni bir değerlendirme söz konusu değil. Bir Ekim'e daha zaman var. Siyasi gelişmelere göre tekrar tekrar değerlendirme zamanımız vardır."

"DEMOKRATİK ÖZERKLİKLİKTE VERGİ VERMEME DİYE BİR DURUM YOKTUR"
BDP Grup Başkanı Selahattin demirtaş, Demokratik özerklik ve BDP'li Bengi Yıldız ile birlikte tartışma konusu olan, "Demokratik Özerklikte vergi vermeyiz" tartışmaları ile ilgili, "Tabi ki meseleler doğru anlaşılmak istenirse doğru kavramlarla ve doğru usluplar la tartışılır. Ama meseleyi anlama gayreti ve niyeti yok bir defa. Özerklik dediğimiz şey dünyanın bir çok yerinde uygulanıyor. Farklı modeller var. Türkiye'de bire bir aynısını uygulayacağız diye bir şey yok. Fakat, bizim partimizin proje olarak ortaya koyduğu şey en güçlü katılımcı bölgesel yerinden yönetim modelidir. Hem bölgeseldir, aynı zamanda yerel yönetimlerde yetki aktarımı devri olduğu için yerinden yönetimi güçlüdür. Yeni anayasa farklı şekilde tanımlanabilir. Önemli olan özüdür, uygulamasıdır. Kavramlara takılmamak lazım. Kaldı ki özerk yönetimlerde de vergilerin bir kısmı merkeze aktarılır bir kısmı yerelde kalır. Vergi vermemek diye bir durum yoktur özerkliklerde. Bütün toplumsal yönetimlerde hizmete karşılık toplumdan vergi alınır. O verginin belli bir kısmı yerelde kalır belli bir kısmı merkeze aktarılır. Bizim özerklik diye tanımladığımız modelde de elbette ki vergi sistemi, ekonomik sistemi de, sosyal kültürel yapıda bir bütün olarak idari modelde tümüyle katılımcılığı farklı esas alan devletin veya o yerel yönetimin sosyal politikalarını öne süren bir modeldir. Bu tür sığ tartışmaları doğru bulmayız. Başbakan' ın bu dakikaya kadarki açıklamaları da çok sığ olmuştur. Meseleyi anlamış olmasına rağmen çarpıtmaya çalışıyor"dedi.

"VATAN TOPRAKLARI ÜZERİNDE
AMELİYAT YAPMAK İSTEYEN YOK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,'ın, "Vtan toprakları üzerinde ameliyat yaptırmayaz" sözünüde değerlendiren Demirtaş, "Birincisi ameliyat yapmak isteyen yok. ikincisi sen bu ülkenin sahibi değilsin. Bu ülke ile ilgili sanki bu şekilde sanki birileri bölmeye çalışıyor da sen kurtarmaya çalıyorsun gibi bir havaya girmesini doğru bulmuyoruz. Son İmparator ruh halinden çıkması lazımdır kendisinin. Bu ülke hepimizindir. Ne kadar başkanınınsa o kadar da bizimdir. Bunu kafasından çıkarmaması lazımdır"dedi. PKK tarafından kaçırılın ve dün akşam görüntüleri Roj tv'de yayımlanan 2'si asker 3 kişinin serbest bırakılması için devreye girip girmeyecekleri ile ilgili bir soruyu ise Demirtaş, şöyle yanıtladı:

"KAÇIRILAN
ASKERLERİN BIRAKILMASI İÇİN KATKI SUNMAK İSTERİZ"
"Bize kaçırılan askerlerle ilgili her hangi bir talep olmadı. Ama, biz sonuçta o insanların sağ salim ailelere kavuşmasını istediğimizi ve beklentilerimizin bu olduğunu belirttik. Bu konuda hükümet askeri operasyonlar dışında başka seçenek denemek zorundadır. Böyle bir yol yöntem denenirse BDP' den destek istenirse sivil toplum örgütleri ile birlikte tabi ki bizde katkı sunmak isteriz. Nihayetinde bir insanın canı bizim için her şeyden önce kıymetlidir, değerlidir. Hükümet gibi yaklaşmayız olaya. Hükümetin umurunda değil, farkındayız. İnsan canının hiç bir şekilde önemi yok. Ama biz bu şekilde yaklaşmayız. Duyarlı yaklaşırız."