Bdp Grup Toplantısını Yine Diyarbakır‘da Yaptı

Partisinin grup toplantısında konuşan BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, yaşanan krizin demokratik siyaset ile vesayetçi, statükocu siyaset arasındaki bir kriz olduğunu belirterek, Türkiye‘nin önünün açılabilmesi için parlamento inisiyatif alması gerektiğini söyledi.

Partisinin grup toplantısında konuşan BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, yaşanan krizin demokratik siyaset ile vesayetçi, statükocu siyaset arasındaki bir kriz olduğunu belirterek, Türkiye‘nin önünün açılabilmesi için parlamento inisiyatif alması gerektiğini söyledi. Çözüm için diyalog ve mutabakat çağrısı yapan Demirtaş, "CHP‘nin yapmış olduğu mutabakatla bizim aradığımız mutabakatın yakından uzaktan alakası yoktur. Türkiye‘nin yapısal sorunları çözülmeli. Demokratik Özerklik

barışa giden yolun anahtarıdır" dedi.

Meclisi boykot kararının ardından grup toplantılarını Diyarbakır‘da yapma kararı alan BDP, 24. dönem 2 Grup toplantısını da bu hafta Diyarbakır‘da yaptı. Cigerhwin Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi‘nde düzenlenen ve halka açık olan toplantıda yurttaşların yoğun ilgisiyle toplantı salonu dolup taştı. Yüzlerce kişinin izlediği grup toplantısında içerde yer kalmaması nedeniyle kimi vatandaşlarda ayakta, beklemek zorunda kaldı. Renkli görüntüler ile halk meclisi görünümündeki toplantı salonunda, geçen hafta

olduğu gibi tutuklu 6 milletvekilinin koltuklarına isimleri asılarak boş bırakıldı. BDP‘li vekillerin salona girmesiyle alkış ve zılgıtların yükseldiği toplantıda açılış konuşmasını BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan yaptı. Kaplan, tutuklu vekillerin bu hafta da aralarında olmadığına vurgu yaptıktan sonra sözü siyasal gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan olan BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş‘a verdi.

DEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın‘ın ölümünün yıldönümü nedeniyle Aydın‘ı anarak konuşmasına başlayan Demirtaş, "Aradan geçen bunca zaman, göstermelik soruşturmalara tanık ve delillere rağmen Vedat Aydın cinayetinin aydınlatılmamış olması ciddi bir utançtır. Sayıları 17 bine varan siyasal faili meçhul cinayetler işlendi ama ciddi bir soruşturma yürütülmedi. Aydın şahsında tüm cinayetlerin aydınlatılması, kayıpların akıbetinin açıklanması için hükümete çağrı yapıyoruz. Savcıların, Aydın cinayeti

aydınlanmadan Türkiye‘nin demokrasiyle bütünleşmeyeceğini bilmeleri lazım. Arkasındaki tüm karanlık odakların açığa çıkması ve hesabının sorulması lazım" dedi.

"KRİZ, DEMOKRATİK SİYASET İLE VESAYETÇİ, STATÜKOCU SİYASET ARASINDAKİ KRİZDİR"

2011 seçimleri sonrasında Türkiye‘de demokratik siyasete karşı gelişen büyük umudun provokasyonlarla ve açık ellerin, görünen ellerin müdahalesiyle büyük bir krize dönüştüğünü belirten Demirtaş, Türkiye‘nin bir aydır ana gündemlerine dönemediğini ve bilinçli olarak yaratılan krizle meşgul edildiğini söyledi. Krizin bir yemin krizi olarak algılanmaması gerektiğini ifade eden Demirtaş, "BDP‘liler yemin etmiyor, meclise gitmiyor krizi değildir. BDP ve blok siyaset dışı bırakılmak isteniyor, BDP ve blok

bileşenleri de demokratik bir direniş ortaya koyuyor" dedi. Krizin demokratik siyaset ile vesayetçi ve statükocu siyaset arasındaki bir kriz ve demokrasi krizi olduğunu belirten Demirtaş, "80 yıldır nasıl gelmişse öyle gidecek diyenler arasındaki krizdir" diye konuştu.

Parlamentoya giderken Türkiye halklarının bütün özlemlerini gerçekleştirmek adına blok bileşenleri olarak sorumluluklarının farkında olduklarını belirten Demirtaş, "Umutların bu kadar yüksek olduğu siyasal atmosferden bugün nerelere gelindi. Biz o atmosferin canlı tutulabilmesi, Türkiye‘nin sorunlarının çözümüne hizmet etmesi için fedakarlık ortaya koyduk. Seçim barajına, tutuklamalara rağmen seçime girdik. Ortaya demokratik zafer çıkardık. Geri dönüp bakıldığında kim nerde hata yapmış, provokasyonları

kim yapmış iyi anlaşılıyor ki yapılanlar bu umudu zedelemeye yöneliktir. Bütün mesele Türkiye yeni bir anayasa yapacak mı? Yapacaksa nasıl yapacak? Krizin altında yatan siyasal neden de budur. Yeni anayasa yapılsın isteyen biziz. Bunu diyen blok, bu süreçten dışlanmak isteniyor. Mesele Hatip Dicle‘nin parlamentoya gelmesinin ötesinde, bir halkın 100 yıllık hayalini boşa çıkarmak ve dağıtmaktır. Bir devlet müdahalesi gerçekleştirilmiştir. Hatip Dicle şahsında halkın iradesi teslim alınmıştır. Bunun adı yemin

krizi olabilir mi? Bunun adı demokrasi krizidir. Gelsinler yemin etsinler krizi kapatsınlar demek de bu senaryonun devamıdır. Siyaset demokrasiye duyarlı hale gelsin diye bu karar alınmıştır" dedi.

"ORTADA HIRSIZLIK VAR, TEK AÇIKLAMA YOK"

Bloğun duruşunun haklı ve meşru olduğunu ifade eden Demirtaş, "Kriz meselesinin çözümü konusunda AK Parti başta olmak üzere, parlamento irade gösterirse diyaloğa kapalıyız demedik. Oturup tartışırız. Hep birlikte mutabakata bağlayabiliriz tartışarak. Ama ilk andan itibaren karşılaştığımız tutum BDP hata yapmıştır, hatasını düzeltmek için meclise gelmelidir. BDP, bloğun nerede nasıl bir hatası vardır? Kimse ifade edemiyor. Bizim ortaya koyduğumuz haksızlıklara karşı AK Parti‘den tek cümle duymadık. Ortada

açık bir hırsızlık vardır. Hırsızdan bugüne kadar üzüntü duyduğuna dair bile tek cümle duymadık. Bırakın üzüntü duymayı ilk dakikalarda Dicle‘nin yerine mazbatası alınmıştır" ifadelerini kullandı.

Çözüm için yaptıkları çağrının görmezden gelindiğini ifade eden Demirtaş, "Sadece CHP yemin krizi varmış gibi davrandılar. Ülke kurtulmuş, bütün krizler çözülmüş gibi bir atmosferle sözde demokrasiyi güçlendirmiş oldular. AK Parti, CHP, BDP bir araya gelerek demokratikleşme arzusu kamuoyunda daha güçlü olacaktı. Aldığı yüzde 50 oya güvenerek diz çöktürmek isteyen var. Bir taraftan da milli cephe oluşturmak isteyen anlayış var" dedi.

Yapılacak yeni anayasada Kürt halkının haklarının kabul edilmemesi için oluşturulmuş "Milli mutabakat cephesi" olduğuna dikkat çeken Demirtaş, çözüm için çaba gösterirken karşı taraftan herhangi bir çabanın olmadığını söyledi. "Mesele yemin krizi olsa BDP bunu büyütmezdi herhalde. Mesele 100 yılı etkileyecek siyasi aktörler mecliste nasıl var olacak meselesidir" diyen Demirtaş, "Bu halk cesur mu cesur, temsilcisi de cesur olur. Bu halk bedel ödemılanmaması gerektiğini ifade eden Demirtaş, "BDP‘liler

yemieye hazır mı, hazır, temsilcisi de bedel ödemeye hazırdır. Bundan sonraki süreçte Türkiye‘nin önünün açılabilmesi, bu benzeri krizlerle önünün tıkanmaması için parlamentonun inisiyatif alması önemlidir. Partilerin mutabakatıyla Biz parlamentoda bu halka barışı, hak ettiği demokratik standardı getireceğiz demeli. Bunlar olmayacaksa haftaya başka belediye başkanımız tutuklanacak, demokratik siyasete umutlar daha da azalacaksa orda parlamentoda demokratik işleyişten bahsedilemez. Bizde kararımı ona göre

yönlendiririz" diye konuştu.

"CHP‘NİN MUTABAKATI, BİZİM ARADIĞIMIZ MUTABAKATLA ALAKASI YOK"

Akan kanın sorumlusunun demokratik siyasetin önünü tıkayanlar olduğunu ifade eden Demirtaş, "Demokratik siyaset kanalları barışın yoludur. Siyaset ne kadar güçlenirse barış o kadar yakındır. Elle tutulabilirdir. Bizi engellemeye çalışanlar barışı engellemeye çalışanlardır. Barış konusunda samimiyse yol bellidir. Biz kimseden lütufta beklemiyoruz. Kimseye talimatta vermiyoruz" dedi.

Mutabakat arayışını sürdüreceklerini ifade eden Demirtaş, "Bizim aradığımız mutabakat Türkiye‘nin geleceği ile ilgilidir. Bu nedenle ısrarlıyız. CHP‘nin yapmış olduğu mutabakatla bizim aradığımız mutabakatın yakından uzaktan alakası yoktur. Türkiye‘nin yapısal sorunları çözülmeli. Yoksa bu mutabakatın anlamı yoktur. Hükümet programının en büyük eksiği barış projesinin olmayışıdır. Sadece iktidar partisinin değil muhalefet partilerinin de gerçekleşeceği barış projesi Türkiye‘nin en büyük projesidir.

Başbakan 30 yıldır yaşanan çatışmalardan kaynaklı hem 30 bini aşkın hayatını kaybetmiş hem 300 milyar dolar kaybetmiştir. Bunları düşünerek, ilk projenizin barış projesi olması lazım. Savaşa giden kaynakları durduramazsanız, mutfağa ve cebe para akıtamazsınız. Barışın nasıl gerçekleşeceğine dair somut projesi olmayan hükümet programı eksiktir" dedi. "Yabancının parasıyla büyüyoruz, cari açık neden kapanmıyor?" diye soran Demirtaş, "Çünkü Türkiye‘de siyasi istikrar ve güven sorunu vardır. Güven sorunu da

barış ile çözülür. Bu ülkeye barışı getiremezsek evimizse ekmek getiremeyiz. Hiçbir siyasetçi barışı konuşmadan ekmeği, işi konuşamaz" şeklinde konuştu.

"DEMOKRATİK ÖZERKLİK BARIŞA GİDEN YOLUN ANAHTARIDIR"

"Siz istediğiniz kadar demokratik siyasette ısrar edin, devletin kendisi demokratik değil. Yerel yönetimler yerinden yönetime dönüşülsün, özerk bütçesi olsun yerel gelir kaynaklarından pay alsın, merkezi hükümette yerel birimleri koordine etsin, her bir özerk bölge kendi içinde kültürel sosyal sorunları çözsün, yerel meclis dil baş örtüsü sorununu rahatlıkla çözer. Şu anki statükoyu savunan herkes statükocudur" diyen Demirtaş, siyasetin ve devletin demokratikleşmesinin Demokratik Özerklik ile mümkün

olduğunu ifade ederek, "Alternatifini ortaya koyan ilericidir. Kürt sorunu çözülsün isteniyorsa Demokratik Özerklik barışa giden yolun anahtarıdır aynı zamanda. Demokratik Özerklik Kürt halkının siyasi statüsünü de çözecek. Devletle olan hukuku netleşecek. Kürt sorunu da siyasal açıdan tümüyle çözülmüş olacaktır. Yabana atılacak bir tartışma değildir. Türkiye toplumu olgunlukla tartışmalıdır. Biz buna hazırız. Şimdi istiyoruz kiılanmaması gerektiğini ifade eden Demirtaş, "BDP‘liler yemi Türkiye bu

tartışmaları yürütebilsin. Bizler Türkiye‘nin birer gerçeğiyiz. Bizi ortadan kaldırmaya çalışarak böyle bir Türkiye yaratılamaz" dedi.

Değerlendirmelerin ardından BDP Grup toplantısı, önümüzdeki sürece ilişkin planlamasını çıkarmak üzere toplantıya basına kapalı şekilde devam etti.

Kaynak: İHA