Erdoğan‘ın konuşmasını Merkel dışındaki politikacılar eleştirdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın Almanyalı Türklere Düsseldorf‘daki ikinci seslenmesi bu defa da Türkçe tartışmasını beraberinde getirdi. Özellikle koalisyon hükümeti üyeleri Erdoğan‘ın Türk çocuklarının önce anadilini öğrenmesi yönündeki talebini tepkiyl

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın Almanyalı Türklere Düsseldorf‘daki ikinci seslenmesi bu defa da Türkçe tartışmasını beraberinde getirdi. Özellikle koalisyon hükümeti üyeleri Erdoğan‘ın Türk çocuklarının önce anadilini öğrenmesi yönündeki talebini tepkiyle karşıladı. Siyasiler Almancayı Türk çocuklarının geleceğini kazanması ile ilişkilendirerek anadili ikinci sıraya alması dikkat çekti. Başbakan Tayyip Erdoğan‘ın Düsseldorf‘ta 10 bini aşkın Türk vatandaşına yaptığı konuşmayı Almanya Başbakanı Angela Merkel dışındaki politikacılar eleştirdi. Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert asıl önemli olanın Almanya‘da yetişen Türk çocuklarının iki dile de hakim olması olduğunu belirterek, "Erdoğan‘ın Düsseldorf konuşmasında federal hükümet açısından çok sayıda olumlu yönler var. Erdoğan uyum çağrısı yaptı ve dil öğrenmenin önemine değindi." dedi. Dil öğreniminde sıralamadan çok Almanca ile Türkçenin eşdeğer görülmesinin gerekliliğine dikkat çeken Hükümet Sözcüsü, “Esas olanın Türk çocuklarının Almanya‘da başarılı olmaları ve geleceklerini burada görmeleridir. Erdoğan‘ın konuşmasından belirttiği bu konu federal hükümetin de istediği bir şeydir." açıklamasını yaptı. Erdoğan‘ın 2008 yılında Kölnarenada yaptığı konuşma Almanya‘da köklü bir tartışmaya neden olmuştu. Üç yıl önceki konuşmasından olduğu gibi Düsseldorf konuşmasında da Erdoğan ‘asimilasyon bir insanlık suçudur‘ görüşünü tekrar dile getirdi. Ancak Erdoğan‘ın daha önceki açıklamalarında verdiği Almanya‘da Türk okulu açılması konusuna bu sefer değinmemesi dikkat çekti. Erdoğan‘ın konuşması Başbakan Angela Merkel dışındaki Alman politikacılar tarafından ise eleştirildi. Federal Dışişleri Bakanı Gudio Westerwelle, Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer ve muhafazakar parti yöneticileri Erdoğan‘ın ‚önce Türkçe‘ talebine itiraz etti. Westerwelle, Almancanın ‘uyumun anahtarı‘ olduğunu belirterek, "Almanya‘da yetişen çocukların önce Almanca öğrenmesi gerekiyor. Almanca olmadan bu çocukların okulda ayak uydurmaları mümkün olmadığı gibi ileride de başkalarından daha kötü şanslara sahip olacaklardır.” açıklamasını yaptı. Federal hükümetin başarılı bir uyumu asimilasyon olarak görmediğini belirten Böhmer, “Ülkemizde Almancanın önceliği olmak zorunda. Ancak Almancayı iyi bilen yükselme fırsatına sahiptir.” dedi. Erdoğan‘ın Almanyalı Türkler için Almancanın önemini ifade etmesini memnuniyet verici bulduğunu belirten Böhmer, çokdilliliğin ve kültürel çeşitliliğin önemine vurgu yaptı: “Biz her fırsatta hiç kimseden kültürel köklerini koparmasını talep etmediğimizi her fırsatta söyledik.” Hıristiyan Sosyal Partisi (CSU) Erdoğan‘ın konuşmasından dolayı Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisinin çağrılarak uyarılmasını talep etti. CSU Genel Sekreteri Alexander Dobrindt Erdoğan‘ın pazar günü yaptığı konuşma ile ‘uyum çabalarının yıllarca geriye attığını‘ öne sürdü. WDR 5 radyosuna açıklamalarda bulunan CDU‘lu Türklerin çatı kuruluşu Alman Türk Forumu DTF Başkanı Bülent Arslan, Erdoğan‘ın konuşmasının Türk perspektifinden bakıldığında sorun teşkil etmediğini belirterek, ‘Alman perspektifinden bakılınca çok derin bir rahatsızlığa sebep olduğunu‘ söyledi. Türkiye‘nin Almanyalı Türklerin hem siyaseten hem de kültürel olarak Türkiye‘ye bağlı kalmalarından çıkarının olduğunu belirten Arslan şu değerlendirmeyi yaptı: "Alman perspektifinden bu son derece rahatsız verici bir durumdur. Almanya‘da üç milyona yakın Türk kökenliler yaşamaktadır. Bu insanların öncelikli olarak yabancı bir ülkenin liderinin etkisi altında olması doğru değil." Arslan önde gelen Alman siyasetçilerin de Almanyalı Türkleri ihmal ederek oluşan durumdan sorumlu olduklarını söyledi. Hıristiyan Birlik Partileri CDU/CSU Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Philipp Missfelder ise Başbakan Erdoğan‘ın, Almanya‘nın uyumla ilgili konularda Türk hükümetiyle görüşmesi çağrısını geri çevirerek "Bütün uyum konularını Ankara ile müzakere etmemiz gerektiği talebi bizim için geçerli bir yol değildir. Biz uyum sorunlarını diğer hükümetlerle değil, doğrudan burada yaşayan insanlarla konuşuruz." dedi. Hessen Entegrasyon Bakanı Jörg Uwe Hahn ise Erdoğan‘ın açıklamalarının entegrasyon uğraşılarına karşı yapılmış doğrudan saldırı olarak değerlendirdi. Entegrasyon çalışmalarının fırsat eşitliğini amaçladığını kaydeden Hahn, çocukların dedelerinin hangi kökenden olduğunun önemli olmadığını söyledi.