The Banker: "Akbank‘ın Yıldızı Daha Da Yükseliyor"

Financial Times grubuna ait The Banker dergisinde yayınlanan makalede, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer‘in Türkiye ve bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerine yer verildi.

Financial Times grubuna ait The Banker dergisi, Mart sayısında Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer‘le yapılan bir söyleşiye yer verdi. Makalede, "Akbank‘ın yıldızı daha da yükseliyor" ifadesine yer verilirken, Türk ekonomisinde 2001-2011 arasında yaşanan dönüşümün altı çizildi.

Türkiye‘nin krizi iyi bir şekilde yönettiği ve Akbank‘ın sürdürülebilir yüksek performansıyla bu süreçte sektörüne öncülük ettiği belirtilen makalede, Türkiye‘nin büyüme, enflasyon, bütçe açığı gibi temel ekonomik göstergelerde başarılı sonuçlar yakaladığı, bu kapsamda derecelendirme notunun 2011 yılı bitmeden "yatırım yapılabilir" seviyeye gelebileceği ifade edildi.

Makalede, Türkiye‘nin 2008-2009 döneminde sergilediği etkileyici ekonomik performansın uluslararası arenada öne çıkmasını sağladığını belirten Suzan Sabancı Dinçer‘in Türkiye ekonomisi ile ilgili şu görüşlerine yer verildi:

"2001 krizi, GSYİH‘nın üçte birine mal oldu ve 81 olan banka sayısı mevcutta 45‘e düştü. Bugün ihtiyatlı bankacılık düzenlemeleri sayesinde bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı yüzde 20 gibi yüksek bir düzeyde bulunuyor. Bu oran yüzde 8 olan alt sınırın da, yüzde 12 olan hedefin de çok üstünde. 1990‘larda ortalama yüzde 75 seviyesinde bulunan enflasyon oranı 2010‘da yüzde 6.4 olarak gerçekleşti. Diğer taraftan, 2010‘da sağlanan yüzde 8‘lik ve 2011‘de beklenen yüzde 5‘lik büyüme oranları ile

Türkiye Avrupa‘daki en yüksek büyüme oranına sahip. Bu oran Türkiye‘yi Avrupa ekonomileri arasında BRIC ülkesi gibi konumlandırıyor".

1990‘larda doğrudan yabancı yatırımların yılda yaklaşık sadece 1 milyar dolar seviyesinde olduğunu belirten Sabancı Dinçer, "Bugün bu rakam yıllık ortalama 15 milyar dolar seviyesinde. Krizin en kötü dönemi olan 2009‘da bile doğrudan yabancı yatırımlar yaklaşık 7 milyar dolar oldu" şeklinde devam etti.

Türkiye‘nin tek zayıf noktasının cari açık olduğunu belirten Sabancı Dinçer, "Türkiye, ortalama yaşın 29 olduğu genç bir ülke ve borçluluk oranı düşük. Kredilerin GSYİH‘ya oranı yüzde 40 ve kredi kartları dahil tüketici kredilerinin GSYİH‘ya oranı sadece yüzde 15. Bu göstergeler Türkiye‘nin yüksek büyüme potansiyeli taşıdığına işaret ediyor" dedi.

Sabancı Dinçer, Akbank ile ilgili olarak ise "tüketici, proje finansmanı ve KOBİ segmentlerine öncelik vererek yurtiçi büyümeye odaklanacaklarını" ifade etti.

Yurtdışında ise Asya, Orta Doğu ve Afrika pazarlarına yönelen Türk şirketlerinin bölgedeki faaliyetlerini desteklemeye yönelik stratejiler izlediklerini belirten Sabancı Dinçer "Yurtdışında banka almak ya da yeni banka kurmak yerine, Akbank‘ın ortağı Citibank‘ın ilişkilerini kullanmayı ve yerel bankalarla stratejik işbirlikleri oluşturmayı" tercih edeceklerini ifade etti.

Makalede, Sabancı Dinçer‘in, yabancı oyuncuların Türkiye‘deki bankalarda sahip olduğu yüzde 25‘lik payın artma ihtimalinin, üç büyük devlet bankasının özelleştirilmemesi halinde, küçük olduğuna dair görüşüne de değinildi.

"Genç bir nüfusa ürün ve hizmet sunan Türk bankalarının teknoloji açısından da iyi bir konumda olduğunu" vurgulayan Sabancı Dinçer, Akbank yönetiminin "rekabetin arttığı bankacılık sektöründe risk yönetimi, aktif kalitesi ve müşteri tutundurma" konularına odaklandığını belirterek, Türkiye‘de bankaların yurtdışındaki muadilleri gibi olumsuz bir imaja sahip olmadıklarını, bunun da işlerini kolaylaştırdığını ifade etti.

Kaynak: İHA