Fethullah Gülen'e EWI'dan 2011 barış ödülü

East-West Institute (Doğu-Batı Enstitüsü -EWI), 2011 Yılı Barış Ödülü'nü Fethullah Gülen'e verdi.

Fethullah Gülen'e EWI'dan 2011 barış ödülü
Fethullah Gülen Hocaefendi'ye dünya barışına yaptığı katkı sebebiyle East-West Institute (Doğu-Batı Enstitüsü -EWI) 2011 Yılı "Barış Ödülü" verildi. Hocaefendi adına ödülü Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil aldı. New York'ta düzenlenen törene yazılı bir mesaj gönderen Hocaefendi ise bu ödülü kendi adına değil, kendisini içlerinden birisi olarak adlandırdığı sayısız 'gönüllüler' adına kabul ettiğini kaydetti. Bu sene kuruluşunun 30. yılını kutlayan EWI'nin Yönetim Kurulu üyeleri arasında bir dönem Başkan Barack Obama'nın Ulusal Güvenlik danışmanlığını yapan General James L. Jones, yine eski ABD Dışişleri bakanlarından Condoleezza Rice gibi isimler bulunuyor.

Ödül gecesinde konuşma yapan EWI Başkanı ve CEO'su John Edwin Mroz, "Bu ödülü Sayın Fethullah Gülen'e vermekten büyük onur duyuyoruz." dedi. Gecede, 2011 Yılı Barış Ödülü'nün neden Hocaefendi'ye verildiğini anlatan video gösterimi yapıldı. Videoda, eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan, eski ABD başkanlarından Bill Clinton, yine eski ABD Dışişleri bakanlarından James Baker ile Madeleine Albright'ın, Hocaefendi hakkındaki kişisel görüşlerini ifade eden sözlerine yer verildi. Hocaefendi'nin teröre karşı net tutumuyla takdir topladığı belirtilirken, Washington Post gazetesine verdiği demeçteki, "Müslüman, terörist olamaz, teröre bulaşan kimse de Müslüman kalamaz." sözlerine vurguda bulunuldu.

Almanya orijinli olan Başkan Mroz, ''Biz bu ödülü her yıl yalnızca bir defa veririz. Bu nedenle anlamı bizler için çok büyüktür.'' derken, başkanı ve CEO'su olduğu kuruluşun saygı, sorumluluk, tutku ve disiplin gibi temel değerleri olduğuna işaret etti. Mroz, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin de inandığı değerleri hayata geçiren, sorumluluk sahibi bir insan olduğunu söyledi. Hocaefendi'yi samimi bir Müslüman ve inandıklarını yaşayan bir insan olarak tanımlayan Mroz, "Biraz sonra izleyeceğiniz video gösteriminde neden barış ödülünü bu harika insana verdiğimizi göreceksiniz." ifadelerini kullandı.

Fethullah Gülen Hocaefendi ise gönderdiği mesajında gönüllüler hareketine vurgu yaparak şunları söyledi: "Sizlerin, teveccühünüzün bir nişanesi olarak, beni, Doğu-Batı Enstitüsü Barış Ödülü'ne layık görmenizden dolayı hem mahcup oldum hem onur duydum. Fakat, ben bu ödülü, kendi adıma değil; ancak, insanlığa hizmet etmekten başka hiçbir gayesi olmayan ve sadece bu maksada matuf bir araya gelen, farklı dinlere, inançlara, milletlere ve geçmişlere sahip, bu sayısız gönüllüler adına kabul edebilirim."

Son 10 yılda dünya genelinde yaşanılan şiddet olayları nedeniyle toplumların birbirine karşı önyargılarının arttığına işaret eden Gülen Hocaefendi, din adına kimilerinin teröre başvurduğuna dikkat çekti. Hocaefendi, mesajında bu konuyla ilgili olarak, "Bazıları vahşete başvurdular; ve dinleri adına masum insanları öldürdüler. Din adına teröre başvurmaktan daha uzak bir şey olamaz İslam'da. Bu karanlık dönemin, arkada kaldığını ümit ediyor ve bir daha geri gelmemesi için dua ediyorum." ifadelerini kullandı.

Gülen Hocaefendi, kendisini 'içlerinden birisi' olarak ifade ettiği gönüllüler hareketinin demokrasinin varlığını sorgulamadığını belirtip asıl meselenin mevcut demokrat yapının ihtiyaçlara cevap verip vermediği olduğunu kaydetti. Türkiye'nin son yıllarda demokrasi yolunda kat ettiği yoldan çok memnun olduğunu aktaran Gülen Hocaefendi sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün, benim kendi ülkemin, Türkiye'nin dünyanın en özgür ve demokratik ülkelerinden biri olmak yolunda önemli adımlar attığını görmekten mutluluk duyuyorum. Bir zamanlar, aslına bakarsanız çok da uzak olmayan bir geçmişte o, sivillerin iradesine saygı duyulmayan; seçilmişlerin hükümet oldukları, fakat muktedir olamadıkları; hukukun, güçlüyü koruduğu ama zayıfı korumadığı; insanların kültürel özelliklerini yaşamaktan men edildikleri ve basının ancak bu kanunsuzluğa hizmet etmek için özgür olduğu fakat onun aksayan yönlerini ifşa etmek için özgür olmadığı ülkeydi. Elbette, demokrasi bir son değil, aksine bir yolculuk. Ve benim ülkem bu zorlu yolculuğu başarmak noktasında kararlı."