Aygan: Jitem’İn, Genelkurmay’In Bilgisi Haricinde Kurulduğu İddiası, Palavra
İsveç’te yaşayan PKK-JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan, JİTEM’in Genelkurmay’ın bilgisi haricinde kurulduğu açıklamasına tepki gösterdi.
İsveç’te yaşayan PKK-JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan, JİTEM’in Genelkurmay’ın bilgisi haricinde kurulduğu açıklamasına tepki gösterdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın,"JİTEM, İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay‘ın onayı olmadan Jandarma Genel Komutanlığı‘nın inisiyatifiyle kuruldu." açıklamasını Cihan Haber Ajansı’na değerlendiren Aygan, “Kimse artık bu palavraları yutmuyor.” dedi.
Emekli Albay ve eski JİTEM Grup Komutanı Arif Doğan’ın, “Bu teşkilatın kuruluşundan ve çalışmalarından herkesin haberinin olduğu” yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Aygan, “Arif Doğan, böyle konuşarak gerçeği söylemiştir. Arif Doğan’daki bu olumlu gelişme, bütün suçun alt düzeydeki personele yüklenmek istendiğini anlamış olmasından kaynaklanmış olabilir. Her ne sebeple olursa olsun olumludur.” diye konuştu.
JİTEM’in aslında iyi niyetlerle kurulduğunu savunan Aygan, kurumun sonradan bazı yanlış işlere bulaştığını söyledi.
Genelkurmay Başkanlığı’nın, TSK’nın beyni ve kalbi olduğunu ve kendisinden habersiz böyle bir iş yapılamayacağını yineleyen Aygan, “Sert bir disipline sahip TSK’nın bünyesinde, memleketin dört bir yanına kol-budak salan bir teşkilat kurulacak, yıllarca yasal ve yasal olmayan faaliyetlerde bulunacak, adına resmi maaş bordroları ve gizli, çok gizli evraklar düzenlenecek, resmi yazışmalarda ve telefon rehberlerinde adı geçecek; fakat, Genelkurmay’ın haberi olmayacak?..Kimse artık bu palavraları yutmuyor.”
Günahıyla, sevabıyla JİTEM ve faaliyetlerinin erkekçe masaya yatırılması, geçmişle hesaplaşılması, herkesin kendi payına düşen sorumluluğu yüklenmesi gerektiği ifade eden Aygan, “Kaldı ki; JİTEM‘in bütün faaliyetleri yasadışı veya memlekete, devlete zararlı faaliyetler değildi. JİTEM‘in bir sivil memuru olarak, payıma düşen tüm sorumlulukları üstlenmeye ve sonuçlarına katlanmaya varım. Genelkurmay Başkanlığı da kendi sorumluluğuna sahip çıkarak mesuliyetini kabul etmelidir. Geçmişin kir-pasından kurtulmak, yeni bir beyaz sayfa açılmak isteniyorsa, bu konuda dürüst olunacaksa kıvırmanın gereği yoktur.” şeklinde konuştu.
Yıllarca yapılanları birkaç “yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş itirafçı”nın üstüne yıkmanın dürüstlükle, ciddiyetle ve ahlakla bağdaşmayacağını vurgulayan Aygan, “Herkesi ve her kurumu; ciddiyete, samimi davranmaya, yalan-dolandan vazgeçmeye ve dürüst olmaya davet ediyorum.” dedi.
GENELKURMAY BAŞINDAN BERİ BİLİYOR; JİTEM’İ HEP KONTROLÜNDE TUTMAYA ÇALIŞTI
JİTEM’in kuruluşunun Genelkurmay’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ileri süren eski JİTEMci Aygan, JİTEM’in kuruluşundan sonra da Genelkurmay’ın denetimi altında olduğunu bazı hatıralarıyla delillendirmeye çalıştı.
1990 yılında Kars Çakmak Kışlası‘nda askerliğini “Tankçı Piyade Er” olarak ifa ederken, JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı Binbaşı Arif Doğan’ın kendisini telefonla arayarak, “Oğlum, seni yanımıza alacağız. Kabul edersen, Genelkurmay‘dan emir çıkarttırıp seni jandarma sınıfına geçirelim ve yanımıza alalım” dediğini aktaran Aygan, “Bir tankçı piyadeyi Jandarma sınıfına, JİTEM Grup Komutanı‘nın istek ve tavsiyesiyle geçiş yaptıran Genelkurmay‘ın JİTEM‘den haberi olmaz olur mu?” diye sordu.
Kuruluşundan haberdar olan Genelkurmay’ın, sonraki dönemlerde de çeşitli birimleri ve kuvvet komutanlıklarıyla denetlediğini ve faaliyetlerinden düzenli olarak haberdar olduğunu ileri süren Aygan, bu iddiasına dair hatıralarından bazı örnekler sundu.
KARA KUVVETLERİ’NDEN DENETLEME HEYETİ
1992’den sonra JİTEM Diyarbakır Grup Komutanlığı’nın, “Saraykapı” denilen yere, eski Jandarma alay binasına taşındığını ve kendilerinin o dönemde bu bölgede çalışırken Ankara‘dan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı‘ndan bir denetleme heyetinin geldiğini ve JİTEM‘i denetlediğini ifade eden Aygan, denetleme heyetinin başındaki albayın, kendisinin de içinde bulunduğu itirafçı-sivil memurlara hitaben, “Hiç kimse ‘ben bu görevden ayrılırım, Amerika’ya, Avrupa‘ya, şuraya-buraya giderim diye aklından geçirmesin. Bizim kolumuz uzundur, nereye gitseniz sizi buluruz” diye tehditvari bir konuşma yaptığını da aktardı.
“Genelkurmay Başkanlığı’nın bu denetleme heyetinden haberi yok muydu?” diye soran Aygan, Genelkurmay’ın, kendisine bağlı kuvvet komutanlıklarınca JİTEM‘i denetim altında tuttuğunu ve faaliyetlerinden haberdar olduğunu vurguladı.
Susurluk olayından sonra, Devlet Denetleme Kurulu tarafından yapılan soruşturmada JİTEM faaliyetleri ve personelinin adı anılınca Ankara‘dan sivil görev yapan Ufuk Yüzbaşı’nın Diyarbakır JİTEM Grup Komutanlığı‘na gelerek, kendisi dahil oradaki herkesin ifadesini formaliteden aldığını ileten Aygan, “Ankara‘dan JİTEM personelinin ifadesini alma yetkisiyle gelen bu yüzbaşıyı kim görevlendirdi? Bundan da mı haberleri yoktu?” diye sordu.
Aygan ayrıca, o dönem 7. Kolordu Komutanı olan Korgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, kolordu nizamiyesindeki görevli askerlere, ‘‘JİTEM personeli bıyık ve sakallı olarak gelirse, nizamiyeden içeri almayın‘‘ diye talimat verdiği bilgisi de vererek, bütün bunların, JİTEM’in, bilgi ve kontrol dâhilinde olduğunu vurguladı.
Aygan, ayrıca, 1993’te istihbarat teşkilatları ve birimleri arsındaki koordineyi sağlamak ve daha verimli bir hale getirmek amacıyla İstihbarat Koordinasyon Kurulu oluşturulduğunu ve de her ay Diyarbakır‘da Olağanüstü Hal Valiliği, Jandarma Asayiş Komutanlığı ve Kolordu Komutanlığı denetiminde MİT-Emniyet-JİTEM üçlüsünün bir araya gelerek istihbarat durum değerlendirmesi yaparak ortak raporlar hazırlandığını aktararak şöyle devam etti: “Bu toplantılardan da Genelkurmay Başkanlığı’nın haberi yok muydu? Kolordu Komutanı’na ‘’Bu JİTEM de neyin nesidir, ne işi var böylesi önemli bir toplantıda?’ diyemedi mi?” diye sordu.
JİTEM’İ KABUL ETSELER, BÜTÜN FAİLİ MEÇHULLERİ DE ÜSTLENMİŞ OLACAKLAR
Yetkili kurumların, JİTEM’i ve yaptıklarını inkârla ilgili süreci özetleyen ve bir erin bile dağıtım emrinden sorumlu ve haberdar olan Genelkurmay Başkanlığı’nın; onlarca subay, astsubay, uzman çavuş ve sivil personelin istihdam edildiği bir askeri istihbarat teşkilatından ‘haberdar değildim’ diyemeyeceğinin altını çizen Aygan, “JİTEM‘e akıtılan, milyarları bulan örtülü ödenekten, haber elemanlarına makbuz karşılığında verilen ikramiye ve maaştan haberdar değildim diyemez. Milyarlarca para ve JİTEM arabalarına verilen yakıtlar kimin cebinden veya bütçesinden çıktı?” diye ekledi.
“Genelkurmay‘ın JİTEM‘i inkâr etme imkânı kalmayınca, vaziyeti kurtarmaya çalışması, işi lokalleştirmeye, genelden özele indirgemeye çalışması başka sebeplerdendir.” diyen Aygan, şunları söyledi: “Eğer ‘JİTEM‘in kurulması için biz emir verdik, tüm faaliyetlerinden haberdar idik‘ derlerse; Eşref Bitlis, Cem Ersever, İsmail Selen, Rıdvan Özden, Bahtiyar Aydın,Temel Cingöz, Kazım Çillioğlu, İsmet Yediyıldız cinayet ve ölümleri gündeme gelecektir. İşte bu noktada, sıkışacaklarını bildikleri için hangi gerekçe ile bu insanları ortadan kaldırdıklarının hesabını veremeyecekleri için kaçamak yollar seçiyorlar.”
Diyarbakır‘da devam etmekte olan “Faili meçhuller davası”nda birkaç gariban itirafçı ve sivilin yem olarak harcanacağını ileri süren Aygan, “Esas baş sorumlular mevki ve makamlarında veya özel yaşantılarında birer ‘kahraman’ olarak yaşamaya devam edecekler... Genelkurmay‘ın ve zamanın siyasi iradesini temsil edenler inkâr ve yalan üzerine kurulu senaryolarını devam ettiriyorlar.” dedi.
Emekli Albay ve eski JİTEM Grup Komutanı Arif Doğan’ın, “Bu teşkilatın kuruluşundan ve çalışmalarından herkesin haberinin olduğu” yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Aygan, “Arif Doğan, böyle konuşarak gerçeği söylemiştir. Arif Doğan’daki bu olumlu gelişme, bütün suçun alt düzeydeki personele yüklenmek istendiğini anlamış olmasından kaynaklanmış olabilir. Her ne sebeple olursa olsun olumludur.” diye konuştu.
JİTEM’in aslında iyi niyetlerle kurulduğunu savunan Aygan, kurumun sonradan bazı yanlış işlere bulaştığını söyledi.
Genelkurmay Başkanlığı’nın, TSK’nın beyni ve kalbi olduğunu ve kendisinden habersiz böyle bir iş yapılamayacağını yineleyen Aygan, “Sert bir disipline sahip TSK’nın bünyesinde, memleketin dört bir yanına kol-budak salan bir teşkilat kurulacak, yıllarca yasal ve yasal olmayan faaliyetlerde bulunacak, adına resmi maaş bordroları ve gizli, çok gizli evraklar düzenlenecek, resmi yazışmalarda ve telefon rehberlerinde adı geçecek; fakat, Genelkurmay’ın haberi olmayacak?..Kimse artık bu palavraları yutmuyor.”
Günahıyla, sevabıyla JİTEM ve faaliyetlerinin erkekçe masaya yatırılması, geçmişle hesaplaşılması, herkesin kendi payına düşen sorumluluğu yüklenmesi gerektiği ifade eden Aygan, “Kaldı ki; JİTEM‘in bütün faaliyetleri yasadışı veya memlekete, devlete zararlı faaliyetler değildi. JİTEM‘in bir sivil memuru olarak, payıma düşen tüm sorumlulukları üstlenmeye ve sonuçlarına katlanmaya varım. Genelkurmay Başkanlığı da kendi sorumluluğuna sahip çıkarak mesuliyetini kabul etmelidir. Geçmişin kir-pasından kurtulmak, yeni bir beyaz sayfa açılmak isteniyorsa, bu konuda dürüst olunacaksa kıvırmanın gereği yoktur.” şeklinde konuştu.
Yıllarca yapılanları birkaç “yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş itirafçı”nın üstüne yıkmanın dürüstlükle, ciddiyetle ve ahlakla bağdaşmayacağını vurgulayan Aygan, “Herkesi ve her kurumu; ciddiyete, samimi davranmaya, yalan-dolandan vazgeçmeye ve dürüst olmaya davet ediyorum.” dedi.
GENELKURMAY BAŞINDAN BERİ BİLİYOR; JİTEM’İ HEP KONTROLÜNDE TUTMAYA ÇALIŞTI
JİTEM’in kuruluşunun Genelkurmay’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ileri süren eski JİTEMci Aygan, JİTEM’in kuruluşundan sonra da Genelkurmay’ın denetimi altında olduğunu bazı hatıralarıyla delillendirmeye çalıştı.
1990 yılında Kars Çakmak Kışlası‘nda askerliğini “Tankçı Piyade Er” olarak ifa ederken, JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı Binbaşı Arif Doğan’ın kendisini telefonla arayarak, “Oğlum, seni yanımıza alacağız. Kabul edersen, Genelkurmay‘dan emir çıkarttırıp seni jandarma sınıfına geçirelim ve yanımıza alalım” dediğini aktaran Aygan, “Bir tankçı piyadeyi Jandarma sınıfına, JİTEM Grup Komutanı‘nın istek ve tavsiyesiyle geçiş yaptıran Genelkurmay‘ın JİTEM‘den haberi olmaz olur mu?” diye sordu.
Kuruluşundan haberdar olan Genelkurmay’ın, sonraki dönemlerde de çeşitli birimleri ve kuvvet komutanlıklarıyla denetlediğini ve faaliyetlerinden düzenli olarak haberdar olduğunu ileri süren Aygan, bu iddiasına dair hatıralarından bazı örnekler sundu.
KARA KUVVETLERİ’NDEN DENETLEME HEYETİ
1992’den sonra JİTEM Diyarbakır Grup Komutanlığı’nın, “Saraykapı” denilen yere, eski Jandarma alay binasına taşındığını ve kendilerinin o dönemde bu bölgede çalışırken Ankara‘dan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı‘ndan bir denetleme heyetinin geldiğini ve JİTEM‘i denetlediğini ifade eden Aygan, denetleme heyetinin başındaki albayın, kendisinin de içinde bulunduğu itirafçı-sivil memurlara hitaben, “Hiç kimse ‘ben bu görevden ayrılırım, Amerika’ya, Avrupa‘ya, şuraya-buraya giderim diye aklından geçirmesin. Bizim kolumuz uzundur, nereye gitseniz sizi buluruz” diye tehditvari bir konuşma yaptığını da aktardı.
“Genelkurmay Başkanlığı’nın bu denetleme heyetinden haberi yok muydu?” diye soran Aygan, Genelkurmay’ın, kendisine bağlı kuvvet komutanlıklarınca JİTEM‘i denetim altında tuttuğunu ve faaliyetlerinden haberdar olduğunu vurguladı.
Susurluk olayından sonra, Devlet Denetleme Kurulu tarafından yapılan soruşturmada JİTEM faaliyetleri ve personelinin adı anılınca Ankara‘dan sivil görev yapan Ufuk Yüzbaşı’nın Diyarbakır JİTEM Grup Komutanlığı‘na gelerek, kendisi dahil oradaki herkesin ifadesini formaliteden aldığını ileten Aygan, “Ankara‘dan JİTEM personelinin ifadesini alma yetkisiyle gelen bu yüzbaşıyı kim görevlendirdi? Bundan da mı haberleri yoktu?” diye sordu.
Aygan ayrıca, o dönem 7. Kolordu Komutanı olan Korgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, kolordu nizamiyesindeki görevli askerlere, ‘‘JİTEM personeli bıyık ve sakallı olarak gelirse, nizamiyeden içeri almayın‘‘ diye talimat verdiği bilgisi de vererek, bütün bunların, JİTEM’in, bilgi ve kontrol dâhilinde olduğunu vurguladı.
Aygan, ayrıca, 1993’te istihbarat teşkilatları ve birimleri arsındaki koordineyi sağlamak ve daha verimli bir hale getirmek amacıyla İstihbarat Koordinasyon Kurulu oluşturulduğunu ve de her ay Diyarbakır‘da Olağanüstü Hal Valiliği, Jandarma Asayiş Komutanlığı ve Kolordu Komutanlığı denetiminde MİT-Emniyet-JİTEM üçlüsünün bir araya gelerek istihbarat durum değerlendirmesi yaparak ortak raporlar hazırlandığını aktararak şöyle devam etti: “Bu toplantılardan da Genelkurmay Başkanlığı’nın haberi yok muydu? Kolordu Komutanı’na ‘’Bu JİTEM de neyin nesidir, ne işi var böylesi önemli bir toplantıda?’ diyemedi mi?” diye sordu.
JİTEM’İ KABUL ETSELER, BÜTÜN FAİLİ MEÇHULLERİ DE ÜSTLENMİŞ OLACAKLAR
Yetkili kurumların, JİTEM’i ve yaptıklarını inkârla ilgili süreci özetleyen ve bir erin bile dağıtım emrinden sorumlu ve haberdar olan Genelkurmay Başkanlığı’nın; onlarca subay, astsubay, uzman çavuş ve sivil personelin istihdam edildiği bir askeri istihbarat teşkilatından ‘haberdar değildim’ diyemeyeceğinin altını çizen Aygan, “JİTEM‘e akıtılan, milyarları bulan örtülü ödenekten, haber elemanlarına makbuz karşılığında verilen ikramiye ve maaştan haberdar değildim diyemez. Milyarlarca para ve JİTEM arabalarına verilen yakıtlar kimin cebinden veya bütçesinden çıktı?” diye ekledi.
“Genelkurmay‘ın JİTEM‘i inkâr etme imkânı kalmayınca, vaziyeti kurtarmaya çalışması, işi lokalleştirmeye, genelden özele indirgemeye çalışması başka sebeplerdendir.” diyen Aygan, şunları söyledi: “Eğer ‘JİTEM‘in kurulması için biz emir verdik, tüm faaliyetlerinden haberdar idik‘ derlerse; Eşref Bitlis, Cem Ersever, İsmail Selen, Rıdvan Özden, Bahtiyar Aydın,Temel Cingöz, Kazım Çillioğlu, İsmet Yediyıldız cinayet ve ölümleri gündeme gelecektir. İşte bu noktada, sıkışacaklarını bildikleri için hangi gerekçe ile bu insanları ortadan kaldırdıklarının hesabını veremeyecekleri için kaçamak yollar seçiyorlar.”
Diyarbakır‘da devam etmekte olan “Faili meçhuller davası”nda birkaç gariban itirafçı ve sivilin yem olarak harcanacağını ileri süren Aygan, “Esas baş sorumlular mevki ve makamlarında veya özel yaşantılarında birer ‘kahraman’ olarak yaşamaya devam edecekler... Genelkurmay‘ın ve zamanın siyasi iradesini temsil edenler inkâr ve yalan üzerine kurulu senaryolarını devam ettiriyorlar.” dedi.