Şimşek: Hane Halkı Bilançosunda İyileşme Var İstanbul
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2009 yılında hane halkının ödediği faizin, hane halkının harcanabilir geliriyle karşılaştırıldığında yüzde 5`in üzerinde olduğuna dikkati çekerek, ``Bu sene yüzde 4`ler civarında.
Her ne kadar hane halkının borcu artıyorsa da hane halkının ödediği faizi hane halkı geliriyle karşılaştırdığınızda yükün artmadığını görüyorsunuz. Hane halkının bilançosunda iyileşmeler söz konusu`` dedi
Şimşek, İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneğinin (İSMMMD) Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirdiği 4. Olağan Genel Kurulu`nda yaptığı konuşmada, devletin bilançosunun çok iyi olduğunu, bu yıl Haziran sonu itibariyle devletin net dış borcunun sıfırlandığını vurguladı
Genel ekonomiye bakıldığında özel sektörün döviz pozisyon açığının bulunduğunu, hane halkında ise böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ifade eden Şimşek, ``Hane halkına baktığınızda, çok büyük bir döviz pozisyon fazlası olduğunu görüyorsunuz. Son dönemlerde kurda önemli düzeltme yaşandı. Bunun değişik kesimlere yansımaları söz konusu. Biz vatandaşlarımızın dövizle borçlanmasının önünü kapattık. Bugün itibariyle tüketici kredileri anlamında, hane halkının borcunun sadece yüzde 1`i döviz cinsinden... Bu çok önemli. Makro ihtiyati tedbir dediğimiz zaman bunu kastediyoruz`` şeklinde konuştu
-``Manevra alanımızı genişlettik``- Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye`nin şu anda Basel III kurallarını çok rahat bir şekilde uygulayabilecek durumda olduğunu, halbuki birçok Avrupa ülkesi buna hazır olmadığı için Basel III`ün uygulanmasının 2018 yılına ertelendiğini hatırlattı
AB liderlerinin son 18 aydır yapamadıklarını gelecek hafta içinde yapmalarını beklediklerinin altını çizen Şimşek, şöyle devam etti: ``Önümüzdeki günlerde umarım kamu borç sorununda köklü çözümler ortaya koyarlar, yangını kontrol altına alırlar. Orta ve uzun vadede de bunun bir daha yaşanmaması için gerekli tedbirleri alırlar. Ama almazlarsa tabii küresel ekonomi açısından önemli tehdit ve risklerle karşı karşıya olacağız? Peki Türkiye buna hazır mı? Biz küresel kriz sonrasında çok hızlı şekilde bütçe açıklarını azalttık, kamu borç stokunu küresel krizin öncesine getirdik. Hatta daha iyi konuma getirdik. Bu, maliye politikasında manevra alanımızın genişlediği anlamına geliyor.`` -``İç talepte normalleşme, yumuşama söz konusu``- Türkiye`nin genel olarak resmine bakıldığında sıkıntılı olan bir cari açık konusu bulunduğuna dikkati çeken Şimşek, şöyle devam etti: ``Kurda çok ciddi düzeltme yaşandı. Gelişmekte olan ülkelere oranla reel efektif döviz kuru seviyesini, yani 100`ü baz alırsanız şu anda 90`ın altına inmiş durumda. Bunun tabii ki dış dengeye yansımaları olacak. Bunun da ötesinde, özellikle son 3-4 aydır aldığımız tedbirlerle kredi hacmindeki genişlemeye ciddi sınırlar getirdik. Dolayısıyla bir yandan iç talepte bir normalleşme, bir yumuşama, makul düzeye gelme söz konusu, bir yandan kurdaki düzeltme önemli. Bütün bunları bir araya koyduğunuz zaman, iç talep kaynaklı cari açıkta çok önemli bir daralma başlamış durumda.`` -``Krizde kötümserlik bulaşıcı``- Krizde kötümserliğin bulaşıcı olduğunun altını çizen Şimşek, 2008 ve 2009 yılında Türkiye`nin hak etmediği kadar daralma sürecine girdiğini, küresel krizin çok kötümser bir havayı beraberinde getirmesi nedeniyle birçok vatandaşın tüketimini ve yatırımlarını ertelediğini, Türkiye için o anlamda bir kaybın ortaya çıktığını söyledi
Mehmet Şimşek, ``Halbuki gördük ki temellerimiz sağlammış. Temellerimiz bu kadar sağlamken, cari açık konusunda da iyileşme sürecine girmişken, tabii temkinli olacağız, ama kötümserliğe de izin vermememiz lazım. Temkinli olmak, stres testi yapmak, hesabı kitabı iyi yapmak, basiretli olmak, ayağını yorganına göre uzatmak önemlidir`` dedi
Dünya ekonomisi açısından belirsizliklerin önemli ölçüde arttığı bir dönemden geçildiğinin altını çizen Şimşek, 2011 yılının başında beklentilerin iyi olduğunu, ancak AB, özellikle Avro Bölgesi kamu borç krizinin derinleşmesiyle beraber beklentilerin tekrar olumsuza döndüğünü belirtti
Son bir haftadır piyasalarda iyimser bir hava varsa da aslında temel sorunların hala çözüm beklediğini, AB`nin 9 Aralık`ta yapacağı zirvenin büyük önem taşıdığını, zirve öncesinde yoğun bir çalışmanın söz konusu olduğunu kaydeden Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ``Burada aslında sorun belli, çözüm de belli. Özünde AB geneline, Avro Bölgesi`ne baktığınızda borç stokunun milli gelire oranı yüzde 90`a dayanmış durumda. Aslında bütün uluslararası çalışmalarda borç stokunun milli gelire oranı olarak yüzde 90`lık düzey büyümeyi ciddi şekilde aşağı çeken, uzun vadeli büyüme potansiyelini olumsuz etkileyen çok kritik bir eşik olarak görülür. Bugün aslında gelişmiş ülkelerin hemen hemen çoğunda bu oran o civarda veya daha yüksektir. Birçok ülkede yüzde 100`ler civarında... Bu, tabii dünya ekonomisi açısından çok önemli bir tehdit. Ama aynı zamanda AB ile Avro Bölgesi ile yakın ekonomik ilişkilerimizden dolayı bizim için de önemli bir risk.`` AB için 18 ay önce yangın çok küçük bir düzeydeyken, bu işi kontrol etme potansiyeli, imkanları daha iyiyken, bugün gelinen noktada özellikle bazı ülkelerin kurtarma maliyetlerinin problemi büyüttüğünü ifade eden Şimşek, AB`de tek bir para birimi olmasına rağmen mali ve ekonomi politikalarında büyük farklılıkların olmasının ciddi sorun yarattığını söyledi
-``Bu bir çelişki...``- Yüksek borç krizi içindeki ülkelerin borçlarını sürdürülebilir bir maliyetle çevirmesine imkan sağlayacak bir fon gerektiğine işaret eden Bakan Şimşek, şöyle konuştu: ``Bu fon ya bu ülkelere daha büyük oranda katkıda bulunarak ya da IMF`den yeni kaynaklar oluşturularak yapılabilir. Avrupa Merkez Bankası bu kağıtları bir yandan alıyor, bir yandan da bu devlet tahvillerinin alınmasını doğru bulmadığını ifade ediyor. Bu ciddi bir çelişki... Türkiye`de Merkez Bankamızı çok eleştirdi insanlar. Bence bu anlamda bir haksızlık söz konusu. Çünkü Avrupa Merkez Bankası bir bakıyorsunuz, gidiyor ikinci elden bu ülkelerin çıkardığı tahvilleri satın alıyor, bir yandan da `Bunu satın almak yanlış` diyor. Ülkemizde ise gerçekten küresel kriz ile ile birlikte çok aktif gerek mali gerek para politikası uygulaması söz konusu. Türkiye, birçok ülkeden, özellikle çevremizdeki ülkelerden olumlu yönde ayrışmışsa bu tabii ki Merkez Bankamızın, tabii ki Hükümetin yaptığı güzel çalışmalar, doğru çalışmalarla mümkün oldu.``
Kaynak: AA
Şimşek, İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneğinin (İSMMMD) Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirdiği 4. Olağan Genel Kurulu`nda yaptığı konuşmada, devletin bilançosunun çok iyi olduğunu, bu yıl Haziran sonu itibariyle devletin net dış borcunun sıfırlandığını vurguladı
Genel ekonomiye bakıldığında özel sektörün döviz pozisyon açığının bulunduğunu, hane halkında ise böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ifade eden Şimşek, ``Hane halkına baktığınızda, çok büyük bir döviz pozisyon fazlası olduğunu görüyorsunuz. Son dönemlerde kurda önemli düzeltme yaşandı. Bunun değişik kesimlere yansımaları söz konusu. Biz vatandaşlarımızın dövizle borçlanmasının önünü kapattık. Bugün itibariyle tüketici kredileri anlamında, hane halkının borcunun sadece yüzde 1`i döviz cinsinden... Bu çok önemli. Makro ihtiyati tedbir dediğimiz zaman bunu kastediyoruz`` şeklinde konuştu
-``Manevra alanımızı genişlettik``- Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye`nin şu anda Basel III kurallarını çok rahat bir şekilde uygulayabilecek durumda olduğunu, halbuki birçok Avrupa ülkesi buna hazır olmadığı için Basel III`ün uygulanmasının 2018 yılına ertelendiğini hatırlattı
AB liderlerinin son 18 aydır yapamadıklarını gelecek hafta içinde yapmalarını beklediklerinin altını çizen Şimşek, şöyle devam etti: ``Önümüzdeki günlerde umarım kamu borç sorununda köklü çözümler ortaya koyarlar, yangını kontrol altına alırlar. Orta ve uzun vadede de bunun bir daha yaşanmaması için gerekli tedbirleri alırlar. Ama almazlarsa tabii küresel ekonomi açısından önemli tehdit ve risklerle karşı karşıya olacağız? Peki Türkiye buna hazır mı? Biz küresel kriz sonrasında çok hızlı şekilde bütçe açıklarını azalttık, kamu borç stokunu küresel krizin öncesine getirdik. Hatta daha iyi konuma getirdik. Bu, maliye politikasında manevra alanımızın genişlediği anlamına geliyor.`` -``İç talepte normalleşme, yumuşama söz konusu``- Türkiye`nin genel olarak resmine bakıldığında sıkıntılı olan bir cari açık konusu bulunduğuna dikkati çeken Şimşek, şöyle devam etti: ``Kurda çok ciddi düzeltme yaşandı. Gelişmekte olan ülkelere oranla reel efektif döviz kuru seviyesini, yani 100`ü baz alırsanız şu anda 90`ın altına inmiş durumda. Bunun tabii ki dış dengeye yansımaları olacak. Bunun da ötesinde, özellikle son 3-4 aydır aldığımız tedbirlerle kredi hacmindeki genişlemeye ciddi sınırlar getirdik. Dolayısıyla bir yandan iç talepte bir normalleşme, bir yumuşama, makul düzeye gelme söz konusu, bir yandan kurdaki düzeltme önemli. Bütün bunları bir araya koyduğunuz zaman, iç talep kaynaklı cari açıkta çok önemli bir daralma başlamış durumda.`` -``Krizde kötümserlik bulaşıcı``- Krizde kötümserliğin bulaşıcı olduğunun altını çizen Şimşek, 2008 ve 2009 yılında Türkiye`nin hak etmediği kadar daralma sürecine girdiğini, küresel krizin çok kötümser bir havayı beraberinde getirmesi nedeniyle birçok vatandaşın tüketimini ve yatırımlarını ertelediğini, Türkiye için o anlamda bir kaybın ortaya çıktığını söyledi
Mehmet Şimşek, ``Halbuki gördük ki temellerimiz sağlammış. Temellerimiz bu kadar sağlamken, cari açık konusunda da iyileşme sürecine girmişken, tabii temkinli olacağız, ama kötümserliğe de izin vermememiz lazım. Temkinli olmak, stres testi yapmak, hesabı kitabı iyi yapmak, basiretli olmak, ayağını yorganına göre uzatmak önemlidir`` dedi
Dünya ekonomisi açısından belirsizliklerin önemli ölçüde arttığı bir dönemden geçildiğinin altını çizen Şimşek, 2011 yılının başında beklentilerin iyi olduğunu, ancak AB, özellikle Avro Bölgesi kamu borç krizinin derinleşmesiyle beraber beklentilerin tekrar olumsuza döndüğünü belirtti
Son bir haftadır piyasalarda iyimser bir hava varsa da aslında temel sorunların hala çözüm beklediğini, AB`nin 9 Aralık`ta yapacağı zirvenin büyük önem taşıdığını, zirve öncesinde yoğun bir çalışmanın söz konusu olduğunu kaydeden Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ``Burada aslında sorun belli, çözüm de belli. Özünde AB geneline, Avro Bölgesi`ne baktığınızda borç stokunun milli gelire oranı yüzde 90`a dayanmış durumda. Aslında bütün uluslararası çalışmalarda borç stokunun milli gelire oranı olarak yüzde 90`lık düzey büyümeyi ciddi şekilde aşağı çeken, uzun vadeli büyüme potansiyelini olumsuz etkileyen çok kritik bir eşik olarak görülür. Bugün aslında gelişmiş ülkelerin hemen hemen çoğunda bu oran o civarda veya daha yüksektir. Birçok ülkede yüzde 100`ler civarında... Bu, tabii dünya ekonomisi açısından çok önemli bir tehdit. Ama aynı zamanda AB ile Avro Bölgesi ile yakın ekonomik ilişkilerimizden dolayı bizim için de önemli bir risk.`` AB için 18 ay önce yangın çok küçük bir düzeydeyken, bu işi kontrol etme potansiyeli, imkanları daha iyiyken, bugün gelinen noktada özellikle bazı ülkelerin kurtarma maliyetlerinin problemi büyüttüğünü ifade eden Şimşek, AB`de tek bir para birimi olmasına rağmen mali ve ekonomi politikalarında büyük farklılıkların olmasının ciddi sorun yarattığını söyledi
-``Bu bir çelişki...``- Yüksek borç krizi içindeki ülkelerin borçlarını sürdürülebilir bir maliyetle çevirmesine imkan sağlayacak bir fon gerektiğine işaret eden Bakan Şimşek, şöyle konuştu: ``Bu fon ya bu ülkelere daha büyük oranda katkıda bulunarak ya da IMF`den yeni kaynaklar oluşturularak yapılabilir. Avrupa Merkez Bankası bu kağıtları bir yandan alıyor, bir yandan da bu devlet tahvillerinin alınmasını doğru bulmadığını ifade ediyor. Bu ciddi bir çelişki... Türkiye`de Merkez Bankamızı çok eleştirdi insanlar. Bence bu anlamda bir haksızlık söz konusu. Çünkü Avrupa Merkez Bankası bir bakıyorsunuz, gidiyor ikinci elden bu ülkelerin çıkardığı tahvilleri satın alıyor, bir yandan da `Bunu satın almak yanlış` diyor. Ülkemizde ise gerçekten küresel kriz ile ile birlikte çok aktif gerek mali gerek para politikası uygulaması söz konusu. Türkiye, birçok ülkeden, özellikle çevremizdeki ülkelerden olumlu yönde ayrışmışsa bu tabii ki Merkez Bankamızın, tabii ki Hükümetin yaptığı güzel çalışmalar, doğru çalışmalarla mümkün oldu.``