Bakan Çiçek'ten Beyaz Gazete'ye çok özel açıklamalar

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Beyaz Gazete'ye gündemi değerlendirdi, çarpıcı açıklamalarda bulundu: Kılıçdaroğlu'nun kendi derdine düştüğünü anlattı, "Kılıçdaroğlu'nun derdi Türkiye'de iktidar değil, parti içi iktidar.” dedi.

Bakan Çiçek'ten Beyaz Gazete'ye çok özel açıklamalar
Bakan Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun boş vaatlerle ve boş iddialarla kamuoyunu meşgul ettiğini söyledi.
Beyaz Gazete’nin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Muhalefetin siyaset sahnesinde kullandığı üslubu ‘yakışıksız’ olarak bulan Çiçek “ Bu tarz üsluplar Söyleyecek fikri olmayan, millete açıklayacak projesi olmayan ve canı derdine düşmüş siyasetçilerin tercih edeceği bir uslüp.” dedi.

Beyaz Gazete editörünün Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’e yönelttiği sorular ve aldığı yanıtlar şöyle;

Özellikle son dönemde muhalefetin iktidara yönelik kullandığı siyaset üslubu, seçim günü yaklaştıkça daha da sertleşiyor. Muhalefet partilerinin temsilcileri bunu bilerek mi yapıyor?
Son derece yakışıksız. Bir siyasetçiye yakışmayacak kadar da, seviyesi epey düşmüş beyanlar bunlar. Bu sözlerle kimseye bir şey ifade etmiş olunmaz. Söyleyecek fikri olmayan, millete açıklayacak projesi olmayan ve canı derdine düşmüş siyasetçilerin tercih edeceği bir uslüp. Kemal Kılıçdaroğlu kendi canı derdine düştü. Çünkü CHP eskiden beri kaynayan kazandır. Her seçim sonrası orada bir kazan kaynar ve bu kazan kaynar. Ve bu kazanda genel başkanları düşer. Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’de iktidar olma şansı yok, bunu kendiside görüyor zaten. Ve koalisyon arayışları içerisinde. Biz şunun yada koalisyon yaparız, bununla da koalisyon yaparız diyor. Dolayısıyla şu an Türkiye iktidarı için bir mücadele bir çabanın içerisinde değil, parti içerisinde iktidarını sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bunun için siyasette üslubu son derece yakışıksız. Ve seviyesi son derece tartışılan bir üslup.

Fevkalede üzgünüm
Söylediklerinin hiçbirinin aslı esası yok. Dediğim gibi nasıl olsa iktidara gelemeyeceği için, akla hayale gelmeyecek şeyleri söyleyerek acaba yüzde 28’i tutturabilir miyim. Çünkü deniz Baykal parti başkanlığını bıraktığında “Benim partimin oyu yüzde 28.” dedi. Dolayısıyla yüzde 28’ler civarında ki bir oy oranı kendi genel başkanlığını tartışmaya açacağı için, canı derdine düştü. Asılsız vaatler seviyesiz üslup, maalesef siyasetin gündemini belirliyor. Bundan dolayı da fevkalade üzgünüm rahatsızım. Bu üslup ülkeye bir şey kazandırmaz, siyaset kurumuna bir şey kazandırmaz, CHP’ye de kazandırmaz, söyleyen kişiye de kazandırmaz. Ve siyaset kurumuna karşı da toplumun nefretini ve antipatisini toplar.


CHP Genel Başkanı yerel seçimlerden itibaren partinizin hem belediye başkanları, hemde yöneticileri hakkında bir çok yolsuzluk iddiasını gündeme getirdi. Bugüne kadar bu iddialarla ilgili somut bir gelişme oldu mu?
İddiayı gündeme getiriyor, lafı atıyor,çamuru atıyor, ondan sonra piyasadan kayboluyor. Madem bu iddialarda ciddiyet varsa, bu iddiayı söylemekte samimiyse götürüp savcılığa niye vermiyor? Niye suç duyurusunda bulunmuyor? Bakın dikkat edin eline bir dosya alıyor. Bu dosyanın içinde ne var diyor? Yolsuzluk var diyor. Halbuki beklide o dosyanın içerisinde CHP’nin delege listesi vardır. Kimse o dosyanın içini görmüyor ki… Belki de fesih edeceği ilçe teşkilatlarının isimleri vardır veya başka bir şey vardır. Çünkü o dosyaların içi boş, iddiaların altı boş. Eğer öyle olmuş olsa gidip savcılığa vermiş olması lazım. Bunu vermiyor, günü kurtarabilmek adına bugün bu çamuru atayım diyor, onunla toplum bugün oyalansın diyor. Yarın başka bir şey atayım, onunla oyalansın, bunu bir siyaset üslubu haline getirdi, fevkalade yakışıksızdır. Ve bu manada da bu arkadaşlarımıza da iftira da bulunuyor.

Ak Parti’nin Güneydoğu Politikası nedir? Demokratik Açılım Sürecinin işleyişinde, bu dönemden sonra nasıl bir yol izlenilecek?
Türkiye’de birliğin, beraberliğin, kardeşliğin tesisi noktasında Türkiye demokrasinin kurumsallaşmasını istiyor. Demokrasiyi biz önemsiyoruz. Bizim yaptığımız çaba 2002’den bu yanan Türkiye’nin demokratik standartlarını yükseltmek içindir. Aldığımız kararlar genel ve eşit kararlardır, düzenlemelerdir. Belli bir gruba, belli bir etnik gruba has düzenlemeler değildir. Türkiye’de ki hak ve özgürlükler eşit düzenlemelerdir ve bundan herkes istifade eder.

Mesele kürt meselesi değil
Meseleye böyle bakmak yerine bir etnik temel üzerinden siyaset yapmaya çalışanlar ‘İlle de kürt’ diyorlar. Bu ülkede sadece Kürtler yok. Bu milletin başka parçaları başka unsurları var. Bir düzenleme yapıyorsanız, bunların hepsinin hak ve özgürlüğünü gözeten bir düzenleme yapmanız lazım. Bizim yaptığımızda bundan ibarettir. Olayı böyle anlayanlar çarpıtmak için öyle diyor, böyle diyor. Bunu da bir siyaset malzemesi yapmaya devam ediyorlar.

Başbakanın Hakkari mitinginde esnaf kepenk kapatırken, CHP’nin mitinginde esnaf kepenk kapatmadı. Bu duruma bir CHP-BDP kardeşliği var diyebilir miyiz?

CHP-BDP işbirliği yeni değil. Referandum oylamasında da bu ortaya çıktı. MHP-CHP ve BDP anayasa oylamasında ‘Hayır’ oyu için hem meclis içinde, hem meclis dışında beraber oldular. Aynı kampanyayı birlikte yürüttüler. Ayrı ayrı noktalardan hareket edip, aynı noktada birleştiler. Siyasetin içinde olanlar bakımında bu işbirliği, bu yan yana görüntü sürpriz değil. Ama şimdi vatandaşımız daha iyi görüyor. Zaten sayın Kılıçdaroğlu’da Hakkari’ye gidiyor başka türlü konuşuyor, İzmir’e gidiyor başka türlü konuşuyor. Her gün farklı konuşuyor. Bu işbirliği yeni değil, eskiden beri de var, şimdi yeni bir somut delil daha ortaya çıkmış oldu.

Başbakan Ankara için çılgın projelerini açıkladı. Bu projeler Ankara’da büyük bir heyecan yarattı. Muhalefet ise bu projeleri ‘hayalden öte’ görmüyor. Bu projeler gerçekten Ankara için hayal mi?

Biz ‘çılgın’ proje olarak adlandırmıyoruz ama kamuoyu böyle adlandırıyor buna da saygı duyuyoruz. Türkiye’yi 2023’te dünyada ve bölgede belli bir noktaya getirebilmek, ayrıca Türkiye’nin en büyük şehirleri başta olmak üzere, Türkiye’nin Büyükşehirlerinden yola çıkarak belli bir noktaya getirmeye çalışıyoruz. Onun içinde hem İstanbul’la ilgili projelerimiz var, hem de diğer şehirlerimizle ilgili. Zaten bizi diğer partilerden ayıran nokta burası. Seçime 2 hafta kaldı. Bizim dışımızda biz iktidar olursak Ankara’yı şunları getirdik, bundan sonrada şunları getireceğiz diyen bir tek parti yok.

Birisi kasetle, diğeri boş vaatlerle yatıp kalkıyor
Birisi varsa yoksa kasetle düştü kalktı, öteki de her gün asılsız iddianın, asılsız vaadin peşinde götürüyor. Ankara’ya mahsus somut projeleri olan biziz. Bu projeleri ilk defa söylüyor değiliz. Bir kısmı zaten başladı. Bir kısmı belli bir yere geldi. Yeni projelerde ve eskiden kalanların devamı niteliğinde 3 ayrı kategoride proje var. Bunların bir kısmı zaten yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor. Bir kısmı yarım kalmış metro gibi, bir kısmı da bundan sonrası için gündeme getirmeye başlayacağımız projeler. Mesela Ankara’ya bir fuar merkezinin kazandırılması yepyeni bir projedir. Ankara’yı bir sağlık şehri haline getirmek bizim için önemlidir. Biz Ankara’yı sağlık merkezi haline getirmeye çalışıyoruz. Mesela Ankara’ya bir serbest ticaret merkezi kurulması bunlar yeni projeler ama metro devam eden bir proje, 3 katrilyonun üzerinde bir para ödeyeceğiz. Kentsel dönüşüm projeleri… Zaten Kuzey Ankara Projesi devam ediyor. Şimdi bunun tamamını bitirmek noktasında, mümkünse sıfır gecekondulu bir Başkent haline getirmeye çalışıyoruz. Bu yetmeyecek yepyeni bir Ankara, 500 bin nüfusluk yeni bir kent oluşturacağız. Bundan da en çok istifade edecek ilçelerin başında da Gölbaşı geliyor.

Sağlıklı bir gelişim gerekli
Gölbaşı Ankara’nın bir prestij ilçesidir, gelişen bir ilçesidir. Bu gelişmenin sağlıklı olması gerekli. Maalesef bugün Ankara’da da, Türkiye’nin birçok yerinde de yaşadığımız sıkıntı, ‘önce yapıyoruz, sonra düzeltmeye uğraşıyoruz’ yaparken düzgün yapmamız lazım. Bir ülke kaynaklarını gelişigüzel harcayamaz. Tabir-i caizse önce namazı kılıyoruz, sonra abdesti alıyoruz. Böyle olmaması lazım. Gölbaşı göl sebebiyle ve başka özellikler nedeniyle hızla gelişen bir ilçe.

En çok Gölbaşı faydalanacak

Gölbaşı sayın başbakanımızın açıkladığı projeden sonra hem değeri itibariyle, hemde nüfus artışı itibariyle gözde bir ilçe haline gelecektir. Bunda hiçbir tereddüt yok. Bunun sağlıklı yürütülmesi lazım. Zaten Mogan Gölü çevresinde ki hizmetler, Gölbaşı’na ayrı bir değer kattı. Ben Mogan Gölü’nün çevresine hizmet gelebilmesi için epey bir katkı verdim. Bunu bilen arkadaşlarımız bilir. Büyükşehir Belediye Başkanımızı bu yönde teşvik ederek, destekleyerek, o çirkin görüntülerin ortadan kaldırılması noktasında yardımcı olduk. İyi bir seviyeye geldi ,daha da iyi olacak.

Mogan Gölü ile ilgili çalışmalar devam ediyor

Su hayattır, su güzelliktir. Onun kıymetini bilmek lazım. Mogan Gölü ile ilgili ayrı bir değerlendirme var zaten. İnanıyorum ki önümüzde ki dönemde, Mogan Gölü çok farklı bir noktaya gelebilecektir. Mogan Gölü ile ilgili çalışmalar tam netleşmediği için sayın Başbakan daha açıklamadı. Ancak 500 bin nüfuslu yeni bir Ankara Gölbaşı’nda yükselecek.

Yapamayacağımız şeyleri vaat etmiyoruz
Biz yapamayacağımız şeyleri vaat etmiyoruz, biz anlattıklarımızın bir kısmını zaten yapıyoruz. Ne diyoruz Kentsel Dönüşüm yapacağız. Herhalde havaalanına gidenler, o yüksek yüksek blokları görüyordur. Şu kadar konut yapacağız diyoruz. Ankara’nın sıfır gecekondulu bir kent haline gelmesi için 130 bin konut lazım. Biz 480 bin konutu zaten yapmışız. Yan yapacağız demiyoruz ki, yaptık bundan sonrasını da yapacağız diyoruz. Şimdi metro diyoruz zaten Keçiören hattında yüzde 41’ini, Çayyolu hattında yüzde 91’ini, Sincan hattında yüzde 71-72’sini yapmışız. Geri kalanını tamamlayacağız diyoruz. Yeni başlıyoruz demiyoruz ki. Yani bir çok konuda yaptıklarımızı yapacaklarımızın teminatı olarak gösteriyoruz. Yaptıklarımız var, halen yaptıklarımız var, bundan sonra da yapılacak olanlar var. Hayat devam ediyor. Onun için orası Gölbaşı bu manada en çok hizmete muhatap olacak ilçe. Zaten bu projelerin detayları açıklandıktan sonra bir hareket başlayacaktır. Gölbaşı’nda heyecan da var ve bir ekonomik hareketlilikte olacaktır. Yalnız hepimizin dikkat etmesi gereken şey, o hareketlilik çarpık bir gelişmeye sebebiyet vermemelidir. Yani insanımız tamam oluyor filan deyipte kar hırsıyla, cenneti cehenneme çevirmemeliler. Gölbaşı Ankara’nın cennetidir. Gölbaşı cennet bir köşedir.”

BEYAZ GAZETE