Chp Dıyarbakır İl Örgütü, Dersım Olayları Nedenıyle Özür Dıledı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun "Erdoğan yakında Ermeni soykırımını da tanır" yönündeki açıklamalarına tepki göstererek, "Sen beni Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtmaya kalkıyorsun.
Sana yazıklar olsun. Türkiye Cumhuriyeti`nin Başbakanı Tayyip Erdoğan`ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtacak olanın alnını karışlarım, haddini bil, haddini bil" dedi
Başbakan Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, dünkü meclis grup toplantısında söylediği üzere Dersim olayları ile ilgili belgeler açıkladı. Erdoğan, Dersim olaylarıyla ilgili ilgilerinin yeni, güncel ve Dersim üzerinden siyasete yönelik bir ilgi olmadığını söyledi. Dersim olayları ile tanışmasının Necip Fazıl Kısakürek`in 1969`da ilk baskısı yapılan `Son Devrin Din Mazlumları` isimli kitabı sayesinde olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, resmi tarihinanlattıklarıyla yetirmeyen bir neslin bu kitabı okuyarak, o güne kadar duymadığı birçok meseleyi öğrenme fırsatı bulduğunu söyledi. Bu nedenle de kitabın zaman zaman yasaklandığını ve gençlikten uzak tutulmak istendiğini ifade eden Erdoğan, "Kimler tarafından biliyor musunuz, CHP ortak yönetimleri tarafından. İşte benim de, benim neslimin de kulaktan dolma anlatılanların ötesinde Dersim ile derli toplu ilk tanışmamız bu eserle olmuştur. Kimsenin konuşmadığı, konuşmaya cesaret dahi edemediği Dersimmeselesi merhum üstat Necip Fazıl`ın kalemiyle bir nesle en doğru şekilde anlatılmıştır. Üstat, dikkat edin, Alevi dememiştir, bakın burası çok önemli. Sayın Kılıçdaroğu, sen niye demiyorsun? Konuş, söyle. Dersimli olduğunu söylüyorsun, güzel geçen milletvekili arkadaşımız Sayın Metiner sizin aşiretinizden bahsetti. Söyle, niye söylemiyorsun. Bakın burada üstat Kürt dememiş, Ermeni dememiş. Necip Fazıl Dersim`i ve Dersimlileri `din mazlumları` sınıfına alarak, onlara sadece insan gözüyle bakarak, insani birtrajediyi bizlere aktarmıştır" diye konuştu
Kılıçdaroğlu`nun dünkü konuşmasında, "Erdoğan yakında Ermeni soykırımını da tanır" yönündeki açıklamalarına da tepki göstererek, "Sayın Kılıçdaroğlu, ben bunu konuşuyorum. Ama sen beni Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtmaya kalkıyorsun. Sana yazıklar olsun. Türkiye Cumhuriyeti`nin Başbakanı Tayyip Erdoğan`ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtacak olanın alnını karışlarım, haddini bil, haddini bil" diye konuştu.
"Başbakan Erdoğan, bizim Dersim ile tanışmamız dünün bugünün konusu değildir. Biz işine geldiğini ayyuka çıkaran, işine gelmeyeni duymayanlardan olmadık" diyen Başbakan Erdoğan, Dersim`e yapılan operasyonların bir isyanın bastırılması olarak zihinlerde ve vicdanlarda meşrulaştırılmaya çalışıldığını belirterek, bunu iddia edenlere karşı söyleyecek çok söz olduğunu söyledi. Ama ilk mecliste Dersim Mebusu olarak bizzat Atatürk tarafından davet edilen Diyap Ağa`dan kimsenin bahsetmediğini belirten Erdoğan,yine Dersim operasyonları sonucunda tutuklanan ve asılan Seyit Rıza`nın 1915 olayları sırasında işgalci ordulara karşı savaştığından, dönemin valisi tarafından da `din ve namusuyla bize hizmet etti` diyerek şereflendirildiğinden de kimsenin bahsetmediğini kaydetti. Dersim`de adım adım bahaneleri hazırlanmış, çerçevesi çizilmiş bir operasyon olduğunu belirten Erdoğan, çeşitli tarihlerde dersimle ilgili raporlar hazırlandığını belirtti. İlk belgeyi açıklayan Erdoğan, bunun sadece 100 adet basılarak `gizli ve zata mahsus` olarak belli yerlere gönderilmiş bir rapor olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: "Sayın Kılıçdaroğlu belge, arşiv, sen bunlardan bahsediyorsun. Bakınız Başbakanlığın arşivi açıktır. Sayın Kılıçdaroğlu görmek istiyorsan, incelemek istiyorsan; buyurursun görürsün, incelersin. BU konudaki bilgisizliğini giderirsin. Şimdi, ne var bu raporda. Bu rapordan sadece birkaç cümleyi size aktarıyorum. Sayfa 199 1926 yılında Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey`in raporuna atıf yapılıyor ve deniliyor ki; `Dersim hükümeti cumhuriyet için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kat`i bir amelye yapmak ve selameti memleket namına farz-ı anıdır.` Adeta bugünün ifadesiyle olmazsa olmaz. 201. sayfasında şu ifade var. `Dersim Türkiye için cehalet, maişet darlığı, dahili ve harici tesfilat ve Kürtlük temalüatı ile bulaşmış tehlikeli bir çıbandır. Kat-i bir ameliye, kesin bir işleme tabi tutulması lazım gelir. Bunun için evvelasilah toplamak, ardından islahat yapmak icab eder`." "BELGE BİR, 1935 YILINDA BİR KANUN ÇIKARTILIYOR" Bu raporda, eski raporlar hatırlatıldıktan sonra, 237 ve 246. sayfalar arasında, Dersim`de yapılacak harekatın ayrıntıları, göç ettirilecek aşiretlerin listesi ve ne yöntemle yapılacağının anlatıldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Belge bir, 1935 yılında bir kanun çıkartılıyor. Kanunun adı Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında Kanun. O zaman sadece Tunceli`yi değil, çevrede bugün il durumunda olanları da kapsıyor. Kanunun ilk maddesinde `Tunceli vilayetine ordu ile irtibatı baki kalmak ve rütbesinin selahiyetini haiz bulunmak üzere Korkomutan rütbesinde bir zat vali ve kumandan olarak seçilir` diyor. Sadece bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela vali kumandan, gerek görürse aileleri bir yerden bir yeregöç ettirebilir. Mesela idam hükümlerinin vali ve umandan tarafından teciline lüzumlu görülmezse hemen infaz yapılır. Sayın Kılıçdaroğlu haberin var mı bunlardan? Vardır da söylüyorsun. Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek yoktur. İşte bu kanunun ardından hazırlıklar yapılıyor. 1937, 1938 ve 1939 yıllarında Dersim`de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan toplarla, hatta gaz bombalarıyla Dersim`de hareket eden her şey, çocuklar, kadınlar katlediliyor. Dersim olaylarısırasında orada asker olan bir isim veriyorum; Muhsin Batur. Muhsin Batur aynı zamanda CHP`nin, yani o dönemde biliyorsunuz başka partiler yok. Sadece CHP var. Şimdi CHP kendi geçmişini güya bunlardan kurtaracak. Onun için bana fatura kesmek istiyor. `Başbakan özür dilesin`. Bir defa bütün bu işlerin banisi, her şeyi sizsiniz. Yani bizim devlet olarak özür dilememize mani bir şey yok. Ama bu işleri yapan sizsiniz; CHP zihniyeti. Buna eski defterleri karıştırmak denmez. Eğer eski defterleri karıştırmayamuhtaç olan bir varsa o da sizsiniz. Çünkü sen `Ben yeni CHP`yim diyorsun. Madem yeni CHP`sin kendini eleştir. Daha geçenlerde anma törenleri yaptın. Bu belgelerin altında imzası olan zat için anma törenleri yaptın. Dersim olayları sırasında orada asker olan Muhsin Batur, anılarında aynen şu ifadeyi kullanıyor: `Günlerden bir gün emir geldi. Tren yoluyla Elazığ`a vardık. Oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. 2 aya yakın Dersim`de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum`. Üstad Necip Fazıl, Dersim`deki facianın tarihte bir benzerinin olmadığını ifade ediyor. Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk Hozat Kaymakamıtarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alakasız bir şahıs olduğunu iddia ederek, alevler içinden fırlamak isteyen bir genç, kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında da sigara içiliyor. İktidar, CHP iktidar; zihniyet, CHP zihniyeti. Bir köy halkı, önce kurşunlanıyor, daha sonra buğday sapları üzerinde yakılıyor. Üstad, faciayı şu satırlarla anlatıyor: `Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta. Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaş arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin kenarında saklıyor. Ancak bu vaziyet haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse bulunamıyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silah kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor. Muratsuyunun, kandan kıpkızıl aktığını görenler olmuştur." "BUNLAR MI SANA SIKINTI VERDİ KILIÇDAROĞLU?" Başbakan Erdoğan, Dersim vakasının en büyük mazlumlarından Seyit Rıza`nın hikayesinin ise ayrıca yürek burkucu olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Bunları anlatıyorum bunlar mı sana sıkıntı veriyor Kılıçdaroğlu? Senin zihniyetine senin anlayışına, senin inancına bunlar mı ters düşüyor? Dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil, bir röportajda bunu şöyle anlatıyor; `Son sözünü sorduk, `Kırk liram var, oğluma verirsiniz` dedi. Bu sırada fındık hafız asılıyordu asarken iki kez ip koptu. Seyit Rıza görmesin diye ben arabanın önünü kapattım. Fındık Hafız`ın idamı bitti. Seyit Rıza`yı meydana çıkardık. Soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. AmaSeyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: `Evlad-ı kerbalayık, bi hatayık; yeni Kerbelanın çocuklarıyız, hatasızız Ayıptır, zulümdür, cinayettir`" Erdoğan, Dersim olaylarında sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen binlerce insan, kadın ve çocuğun katledildiğini, yuvalar yıkıldığını, binlerce insanın batıya göç ettirildiğini, binlerce kız çocuğunun da evlatlık verildiğini söyledi
Kaynak: İHA
Başbakan Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, dünkü meclis grup toplantısında söylediği üzere Dersim olayları ile ilgili belgeler açıkladı. Erdoğan, Dersim olaylarıyla ilgili ilgilerinin yeni, güncel ve Dersim üzerinden siyasete yönelik bir ilgi olmadığını söyledi. Dersim olayları ile tanışmasının Necip Fazıl Kısakürek`in 1969`da ilk baskısı yapılan `Son Devrin Din Mazlumları` isimli kitabı sayesinde olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, resmi tarihinanlattıklarıyla yetirmeyen bir neslin bu kitabı okuyarak, o güne kadar duymadığı birçok meseleyi öğrenme fırsatı bulduğunu söyledi. Bu nedenle de kitabın zaman zaman yasaklandığını ve gençlikten uzak tutulmak istendiğini ifade eden Erdoğan, "Kimler tarafından biliyor musunuz, CHP ortak yönetimleri tarafından. İşte benim de, benim neslimin de kulaktan dolma anlatılanların ötesinde Dersim ile derli toplu ilk tanışmamız bu eserle olmuştur. Kimsenin konuşmadığı, konuşmaya cesaret dahi edemediği Dersimmeselesi merhum üstat Necip Fazıl`ın kalemiyle bir nesle en doğru şekilde anlatılmıştır. Üstat, dikkat edin, Alevi dememiştir, bakın burası çok önemli. Sayın Kılıçdaroğu, sen niye demiyorsun? Konuş, söyle. Dersimli olduğunu söylüyorsun, güzel geçen milletvekili arkadaşımız Sayın Metiner sizin aşiretinizden bahsetti. Söyle, niye söylemiyorsun. Bakın burada üstat Kürt dememiş, Ermeni dememiş. Necip Fazıl Dersim`i ve Dersimlileri `din mazlumları` sınıfına alarak, onlara sadece insan gözüyle bakarak, insani birtrajediyi bizlere aktarmıştır" diye konuştu
Kılıçdaroğlu`nun dünkü konuşmasında, "Erdoğan yakında Ermeni soykırımını da tanır" yönündeki açıklamalarına da tepki göstererek, "Sayın Kılıçdaroğlu, ben bunu konuşuyorum. Ama sen beni Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtmaya kalkıyorsun. Sana yazıklar olsun. Türkiye Cumhuriyeti`nin Başbakanı Tayyip Erdoğan`ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtacak olanın alnını karışlarım, haddini bil, haddini bil" diye konuştu.
"Başbakan Erdoğan, bizim Dersim ile tanışmamız dünün bugünün konusu değildir. Biz işine geldiğini ayyuka çıkaran, işine gelmeyeni duymayanlardan olmadık" diyen Başbakan Erdoğan, Dersim`e yapılan operasyonların bir isyanın bastırılması olarak zihinlerde ve vicdanlarda meşrulaştırılmaya çalışıldığını belirterek, bunu iddia edenlere karşı söyleyecek çok söz olduğunu söyledi. Ama ilk mecliste Dersim Mebusu olarak bizzat Atatürk tarafından davet edilen Diyap Ağa`dan kimsenin bahsetmediğini belirten Erdoğan,yine Dersim operasyonları sonucunda tutuklanan ve asılan Seyit Rıza`nın 1915 olayları sırasında işgalci ordulara karşı savaştığından, dönemin valisi tarafından da `din ve namusuyla bize hizmet etti` diyerek şereflendirildiğinden de kimsenin bahsetmediğini kaydetti. Dersim`de adım adım bahaneleri hazırlanmış, çerçevesi çizilmiş bir operasyon olduğunu belirten Erdoğan, çeşitli tarihlerde dersimle ilgili raporlar hazırlandığını belirtti. İlk belgeyi açıklayan Erdoğan, bunun sadece 100 adet basılarak `gizli ve zata mahsus` olarak belli yerlere gönderilmiş bir rapor olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: "Sayın Kılıçdaroğlu belge, arşiv, sen bunlardan bahsediyorsun. Bakınız Başbakanlığın arşivi açıktır. Sayın Kılıçdaroğlu görmek istiyorsan, incelemek istiyorsan; buyurursun görürsün, incelersin. BU konudaki bilgisizliğini giderirsin. Şimdi, ne var bu raporda. Bu rapordan sadece birkaç cümleyi size aktarıyorum. Sayfa 199 1926 yılında Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey`in raporuna atıf yapılıyor ve deniliyor ki; `Dersim hükümeti cumhuriyet için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kat`i bir amelye yapmak ve selameti memleket namına farz-ı anıdır.` Adeta bugünün ifadesiyle olmazsa olmaz. 201. sayfasında şu ifade var. `Dersim Türkiye için cehalet, maişet darlığı, dahili ve harici tesfilat ve Kürtlük temalüatı ile bulaşmış tehlikeli bir çıbandır. Kat-i bir ameliye, kesin bir işleme tabi tutulması lazım gelir. Bunun için evvelasilah toplamak, ardından islahat yapmak icab eder`." "BELGE BİR, 1935 YILINDA BİR KANUN ÇIKARTILIYOR" Bu raporda, eski raporlar hatırlatıldıktan sonra, 237 ve 246. sayfalar arasında, Dersim`de yapılacak harekatın ayrıntıları, göç ettirilecek aşiretlerin listesi ve ne yöntemle yapılacağının anlatıldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Belge bir, 1935 yılında bir kanun çıkartılıyor. Kanunun adı Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında Kanun. O zaman sadece Tunceli`yi değil, çevrede bugün il durumunda olanları da kapsıyor. Kanunun ilk maddesinde `Tunceli vilayetine ordu ile irtibatı baki kalmak ve rütbesinin selahiyetini haiz bulunmak üzere Korkomutan rütbesinde bir zat vali ve kumandan olarak seçilir` diyor. Sadece bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela vali kumandan, gerek görürse aileleri bir yerden bir yeregöç ettirebilir. Mesela idam hükümlerinin vali ve umandan tarafından teciline lüzumlu görülmezse hemen infaz yapılır. Sayın Kılıçdaroğlu haberin var mı bunlardan? Vardır da söylüyorsun. Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek yoktur. İşte bu kanunun ardından hazırlıklar yapılıyor. 1937, 1938 ve 1939 yıllarında Dersim`de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan toplarla, hatta gaz bombalarıyla Dersim`de hareket eden her şey, çocuklar, kadınlar katlediliyor. Dersim olaylarısırasında orada asker olan bir isim veriyorum; Muhsin Batur. Muhsin Batur aynı zamanda CHP`nin, yani o dönemde biliyorsunuz başka partiler yok. Sadece CHP var. Şimdi CHP kendi geçmişini güya bunlardan kurtaracak. Onun için bana fatura kesmek istiyor. `Başbakan özür dilesin`. Bir defa bütün bu işlerin banisi, her şeyi sizsiniz. Yani bizim devlet olarak özür dilememize mani bir şey yok. Ama bu işleri yapan sizsiniz; CHP zihniyeti. Buna eski defterleri karıştırmak denmez. Eğer eski defterleri karıştırmayamuhtaç olan bir varsa o da sizsiniz. Çünkü sen `Ben yeni CHP`yim diyorsun. Madem yeni CHP`sin kendini eleştir. Daha geçenlerde anma törenleri yaptın. Bu belgelerin altında imzası olan zat için anma törenleri yaptın. Dersim olayları sırasında orada asker olan Muhsin Batur, anılarında aynen şu ifadeyi kullanıyor: `Günlerden bir gün emir geldi. Tren yoluyla Elazığ`a vardık. Oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. 2 aya yakın Dersim`de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum`. Üstad Necip Fazıl, Dersim`deki facianın tarihte bir benzerinin olmadığını ifade ediyor. Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk Hozat Kaymakamıtarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alakasız bir şahıs olduğunu iddia ederek, alevler içinden fırlamak isteyen bir genç, kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında da sigara içiliyor. İktidar, CHP iktidar; zihniyet, CHP zihniyeti. Bir köy halkı, önce kurşunlanıyor, daha sonra buğday sapları üzerinde yakılıyor. Üstad, faciayı şu satırlarla anlatıyor: `Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta. Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaş arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin kenarında saklıyor. Ancak bu vaziyet haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse bulunamıyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silah kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor. Muratsuyunun, kandan kıpkızıl aktığını görenler olmuştur." "BUNLAR MI SANA SIKINTI VERDİ KILIÇDAROĞLU?" Başbakan Erdoğan, Dersim vakasının en büyük mazlumlarından Seyit Rıza`nın hikayesinin ise ayrıca yürek burkucu olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Bunları anlatıyorum bunlar mı sana sıkıntı veriyor Kılıçdaroğlu? Senin zihniyetine senin anlayışına, senin inancına bunlar mı ters düşüyor? Dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil, bir röportajda bunu şöyle anlatıyor; `Son sözünü sorduk, `Kırk liram var, oğluma verirsiniz` dedi. Bu sırada fındık hafız asılıyordu asarken iki kez ip koptu. Seyit Rıza görmesin diye ben arabanın önünü kapattım. Fındık Hafız`ın idamı bitti. Seyit Rıza`yı meydana çıkardık. Soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. AmaSeyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: `Evlad-ı kerbalayık, bi hatayık; yeni Kerbelanın çocuklarıyız, hatasızız Ayıptır, zulümdür, cinayettir`" Erdoğan, Dersim olaylarında sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen binlerce insan, kadın ve çocuğun katledildiğini, yuvalar yıkıldığını, binlerce insanın batıya göç ettirildiğini, binlerce kız çocuğunun da evlatlık verildiğini söyledi