Favori film'e ıslıklarla alkışlar birarada
Altın Palmiye'nin favorileri arasında gösterilen Terrence Malick'in Hayat Ağacı filminin gösteriminde ıslıklarla alkışlar birbirine karıştı. Seyirciyi ikiye bölen filmin ödüle ulaşması zor gözüküyor.
ABD'Lİ üstad Terrence Malick'in sabırsızlıkla beklenen Hayat Ağacı/The Tree of Life filmi dün sabah yapılan basın gösteriminde yuhalanmalar ve alkışlarla karşılandı. Film, 1950'ler ABD'sindeki üç oğullu bir ailenin yaşadığı kaybı; doğuş, büyüme ve ölümü kozmik bir varoluş bilinciyle anlatıyor. Kimilerine göre başyapıt olan film, kimilerine göreyse izlemesi şahane ama dini referanslara boğulan ruhani bir parfüm reklamı kıvamında. Atilla Dorsay'ın sözleriyle: "Basın gösteriminin sonunda alkışlarla ıslıkların birbirine karışmasından da belli olduğu gibi, filmin ödüle ulaşması da zorlaştı." 36 yılda çektiği beş filmle efsane katına ulaşan sinemacının Hayat Ağacı üzerine yıllardır çalıştığı biliniyor. En iyi yönetmen ödülü aldığı Days of Heaven'dan 32 yıl sonra yeniden Altın Palmiye yarışına dönen Malick'in gösterim sonrası yapılan basın toplantısına katılmayacağı önceden açıklansa da, başrol oyuncularını yalnız bırakması gazetecileri hayal kırıklığına uğrattı. Dolayısıyla ilk gelen sorular da Malick'in neden ortaya çıkmadığı üzerineydi. Filmin yapımcılarından Sarah Green'in, "Aslında çok utangaçtır. Kendisi yerine filmin konuşmasını ister" sözleri basın toplantısının moderatörü Henrry Behar tarafından bile ikna edici bulunmadı.
PENN'DEN PROTESTO
Gerçi onun Malick'in etrafındaki bu gizlilik halesine içerleyerek, "Nasıl bir insandır merak ediyoruz. Güler mi, ağlar mı, yemek yer mi?" sözlerine karşılık filmin başrol oyuncularından Brad Pitt, "Banyo yapıyor, onu biliyorum" diyerek mevzuyu esprili bir şekilde kapattı. Yapımcı olarak da filme imza atan Pitt, yine de Malick'in ortalarda görünmemesini savunmak zorunda kaldı ve "Bir sanatçı illa da pazarlamacı olmak zorunda değildir!" dedi. Öte yandan, adı Brad Pitt'ten hemen sonra yazılan, Hayat Ağacı'nın oyuncularından Sean Penn, sanırım tüm rolü dört beş dakikayı geçmediği için yönetmeni protesto etmek amacıyla, Cannes'da olduğu halde basın toplantısına ve galaya katılmadı. Filmde, otoriter baba rolündeki Brad Pitt, doğanın acımasızlığını ve güce dayanan hiyerarşiyi, şevkatli anne (Jessica Chastain) ise ruhaniliği, inayeti ve meleksi sevgiyi temsil ediyor. Film de 'bu ikisiyle bütünleşmek gerek' diyor. İnançlı kimliğiyle tanınan Malick, bunu da kutsal kitaptan referanslarla yapıyor. Malick'in 'varoluşu zıtlıklarla kucaklamak gerek' mesajının eleştirmenleri böyle iki aşırı uca savurması da ironik tabii ki. Üstadımız bildik şiirsel ve meditatif üslubunu bu kez daha da ileri götürmüş. Yani dramatik gelişmelerden ve diyaloglardan mümkün olduğunca kaçınmış. Aynı nedenle şahane görüntüler ve müzikler eşliğinde görüntülenen kainatın 'yaradılış' öyküsünü izlemek başlarda basbayağı banal gelebiliyor.
PENN'DEN PROTESTO
Gerçi onun Malick'in etrafındaki bu gizlilik halesine içerleyerek, "Nasıl bir insandır merak ediyoruz. Güler mi, ağlar mı, yemek yer mi?" sözlerine karşılık filmin başrol oyuncularından Brad Pitt, "Banyo yapıyor, onu biliyorum" diyerek mevzuyu esprili bir şekilde kapattı. Yapımcı olarak da filme imza atan Pitt, yine de Malick'in ortalarda görünmemesini savunmak zorunda kaldı ve "Bir sanatçı illa da pazarlamacı olmak zorunda değildir!" dedi. Öte yandan, adı Brad Pitt'ten hemen sonra yazılan, Hayat Ağacı'nın oyuncularından Sean Penn, sanırım tüm rolü dört beş dakikayı geçmediği için yönetmeni protesto etmek amacıyla, Cannes'da olduğu halde basın toplantısına ve galaya katılmadı. Filmde, otoriter baba rolündeki Brad Pitt, doğanın acımasızlığını ve güce dayanan hiyerarşiyi, şevkatli anne (Jessica Chastain) ise ruhaniliği, inayeti ve meleksi sevgiyi temsil ediyor. Film de 'bu ikisiyle bütünleşmek gerek' diyor. İnançlı kimliğiyle tanınan Malick, bunu da kutsal kitaptan referanslarla yapıyor. Malick'in 'varoluşu zıtlıklarla kucaklamak gerek' mesajının eleştirmenleri böyle iki aşırı uca savurması da ironik tabii ki. Üstadımız bildik şiirsel ve meditatif üslubunu bu kez daha da ileri götürmüş. Yani dramatik gelişmelerden ve diyaloglardan mümkün olduğunca kaçınmış. Aynı nedenle şahane görüntüler ve müzikler eşliğinde görüntülenen kainatın 'yaradılış' öyküsünü izlemek başlarda basbayağı banal gelebiliyor.