Değişim Liderleri Zirvesi
Türkiye‘deki reformlardan övgüyle bahseden Eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan, "Türkiye dinamik bir ülke, birçok değişiklikten geçti.
İstanbul Kongre Merkezi‘nde düzenlenen "Değişim Liderleri Zirvesi"nde konuşan Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Türkiye‘deki reformlardan övgüyle bahsetti. Dünya üzerindeki tehlikeleri sıralayan Anan, "Değişim çok hızlı oluyor.16 kişiye tehlike kümelerini sordum. Onların yaptığı kümede altı madde ön plana çıktı. İlk küme devletlerarası savaş. 2. küme devletler içindeki şiddet, iç savaş, soykırım. 3. yoksulluk salgın hastalıklar. 4. nükleer silahlar, 5. terör. Son olarak da uluslararası organize suç.
Doğal afetler de bunlara girmeli" diye konuştu.
Annan, "Bazı ülkeler için tehdit terörizmken, diğer ülkeler için farklı şeyler oldu. Basının ve medyanın gücü konusunda dikkatli olmalıyız. 11 Eylül‘de en büyük tehlike terörizm dendi. Ama gezdiğimde farklı tehlikeler gördüm. Bizim tehdidimiz her zaman diğer kişiye göre tehdit olmayabilir. İlki devletler arasındaki savaşlar; Afganistan ve Irak‘ta savaş var. Henüz bitmiş değil, hükümetler için hayal kırıklığı oluyor. Koalisyon üyeleri de ordularını çekmeyi düşünüyor. İkinci tehdit, devletler içindeki
şiddet ve insan haklarını suistimal olarak görülüyor. Latin Amerika, Meksika, Kolombiya ve Brezilya gibi nüfus çok büyük risk altında" şeklinde konuştu.
"Bazen devlet içinde devlet olabiliyor" diyen Annan, "Sudan‘da iç savaş var. Libya‘da bir şeyler yapmalıyız. Sivillere eziyet edenlere müdahale etmemiz gerekir. Bizim de, sizin de hiçbir şekilde mazeret olmadan müdahale etmemiz gerek. Şiddet gören kişilere yardım etmemiz. Fakirlik ve bulaşıcı hastalıklar, iklim değişikliği; bu tehditler sağlığımıza, gıda güvenliğine karşı bir tehdit. İklim değişikliği çok önemli. Ulusal toplum bu konuda bir eylem yapamadı. Toplu harekete geçmek konusunda yapılan anlaşma
başarısız oldu. Kirletmenin bir maliyeti vardır. İnsanlar bunu ödemek zorundadır. Öyle bir şekilde yönetmeliyiz ki bu konuyu fakir olanların zarar görmemeli" dedi.
İnsan kaçakçılığına dikkat çeken Anan, "İnsan kaçakçılığı ve cinsel amaçlarla insanlar kaçırılıyor. Her geçen gün bunu yapanlar cesaretleniyor. Ne kadar güçlü olursa olsun bir ülke bununla başa çıkamaz. Uluslararası olarak, sınırlar ötesi olarak çözmeliyiz. 2008 finansal krizinde G20 ülkeleri bir araya geldiğinde işler daha iyiye gitti. Sorunlar tamamen çözülmüş değil. Piyasalar küreselleşti ama mevzuatlar yerel kaldı. G20 ülkelerinin G8 ülkelerinin yerini alması, bize ‘dünyanın değiştiğini kabul
ediyoruz‘u gösterdi. Kurumlar da değişmeli" diye konuştu.
Sürdürülebilir reformlara değinen eski BM Genel Sekreteri, "Biz hangi güçten vazgeçmeye hazırız? Ya anlamlı işbirliği yapacağız, yada yıkıcı işbirliği yapacağız. Kuzey Afrika‘da, Ortadoğu‘da olanlara baktığımda değişim için çalışıyorlar, daha iyi kimin tarafından yönetildiğini seçmek istiyorlar. Haysiyet, saygı istiyorlar. Bu taleplerin cevabı reformdur. Reform, hem cevabın hem de sorunun kendisidir. Reformun hızı ne kadar olmalı, sorun artık bu değil, değişim için baskı durdurulamaz. Sürdürülebilir
organize reformlar yapmak gerek. Asıl sorun bu değişimin yönetilmesi gerekir. Değişim bir süreçtir olgu değildir. Reform zaman alır. Liderler, insanlar nasıl mutabık kalacaklar? Değişim için çok net bir program olmalı. Devlet insanlara hizmet için vardır. Toplumsal güven gerek. Bazı ülkelerde bu güven kırıldı. Lider başarısız olduğunda insanları takip etmek zorunda kalır. Barış ve güvenlik ekonomik kalkınma ve hukukun üstünlüğü üzerine toplum kurulur. Devletlerin insanları koruması gerekir. Kanun karşısında
herkesin eşit olması gerek.eğer insan haklarına saygı göstermiyorsa hiçbir toplum müreffeh kalamaz. Kuzey Afrika‘da olan bu. Şunu kabul etmemiz gerekiyor; her iki ülkedeki kriz de o ülkeye özgü. Mısır, Tunus ve Libya bu süreçten geçti. Her biri kendi yolu içerisinde gidecek. Libya, Tunus yada Mısır örneğine göre gidecek sanırım. Çok kısa sürede de Kaddafi‘nin gidişiyle yoluna devam edecek. Artık bu hareketler durdurulamaz, kişiler özgürlük istiyorlar" dedi.
Tunusta‘ki gelişmelerin herkesi şaşırttığına dikkat çeken Annan, "Genel olarak liderlerin biraz önde olması, bu değişiklikleri başlatmaları gerekiyor. Krizle baş etmenin tek yolu reformdan geçer. Tunus‘taki gelişmeler çok kişiyi şaşırttı. Eğer devletler sağlam temel üzerine kurulmamışsa, hukukun üstünlüğü, insan hakları yoksa istikrar olmayacaktır. Tek kıvılcımla birçok şey kötüye gidebilir. Türkiye dinamik bir ülke, birçok değişiklikten geçti. Doğu ve Batı‘yı birleştiren bir ülke. Aynı zamanda Avrupa
Birliği‘ne başvurarak reformları daha da ileri götüren bir ülke. Umarım bu reformlar devam edecek. Küresel sorunlarda Türkiye çok önemli bir rol alıyor. Laik bir devlet, çok önemli. Türkiye Mısır ve Tunus‘a model olabileceği düşünülüyor. Çok önemli ekonomik rolü var" diye konuştu
Kaynak: İHA
Doğal afetler de bunlara girmeli" diye konuştu.
Annan, "Bazı ülkeler için tehdit terörizmken, diğer ülkeler için farklı şeyler oldu. Basının ve medyanın gücü konusunda dikkatli olmalıyız. 11 Eylül‘de en büyük tehlike terörizm dendi. Ama gezdiğimde farklı tehlikeler gördüm. Bizim tehdidimiz her zaman diğer kişiye göre tehdit olmayabilir. İlki devletler arasındaki savaşlar; Afganistan ve Irak‘ta savaş var. Henüz bitmiş değil, hükümetler için hayal kırıklığı oluyor. Koalisyon üyeleri de ordularını çekmeyi düşünüyor. İkinci tehdit, devletler içindeki
şiddet ve insan haklarını suistimal olarak görülüyor. Latin Amerika, Meksika, Kolombiya ve Brezilya gibi nüfus çok büyük risk altında" şeklinde konuştu.
"Bazen devlet içinde devlet olabiliyor" diyen Annan, "Sudan‘da iç savaş var. Libya‘da bir şeyler yapmalıyız. Sivillere eziyet edenlere müdahale etmemiz gerekir. Bizim de, sizin de hiçbir şekilde mazeret olmadan müdahale etmemiz gerek. Şiddet gören kişilere yardım etmemiz. Fakirlik ve bulaşıcı hastalıklar, iklim değişikliği; bu tehditler sağlığımıza, gıda güvenliğine karşı bir tehdit. İklim değişikliği çok önemli. Ulusal toplum bu konuda bir eylem yapamadı. Toplu harekete geçmek konusunda yapılan anlaşma
başarısız oldu. Kirletmenin bir maliyeti vardır. İnsanlar bunu ödemek zorundadır. Öyle bir şekilde yönetmeliyiz ki bu konuyu fakir olanların zarar görmemeli" dedi.
İnsan kaçakçılığına dikkat çeken Anan, "İnsan kaçakçılığı ve cinsel amaçlarla insanlar kaçırılıyor. Her geçen gün bunu yapanlar cesaretleniyor. Ne kadar güçlü olursa olsun bir ülke bununla başa çıkamaz. Uluslararası olarak, sınırlar ötesi olarak çözmeliyiz. 2008 finansal krizinde G20 ülkeleri bir araya geldiğinde işler daha iyiye gitti. Sorunlar tamamen çözülmüş değil. Piyasalar küreselleşti ama mevzuatlar yerel kaldı. G20 ülkelerinin G8 ülkelerinin yerini alması, bize ‘dünyanın değiştiğini kabul
ediyoruz‘u gösterdi. Kurumlar da değişmeli" diye konuştu.
Sürdürülebilir reformlara değinen eski BM Genel Sekreteri, "Biz hangi güçten vazgeçmeye hazırız? Ya anlamlı işbirliği yapacağız, yada yıkıcı işbirliği yapacağız. Kuzey Afrika‘da, Ortadoğu‘da olanlara baktığımda değişim için çalışıyorlar, daha iyi kimin tarafından yönetildiğini seçmek istiyorlar. Haysiyet, saygı istiyorlar. Bu taleplerin cevabı reformdur. Reform, hem cevabın hem de sorunun kendisidir. Reformun hızı ne kadar olmalı, sorun artık bu değil, değişim için baskı durdurulamaz. Sürdürülebilir
organize reformlar yapmak gerek. Asıl sorun bu değişimin yönetilmesi gerekir. Değişim bir süreçtir olgu değildir. Reform zaman alır. Liderler, insanlar nasıl mutabık kalacaklar? Değişim için çok net bir program olmalı. Devlet insanlara hizmet için vardır. Toplumsal güven gerek. Bazı ülkelerde bu güven kırıldı. Lider başarısız olduğunda insanları takip etmek zorunda kalır. Barış ve güvenlik ekonomik kalkınma ve hukukun üstünlüğü üzerine toplum kurulur. Devletlerin insanları koruması gerekir. Kanun karşısında
herkesin eşit olması gerek.eğer insan haklarına saygı göstermiyorsa hiçbir toplum müreffeh kalamaz. Kuzey Afrika‘da olan bu. Şunu kabul etmemiz gerekiyor; her iki ülkedeki kriz de o ülkeye özgü. Mısır, Tunus ve Libya bu süreçten geçti. Her biri kendi yolu içerisinde gidecek. Libya, Tunus yada Mısır örneğine göre gidecek sanırım. Çok kısa sürede de Kaddafi‘nin gidişiyle yoluna devam edecek. Artık bu hareketler durdurulamaz, kişiler özgürlük istiyorlar" dedi.
Tunusta‘ki gelişmelerin herkesi şaşırttığına dikkat çeken Annan, "Genel olarak liderlerin biraz önde olması, bu değişiklikleri başlatmaları gerekiyor. Krizle baş etmenin tek yolu reformdan geçer. Tunus‘taki gelişmeler çok kişiyi şaşırttı. Eğer devletler sağlam temel üzerine kurulmamışsa, hukukun üstünlüğü, insan hakları yoksa istikrar olmayacaktır. Tek kıvılcımla birçok şey kötüye gidebilir. Türkiye dinamik bir ülke, birçok değişiklikten geçti. Doğu ve Batı‘yı birleştiren bir ülke. Aynı zamanda Avrupa
Birliği‘ne başvurarak reformları daha da ileri götüren bir ülke. Umarım bu reformlar devam edecek. Küresel sorunlarda Türkiye çok önemli bir rol alıyor. Laik bir devlet, çok önemli. Türkiye Mısır ve Tunus‘a model olabileceği düşünülüyor. Çok önemli ekonomik rolü var" diye konuştu