Nâzım'dan Vera'ya aşk kartpostalları

Nâzım Hikmet'in hayat arkadaşı Vera Tulyakova'ya yazdığı kartpostallar 'Bu Şehir Güzelse Senin Yüzünden / Nâzım Hikmet'ten Vera Tulyakova'ya Kartpostallar' adıyla yayımlandı

Nâzım'dan Vera'ya aşk kartpostalları
Dünyaca ünlü şairimiz Nâzım Hikmet ve Vera Tulyakova, 1955’te tanışmalarının ardından Ocak 1960’ta evlendi. Bu süreç içinde Nâzım, Vera’ya seyahat ettiği şehirlerden telgraflar ve posta kartları gönderdi. Vera Tulyakova kurşunkalemle bile olsa kartların üzerlerine bir şey yazmamaya dikkat etti ve tarihleri, ayrı bir kâğıt parçasıyla kartpostallara iliştirdi.

Nâzım Hikmet’in Latin alfabesiyle Rusça yazdığı, kısa ve net cümleler kullandığı kartpostallarda şairin kitaplarına girmemiş bir şiir de bulunuyor. Bir başka ayrıntı ise Nâzım’ın zaman zaman kartpostallara küçük desenler çizmesi. Çevirmen M. Melih Güneş, ilk kez gün ışığına çıkan kartpostalların kitaplaşma sürecini şöyle anlattı:

“Antonina Sverçevskaya, yani Tosya, Nâzım Hikmet’in edebî asistanı, Vera’yla nikâhının tanığı, Nâzım’ın oyunları hakkında çok önemli bir kitap yazmış bir uzman. SSCB’deki Nâzım Hikmet bibliyografyasını da hazırlamıştır. 2002 Şubat’ında Prof. Dr. Svetlana Uturgauri ile İstanbul’daydı ve evimdeki Nâzım Hikmet’le ilgili belgeleri incelerken basılmasının gereğinden bahsetmişti. Daha sonra Vera Tulyakova’nın kızı Anna Stepanova’yla arşivde çalışmaya başladığımızda kartpostalları da bulup çıkardık.”

'SEN BENİM KÜÇÜK ANNEMSİN'


Mayıs 1959 tarihli bir notta, Nâzım Hikmet Vera’ya şöyle sesleniyor:

“Lanet olsun, ne muazzam şey seni sevmek! Sen benim aşkım, sen benim kızım, sen benim yoldaşım, sen benim küçük annemsin. Canım, bir tanem, seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum. Bu şehir güzelse senin yüzünden, bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden...”


6 Mayıs 1959, Leningrad’dan

Bütün güzel kadınları öpüyorum, bizde onların hepsi güzel ve bütün bilge erkekleri, bizde onların hepsi bilge. Raya’yı (Vera’nın yakın arkadaşı) ve seni öperim.


18 Haziran 1959, Varşova

Ve işte ben. Dün sesini işittiğimde dünyanın en mutlu insanı oluverdim. Hep bizi, seni ve beni düşünüyorum. Döndüğümde Rusça’yı gramer kurallarıyla yazacak kadar iyi öğreneceğim mutlaka. Seni böylesine sevmek ve bunu layıkınca yazıya aktaramamak insanı çıldırtıyor. Sen bebeğim benim, anlıyor musun yazdıklarımı? Eğer hastalanmazsam ayın 15’inde yani pazartesi buradan ayrılıyorum. Pazartesi! İşte böyle. Yaz bana, unutma. Ara sıra yani her dakika beni düşün. Öpüyorum seni, sevincim benim.

1961, (Havana seyahati öncesi olmalı)

Gittin, boşaldı Prag şehri. İçinden elini çekip çıkardığın bir eldiven gibi boşaldı. Söndü artık seni göstermeyen bir ayna gibi...