"Zengin Ülkeler Yeterli İlgiyi Göstermiyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4.
Erdoğan, ‘‘4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı‘‘na katılan devlet ve hükümet başkanları ve üst düzey yöneticiler onuruna Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu‘nda öğle yemeği verdi.
‘‘Üst Düzey Yatırım ve Ortaklık‘‘ konulu toplantının da yapıldığı yemekte konuşan Erdoğan, konuklarını Türkiye‘de, İstanbul‘da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Erdoğan, 1980 ve 1991 yıllarında Paris, 2001 yılında da Brüksel‘de düzenlenen, 4‘üncüsü de İstanbul‘da bugün başlayan konferansın başarılı geçmesini diledi.
Başbakan Erdoğan, konferans çerçevesinde organize edilen ‘‘Yatırım ve Ortaklık‘‘ konulu bu yüksek düzeyli toplantının, konferans paralelinde gerçekleşecek tüm toplantı ve görüşmelerle birlikte, ülkeler ve insanlık için hayırlı olmasını temenni etti.
Konuşmasının hemen başında çok samimi bir eleştirisini ifade etmek istediğini belirten Erdoğan, bilindiği gibi En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi‘nin, BM Genel Kurulu‘ndan sonra BM‘nin en önemli zirvesi olduğunu, 10 yılda bir gerçekleştirilen bu zirvenin, daha önce alınan kararların değerlendirilmesi kadar, dünya için, yoksulluk ve açlıkla mücadele için bir gelecek vizyonu oluşturmayı da hedeflediğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘‘Ancak, bu önemli zirveye, özellikle gelişmiş, zengin ülkelerin, yeterli ilgiyi göstermediklerini büyük bir üzüntüyle müşahede ediyoruz. Bugün artık, sınır tanımayan, ülke, halk, coğrafya tanımayan sorunlarımız var. Çevre sorunları, iklim değişikliği, yoksulluk, terör, göç gibi sorunlar, sadece belli ülkeleri, belli bölgeleri değil, tüm küreyi tehdit ediyor.
Bu tür küresel sorunları ilgi alanlarının dışında bırakanlar, hem kendi halklarının geleceğine, hem de dünyanın geleceğine ciddi manada haksızlık ediyorlar. Yoksulla empati kurmak, bugün dünyadaki her liderin, her zenginin mutlaka yapması gereken bir eylemdir. Hayata tutunamayan, umutsuzluk içinde çırpınan, gelecekten beklentisi kalmamış bireylerin meselesi; sadece çok açık söylüyorum o bireyleri değil, hepimizi, insanlığın topyekün akıbetini de ilgilendiriyor. Şahsen ben, yıllardır dünya kamuoyuna, yaşanan bu çelişkileri, dünyadaki bu tezat tablosunu anlatmak için çaba sarf ediyorum. Umutsuzluk içinde, adalete güveni sarsılmış, kendisini yalnız, kimsesiz hisseden birey ve topluluklar kazanılmadıkça, onlara umut verilmedikçe, onlara bir gelecek vaat edilmedikçe, dünya her zaman güvensiz, her zaman huzursuz olacaktır. Günlük harcaması 1,25 doların altında on milyonlarca insanın bulunduğu bir dünyada, açık söylüyorum, hiç kimse ama hiç kimse masum değildir ve olamaz.‘‘
-TÜRKİYE YALNIZ BIRAKILDI
"Türkiye, teröre ve terör örgütüne karşı çok kararlı bir mücadele verirken, üzülerek ifade etmeliyim ki, bu mücadelesinde yalnız bırakılmıştır" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugün hala, Türkiye‘nin terörle mücadelesine destek vermeyen, kendi ülkelerinde bu mücadele için istekli davranmayan, hatta terör örgütüne destek dahi sağlayan ülkeler olduğunu biliyoruz.
Şunu artık anlamak zorundayız... 11 Eylül saldırıları, Amerika Birleşik Devletleri‘ne olduğu kadar, insanlığa da yönelik bir saldırıdır. Paris‘e, Madrid‘e, Londra‘ya yönelik saldırılar, esasında tüm insanlık değerlerine yönelik saldırılardır. Biz Türkiye olarak, terör saldırılarına bu nazarla bakarken, ülkemize yönelik saldırılara göz yumulması, sessiz ve tepkisiz kalınması son derece manidardır.‘‘
Bazı teröristler ve terör örgütleri üzerinden, bugün İslam dünyasına ve Müslümanlara yönelik toptancı bir önyargı sergilendiğini belirten Erdoğan, ‘‘Terör nereden, kimden gelirse gelsin, karşısında dururuz ve duruyoruz. Terörist ve terör örgütleri arasında, asla ve asla ayrım yapmıyor, terörü bir insanlık suçu olarak görüyoruz. Ancak, bazı teröristler ve terör örgütleri üzerinden, tüm Müslümanları töhmet altında bırakmak, adı Hasan, Ahmet, Mustafa ve benzerleri olan kişilere potansiyel terörist tavrı takınmak, en az ırkçılık kadar, en az anti semitizm kadar tehlikelidir‘‘ diye konuştu.
-EŞİTSİZLİK...
Başbakan Erdoğan, net olarak bu dünyada gözlerinin önünde babası, annesi, kardeşleri öldürülen çocuklar, havadan yağan fosfor bombalarıyla, kucağında annesini kaybeden 11-12 yaşında çocuklar, açlığını bastırmak için çilek tarlalarında çilek toplarken, çöpü karıştırırken, yanı başında arkadaşları, kız kardeşleri öldürülen çocuklar olduğunu söylemek istediklerini ifade ederek, ‘‘Bu çocuklar, imkan bulurlarsa internete giriyorlar. Ve bu çocuklar, Batı‘da, Kuzey‘de, anne babalarının elini tutmuş, hiper marketlerden sınırsızca harcama yapan çocukları seyrediyorlar. Böyle bir eşitsizliğin, böyle bir dengesizliğin, çocukların, gençlerin, insanlığın vicdanında nasıl bir etki uyandıracağını tamamen sizlerin muhayyilesine bırakıyorum‘‘ dedi.
-‘‘ÜLKELERE BAKTIKLARINDA SADECE MADENLERİ GÖRENLER...‘‘
Ülkelere baktıklarında sadece madenleri, sadece petrol kuyularını görenlerin, o ülkelerin halkları nezdinde ciddi bir güven bunalımı oluşturduğuna dikkati çeken Erdoğan, demokrasi ve özgürlükleri kendileri için tabii bir hak, başkaları için erken veya gereksiz görenlerin, dünya genelinde adalet duygusunu zedelediğini ifade etti.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘‘Bazı ülkelerin nükleer silahlarını, kitle imha silahlarını, uluslararası hukuku hiçe saymalarını, uluslararası sularda korsanlık yapmalarını, hak ihlallerini, işkence ve insanlık dışı muamelelerini görmeyenler; ama başka bir takım ülkelere benzer konularda baskı uygulayanlar, aslında tarafsızlık duygusunu ciddi şekilde tahrip ediyorlar. Ben burada karamsar bir tablo çizmek, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul‘da iştahlarınızı kaçırmak niyetinde değilim. Benim niyetim, gelecek olan tehlikeye, bizi, hepimizi bekleyen tehlikeye dikkatleri çekmektir. Küçük bir köye dönüşen küresel dünyada, zıtlıkların, çarpıklıkların, eşitsizlik ve adaletsizliğin de artık o küçük köy içinde daha belirgin hale geldiğini burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum.‘‘
Son yaşanılan küresel finans krizinin, esasında dikkatleri çekmek istediği bu büyük tehlikenin öncü sinyali olduğunu bildiren Erdoğan, sınırsız kazanma ve hırsla tüketme çılgınlığının, zenginle fakir arasında büyüyen uçurumun, tüm dünya ülkelerinin ekonomilerini sarsan bir sonuç doğurduğunu anlattı.
Erdoğan, ‘‘Küresel finans krizinden gereken mesajları çıkaramaz, bu krizi doğru okuyamazsak, biliniz ki asıl sarsıntının tahribatı çok daha büyük olacaktır‘‘ diye konuştu.
-‘‘KÜRESEL SORUNLARI, GÜVENLİK TEDBİRLERİYLE ÇÖZME DÖNEMİ GERİDE KALDI‘‘-
Recep Tayyip Erdoğan, küresel sorunları, güvenlik tedbirleriyle çözme döneminin artık geride kaldığını vurgulayarak, şöyle dedi:
‘‘Başta terör olmak üzere, tüm küresel meseleleri, demokrasi ve özgürlük zemininde, özellikle de uluslararası dayanışmayla çözmemiz gerektiği bugün artık açık şekilde ortaya çıkmıştır. Burada, Türkiye tecrübesini sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye, gelişmekte olan bir ülke. On yıllar boyunca, yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik noktasında önemli sorunlar yaşadık. Hem kamu yatırımları, hem özel sektör yatırımları ülkenin belli bölgelerinde birikirken, diğer bazı bölgelerde yoksulluğun çığ gibi büyüdüğüne şahit olduk. Yoksulluk, mahrumiyet ve inkar politikaları, istismara müsait bir zemin oluşturdu ve Türkiye terör örgütlerinin hedefi haline geldi. Hükümet olarak, 8,5 yıl boyunca bir yandan özgürlük ve güvenlik dengesini hassasiyetle gözettik, bir yandan da yoksulluğa karşı kararlı bir mücadele verdik.‘‘
Erdoğan, 2002‘de, gıda artı gıda dışı yoksulluğun toplam nüfusa oranının yüzde 27 olduğunu, bunun da yaklaşık 18 milyon kişiye tekabül ettiğini, son araştırmanın 2009‘da yapıldığını, yoksulların toplam nüfusa oranı yüzde 18‘e gerilediğini, nüfus artışına rağmen rakamın da 12 milyon 750 bin kişiye gerilediğini söyledi.
-‘‘1 DOLARIN ALTINDA YOKSUL İNSAN KALMADI‘‘-
Kaynak: AA
‘‘Üst Düzey Yatırım ve Ortaklık‘‘ konulu toplantının da yapıldığı yemekte konuşan Erdoğan, konuklarını Türkiye‘de, İstanbul‘da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Erdoğan, 1980 ve 1991 yıllarında Paris, 2001 yılında da Brüksel‘de düzenlenen, 4‘üncüsü de İstanbul‘da bugün başlayan konferansın başarılı geçmesini diledi.
Başbakan Erdoğan, konferans çerçevesinde organize edilen ‘‘Yatırım ve Ortaklık‘‘ konulu bu yüksek düzeyli toplantının, konferans paralelinde gerçekleşecek tüm toplantı ve görüşmelerle birlikte, ülkeler ve insanlık için hayırlı olmasını temenni etti.
Konuşmasının hemen başında çok samimi bir eleştirisini ifade etmek istediğini belirten Erdoğan, bilindiği gibi En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi‘nin, BM Genel Kurulu‘ndan sonra BM‘nin en önemli zirvesi olduğunu, 10 yılda bir gerçekleştirilen bu zirvenin, daha önce alınan kararların değerlendirilmesi kadar, dünya için, yoksulluk ve açlıkla mücadele için bir gelecek vizyonu oluşturmayı da hedeflediğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘‘Ancak, bu önemli zirveye, özellikle gelişmiş, zengin ülkelerin, yeterli ilgiyi göstermediklerini büyük bir üzüntüyle müşahede ediyoruz. Bugün artık, sınır tanımayan, ülke, halk, coğrafya tanımayan sorunlarımız var. Çevre sorunları, iklim değişikliği, yoksulluk, terör, göç gibi sorunlar, sadece belli ülkeleri, belli bölgeleri değil, tüm küreyi tehdit ediyor.
Bu tür küresel sorunları ilgi alanlarının dışında bırakanlar, hem kendi halklarının geleceğine, hem de dünyanın geleceğine ciddi manada haksızlık ediyorlar. Yoksulla empati kurmak, bugün dünyadaki her liderin, her zenginin mutlaka yapması gereken bir eylemdir. Hayata tutunamayan, umutsuzluk içinde çırpınan, gelecekten beklentisi kalmamış bireylerin meselesi; sadece çok açık söylüyorum o bireyleri değil, hepimizi, insanlığın topyekün akıbetini de ilgilendiriyor. Şahsen ben, yıllardır dünya kamuoyuna, yaşanan bu çelişkileri, dünyadaki bu tezat tablosunu anlatmak için çaba sarf ediyorum. Umutsuzluk içinde, adalete güveni sarsılmış, kendisini yalnız, kimsesiz hisseden birey ve topluluklar kazanılmadıkça, onlara umut verilmedikçe, onlara bir gelecek vaat edilmedikçe, dünya her zaman güvensiz, her zaman huzursuz olacaktır. Günlük harcaması 1,25 doların altında on milyonlarca insanın bulunduğu bir dünyada, açık söylüyorum, hiç kimse ama hiç kimse masum değildir ve olamaz.‘‘
-TÜRKİYE YALNIZ BIRAKILDI
"Türkiye, teröre ve terör örgütüne karşı çok kararlı bir mücadele verirken, üzülerek ifade etmeliyim ki, bu mücadelesinde yalnız bırakılmıştır" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugün hala, Türkiye‘nin terörle mücadelesine destek vermeyen, kendi ülkelerinde bu mücadele için istekli davranmayan, hatta terör örgütüne destek dahi sağlayan ülkeler olduğunu biliyoruz.
Şunu artık anlamak zorundayız... 11 Eylül saldırıları, Amerika Birleşik Devletleri‘ne olduğu kadar, insanlığa da yönelik bir saldırıdır. Paris‘e, Madrid‘e, Londra‘ya yönelik saldırılar, esasında tüm insanlık değerlerine yönelik saldırılardır. Biz Türkiye olarak, terör saldırılarına bu nazarla bakarken, ülkemize yönelik saldırılara göz yumulması, sessiz ve tepkisiz kalınması son derece manidardır.‘‘
Bazı teröristler ve terör örgütleri üzerinden, bugün İslam dünyasına ve Müslümanlara yönelik toptancı bir önyargı sergilendiğini belirten Erdoğan, ‘‘Terör nereden, kimden gelirse gelsin, karşısında dururuz ve duruyoruz. Terörist ve terör örgütleri arasında, asla ve asla ayrım yapmıyor, terörü bir insanlık suçu olarak görüyoruz. Ancak, bazı teröristler ve terör örgütleri üzerinden, tüm Müslümanları töhmet altında bırakmak, adı Hasan, Ahmet, Mustafa ve benzerleri olan kişilere potansiyel terörist tavrı takınmak, en az ırkçılık kadar, en az anti semitizm kadar tehlikelidir‘‘ diye konuştu.
-EŞİTSİZLİK...
Başbakan Erdoğan, net olarak bu dünyada gözlerinin önünde babası, annesi, kardeşleri öldürülen çocuklar, havadan yağan fosfor bombalarıyla, kucağında annesini kaybeden 11-12 yaşında çocuklar, açlığını bastırmak için çilek tarlalarında çilek toplarken, çöpü karıştırırken, yanı başında arkadaşları, kız kardeşleri öldürülen çocuklar olduğunu söylemek istediklerini ifade ederek, ‘‘Bu çocuklar, imkan bulurlarsa internete giriyorlar. Ve bu çocuklar, Batı‘da, Kuzey‘de, anne babalarının elini tutmuş, hiper marketlerden sınırsızca harcama yapan çocukları seyrediyorlar. Böyle bir eşitsizliğin, böyle bir dengesizliğin, çocukların, gençlerin, insanlığın vicdanında nasıl bir etki uyandıracağını tamamen sizlerin muhayyilesine bırakıyorum‘‘ dedi.
-‘‘ÜLKELERE BAKTIKLARINDA SADECE MADENLERİ GÖRENLER...‘‘
Ülkelere baktıklarında sadece madenleri, sadece petrol kuyularını görenlerin, o ülkelerin halkları nezdinde ciddi bir güven bunalımı oluşturduğuna dikkati çeken Erdoğan, demokrasi ve özgürlükleri kendileri için tabii bir hak, başkaları için erken veya gereksiz görenlerin, dünya genelinde adalet duygusunu zedelediğini ifade etti.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘‘Bazı ülkelerin nükleer silahlarını, kitle imha silahlarını, uluslararası hukuku hiçe saymalarını, uluslararası sularda korsanlık yapmalarını, hak ihlallerini, işkence ve insanlık dışı muamelelerini görmeyenler; ama başka bir takım ülkelere benzer konularda baskı uygulayanlar, aslında tarafsızlık duygusunu ciddi şekilde tahrip ediyorlar. Ben burada karamsar bir tablo çizmek, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul‘da iştahlarınızı kaçırmak niyetinde değilim. Benim niyetim, gelecek olan tehlikeye, bizi, hepimizi bekleyen tehlikeye dikkatleri çekmektir. Küçük bir köye dönüşen küresel dünyada, zıtlıkların, çarpıklıkların, eşitsizlik ve adaletsizliğin de artık o küçük köy içinde daha belirgin hale geldiğini burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum.‘‘
Son yaşanılan küresel finans krizinin, esasında dikkatleri çekmek istediği bu büyük tehlikenin öncü sinyali olduğunu bildiren Erdoğan, sınırsız kazanma ve hırsla tüketme çılgınlığının, zenginle fakir arasında büyüyen uçurumun, tüm dünya ülkelerinin ekonomilerini sarsan bir sonuç doğurduğunu anlattı.
Erdoğan, ‘‘Küresel finans krizinden gereken mesajları çıkaramaz, bu krizi doğru okuyamazsak, biliniz ki asıl sarsıntının tahribatı çok daha büyük olacaktır‘‘ diye konuştu.
-‘‘KÜRESEL SORUNLARI, GÜVENLİK TEDBİRLERİYLE ÇÖZME DÖNEMİ GERİDE KALDI‘‘-
Recep Tayyip Erdoğan, küresel sorunları, güvenlik tedbirleriyle çözme döneminin artık geride kaldığını vurgulayarak, şöyle dedi:
‘‘Başta terör olmak üzere, tüm küresel meseleleri, demokrasi ve özgürlük zemininde, özellikle de uluslararası dayanışmayla çözmemiz gerektiği bugün artık açık şekilde ortaya çıkmıştır. Burada, Türkiye tecrübesini sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye, gelişmekte olan bir ülke. On yıllar boyunca, yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik noktasında önemli sorunlar yaşadık. Hem kamu yatırımları, hem özel sektör yatırımları ülkenin belli bölgelerinde birikirken, diğer bazı bölgelerde yoksulluğun çığ gibi büyüdüğüne şahit olduk. Yoksulluk, mahrumiyet ve inkar politikaları, istismara müsait bir zemin oluşturdu ve Türkiye terör örgütlerinin hedefi haline geldi. Hükümet olarak, 8,5 yıl boyunca bir yandan özgürlük ve güvenlik dengesini hassasiyetle gözettik, bir yandan da yoksulluğa karşı kararlı bir mücadele verdik.‘‘
Erdoğan, 2002‘de, gıda artı gıda dışı yoksulluğun toplam nüfusa oranının yüzde 27 olduğunu, bunun da yaklaşık 18 milyon kişiye tekabül ettiğini, son araştırmanın 2009‘da yapıldığını, yoksulların toplam nüfusa oranı yüzde 18‘e gerilediğini, nüfus artışına rağmen rakamın da 12 milyon 750 bin kişiye gerilediğini söyledi.
-‘‘1 DOLARIN ALTINDA YOKSUL İNSAN KALMADI‘‘-