Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, yarın tutukluluğunun 1000. gününü hapiste geçirecek olan Ergenekon davası sanığı Mustafa Balbay`a destek amaçlı bir basın toplantısı düzenledi. Mustafa Balbay`ın Ergenekon davası kapsamında kaçma ve delilleri karartma şüphesiyle tutuklu bulunduğunu belirten Atilla Sertel, şöyle konuştu: "Silahlı terör örgütü olarak dile getirilen Ergenekon`un tüm silahlı personeli salıverildi. Eli kalem tutanlar ise içeride. Darbeler kalemle değil silahla yapılır. Terör örgütü olduğu iddia edilen Ergenekon davası kapsamında tutuklandıktan sonra tahliye edilen subay, astsubaylar ülkenin doğusunda terör örgütü PKK ile mücadeleye devam ediyor. Şu an sadece kaleminikullananlar içeride tutuluyor. 3 yıl sonunda hangi deliller karartılacak?" Türkiye`de cezaevinde tutulan gazeteci sayısının 64`e yükseldiğini, çok sayıda gazetecinin hapis cezasıyla yargılandığını da hatırlatan Sertel, şunları söyledi: "Kamu vicdanı yara almıştır. Başka bir davada 100 günlük tutukluluk süresi uzun olarak görülürken, Balbay`ın ve diğer gazetecilerin bin günü aşan tutukluluk süreleri `uzun` olarak görülmemiştir. Bu çifte standart yapanların yüzlerinde şamar gibi patlayacaktır." Birçok kez bakanların uzun tutukluluk süreleri konusunda yakındıklarını ancak şu ana kadar değişen bir şey olmadığını da anlatan Atilla Sertel, şunları söyledi: "Bakanlar yakınmaları yetmiyor. Yasal olarak düzenleme yapılmalıdır. Bu konuda samimiyet noktasında hareket edilmelidir. Devlet Güvenlik Mahkemeleri`nin (DGM) yerine kurulan özel yetkili mahkemeleri Türkiye`de demokrasiyi tartışılır hale getirdi." Balbay`ın 999 günü hapiste geçirdiğini bu süre içinde ailesinden, çocuklarından, kentinden, ülkesinden ve denizinden suyundan mahrum bırakıldığını ifade eden Sertel, sözlerine şöyle devam etti: "Balbay, Tuncay Özkan, Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın neyle suçlandıklarını bilmeden içeride tutuluyorlar. Gazeteciler toplumun sesini duyurmak için vardır." Sertel, Balbay`ın gazeteciliğin yanında İzmir`de 600 bin kişinin oyunu alarak milletvekili seçildiğini, milletin egemenliğinden söz edenlerin milletin vekilini hangi anlayışla içeride tuttuğunu anlayamadığını da söyledi. Toplantıda, Sertel, Balbay`ın kendisine ve İzmir medyasına gönderdiği mektubu da okudu. Balbay, mektubunda şu ifadelere yer verdi: "İzmir Gazeteciler Cemiyeti`nin ve İzmir medyasının Türkiye`de özgürlüklerin genişletilmesi ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması mücadelesi önünde saygıyla eğiliyorum. Bu mücadelenin bir parçası olmaktan onur duyuyorum. Türkiye`nin tam bağımsızlığa kavuşmasında ve demokrasinin yerleşmesinde gazetecilerin ayrı bir yeri olmuştur. Namık Kemal`den TevfikFikret`e, Hasan Tahsin`den Uğur Mumcu`ya gazeteci kökenli pek çok aydın vatanının karşı karşıya kaldığı felaketlerden kurtulması için her şeyini ortaya koymuştur. Aynı dönemde pek çok kişi onlarla omuz omuza olmuş, bedeli ne olursa olsun aydınlarımız, gazetecilerimiz bayrağı yerde bırakmamıştır. Koşullar beni bu dönemin sembol isimlerinden biri haline getirdi. Benimle birlikte aynı olumsuzluğu paylaşan pek çok kişi var. Ben gücüm yettiğince onların da sesi olmaya çalışarak her türlü hukuksuzluğadireniyorum. Bu dirençte en büyük enerjim yalnız olmadığımı hissetmemdir." 1000 günün insan yaşamında hiç de kısa bir zaman dilimi olmadığını anlatan Balbay, mektubuna şöyle devam etti: "Bütün dileğim toplumun bu olumsuzluğa alışmamasıdır. Alışmak, teslim olmanın öte adıdır. Alışmak, insanlıktan çıkıp iç güdüyle hareket eden bir varlık olmanın öteki adıdır. Toplum iki haneli tutukluluğa alıştı. Toplum üç haneli tutukluluğa alıştı. Şimdi dört haneli rakamlarla ifade edilen tutukluluklar başladı. Özgürlükte buluşmak dileğiyle."
