Özal’In Kurmayları: Özal Suikastı İle Son Saldırıda Amaçlanan Şey Aynı (Özel)

Kastamonu‘da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konvoyuna eskortluk yapan trafik ekibine düzenlenen ve bir polisin şehit olmasıyla sonuçlanan saldırı, 1988 yılında Turgut Özal’a yapılan silahlı suikastı ve o dönemde yaşananları akıllara getirdi.

Kastamonu‘da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konvoyuna eskortluk yapan trafik ekibine düzenlenen ve bir polisin şehit olmasıyla sonuçlanan saldırı, 1988 yılında Turgut Özal’a yapılan silahlı suikastı ve o dönemde yaşananları akıllara getirdi. Özal’a yakın isimler iki olay arasında benzerlikler olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin demokratikleşmesini ve istikrarını istemeyen iç ve dış unsurların karanlık planlarını uygulamaya geçirdiğine dikkat çekti. Saldırıya ilişkin en ilginç açıklama ise Özal’ın kurmaylarından eski Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler’den geldi. Saldırının sıradan bir olay olmadığına dikkat çeken Dinçerler, “Bu basit bir olay değil. Uluslararası güçlerin de iştiraki olan bir olaydır. Rahmetli Turgut Özal’a yapılan suikast aydınlanmadıkça olayları maalesef yaşamaya devam edeceğiz.” diyerek perde arkasındaki karanlık güçlerin varlığına işaret etti.

Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Özal’ın kurmayları, çarpıcı değerlendirme ve uyarılarda bulundu. Eski bakanlardan Bülent Akarcalı, Özal döneminde olduğu gibi AK Parti döneminde yakalanan istikrar ortamından birtakım iç ve dış çevrelerin rahatsız olduğuna dikkat çekti. Eski bakanlardan Mehmet Keçeciler, saldırı ile topluma korku salınmak istendiğini vurgularken, eski Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu seçimlerin sonuçlarını etkilemeye dönük bir olay olarak görüldüğünü söyledi.

    Özal’ın yakın çalışma arkadaşlarından Dinçerler iki olay arasındaki benzerliğe dikkat çekerek, “Bugün Tayyip Bey olur, yarın başka bir başbakan gelir ona yaparlar. Turgut Bey‘le ilgili operasyonu planlayan uygulayanlar kimse onların ortaya çıkması lazım. Yoksa eline silah tutan çocuk tamamen parayla tutulmuş insanlardır onlar.” dedi.

“ZAMANLAMASI MANİDAR”

Bülent Akarcalı, olayın zamanlamasını manidar buldu. Türkiye’nin içeride ve bölgesinde istikrar unsuru olmaya başladığı çok kritik bir süreçten geçtiğine dikkat çeker Akarcalı, böyle süreçlerde PKK ile birlikte bazı iç ve dış güçlerin harekete geçtiğini vurguladı.

    Akarcalı, “Önemli dönemeçlerde karanlık güçlerin harekete geçer. Türkiye bölgesinde söz sahibi oluyor. İstikrar unsuru oldu. Türkiye’ye yönelik her zaman olabilir. İçeride ve dışarıdan buna destek çıkanlar planlar senaryolar olabilir. Türkiye’nin istikrar ortamından rahatsız olan iç ve dış güçler var. İçeride kaos ortamından beslenmek istiyorlar. Ama kimse bu ortamı yaratamaz.” şeklinde konuştu. Akarcalı, Başbakan‘ın yürüttüğü politikalar, özellikle Doğu ve Güneydoğu’ya yapılan yatırımlar, başlattığı reformlar ve temel hak ve özgürlükler alanında yapılan açılımların birilerini rahatsız ettiğini vurguladı.

Akarcalı, son dönemlerde yaşananlarla Özal zamanında yaşananlar arasında benzerlikler olduğunu söyledi. Bazı kesimlerin Özal’a baskılar yaparak gözdağı vermek istediğini anlatan Akarcalı, şöyle konuştu: “Benzer baskılar Özal döneminde de vardı. Ankara’ya baskı yaparak kendi çıkarları doğrultusunda kararlar alarak bu amaçlarını gerçekleştirmek istiyorlardı. Ama kaos oluşturarak Ankara’ya hükmetme dönemi geçti. Birileri Türkiye’yi kaos ortamına çekmek isteyebilir, ama bunu hayata geçiremezler. Şimdiye kadar Başbakan‘a 10 tane suikast girişimi oldu, ama başarılı olamadılar. Birileri Türkiye’yi yıldırmayı düşünebilir, ama artık böyle bir güçleri kalmadı.”

“SIRADAN BİR OLAY DEĞİL”

Eski Bakan Vehbi Dinçerler ise saldırının sıradan bir olay olmadığını söyledi. Olayın iç ve dış mihraklarla bağlantılı olduğunu düşünen Dinçerler, “İç ve dış mihraklar, hem uzun vadeli planlarını uyguluyorlar hem de böyle hem planlarının var olduğunu göstermek istiyorlar. Bu basit bir olay değil. Uluslararası güçlerin de iştiraki olan bir olaydır. İşin özü budur.” değerlendirmesini yaptı.

Son saldırı ile Turgut Özal’a yönelik yapılan silahlı saldırı arasında büyük benzerlikler olduğuna işaret eden Dinçerler, bu suikastın aydınlanmadan bugünkü olayların anlaşılamayacağını kaydetti: “Rahmetli Turgut Özal’a yapılan suikast meselesi aydınlanmadıkça onu kimin yaptırdığı, nasıl yaptırdığı, hangi iç ve dış güçlerin birlikte bu işi planlayıp icra ettiği anlaşılmadığı sürece buna benzer olayları maalesef yaşamaya devam edeceğiz.”

    Dinçerler, “Bugün Tayyip Bey olur, yarın başka bir başbakan gelir ona yaparlar. Bu genellikle de başbakanlara yapılır. Bu bir fırsattır, cumhurbaşkanından rica ediyorum. Turgut Bey suikastını araştırmaları lazım. Silahlı suikast meselesi aydınlanmamıştır. Ve bu aydınlanmazsa Türkiye’de birçok mesele karanlıkta kalır. Bu da Turgut Bey‘e, ilgili operasyonu planlayan uygulayanlar kimse onların ortaya çıkması lazım. Yoksa eline silah tutuşturulan çocuklar, tamamen parayla tutulmuş insanlardır.” diye konuştu.

Mehmet Keçeciler ise olayı PKK’nın yaptığını düşünüyor. Keçeciler, bu tür saldırıyla hedeflenmek istenen sonuca bakılması gerektiğini söyledi. “Türkiye’nin kalkınmasını, güçlenmesini istemeyen çıkarı ne olabilir, PKK’nın çıkarı ne olabilir?” diye soran Keçeciler, “Asıl ona bakmak lazım. Başbakan havadan geçiyor, ama konvoya saldırı oluyor. Burada korkutma amaçlanıyor. Topluma korku salarak mesaj vermeye çalışıyorlar. PKK’nın içine sızan unsurlar var.” dedi.

“SEÇİM SONUÇLARINI ETKİLEMEYE DÖNÜK BİR OLAY”

Özal’ın yakın çalışma arkadaşlarından eski Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu ise şunları söyledi: “PKK geçmişte de Karadeniz bölgesine geçerek halkı huzursuz etmek istedi. Şimdi Kastamonu’ya kadar kayıp huzursuzluk meydana getirip, biraz daha boyutlarını büyütmeye çalışıyor. Başbakan‘ın şahsını hedef aldığını düşünmüyorum, ama bunu Kastamonu bölgesinde yaparak, huzursuzluk yayarak, seçimlere etki etmek istenen bir olay. Bir gözdağı veriyor. Başbakan ‘Efendilerinden sipariş aldılar’ dedi. Bu terör örgütlerinin birçoğunda vardır. Türkiye her zaman bu kabil hadiselerle karşı karşıyadır. Gelişmiş ülkeler devamlı teröre karşı olduklarını söylerler, ama başka ülkelere karşı da kullanırlar. Bu bir gerçektir. Türkiye’yi karıştırmak isteyen güçler terörü destekliyorlar. İçeriden de işbirlikçileri var.”