(Özel Haber) İki Savaşa Giren 98 Yaşındaki Mehmet Dede Saklanan Mektupla Hayatta Kaldı
Bir asrı geride bırakarak hayatını Türkiye‘de devam ettiren 98 yaşındaki Mehmet Uravelli ve 88 yaşındaki eşi Hediye Uravelli, Ahıska‘da yaşadıkları acı dolu yılları anlattı.
Gürcistan‘ın Mesheti bölgesinde Müslüman Türk nüfusuna verilen isim olarak bilinen Ahıska Türklerinin yaşadığı acı dolu yılları unutamayan Mehmet dede ve eşi Hediye nine, Rus Komünist Lideri Josef Stalin döneminde 1939-1945 yıllarında yaşanan savaşı anlatırken duygulu anlar yaşadı. Savaş yıllarında Rusya‘nın Türklerden asker almadığını ve genelde Türkleri katlettiklerini söyleyen Mehmet dede, o dönemde Türklerin çoğunun Azeri olarak Rus kayıtlarına geçtiğini belirtti. Azeri olarak Rus ordusunda görev
yaptığını, Rusya‘nın Finlandiya ve Almanya ile girmiş olduğu savaşlarda Rus ordusunda görev yaptığını ifade eden Mehmet Uravelli, "1918 yılında Ahıska‘nın bir kasabasında doğdum ve orada yaşamaya başladık. Doğduğum yerde mal varlığımız çoktu. Ancak 1936 yılında Rusya savaşa girdi ve asker toplamaya başladı. Rusya, Türklerden asker almıyordu çünkü Türkleri sevmiyordu. 1936 yılında Stalin bir kanun çıkararak, burada bulunan Türkleri Azerbaycan milleti olarak kayıtlara geçirdi. Daha sonra bizlerden asker
almaya başladılar" dedi.
Rusya‘nın Finlandiya ile girmiş olduğu savaşta askere alındığını söyleyen Mehmet Uravelli, Rusya‘nın kendilerini 3 ay eğittikten sonra Finlandiya‘ya gönderdiğini ifade ederek, "Soğuktan dolayı birçok askerin öldüğüne şahit oldum. Soğuk olduğu için Stalin, Finlandiya‘da olan askerlere emir gönderdi ve soğuktan kimsenin ölmemesi için herkesin alkol içmesini söyledi. Ancak ben alkol almaktan korktuğum için bu emri yerine getirmedim. Soğuktan etkilenmemek için yüzümüze yağ sürmeye başladık. Ve 18 Mart 1939
yılında Finlandiya savaşı sona erdi. Savaş sonunda 200 bin Rus askeri hayatını kaybederken, 180 bin asker ise ağır yaralandı" diye konuştu.
"HER YER CESET KAYNIYORDU"
Finlandiya savaşında sonra binlerce askerin öldüğünü anlatan Mehmet Uravelli, savaştan sonra hükümet konaklarının, hastanelerin, hatta okulların bile yaralılarla dolup taştığını söyledi. Açlık ve sefalet içersinde askerlik yıllarının geçtiğini anlatan Uravelli, "Finlandiya savaşından sonra Rusya, Almanya ile savaşa girdi. Ben evime geri dönemeden Almanya‘ya gittim ve orada Almanya ile savaşmaya başladık. Savaş bittikten sonra bir süre Almanya‘da kalmaya devam ettik. Bu sırada aileme mektup yazmaya
başladım. Ancak birçok defa mektup yazmama rağmen cevap gelmedi. Sonra yaşadığım yerde bulunan Gürcü, Ermeni ve Fransızlara mektup yazmaya başladım" diye konuştu.
"RUS POSTACI O MEKTUBU SAKLAMASAYDI BENİ ÖLDÜRÜRLERDİ"
Ailesine yazmış olduğu mektuplardan birine en sonunda cevap geldiğini söyleyen Mehmet dede, "Askerde tanıştığım bir arkadaşım benim Türk olduğumu biliyordu. Birbirimizi çok seviyorduk. Askerlere gelen mektupları da bu arkadaşım dağıtıyordu. Bir gün bana Ahıska‘dan bir mektup geldiğini görmüş. Mektubu kimsenin eline geçmemesi için de koynunda saklamış. Çünkü Ruslar, Türkleri düşmanı olarak biliyordu ve benim de Türk olduğum gelen mektuptan anlaşılıyordu. Şayet benim Türk olduğumu bilselerdi beni
yaşatmazlardı. Ancak arkadaşım beni çok sevdiği için bu sırrı sakladı ve mektubumu da gizlice bana ulaştırdı" dedi.
Gelen mektupta ailesinin Orta Asya‘ya sürgün edildiğini ve bir daha mektup yazmamasının istendiğini söyleyen Mehmet dede, "Askerlik bittikten sonra Azerbaycan‘a gittik. Ben ailemi bulmak için Orta Asya‘ya gitmeye karar verdim. Azerbaycan‘da tren garına geldim ve burada Ermeni asıllı biri ile tanıştım. Bilet almak o zaman çok zordu, ama ben kendisine durumu anlatınca bana bilet verdi ve Orta Asya‘ya geldim. Burada ailemi aramaya başladım. Aylarca gece gündüz demeden annemi, babamı aradım ve en sonunda
onları buldum" diye konuştu.
"TÜRKİYE HAYALİMDİ"
Savaşın çıktığı ve eşinin askere alındığı yılda Mehmet dede ile nişanlandığını anlatan Hediye nine, "7 yıl boyunca ayrı kaldık. Çok büyük çileler çektik. Eşim askerde iken bizleri tren vagonlarına bindirdiler ve Orta Asya‘ya sürgün ettiler. Ancak yüce Allah bizi yeniden kavuşturdu. Türkiye‘ye gelmek ikimizin de hayaliydi. Burası bizim vatanımız. Biz burada çok mutluyuz" dedi.
Yıllar boyunca hep Türkiye hayali ile yaşadığını belirten Mehmet dede, hayat arkadaşı Hediye nine ile de poz vermeyi ihmal etmedi. Evinde bulunan Türkiye ve dünya haritasına bakarak Ahıska‘nın yerini gösteren ve yaşadıkları olayları hala dün gibi hatırlayan Mehmet dede, hayat arkadaşı Hediye ninenin yanından bir dakika olsun ayrılmıyor. Savaş yıllarında ayrı kalan ancak birbirlerini unutmayan çift, şimdi Türkiye‘de torunlarının yanında yaşıyor. Mehmet dede Rus askeri iken çektirdiği fotoğrafı elinden hiç
düşürmezken, Hediye nine ise kendisine nişan takıldığı zaman çektirdiği fotoğrafı yanından ayırmıyor.
Kaynak: İHA
yaptığını, Rusya‘nın Finlandiya ve Almanya ile girmiş olduğu savaşlarda Rus ordusunda görev yaptığını ifade eden Mehmet Uravelli, "1918 yılında Ahıska‘nın bir kasabasında doğdum ve orada yaşamaya başladık. Doğduğum yerde mal varlığımız çoktu. Ancak 1936 yılında Rusya savaşa girdi ve asker toplamaya başladı. Rusya, Türklerden asker almıyordu çünkü Türkleri sevmiyordu. 1936 yılında Stalin bir kanun çıkararak, burada bulunan Türkleri Azerbaycan milleti olarak kayıtlara geçirdi. Daha sonra bizlerden asker
almaya başladılar" dedi.
Rusya‘nın Finlandiya ile girmiş olduğu savaşta askere alındığını söyleyen Mehmet Uravelli, Rusya‘nın kendilerini 3 ay eğittikten sonra Finlandiya‘ya gönderdiğini ifade ederek, "Soğuktan dolayı birçok askerin öldüğüne şahit oldum. Soğuk olduğu için Stalin, Finlandiya‘da olan askerlere emir gönderdi ve soğuktan kimsenin ölmemesi için herkesin alkol içmesini söyledi. Ancak ben alkol almaktan korktuğum için bu emri yerine getirmedim. Soğuktan etkilenmemek için yüzümüze yağ sürmeye başladık. Ve 18 Mart 1939
yılında Finlandiya savaşı sona erdi. Savaş sonunda 200 bin Rus askeri hayatını kaybederken, 180 bin asker ise ağır yaralandı" diye konuştu.
"HER YER CESET KAYNIYORDU"
Finlandiya savaşında sonra binlerce askerin öldüğünü anlatan Mehmet Uravelli, savaştan sonra hükümet konaklarının, hastanelerin, hatta okulların bile yaralılarla dolup taştığını söyledi. Açlık ve sefalet içersinde askerlik yıllarının geçtiğini anlatan Uravelli, "Finlandiya savaşından sonra Rusya, Almanya ile savaşa girdi. Ben evime geri dönemeden Almanya‘ya gittim ve orada Almanya ile savaşmaya başladık. Savaş bittikten sonra bir süre Almanya‘da kalmaya devam ettik. Bu sırada aileme mektup yazmaya
başladım. Ancak birçok defa mektup yazmama rağmen cevap gelmedi. Sonra yaşadığım yerde bulunan Gürcü, Ermeni ve Fransızlara mektup yazmaya başladım" diye konuştu.
"RUS POSTACI O MEKTUBU SAKLAMASAYDI BENİ ÖLDÜRÜRLERDİ"
Ailesine yazmış olduğu mektuplardan birine en sonunda cevap geldiğini söyleyen Mehmet dede, "Askerde tanıştığım bir arkadaşım benim Türk olduğumu biliyordu. Birbirimizi çok seviyorduk. Askerlere gelen mektupları da bu arkadaşım dağıtıyordu. Bir gün bana Ahıska‘dan bir mektup geldiğini görmüş. Mektubu kimsenin eline geçmemesi için de koynunda saklamış. Çünkü Ruslar, Türkleri düşmanı olarak biliyordu ve benim de Türk olduğum gelen mektuptan anlaşılıyordu. Şayet benim Türk olduğumu bilselerdi beni
yaşatmazlardı. Ancak arkadaşım beni çok sevdiği için bu sırrı sakladı ve mektubumu da gizlice bana ulaştırdı" dedi.
Gelen mektupta ailesinin Orta Asya‘ya sürgün edildiğini ve bir daha mektup yazmamasının istendiğini söyleyen Mehmet dede, "Askerlik bittikten sonra Azerbaycan‘a gittik. Ben ailemi bulmak için Orta Asya‘ya gitmeye karar verdim. Azerbaycan‘da tren garına geldim ve burada Ermeni asıllı biri ile tanıştım. Bilet almak o zaman çok zordu, ama ben kendisine durumu anlatınca bana bilet verdi ve Orta Asya‘ya geldim. Burada ailemi aramaya başladım. Aylarca gece gündüz demeden annemi, babamı aradım ve en sonunda
onları buldum" diye konuştu.
"TÜRKİYE HAYALİMDİ"
Savaşın çıktığı ve eşinin askere alındığı yılda Mehmet dede ile nişanlandığını anlatan Hediye nine, "7 yıl boyunca ayrı kaldık. Çok büyük çileler çektik. Eşim askerde iken bizleri tren vagonlarına bindirdiler ve Orta Asya‘ya sürgün ettiler. Ancak yüce Allah bizi yeniden kavuşturdu. Türkiye‘ye gelmek ikimizin de hayaliydi. Burası bizim vatanımız. Biz burada çok mutluyuz" dedi.
Yıllar boyunca hep Türkiye hayali ile yaşadığını belirten Mehmet dede, hayat arkadaşı Hediye nine ile de poz vermeyi ihmal etmedi. Evinde bulunan Türkiye ve dünya haritasına bakarak Ahıska‘nın yerini gösteren ve yaşadıkları olayları hala dün gibi hatırlayan Mehmet dede, hayat arkadaşı Hediye ninenin yanından bir dakika olsun ayrılmıyor. Savaş yıllarında ayrı kalan ancak birbirlerini unutmayan çift, şimdi Türkiye‘de torunlarının yanında yaşıyor. Mehmet dede Rus askeri iken çektirdiği fotoğrafı elinden hiç
düşürmezken, Hediye nine ise kendisine nişan takıldığı zaman çektirdiği fotoğrafı yanından ayırmıyor.