'Vallahi, Billahi, Tallahi demek lazım
Seçimin ardından programına katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Meclis'teki yemin krizini canlı yayında değerlendiriyor
Hatip Dicle‘nin milletvekilliği düşürüldü (Son Detaylar)
Hatip Dicle‘nin milletvekilliği düşürüldü (Son Detaylar)
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün muhalefet partileri ve bazı bağımsız milletvekillerine yaptığı davete ilişkin, ''Hem bağımsız milletvekillerini temsilen 2 arkadaşımızın katılacak olması hem de Kılıçdaroğlu'nun davete icabet etmesi bence olumlu sonuçlar da doğurabilir. MHP niçin, hangi sebeple bu daveti kabul etmedi, bunun takdirini de kamuoyu yapacaktır'' dedi.
Arınç, NTV'de yayımlanan Seçimin Ardından programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve bazı bağımsız milletvekillerini son gelişmeleri değerlendirmek üzere Çankaya Köşkü'ne davet etmesine ilişkin Arınç, CHP milletvekillerinin TBMM'ye gelip yemin etmemesi, BDP'li bağımsız milletvekillerinin Diyarbakır'ı karargah yapıp Ankara'ya uzak durması ve tutukluyken milletvekili seçilenlerin durumunun bir sıkıntıya yol açtığını, bu sıkıntının varlığının yadsınamayacağını söyledi.
Anamuhalefet partisinin üyelerinin yemin etmemesi, diğerlerinin de bir süre Ankara'ya dahi gelmeyerek ''grup toplantılarını güya Diyarbakır'da yapacaklarını'' ifade etmelerinin bir sıkıntı olduğunu ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
''Belki bunun sebepleri, sonuçları ve nasıl giderilebileceği konusunda Sayın Cumhurbaşkanı siyasi parti liderleriyle görüşmeyi arzu etmiş. Bence olumlu bir davranış, sonucu ne olursa olsun. Cumhurbaşkanı'nın onları birinci ağızdan, davet ederek dinleyecek olması çok olumlu bir davranış. Sayın Başbakan da AK Parti Genel Başkanı olarak davet edilseydi diyenler mutlaka olmuştur. Ama Sayın Başbakan'la zaten mutat görüşmeleri olduğu gibi, bugün de yeni bir görevlendirme yaparken 2 saate yakın bir süre birlikte oldular, herhalde bu konular da mutlaka görüşülmüştür. Dolayısıyla hem bağımsız milletvekillerini temsilen 2 arkadaşımızın katılacak olması hem de Kılıçdaroğlu'nun davete icabet etmesi bence olumlu sonuçlar da doğurabilir. MHP niçin, hangi sebeple bu daveti kabul etmedi, bunun takdirini de kamuoyu yapacaktır.
Sayın Bahçeli her tavır ve davranışıyla Cumhurbaşkanlığı makamına saygısını ortaya koymuş bir insandır. Dün Meclis'te de bunu gözlemledik. Gerçek sebep nedir, kendileri daha iyi bilirler. Ama zamansız bulmuş olabilirler, daveti uygun görmemiş olabilirler. Ben diğerlerinin katılacak olmasını olumlu buluyorum. Keşke Sayın Bahçeli veya partiyi temsilen görevlendireceği bir arkadaş da katılabilseydi.''
Cumhurbaşkanı Gül'ün, bu konuda daha somut bir girişimi olup olamayacağına ilişkin bir soruya karşılık Arınç, ''Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğrudan yapabileceği herhangi bir girişimi herhalde söz konusu değil. Bence onları dinleyerek, mevcut durum nedir, bu durum niçin sıkıntı haline gelmiştir, nasıl çözülebilir, bu konuda yürütmeye, yasamaya düşen görevler var mıdır, herhalde bunları soracaktır. Çünkü yargıyla ilgili ithamlar, suçlamalar var. Tutuklu olan milletvekillerinin tahliye edilmemesi sebebiyle Sayın Kılıçdaroğlu, içinden geldiği gibi, maşallah yargıyı suçlayıcı ifadelerde bulunuyor. Yargı bağımsız ve üstelik 3 erkten birisi. Yani yargıya talimat vermek Sayın Cumhurbaşkanı'nın görevleri içerisinde yok'' diye konuştu.
Arınç, Gül'ün bu görüşmelerden alabileceği sonuçları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşabileceğini, belki TBMM Başkanı'nı da davet etmek suretiyle bir girişim başlatılmasını isteyebileceğini belirtti. Bülent Arınç, ''Bence dinlemesi, anlaması, kendi düşüncelerini ifade etmesi ve oluşacak sonuca göre bir şeyler yapılması gerekiyorsa ilgililere bu konuda ricada bulunması veya talimat vermesi söz konusu olabilir. Bence olabilir, çünkü Cumhurbaşkanımızın görevleri arasında kurumların sağlıklı işlemesinden tutunuz, Türkiye'de toplumun huzurunun bozulmamasına yönelik her türlü girişimde bulunma yetkisi de var. Oluşacak sonuca göre bir şeyler yapılacaksa ricada bulunması ve talimat vermesi olabilir'' dedi.
"ALLAH DERİM"
''Krizi çözmek için hükümetin bir cesaret verici adım atmasından söz edildiğinin'' belirtilerek, ''Ne dersiniz?'' sorusuna karşılık Arınç, şunları kaydetti:
''Allah derim de o adımın ne olduğu veya iktidar kanadının ne yapması gerektiği veya Başbakan ne söylerse tatmin olabilecekleri konusunda da ipucu vermiyorlar. Bu topun taca atılmasıdır ve Sayın Kılıçdaroğlu zaman zaman bunu çokça yapıyor. Somut olarak bir şey söylenmeli ve yapılmalı. Nitekim bu o kadar dayanaksız, o kadar gerekçesiz bir söz ki, mesela yarın Oktay Ekşi nasıl olsa yemin etmiştir, geçici Meclis Başkanı sıfatıyla şöyle bir kanun teklifi verecek dediler. Bunu söyleyen kendileri. Biz biliyorduk ki bu konuda bir kanun teklifi her halde mümkün değil. Çünkü kişiye özel kanun çıkarılmaz. Genel bir kural koyacaksak bu genel kuraldan herkesin de hoşlanmadığı sonuçlar ortaya çıkabilir. Acaba CHP nasıl kanun teklifi getirecek ve biz buna nasıl evet diyeceğiz? Çünkü sorunların çözümü konusunda gerçekten istekliyiz. Meclis'in sağlıklı çalışabilmesi, yüzde 90'ları aşmış bir temsil gücünün yasamaya güç vermesi yönünden somut bir teklifle geldikleri zaman, ki ben de daha önce Meclis'i ziyaretim sırasında söylemiştim, biz yasama organıyız, meseleleri sokakta tartışarak değil, Meclis'in içinde kürsüyü kullanarak denetim hakkını kullanarak kanun teklifi vererek, kürsüden somut önerilerimizi, eleştirilerimizi açıklayarak bu çalışmaları yapacağız. Gelin burada bu çalışmalara bir an önce başlayalım.
'Madem 2002'yi örnek gösteriyorsunuz, 2002'ye benzer, uygun, makul, haklı bir talep gelirse biz o zaman olduğu gibi bu zaman da evet diyebiliriz' demiştim. Bir kısım ajanslar, gazeteler bunu 'açık çek' olarak algıladılar. Benim söylediklerim sadece şuydu; Bu işin konuşulma ve gerçekleştirilme yeri Meclis'tir. Başka hiçbir yerde bu çalışmayı yapamazsınız. Ne konuşacaksanız, neyi istiyorsanız, neyi istemiyorsanız Meclis'te ortaya koyalım ve bunun olabilirliği konusunda bir konsensüs oluştuğu zaman biz mutlaka evet noktasında size destek oluruz demiştim. Ama onlar Diyarbakır'dan Ankara'ya gelmeyi henüz tercih etmiyorlar.''
CHP'nin de tutuklu 2 milletvekiliyle ilgili istekleri olduğunu dile getiren Arınç, CHP'nin nasıl bir teklifle geleceğini beklerken, anamuhalefet partisinin ertesi gün çark ettiğini söyledi.
Bu konuda, Ceza Mahkemesi Kanunu'nun 100, 101 ve 102. maddelerinde esasen kullanılabilecek hükümler bulunduğuna dikkati çeken Arınç, bunlar daraltılır ya da biraz genişletilirse bundan hukuk dışı sonuçlar da çıkabileceğini, toplumdaki memnuniyetsizliğin de artabileceğini belirtti.
Daha sonra ''AK Parti teklifini versin'' denilmeye başlandığını ifade eden Arınç, ''Bunlar gülünç şeyler doğrusu. Ama bunların konuşulmamasını arzu etmiyorum'' dedi.
Hatip Dicle‘nin milletvekilliği düşürüldü (Son Detaylar)
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün muhalefet partileri ve bazı bağımsız milletvekillerine yaptığı davete ilişkin, ''Hem bağımsız milletvekillerini temsilen 2 arkadaşımızın katılacak olması hem de Kılıçdaroğlu'nun davete icabet etmesi bence olumlu sonuçlar da doğurabilir. MHP niçin, hangi sebeple bu daveti kabul etmedi, bunun takdirini de kamuoyu yapacaktır'' dedi.
Arınç, NTV'de yayımlanan Seçimin Ardından programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve bazı bağımsız milletvekillerini son gelişmeleri değerlendirmek üzere Çankaya Köşkü'ne davet etmesine ilişkin Arınç, CHP milletvekillerinin TBMM'ye gelip yemin etmemesi, BDP'li bağımsız milletvekillerinin Diyarbakır'ı karargah yapıp Ankara'ya uzak durması ve tutukluyken milletvekili seçilenlerin durumunun bir sıkıntıya yol açtığını, bu sıkıntının varlığının yadsınamayacağını söyledi.
Anamuhalefet partisinin üyelerinin yemin etmemesi, diğerlerinin de bir süre Ankara'ya dahi gelmeyerek ''grup toplantılarını güya Diyarbakır'da yapacaklarını'' ifade etmelerinin bir sıkıntı olduğunu ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
''Belki bunun sebepleri, sonuçları ve nasıl giderilebileceği konusunda Sayın Cumhurbaşkanı siyasi parti liderleriyle görüşmeyi arzu etmiş. Bence olumlu bir davranış, sonucu ne olursa olsun. Cumhurbaşkanı'nın onları birinci ağızdan, davet ederek dinleyecek olması çok olumlu bir davranış. Sayın Başbakan da AK Parti Genel Başkanı olarak davet edilseydi diyenler mutlaka olmuştur. Ama Sayın Başbakan'la zaten mutat görüşmeleri olduğu gibi, bugün de yeni bir görevlendirme yaparken 2 saate yakın bir süre birlikte oldular, herhalde bu konular da mutlaka görüşülmüştür. Dolayısıyla hem bağımsız milletvekillerini temsilen 2 arkadaşımızın katılacak olması hem de Kılıçdaroğlu'nun davete icabet etmesi bence olumlu sonuçlar da doğurabilir. MHP niçin, hangi sebeple bu daveti kabul etmedi, bunun takdirini de kamuoyu yapacaktır.
Sayın Bahçeli her tavır ve davranışıyla Cumhurbaşkanlığı makamına saygısını ortaya koymuş bir insandır. Dün Meclis'te de bunu gözlemledik. Gerçek sebep nedir, kendileri daha iyi bilirler. Ama zamansız bulmuş olabilirler, daveti uygun görmemiş olabilirler. Ben diğerlerinin katılacak olmasını olumlu buluyorum. Keşke Sayın Bahçeli veya partiyi temsilen görevlendireceği bir arkadaş da katılabilseydi.''
Cumhurbaşkanı Gül'ün, bu konuda daha somut bir girişimi olup olamayacağına ilişkin bir soruya karşılık Arınç, ''Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğrudan yapabileceği herhangi bir girişimi herhalde söz konusu değil. Bence onları dinleyerek, mevcut durum nedir, bu durum niçin sıkıntı haline gelmiştir, nasıl çözülebilir, bu konuda yürütmeye, yasamaya düşen görevler var mıdır, herhalde bunları soracaktır. Çünkü yargıyla ilgili ithamlar, suçlamalar var. Tutuklu olan milletvekillerinin tahliye edilmemesi sebebiyle Sayın Kılıçdaroğlu, içinden geldiği gibi, maşallah yargıyı suçlayıcı ifadelerde bulunuyor. Yargı bağımsız ve üstelik 3 erkten birisi. Yani yargıya talimat vermek Sayın Cumhurbaşkanı'nın görevleri içerisinde yok'' diye konuştu.
Arınç, Gül'ün bu görüşmelerden alabileceği sonuçları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşabileceğini, belki TBMM Başkanı'nı da davet etmek suretiyle bir girişim başlatılmasını isteyebileceğini belirtti. Bülent Arınç, ''Bence dinlemesi, anlaması, kendi düşüncelerini ifade etmesi ve oluşacak sonuca göre bir şeyler yapılması gerekiyorsa ilgililere bu konuda ricada bulunması veya talimat vermesi söz konusu olabilir. Bence olabilir, çünkü Cumhurbaşkanımızın görevleri arasında kurumların sağlıklı işlemesinden tutunuz, Türkiye'de toplumun huzurunun bozulmamasına yönelik her türlü girişimde bulunma yetkisi de var. Oluşacak sonuca göre bir şeyler yapılacaksa ricada bulunması ve talimat vermesi olabilir'' dedi.
"ALLAH DERİM"
''Krizi çözmek için hükümetin bir cesaret verici adım atmasından söz edildiğinin'' belirtilerek, ''Ne dersiniz?'' sorusuna karşılık Arınç, şunları kaydetti:
''Allah derim de o adımın ne olduğu veya iktidar kanadının ne yapması gerektiği veya Başbakan ne söylerse tatmin olabilecekleri konusunda da ipucu vermiyorlar. Bu topun taca atılmasıdır ve Sayın Kılıçdaroğlu zaman zaman bunu çokça yapıyor. Somut olarak bir şey söylenmeli ve yapılmalı. Nitekim bu o kadar dayanaksız, o kadar gerekçesiz bir söz ki, mesela yarın Oktay Ekşi nasıl olsa yemin etmiştir, geçici Meclis Başkanı sıfatıyla şöyle bir kanun teklifi verecek dediler. Bunu söyleyen kendileri. Biz biliyorduk ki bu konuda bir kanun teklifi her halde mümkün değil. Çünkü kişiye özel kanun çıkarılmaz. Genel bir kural koyacaksak bu genel kuraldan herkesin de hoşlanmadığı sonuçlar ortaya çıkabilir. Acaba CHP nasıl kanun teklifi getirecek ve biz buna nasıl evet diyeceğiz? Çünkü sorunların çözümü konusunda gerçekten istekliyiz. Meclis'in sağlıklı çalışabilmesi, yüzde 90'ları aşmış bir temsil gücünün yasamaya güç vermesi yönünden somut bir teklifle geldikleri zaman, ki ben de daha önce Meclis'i ziyaretim sırasında söylemiştim, biz yasama organıyız, meseleleri sokakta tartışarak değil, Meclis'in içinde kürsüyü kullanarak denetim hakkını kullanarak kanun teklifi vererek, kürsüden somut önerilerimizi, eleştirilerimizi açıklayarak bu çalışmaları yapacağız. Gelin burada bu çalışmalara bir an önce başlayalım.
'Madem 2002'yi örnek gösteriyorsunuz, 2002'ye benzer, uygun, makul, haklı bir talep gelirse biz o zaman olduğu gibi bu zaman da evet diyebiliriz' demiştim. Bir kısım ajanslar, gazeteler bunu 'açık çek' olarak algıladılar. Benim söylediklerim sadece şuydu; Bu işin konuşulma ve gerçekleştirilme yeri Meclis'tir. Başka hiçbir yerde bu çalışmayı yapamazsınız. Ne konuşacaksanız, neyi istiyorsanız, neyi istemiyorsanız Meclis'te ortaya koyalım ve bunun olabilirliği konusunda bir konsensüs oluştuğu zaman biz mutlaka evet noktasında size destek oluruz demiştim. Ama onlar Diyarbakır'dan Ankara'ya gelmeyi henüz tercih etmiyorlar.''
CHP'nin de tutuklu 2 milletvekiliyle ilgili istekleri olduğunu dile getiren Arınç, CHP'nin nasıl bir teklifle geleceğini beklerken, anamuhalefet partisinin ertesi gün çark ettiğini söyledi.
Bu konuda, Ceza Mahkemesi Kanunu'nun 100, 101 ve 102. maddelerinde esasen kullanılabilecek hükümler bulunduğuna dikkati çeken Arınç, bunlar daraltılır ya da biraz genişletilirse bundan hukuk dışı sonuçlar da çıkabileceğini, toplumdaki memnuniyetsizliğin de artabileceğini belirtti.
Daha sonra ''AK Parti teklifini versin'' denilmeye başlandığını ifade eden Arınç, ''Bunlar gülünç şeyler doğrusu. Ama bunların konuşulmamasını arzu etmiyorum'' dedi.