“Bizim Hürremler İçin Türkiye’De Süleyman Kalmadı”
İzvestia gazetesi yazarı Sergey Leskov, Türkiye ile Rusya arasında benzerlik ve Rus turistlerin Türkiye‘ye ilgililerini kaleme aldı.
İzvestia gazetesi yazarı Sergey Leskov, Türkiye ile Rusya arasında benzerlik ve Rus turistlerin Türkiye‘ye ilgililerini kaleme aldı. Leskov, yazısında iki ülke haklarının benzer ve farklılıklarını ilginç benzetme ve örneklerle dile getiriyor. ‘Rus turistlerin Türkiye‘ye çıkarması‘ başlığı ile kaleme aldığı yazısında Leskov, Türkiye ve Rusya‘nın Avrupa ilişkilerine, Türk erkeğin Rusya‘daki imajına ve iki ülke arasında tarih boyunca yaşanan savaşlara yer veriyor.
Türkiye‘nin Rus turistler için en iyi seçenek olduğunu vurgulayan Leskov, özellikle Mısır‘da yaşanan siyasi olaylardan sonra Antalya sahillerinin vazgeçilmez olduğunu ifade ediyor. Yazar, Türkiye‘de tatil yapmanın Rusların hoşuna çok gittiği hatırlatarak, halk arasında ‘Türkiye‘ isminin ‘turist‘ kelimesinden türediği şeklinde espri yapıldığını belirterek, “Belki Avrupa‘da tatil yapılabilecek bir çok yer var, fakat vizelerin kalkması nedeniyle Türkiye tercih ediliyor. Ve yakın zamanda Türkiye sahilleri tamamen Ruslaşacak gibi görülüyor” dedi.
İki ülke ilişkilerinin uzun süre devam eden savaşların ardından arttığını kaydeden yazar, Rusya ile Türkiye arasında yaşananların da bu örneğe dahil olabileceğini belirtti. Yazar, Türkiye‘nin Rusya‘ya olan etkisinin çok az olduğunu öne sürdü. Durumu çelişkili bulan Leskov yazısında şöyle devam ediyor: “Rusya sürekli sınırları dışına çıkarak savaştı ve yabancı ülkelerin tarihlerinde saldırgan olarak anlatılıyor. Resmi tarihe göre 15 tane Rus-Türk savaşı yaşandı. Bir de sürekli devam eden kanlı çatışmalar var bunların içinde. Rusya hiç kimse ile bu kadar başarılı savaşlar yürütememiştir. Sürekli kazanan Rusya bir tek Kırım savaşında kaybetti. O da Avrupalıların yardımı yüzünden oldu. Nice Rus kumandanlar Türk savaşlarında şah şöhret elde etmişti, fakat Türkiye her defasında hızlı şekilde gücünü yenilemeyi başarmıştı.”
Türkiye ile Rusya‘nın Avrupa‘ya dahil olma çabalarında da benzerlik bulan İzvestiya yazarı, Rusya‘nın Avrupalı olarak kabul edilmediğini ve Türkiye‘nin Avrupa Birliği‘ne alınmadığını belirtti. Yazar “Dünya Ticaret Örgütüne bir türlü giremedik. Giriş avlusunda duruyoruz ve komşumuzun girişimlerini şüphe ile izliyoruz” diye yazdı.
RUSLARIN TARİHİ HAFIZALARINDA TÜRK İMAJI “GÜÇLÜ SAVAŞÇI”
Rusların tarihi hafızalarında Türk imajının “güçlü savaşçı” olarak sabitlendiğini dile getiren Leskov, hem dış görünüş, hem dini inanç farklıkları ile Rus için Türklerin ideal bir düşman tipi taşıdığını yazdı. Ancak Türkiye‘nin Rusya‘ya saldırmadığı ve daha çok Avrupa‘ya yöneldiğini belirten Leskov, Türklerin Bavariya’ya kadar ulaştığını kaydetti. Leskov sözlerine şöyle devam etti: “Ancak çağdaş Türk’e baktığımızda tarihi imajıyla olan farkı Rusları şaşırtıyor. Türkler, Rusya‘ya gelerek Rusların kurmadığı binaları inşa ediyor. Eskiden Moskova‘ya İtalyan mimarlar gelirdi, artık Türk inşaatçılar geliyor. Fakat aynı zamanda üç kuruş için Türk sahil restoranlarında bize garsonluk hizmeti veriyor. Rus erkeği garsonluk yapacak kadar alçalmaz, ancak yüksek bahşiş için bunu yapar. Hatta Ruslar Boşevik devriminden sonra İstanbul‘a yerleştiği zaman, Rus restoranlarda kadınların hizmet vermesine karşın Türklerin şaşkınlığı dile getirilir. Yeniçeriler torunlarının dürüst bir şekilde ve titizlikle bahçıvan, garson, temizlikçi, tesisatçı olarak çalışmaları Rusları şaşırtılıyor. Rus erkeğinin bu işleri yapamaması Soçi‘nin tatil beldesi haline geleceği konusunda şüpheleri artırıyor. Tüm hizmetlerde çalışmak için Rus kadınlarının sayısı yetmez, Rus erkeği ise rezil olmamak için bu işi yapmaz. Fakat bizim erkekler Türkiye‘nin ilk Nükleer Santralini kurmak için görev alacak. Çünkü bu büyük proje olarak görülüyor, yer süpürmeye benzemez.”
Türkiye‘nin küresel mali krizden etkilenmeyen iki ülkeden biri olduğunu hatırlatan yazar, ülkenin ekonomi açısından başarılı olduğunu söyledi.
İSTANBUL’A HARAÇ ALMAYA DEĞİL, CÜZDANIMIZI BOŞALTMAYA GİDİYORUZ
Birçok Rus ve Ukraynalı kadının Antalya sahillerinde animasyon gruplarında görev yaptığını da belirten Leskov, tarihte ise ünlü Ukraynalı kadının Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman‘ın eşi Hürrem Sultan Roksalana Lisovskaya olduğunu yazdı. Yazar, “Bu dönemde Osmanlı en üst mertebelerine ulaştı. Kabul etmek gerekiyor Roksolana en başarılı politikacı kadın. Raksolana Süleyman‘ın şahsi animatörüydü ve çevresinde bulunan herkesin başının kesilmesine neden olmuştu. Şu anda Türkiye‘de çalışan bir çok kızımız da Roksolana kaderini gözlüyor, ancak Süleymanlar çoktan bitti.” yorumunda bulundu.
Rusya‘nın tarih boyunca sıcak denizlere inmek istediğini de yazan Leskov yazısını şöyle sonlandırıyor: “Rusya yöneticilerinden Prens Oleg‘in hayali İstanbul‘u alarak kapılarına kalkanlarını yerleştirmekti. Her Rus turisti Prens Oleg‘in niyetini hayata geçiriyor diyebiliriz, ancak ziyaretlerindeki amaçları haraç almak değil, tam tersine cüzdanındaki paraları harcamak oluyor...”
Türkiye‘nin Rus turistler için en iyi seçenek olduğunu vurgulayan Leskov, özellikle Mısır‘da yaşanan siyasi olaylardan sonra Antalya sahillerinin vazgeçilmez olduğunu ifade ediyor. Yazar, Türkiye‘de tatil yapmanın Rusların hoşuna çok gittiği hatırlatarak, halk arasında ‘Türkiye‘ isminin ‘turist‘ kelimesinden türediği şeklinde espri yapıldığını belirterek, “Belki Avrupa‘da tatil yapılabilecek bir çok yer var, fakat vizelerin kalkması nedeniyle Türkiye tercih ediliyor. Ve yakın zamanda Türkiye sahilleri tamamen Ruslaşacak gibi görülüyor” dedi.
İki ülke ilişkilerinin uzun süre devam eden savaşların ardından arttığını kaydeden yazar, Rusya ile Türkiye arasında yaşananların da bu örneğe dahil olabileceğini belirtti. Yazar, Türkiye‘nin Rusya‘ya olan etkisinin çok az olduğunu öne sürdü. Durumu çelişkili bulan Leskov yazısında şöyle devam ediyor: “Rusya sürekli sınırları dışına çıkarak savaştı ve yabancı ülkelerin tarihlerinde saldırgan olarak anlatılıyor. Resmi tarihe göre 15 tane Rus-Türk savaşı yaşandı. Bir de sürekli devam eden kanlı çatışmalar var bunların içinde. Rusya hiç kimse ile bu kadar başarılı savaşlar yürütememiştir. Sürekli kazanan Rusya bir tek Kırım savaşında kaybetti. O da Avrupalıların yardımı yüzünden oldu. Nice Rus kumandanlar Türk savaşlarında şah şöhret elde etmişti, fakat Türkiye her defasında hızlı şekilde gücünü yenilemeyi başarmıştı.”
Türkiye ile Rusya‘nın Avrupa‘ya dahil olma çabalarında da benzerlik bulan İzvestiya yazarı, Rusya‘nın Avrupalı olarak kabul edilmediğini ve Türkiye‘nin Avrupa Birliği‘ne alınmadığını belirtti. Yazar “Dünya Ticaret Örgütüne bir türlü giremedik. Giriş avlusunda duruyoruz ve komşumuzun girişimlerini şüphe ile izliyoruz” diye yazdı.
RUSLARIN TARİHİ HAFIZALARINDA TÜRK İMAJI “GÜÇLÜ SAVAŞÇI”
Rusların tarihi hafızalarında Türk imajının “güçlü savaşçı” olarak sabitlendiğini dile getiren Leskov, hem dış görünüş, hem dini inanç farklıkları ile Rus için Türklerin ideal bir düşman tipi taşıdığını yazdı. Ancak Türkiye‘nin Rusya‘ya saldırmadığı ve daha çok Avrupa‘ya yöneldiğini belirten Leskov, Türklerin Bavariya’ya kadar ulaştığını kaydetti. Leskov sözlerine şöyle devam etti: “Ancak çağdaş Türk’e baktığımızda tarihi imajıyla olan farkı Rusları şaşırtıyor. Türkler, Rusya‘ya gelerek Rusların kurmadığı binaları inşa ediyor. Eskiden Moskova‘ya İtalyan mimarlar gelirdi, artık Türk inşaatçılar geliyor. Fakat aynı zamanda üç kuruş için Türk sahil restoranlarında bize garsonluk hizmeti veriyor. Rus erkeği garsonluk yapacak kadar alçalmaz, ancak yüksek bahşiş için bunu yapar. Hatta Ruslar Boşevik devriminden sonra İstanbul‘a yerleştiği zaman, Rus restoranlarda kadınların hizmet vermesine karşın Türklerin şaşkınlığı dile getirilir. Yeniçeriler torunlarının dürüst bir şekilde ve titizlikle bahçıvan, garson, temizlikçi, tesisatçı olarak çalışmaları Rusları şaşırtılıyor. Rus erkeğinin bu işleri yapamaması Soçi‘nin tatil beldesi haline geleceği konusunda şüpheleri artırıyor. Tüm hizmetlerde çalışmak için Rus kadınlarının sayısı yetmez, Rus erkeği ise rezil olmamak için bu işi yapmaz. Fakat bizim erkekler Türkiye‘nin ilk Nükleer Santralini kurmak için görev alacak. Çünkü bu büyük proje olarak görülüyor, yer süpürmeye benzemez.”
Türkiye‘nin küresel mali krizden etkilenmeyen iki ülkeden biri olduğunu hatırlatan yazar, ülkenin ekonomi açısından başarılı olduğunu söyledi.
İSTANBUL’A HARAÇ ALMAYA DEĞİL, CÜZDANIMIZI BOŞALTMAYA GİDİYORUZ
Birçok Rus ve Ukraynalı kadının Antalya sahillerinde animasyon gruplarında görev yaptığını da belirten Leskov, tarihte ise ünlü Ukraynalı kadının Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman‘ın eşi Hürrem Sultan Roksalana Lisovskaya olduğunu yazdı. Yazar, “Bu dönemde Osmanlı en üst mertebelerine ulaştı. Kabul etmek gerekiyor Roksolana en başarılı politikacı kadın. Raksolana Süleyman‘ın şahsi animatörüydü ve çevresinde bulunan herkesin başının kesilmesine neden olmuştu. Şu anda Türkiye‘de çalışan bir çok kızımız da Roksolana kaderini gözlüyor, ancak Süleymanlar çoktan bitti.” yorumunda bulundu.
Rusya‘nın tarih boyunca sıcak denizlere inmek istediğini de yazan Leskov yazısını şöyle sonlandırıyor: “Rusya yöneticilerinden Prens Oleg‘in hayali İstanbul‘u alarak kapılarına kalkanlarını yerleştirmekti. Her Rus turisti Prens Oleg‘in niyetini hayata geçiriyor diyebiliriz, ancak ziyaretlerindeki amaçları haraç almak değil, tam tersine cüzdanındaki paraları harcamak oluyor...”