Mahkeme Başkanı Akçay: Delil Yok
‘‘Balyoz Planı‘‘ davası kapsamında 163 sanığın tahliye edilmesine yönelik talepleri reddeden İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti kararına şerh koyduran Mahkeme Başkanı Şeref Akçay, ‘‘Dosyalarda sanıkların 5-7 Mart 2003 tarihindeki topl
Muhalefet şerhinde, ‘‘Demokrasilerde halkın seçtiği siyasi iktidarın yine bunun dışında hangi nedenlerle olursa olsun, görevden uzaklaştırılması kabul edilir bir şey değildir ve sanıkların yargılanmaması gerektiğini kimse söyleyemez‘‘ ifadesini kullanan Akçay, davayla ilgili hazırlanan iddianamede yer alan iddialarla ilgili ele geçen CD‘lerin orijinal olduğu veya herhangi bir ekleme çıkarma yapılmadığına dair bilirkişi raporlarının yanında, bu CD‘lerin daha sonradan hazırlandığına dair bilirkişi raporlarının da dosyada bulunduğunu ve bu raporlardan hangisinin kabul edileceğinin mahkeme takdirinde olduğunu aktardı.
-‘‘BU SORUYA CEVAP VERİLMEZSE DAVA SONUÇLANAMAZ‘‘-
Sanıklara isnat edilen eylemin, iddianamede belirtilen planların görüşüldüğü ve 162 kişinin katıldığı 1. Ordu Komutanlığında 5-7 Mart 2003 tarihlerinde yapılan toplantı olduğu bilgisini veren Akçay, sanıkların eyleminin TCK‘nın 147. maddesinde belirtilen suça teşebbüs olduğu kabul edilerek kamu davası açıldığını hatırlattı.
Akçay, şöyle devam etti:
‘‘Burada cevaplandırılması gereken ve bize göre de bu davanın temelini oluşturan bir soru vardır ve bu soruya hukuken cevap verilmediği müddetçe bu dava sonuçlanamaz. İddianamede de bu soruya herhangi bir cevap verilmemiştir. Sorulması gereken soru; ‘Sanıkların 5-7 Mart 2003 tarihlerindeki bu toplantıdan sonra bu eylemlerini devam ettirecek herhangi bir faaliyette bulunmuşlar mıdır, herhangi bir icrai faaliyette bulunmuşlar mıdır?‘ sorusudur.
Gerek iddianamenin tümünde, gerek iddianame açılana kadar dosyaya konulan CD‘lerde, gerek iddianameden sonra Gölcük‘te çıktığı belirtilen dosyalarda bu tarihten sonra sanıkların eylemleri devam ettirdiğine dair veya bu iradeyi taşıdıklarına dair herhangi bir delil yoktur.‘‘
Sanıkların bu planları yaparken görevlerinin tek tek belirlenmediğini, görev alacak sanıklar ve sivillerin de belirlenmediğini, o tarihten sonra ordu komutanı ve diğer görevli sanıkların bir kısmının emekli olduğunu, sanıkların bazılarının başka yerlerde görev aldıklarını ve sivil görevlilerin de çoğunun emekli olup görev yerinin değiştiğini anlatan Akçay, ‘‘Böyle bir planı devam ettirme iradesinde olan insanların, doğal olarak bu kadar detaylı bir planda ayrılan, emekli olan kişilerin yerine gelecek kişileri de belirlemeleri gerekir. Ama yapılmamıştır‘‘ ifadesini kullandı.
-‘‘EMEKLİ OLAN KOMUTANIN HAKİMİYETİ SONA ERER‘‘-
O dönemde belli bir silah gücüne hükmeden komutanların emekli olduktan sonra bu silahlı güç üzerindeki hakimiyetinin sona erdiğini, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek gibi komutanların ise planların yapıldığı tarihteki konumlarından daha güçlü olan kuvvet komutanlıklarına geldiklerini ve daha büyük bir silahlı gücü hükmetme imkanına sahip olduklarını belirten Akçay, iddianamede söz konusu komutanların bu konumdayken o tarihte yapılan planları devam ettirme konusunda herhangi bir faaliyetleri olduğuna dair bir iddia bulunmadığını aktardı.
Gölcük‘te ele geçirilen belgelerin dosyada bulunan CD‘lerin birer kopyası olduğunu ve 2003‘ten sonra sanıkların eylemlerini gösteren delil olarak kabul edilemeyeceğini ileri süren Akçay, ‘‘Yani davanın açıldığı andaki delillerle bugünkü deliller arasında hiçbir şey yoktur. Mevcut CD‘lere göre de böyle bir plan ve böyle bir toplantı yapılmadığını söylemek mümkün değildir. 2003‘teki bu toplantıdan sonra sanıklar eylemlerini devam ettirmediğine göre, burada bu eylemler sadece plan aşamasında kalıp başkaca bir faaliyet olmadığına göre, teşebbüs müdür, yoksa ihtiyari ile vazgeçme durumu mudur?‘‘ ifadesini kullandı.
‘‘Netice gerçekleşene kadar her aşamada failin suç yolundan dönmesini vazgeçme olarak kabul etmek gerekir‘‘ ifadesini kullanan Akçay, ‘darbe yapma‘ suçunun meydana gelmediğini ve ‘iradeyle vazgeçme‘ diye nitelenmemesi durumunda da ‘tam fiil‘ denilemeyeceğini kaydederek, ‘‘İşte hukuk burada lazımdır‘‘ görüşünü dile getirdi.
-İŞLEM YAPILMAYAN 6 SANIK-
Kaynak: AA
-‘‘BU SORUYA CEVAP VERİLMEZSE DAVA SONUÇLANAMAZ‘‘-
Sanıklara isnat edilen eylemin, iddianamede belirtilen planların görüşüldüğü ve 162 kişinin katıldığı 1. Ordu Komutanlığında 5-7 Mart 2003 tarihlerinde yapılan toplantı olduğu bilgisini veren Akçay, sanıkların eyleminin TCK‘nın 147. maddesinde belirtilen suça teşebbüs olduğu kabul edilerek kamu davası açıldığını hatırlattı.
Akçay, şöyle devam etti:
‘‘Burada cevaplandırılması gereken ve bize göre de bu davanın temelini oluşturan bir soru vardır ve bu soruya hukuken cevap verilmediği müddetçe bu dava sonuçlanamaz. İddianamede de bu soruya herhangi bir cevap verilmemiştir. Sorulması gereken soru; ‘Sanıkların 5-7 Mart 2003 tarihlerindeki bu toplantıdan sonra bu eylemlerini devam ettirecek herhangi bir faaliyette bulunmuşlar mıdır, herhangi bir icrai faaliyette bulunmuşlar mıdır?‘ sorusudur.
Gerek iddianamenin tümünde, gerek iddianame açılana kadar dosyaya konulan CD‘lerde, gerek iddianameden sonra Gölcük‘te çıktığı belirtilen dosyalarda bu tarihten sonra sanıkların eylemleri devam ettirdiğine dair veya bu iradeyi taşıdıklarına dair herhangi bir delil yoktur.‘‘
Sanıkların bu planları yaparken görevlerinin tek tek belirlenmediğini, görev alacak sanıklar ve sivillerin de belirlenmediğini, o tarihten sonra ordu komutanı ve diğer görevli sanıkların bir kısmının emekli olduğunu, sanıkların bazılarının başka yerlerde görev aldıklarını ve sivil görevlilerin de çoğunun emekli olup görev yerinin değiştiğini anlatan Akçay, ‘‘Böyle bir planı devam ettirme iradesinde olan insanların, doğal olarak bu kadar detaylı bir planda ayrılan, emekli olan kişilerin yerine gelecek kişileri de belirlemeleri gerekir. Ama yapılmamıştır‘‘ ifadesini kullandı.
-‘‘EMEKLİ OLAN KOMUTANIN HAKİMİYETİ SONA ERER‘‘-
O dönemde belli bir silah gücüne hükmeden komutanların emekli olduktan sonra bu silahlı güç üzerindeki hakimiyetinin sona erdiğini, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek gibi komutanların ise planların yapıldığı tarihteki konumlarından daha güçlü olan kuvvet komutanlıklarına geldiklerini ve daha büyük bir silahlı gücü hükmetme imkanına sahip olduklarını belirten Akçay, iddianamede söz konusu komutanların bu konumdayken o tarihte yapılan planları devam ettirme konusunda herhangi bir faaliyetleri olduğuna dair bir iddia bulunmadığını aktardı.
Gölcük‘te ele geçirilen belgelerin dosyada bulunan CD‘lerin birer kopyası olduğunu ve 2003‘ten sonra sanıkların eylemlerini gösteren delil olarak kabul edilemeyeceğini ileri süren Akçay, ‘‘Yani davanın açıldığı andaki delillerle bugünkü deliller arasında hiçbir şey yoktur. Mevcut CD‘lere göre de böyle bir plan ve böyle bir toplantı yapılmadığını söylemek mümkün değildir. 2003‘teki bu toplantıdan sonra sanıklar eylemlerini devam ettirmediğine göre, burada bu eylemler sadece plan aşamasında kalıp başkaca bir faaliyet olmadığına göre, teşebbüs müdür, yoksa ihtiyari ile vazgeçme durumu mudur?‘‘ ifadesini kullandı.
‘‘Netice gerçekleşene kadar her aşamada failin suç yolundan dönmesini vazgeçme olarak kabul etmek gerekir‘‘ ifadesini kullanan Akçay, ‘darbe yapma‘ suçunun meydana gelmediğini ve ‘iradeyle vazgeçme‘ diye nitelenmemesi durumunda da ‘tam fiil‘ denilemeyeceğini kaydederek, ‘‘İşte hukuk burada lazımdır‘‘ görüşünü dile getirdi.
-İŞLEM YAPILMAYAN 6 SANIK-