Kandil'den KCK'dan talimat alıyorsun
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, CHP'nin 1950'den sonra niye tek başına iktidar olamadığının özeleştirisini yapması gerektiğini söyledi.
TBMM Genel Kurulunda, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde AK Parti Grubu adına konuşan Elitaş, kendisinden önce konuşan BDP'li Hasip Kaplan'ın konuşmasına işaret ederek, ''BDP'li Sırrı Süreyya Önder'in çevireceği ilk filmde de oynatacağı başrol oyuncusu az önce sahnedeydi. Kendi kafasına göre bir senaryo üretmiş, bu senaryo içinde Türkiye ekonomisi ve Türkiye'yi tanımlarken, o hayal alemine o kadar inanmış ki... Son cümlelerini aşırı derecede yadırgadım; 2002 yılında milletten aldığı yetkiyle kurulan iktidarı mazoşist diye ifade edip, arkasından farklı farklı tanımlamalarla ifade etmek, TBMM üyelerine yakışmayan bir davranıştır. Bu millete yapılmış bir hakarettir'' diye konuştu.
İlk defa Cumhuriyet döneminde hazırlanan bütçelerde aldığı payla Milli Eğitim Bakanlığının birinci sıraya yerleştiğini belirten Elitaş, ancak kendilerinden önceki dönemlerde ise Milli Savunma Bakanlığı, TSK bütçelerinin ön sıralarda olduğunu söyledi.
BDP'li Kaplan'ın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e, ''Siz bu bütçe içindeki kaynaklardan ne kadarını Kandil'e bomba atarak kullanıyorsunuz?'' diye sorduğunu ifade eden Elitaş, şöyle konuştu:
''Sen, bu ülkenin huzuruna, bekasına, geleceğine kastetmiş, birlik, beraberliğini yok etmek için gayret gösteren teröristleri savunuyorsun. Biz terörü durdurmak için bu ülkenin 74 milyon insanı, teröristle mücadele etmek için bütün gayretini hep birlikte yapacaktır. Terörü durdurmak için seçilmiş bütün milletvekilleriyle birlikte ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmak en önemli meselemiz. Senin yapman gereken şu olabilir: Silahlar sussun, doğru. Madem ki Kandil ile bu kadar yakın ilişkin var, onlara söyle, 'sustur bu silahları, yeter artık, kardeş kanına girdiğin', varsa cesaretin. Ama bu cesareti bulamıyorsun. Kandil'den, KCK'den aldığın talimatla burada Türkiye'nin barış ve huzuruna katkı sağlamıyorsun.''
-''siz de iddialı olun''-
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşurken ''2023 ile konuşmuyorum, 2011'i değerlendireceğim'' dediğini belirten Elitaş, ''Ben de kendisine şunu tavsiye ediyorum: Ne olur ufkunuzu geniş tutun, vizyonunuzu ileriye dönük tutun. Eğer vizyonunuzu geniş tutar, ufkunuzu açık tutarsanız millet size iktidara gelmek için oy verebilir. Bir özeleştiri yapmanız gerekir, Siz 1950'den sonra niye tek başına iktidara gelemediniz. Bunun özeleştirisini yapmanız gerekir'' dedi.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin kendisine laf atması üzerine Elitaş, ''Ben sana hitap etmiyorum, sayın Genel Başkan ile biz burada diyalog kuruyoruz. Sayın Genel Başkan sana bakmıyor bile, bu senin yaptığın hareketleri değerlendirmeye tabi tutmuyor'' karşılığını verdi.
Konuşmasını sürdüren Elitaş, Kılıçdaroğlu'nun seçime giderken 2023 vizyonunu ortaya koyduğunu belirterek, ''AK Parti iktidarının kopyasını çekerek, ortaya koyduğu programlar çerçevesinde 2011 seçimlerinde 2023 vizyonunu ortaya koymuştunuz. O vizyonların hepsinin içi boş muydu, içini dolduramamış mıydınız? Biz 2023 vizyonu içerisinde AK Parti iktidarında dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alacağımızı iddia ediyoruz. Size de diyoruz ki iddialı olun'' diye konuştu.
Elitaş, kendisine laf atan başka bir CHP'li milletvekiline ise ''Ben sizi aptal zannetmiyorum değerli milletvekilim. Siz kendinizi nasıl görürsünüz, bilmiyorum. Bu milletin seçtiği her milletvekili millete yakışan şekildedir'' karşılığını verdi.
-''Millet bizi anlıyor, sen anlamıyorsun''-
2002 yılı öncesinde asgari ücret ve bazı ürünlerin fiyatları ile bugünkü alım gücünün karşılaştırmasını yapan Elitaş, ''2002 yılında bir emekli memur, ancak 2-2,5 aylık maaşıyla bir buzdolabı satın alabilirken, bugün en düşük emekli aylığı alan memur, bir aylık maaşıyla buzdolabı alır hale geldi. 2002 yılında bir emekli memur 2,5 aylık maaşıyla çamaşır makinesi alırken bugün 28 günlük maaşıyla çamaşır makinesi alabilir hale gelmiş. Bunu niye söylüyorum? Bunu sizin anlayabilmeniz için söylüyorum. Millet bizi anlıyor, sen anlamadığın için problem çıkıyor'' diye konuştu.
2007 seçimlerinde gidilmeden önce Meclisin Cumhurbaşkanını seçemediğini ifade eden Elitaş, şöyle konuştu:
''Biraz önce yargının yandaşlığından yakınırken, 367 garabetini Anayasa Mahkemesine götürün zihniyet ile karşı karşıyayız. Siz milletin seçtiği iradeyi ve TBMM'de bizden önce seçilmiş cumhurbaşkanlarının seçildiği usul ve esaslarını seçilmesine engel olmaya çalışıp, hatta 3 kapıya 3 grup başkanvekilini nöbetçi dikip, Genel Kurula girilmesini engellediğinizi herhalde unutmazsınız. Yargıyı şu anda militarize diye ifade etmeye çalışan, militan yargı diye ifade etmeye çalıştınız süreçte, 367 garabeti ve AK Parti'nin kapatma davasında, emekli olduktan sonra sizin başucu kitabı koyduğunuz 'militan demokrasi' kitabını nereye koymanız gerekir?''
-''AK Parti vardı da girmedik mi?''-
Geçmişiyle ilgili hiçbir eziyet ve sıkıntısının olmadığını belirten Elitaş, ''Ben rahmetli Özal döneminde ben ANAP'ın içinde bulundum. Belediye başkanı adayı oldum, il yönetim kurulu üyesi oldum onunla da gurur, onur duyuyorum. Ne zamanki Özal iktidardan gitti Cumhurbaşkanı oldu. O zamanki genel başkan dört eğilimin partisi kurulmuştur, her parti diye yerine gönderdikten sonra biz de yerimizi bulduk. O zaman AK Parti vardı da girmedik mi? AK Parti o zaman kurulmuş olsaydı, ANAP'ta değil, AK Parti'de olurduk.
'İktidara oynuyorsun' diyen arkadaşa söylüyorum; benim Refah'a girdiğim dönem 28 Şubat öncesidir. Herkesin fareler gibi kaçtığı, çil tavuk gibi dağıldığı dönemde ben RP'ye girdim. Cesaretle girdim. Niye girdim biliyor musunuz? Türkiye'de millet iradesine karşı durulmakla, birilerinin egemen güçler vasıtasıyla, dipçikle, namluyla korkuttuğunda ben korkmadım. Çünkü, benim çocuklarımın geleceğini tayin etmek dipçikle değil, demokrasiyle olur dedim.''
BDP'li Sırrı Sakık'ın kendisine laf atması üzerine Elitaş, ''28 Şubat döneminde yargı mensuplarını otobüsle Çevik Bir Paşa'nın karşısında esas duruşa gelip dikkat diye ayağa kaldıran dönemi alkışladınız. 28 Şubat döneminde siyasi partileri kapatma sürecinde o dönemdeki yargı mensuplarını ikna odalarına alıp, onları farklı yöntemlerle ikna ettikleri dönemi alkışladınız. 14 Mart 2008'de, milletten yüzde 47 oy alan bir partiyi kapatma davasında, günlerden cuma saat 16.35...Başsavcıya, ''niye Cuma günü saat 16.45'te açtınız?' diye sorduklarında , 'piyasa kapansın ondan sonra' dedi. Çünkü piyasalar kapanmadan daha önce açarsa Türkiye ekonomisinin gireceği krizi çok iyi biliyordu'' dedi.
CHP'li İnce'nin kendisine, ''ince ince laf attığını'' belirten Elitaş, İnce'nin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin tezkereyi okuyarak, ''Çevrede toplanan halka iktidarın icraatını eleştirerek propaganda yaptığı, trafik akışını etkilediği''nin yazıldığını ifade etti. Elitaş, ''Orada polis işgüzarlık yapmış'' dedi.
-''Kim iktidarsa ona oynamışsınız''-
BDP'li Sırrı Sakık, sataşma olduğu gerekçesiyle söz alarak, ''Kandil'e giden sortileri sormak her milletvekilinin hakkıdır. Ucuz yoldan siyaset yapmak sizin işiniz. Bizi Kandil'den, KCK'dan emir almakla itham ettiniz. 3 milyon oy aldık. 3 milyonu KCK'lı, Kandil'li kabul ediyorsanız, evet biz onlardan talimat alıyoruz'' diye konuştu.
CHP'li İnce de oturduğu yerden Elitaş'ın kendisine sataştığını belirterek, ''Polis işgüzarlık yaptı, o zaman savcılık da mı işgüzarlık yaptı, Meclis Başkanlığı da mı işgüzarlık yaptı? Hazır yargı da elinizdeyken dokunulmazlığımı kaldırmazsınız namertsiniz'' dedi.
Kaynak: AA
İlk defa Cumhuriyet döneminde hazırlanan bütçelerde aldığı payla Milli Eğitim Bakanlığının birinci sıraya yerleştiğini belirten Elitaş, ancak kendilerinden önceki dönemlerde ise Milli Savunma Bakanlığı, TSK bütçelerinin ön sıralarda olduğunu söyledi.
BDP'li Kaplan'ın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e, ''Siz bu bütçe içindeki kaynaklardan ne kadarını Kandil'e bomba atarak kullanıyorsunuz?'' diye sorduğunu ifade eden Elitaş, şöyle konuştu:
''Sen, bu ülkenin huzuruna, bekasına, geleceğine kastetmiş, birlik, beraberliğini yok etmek için gayret gösteren teröristleri savunuyorsun. Biz terörü durdurmak için bu ülkenin 74 milyon insanı, teröristle mücadele etmek için bütün gayretini hep birlikte yapacaktır. Terörü durdurmak için seçilmiş bütün milletvekilleriyle birlikte ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmak en önemli meselemiz. Senin yapman gereken şu olabilir: Silahlar sussun, doğru. Madem ki Kandil ile bu kadar yakın ilişkin var, onlara söyle, 'sustur bu silahları, yeter artık, kardeş kanına girdiğin', varsa cesaretin. Ama bu cesareti bulamıyorsun. Kandil'den, KCK'den aldığın talimatla burada Türkiye'nin barış ve huzuruna katkı sağlamıyorsun.''
-''siz de iddialı olun''-
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşurken ''2023 ile konuşmuyorum, 2011'i değerlendireceğim'' dediğini belirten Elitaş, ''Ben de kendisine şunu tavsiye ediyorum: Ne olur ufkunuzu geniş tutun, vizyonunuzu ileriye dönük tutun. Eğer vizyonunuzu geniş tutar, ufkunuzu açık tutarsanız millet size iktidara gelmek için oy verebilir. Bir özeleştiri yapmanız gerekir, Siz 1950'den sonra niye tek başına iktidara gelemediniz. Bunun özeleştirisini yapmanız gerekir'' dedi.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin kendisine laf atması üzerine Elitaş, ''Ben sana hitap etmiyorum, sayın Genel Başkan ile biz burada diyalog kuruyoruz. Sayın Genel Başkan sana bakmıyor bile, bu senin yaptığın hareketleri değerlendirmeye tabi tutmuyor'' karşılığını verdi.
Konuşmasını sürdüren Elitaş, Kılıçdaroğlu'nun seçime giderken 2023 vizyonunu ortaya koyduğunu belirterek, ''AK Parti iktidarının kopyasını çekerek, ortaya koyduğu programlar çerçevesinde 2011 seçimlerinde 2023 vizyonunu ortaya koymuştunuz. O vizyonların hepsinin içi boş muydu, içini dolduramamış mıydınız? Biz 2023 vizyonu içerisinde AK Parti iktidarında dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alacağımızı iddia ediyoruz. Size de diyoruz ki iddialı olun'' diye konuştu.
Elitaş, kendisine laf atan başka bir CHP'li milletvekiline ise ''Ben sizi aptal zannetmiyorum değerli milletvekilim. Siz kendinizi nasıl görürsünüz, bilmiyorum. Bu milletin seçtiği her milletvekili millete yakışan şekildedir'' karşılığını verdi.
-''Millet bizi anlıyor, sen anlamıyorsun''-
2002 yılı öncesinde asgari ücret ve bazı ürünlerin fiyatları ile bugünkü alım gücünün karşılaştırmasını yapan Elitaş, ''2002 yılında bir emekli memur, ancak 2-2,5 aylık maaşıyla bir buzdolabı satın alabilirken, bugün en düşük emekli aylığı alan memur, bir aylık maaşıyla buzdolabı alır hale geldi. 2002 yılında bir emekli memur 2,5 aylık maaşıyla çamaşır makinesi alırken bugün 28 günlük maaşıyla çamaşır makinesi alabilir hale gelmiş. Bunu niye söylüyorum? Bunu sizin anlayabilmeniz için söylüyorum. Millet bizi anlıyor, sen anlamadığın için problem çıkıyor'' diye konuştu.
2007 seçimlerinde gidilmeden önce Meclisin Cumhurbaşkanını seçemediğini ifade eden Elitaş, şöyle konuştu:
''Biraz önce yargının yandaşlığından yakınırken, 367 garabetini Anayasa Mahkemesine götürün zihniyet ile karşı karşıyayız. Siz milletin seçtiği iradeyi ve TBMM'de bizden önce seçilmiş cumhurbaşkanlarının seçildiği usul ve esaslarını seçilmesine engel olmaya çalışıp, hatta 3 kapıya 3 grup başkanvekilini nöbetçi dikip, Genel Kurula girilmesini engellediğinizi herhalde unutmazsınız. Yargıyı şu anda militarize diye ifade etmeye çalışan, militan yargı diye ifade etmeye çalıştınız süreçte, 367 garabeti ve AK Parti'nin kapatma davasında, emekli olduktan sonra sizin başucu kitabı koyduğunuz 'militan demokrasi' kitabını nereye koymanız gerekir?''
-''AK Parti vardı da girmedik mi?''-
Geçmişiyle ilgili hiçbir eziyet ve sıkıntısının olmadığını belirten Elitaş, ''Ben rahmetli Özal döneminde ben ANAP'ın içinde bulundum. Belediye başkanı adayı oldum, il yönetim kurulu üyesi oldum onunla da gurur, onur duyuyorum. Ne zamanki Özal iktidardan gitti Cumhurbaşkanı oldu. O zamanki genel başkan dört eğilimin partisi kurulmuştur, her parti diye yerine gönderdikten sonra biz de yerimizi bulduk. O zaman AK Parti vardı da girmedik mi? AK Parti o zaman kurulmuş olsaydı, ANAP'ta değil, AK Parti'de olurduk.
'İktidara oynuyorsun' diyen arkadaşa söylüyorum; benim Refah'a girdiğim dönem 28 Şubat öncesidir. Herkesin fareler gibi kaçtığı, çil tavuk gibi dağıldığı dönemde ben RP'ye girdim. Cesaretle girdim. Niye girdim biliyor musunuz? Türkiye'de millet iradesine karşı durulmakla, birilerinin egemen güçler vasıtasıyla, dipçikle, namluyla korkuttuğunda ben korkmadım. Çünkü, benim çocuklarımın geleceğini tayin etmek dipçikle değil, demokrasiyle olur dedim.''
BDP'li Sırrı Sakık'ın kendisine laf atması üzerine Elitaş, ''28 Şubat döneminde yargı mensuplarını otobüsle Çevik Bir Paşa'nın karşısında esas duruşa gelip dikkat diye ayağa kaldıran dönemi alkışladınız. 28 Şubat döneminde siyasi partileri kapatma sürecinde o dönemdeki yargı mensuplarını ikna odalarına alıp, onları farklı yöntemlerle ikna ettikleri dönemi alkışladınız. 14 Mart 2008'de, milletten yüzde 47 oy alan bir partiyi kapatma davasında, günlerden cuma saat 16.35...Başsavcıya, ''niye Cuma günü saat 16.45'te açtınız?' diye sorduklarında , 'piyasa kapansın ondan sonra' dedi. Çünkü piyasalar kapanmadan daha önce açarsa Türkiye ekonomisinin gireceği krizi çok iyi biliyordu'' dedi.
CHP'li İnce'nin kendisine, ''ince ince laf attığını'' belirten Elitaş, İnce'nin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin tezkereyi okuyarak, ''Çevrede toplanan halka iktidarın icraatını eleştirerek propaganda yaptığı, trafik akışını etkilediği''nin yazıldığını ifade etti. Elitaş, ''Orada polis işgüzarlık yapmış'' dedi.
-''Kim iktidarsa ona oynamışsınız''-
BDP'li Sırrı Sakık, sataşma olduğu gerekçesiyle söz alarak, ''Kandil'e giden sortileri sormak her milletvekilinin hakkıdır. Ucuz yoldan siyaset yapmak sizin işiniz. Bizi Kandil'den, KCK'dan emir almakla itham ettiniz. 3 milyon oy aldık. 3 milyonu KCK'lı, Kandil'li kabul ediyorsanız, evet biz onlardan talimat alıyoruz'' diye konuştu.
CHP'li İnce de oturduğu yerden Elitaş'ın kendisine sataştığını belirterek, ''Polis işgüzarlık yaptı, o zaman savcılık da mı işgüzarlık yaptı, Meclis Başkanlığı da mı işgüzarlık yaptı? Hazır yargı da elinizdeyken dokunulmazlığımı kaldırmazsınız namertsiniz'' dedi.