``tarihi Mezar Taşlarının Sırları``
Bu araştırmasında tarihi mezar taşlarının sırlarını ortaya koyan Hanoğlu, ``Rize Derepazarı İlçesi Tarihi Mezar Kitabeleri`` adlı kitap çıkardı -Hanoğlu: ``Mezar taşlarının aslında gizemli bir yapısı var, çünkü üzerinde bulunan her bir motif bize farklı bir şeyi anlatır`` -``Türk milleti olarak mezar taşlarına bakmayı değil, görmeyi öğrenmeliyiz`` (fotoğraflı-görüntülü) TOKAT - 14.
11.2011 - Zehra Aydın - Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Canan Hanoğlu, ``Batılılaşma Dönemi Rize Mezar Taşları`` konulu tez çalışmasında, mezar taşları üzerine geniş çaplı bir araştırma yaptı. Bu araştırmasında tarihi mezar taşlarının sırlarını ortaya koyan Hanoğlu, ``Rize Derepazarı İlçesi Tarihi Mezar Kitabeleri`` adlı kitap çıkardı
Hanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rize mezar taşları üzerine ``Batılılaşma Dönemi Rize Mezar Taşları`` konulu doktora tezi çalışması hazırlandığını ifade etti
Rize yöresi ile ilgili Recep Koyuncu ile ortaklaşa hazırladıkları ``Rize Derepazarı İlçesi Tarihi Mezar Kitabeleri`` adlı kitabının bulunduğunu belirten Hanoğlu, bu çalışmanın yöredeki mezar taşlarını belgelemesi ve genel anlamda tanıtması açısından büyük önem arz ettiğini söyledi
Hanoğlu, mezar taşlarının bu geçici dünyayı terk eden kişinin yattığı yeri belirlemek ve bir bakıma yatan kişiye şahitlik etmek amacıyla dikildiklerini ifade ederek, ``Mezar taşları genel itibariyle baş ve ayak şahidesinden oluşur. Baş şahide de kitabe adını verdiğimiz yazılar vardır. Burada kişinin adı, soyadı, ölüm tarihi, dua isteği gibi vesaire bilgiler yer alır. Baş taşında önemli olan kısım başlıktır. Ayak taşında ise önemli olan kısım süslemelerdir`` dedi
-``Mezar taşlarına bakmayı değil, görmeyi öğrenmeliyiz``- Mezar taşlarının, üzerinde bulundurdukları yazı ile kişiye ait bilgi verdiğini ve hat sanatının en güzel yazı çeşitlerini sergilediğini belirten Hanoğlu, şunları kaydetti: ``Mezar taşlarının aslında gizemli bir yapısı var, çünkü üzerinde bulunan her bir motif bize farklı bir şeyi anlatır. Mezar taşlarına ölenin adının, soyadının, doğum ve ölüm tarihinin, şiirlerinin, özdeyişlerin, çeşitli yazıların, dua isteklerinin, cinsiyet ve meslek belirten başlık ve serpuşların yanı sıra, bitkisel, geometrik ve figüratif desenler ve motifler, meslek belirten işaretler ve amblemler de işlenir ve bunların hepsinin farklı bir anlamı vardır. Mesela baş şahidesi üzerinde yer alan başlık, mezar taşlarının en büyük sanat değeri taşıyan kısımlarından birini oluşturur. Osmanlı mezar taşları ilk başta bir insanı andıran görüntüsü ile kendini belli eder. Boyun ve başın silueti, taş üzerinde bir boyunluk ve serpuş şeklinde vurgulanmaktadır. Kadın mezar taşlarında ise baş kısmı kadının zarafetini anlatır, tarzda ince bir işçilikle hazırlanmıştır. Serpuş adı verilen bu başlıklar vasıtasıyla kitabeyi okumaksızın mezarda yatan zatın mesleğini tayin etmek mümkün olabilir. Herhangi bir mezarlık veya cami haziresi önünden dikkat etmeden geçip gittiğimiz, kaderine terk edilmiş mezar taşları, yazısıyla kendini açıkça anlatan, üzerindeki değişik süslemelerle yüzlerce farklı anlam ifade eden kültürel birikimlerimizden bir tanesidir. Onun için Türk milleti olarak mezar taşlarına bakmayı değil, görmeyi öğrenmeliyiz.`` -Mezar taşları üzerinde yer alan süslemeler ve anlamları- Mezar taşları üzerindeki süslemeleri daha çok ağaç türleri, çiçek ve meyve motiflerinin oluşturduğunu söyleyen Hanoğlu, ``Bunlar arasında genel itibariyle hayat ağacını sembolize eden servi, asma ve hurma en çok rastlanan ağaçlardandır. Çiçek motifleri arasında ise gül, lale, karanfil, sümbül, menekşe 3 ya da 4 yapraklı yonca tomurcuk, gonca bahar dalları ve yaprak motiflerine rastlanmaktadır`` dedi
Mezar taşlarında bu kadar çok çiçek ve meyve motifine rastlanılmasının sebeplerine değinen Hanoğlu, şunları söyledi: ``Bu motiflerin kullanılmasının sebebi, sevdiklerinin ebedi istirahatgahlarını cennet bahçelerine benzetme isteğidir. Ölümsüzlüğü temsil eden ağaçlar servi, hurma, asmadır. Servi ağacı uzun boylu, fırtınada bile ağır tavrı, temizliği, güzel kokusu, yoğun dal ve yaprakları aracılığı ile rüzgar gibi dış etkenlere karşı koruyucu niteliği dolayısıyla servi bir mezarlık ağacı olarak kullanılmıştır ve mezar taşları üzerinde de süsleme unsuru olarak yerini almıştır. Bunda özellikle `ebedi hayat` kavramı birinci derecede rol oynamış olmalıdır. Çünkü servi yaz kış yeşil kalabilen, arada bir ölmeyen, çok uzun ömürlü bir ağaçtır. Servinin en üst dalının ucunun eğri durması, Allah karşısında boynu bükük kalmayı, çaresizliği sembolize etmektedir. Hurma ağacı ise İslam`da cennete özgü ağaçlardan sayılmaktadır. Yaşamın ve ölümsüzlüğün sembolü olarak resmedilirken, bol meyveli olarak resmedilmesi ise bereketi ve üremeyi simgelemektedir. Asma ağacı da ölümsüzlüğün sembolüdür. Asma yaprağının meyvesi olan üzüm de cennet meyveleri arasındadır. Asma ağacı meyveleri ile birlikte bereketi sembolize eder. Ayrıca ölenin ecel şerbetini içip, bu fani dünyadan göçtüğünün de sembolik ifadesidir. Taşlar üzerinde sıkça gördüğümüz hayat ağacını, bazen tek başına bir sembol olarak görürken, bazen de yılan, ejderha, aslan, kuş, su kabı, ateş gibi değişik figür ve nesnelerle bir arada görmek mümkündür. Hayat ağacının yanında bulunan yılan, ejderha, aslan gibi figürler hayat ağacını korumakla yükümlüdür. Su kabı ise hayat suyunu ifade etmektedir. Temizlik kaynağı olan suyu anlatan bu sembollerle günahlardan arınıp, temizlenmek isteği de vardır.`` -Gül, hiç açmamışsa mezar taşı sahibi genç yaşta ölmüştür- Süslemelerde kullanılan çiçek motiflerinin de anlamlarına değinen Hanoğlu, şöyle devam etti: ``Mesela en çok kullanılan motiflerden biri gül motifidir. Allah`ın ve onun birliğinin, Hazreti Muhammed`in sembolü olduğu kabul edilir. Mezar taşlarında gül hiç açmamışsa, mezar taşı sahibi genç yaşta ölmüş anlamı taşımaktadır. Bazı mezar taşlarının kavuklarının dolamları arasına yaprakları ile birlikte tek veya çift sıkıştırılmış gül motifleri sayesinde, kişinin vefat ettiğinde meslek yaşamının henüz başlarında olduğu da anlaşılabilir. Papatya, sümbül ve zambak gibi baharın gelişinin müjdecisi olan lalenin de mezar taşlarında önemli bir yeri vardır. Lale kelimesi ters taraftan okunduğu zaman eski harflerle hilal olur. Bilindiği gibi Osmanlı devletinin amblemi de hilal ve aydı. Lale motifi Allah`ın ismine mazhardır diye de mezar taşları üzerinde de sıkça kullanılmıştır. Çiçek motiflerinden biri olan karanfil de hüznü sembolize etmektedir ve bu anlamda taş üzerindeki karanfil motifinin varlığı oldukça manidardır.`` (ZHR-AHM-İSA)
Kaynak: AA
Hanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rize mezar taşları üzerine ``Batılılaşma Dönemi Rize Mezar Taşları`` konulu doktora tezi çalışması hazırlandığını ifade etti
Rize yöresi ile ilgili Recep Koyuncu ile ortaklaşa hazırladıkları ``Rize Derepazarı İlçesi Tarihi Mezar Kitabeleri`` adlı kitabının bulunduğunu belirten Hanoğlu, bu çalışmanın yöredeki mezar taşlarını belgelemesi ve genel anlamda tanıtması açısından büyük önem arz ettiğini söyledi
Hanoğlu, mezar taşlarının bu geçici dünyayı terk eden kişinin yattığı yeri belirlemek ve bir bakıma yatan kişiye şahitlik etmek amacıyla dikildiklerini ifade ederek, ``Mezar taşları genel itibariyle baş ve ayak şahidesinden oluşur. Baş şahide de kitabe adını verdiğimiz yazılar vardır. Burada kişinin adı, soyadı, ölüm tarihi, dua isteği gibi vesaire bilgiler yer alır. Baş taşında önemli olan kısım başlıktır. Ayak taşında ise önemli olan kısım süslemelerdir`` dedi
-``Mezar taşlarına bakmayı değil, görmeyi öğrenmeliyiz``- Mezar taşlarının, üzerinde bulundurdukları yazı ile kişiye ait bilgi verdiğini ve hat sanatının en güzel yazı çeşitlerini sergilediğini belirten Hanoğlu, şunları kaydetti: ``Mezar taşlarının aslında gizemli bir yapısı var, çünkü üzerinde bulunan her bir motif bize farklı bir şeyi anlatır. Mezar taşlarına ölenin adının, soyadının, doğum ve ölüm tarihinin, şiirlerinin, özdeyişlerin, çeşitli yazıların, dua isteklerinin, cinsiyet ve meslek belirten başlık ve serpuşların yanı sıra, bitkisel, geometrik ve figüratif desenler ve motifler, meslek belirten işaretler ve amblemler de işlenir ve bunların hepsinin farklı bir anlamı vardır. Mesela baş şahidesi üzerinde yer alan başlık, mezar taşlarının en büyük sanat değeri taşıyan kısımlarından birini oluşturur. Osmanlı mezar taşları ilk başta bir insanı andıran görüntüsü ile kendini belli eder. Boyun ve başın silueti, taş üzerinde bir boyunluk ve serpuş şeklinde vurgulanmaktadır. Kadın mezar taşlarında ise baş kısmı kadının zarafetini anlatır, tarzda ince bir işçilikle hazırlanmıştır. Serpuş adı verilen bu başlıklar vasıtasıyla kitabeyi okumaksızın mezarda yatan zatın mesleğini tayin etmek mümkün olabilir. Herhangi bir mezarlık veya cami haziresi önünden dikkat etmeden geçip gittiğimiz, kaderine terk edilmiş mezar taşları, yazısıyla kendini açıkça anlatan, üzerindeki değişik süslemelerle yüzlerce farklı anlam ifade eden kültürel birikimlerimizden bir tanesidir. Onun için Türk milleti olarak mezar taşlarına bakmayı değil, görmeyi öğrenmeliyiz.`` -Mezar taşları üzerinde yer alan süslemeler ve anlamları- Mezar taşları üzerindeki süslemeleri daha çok ağaç türleri, çiçek ve meyve motiflerinin oluşturduğunu söyleyen Hanoğlu, ``Bunlar arasında genel itibariyle hayat ağacını sembolize eden servi, asma ve hurma en çok rastlanan ağaçlardandır. Çiçek motifleri arasında ise gül, lale, karanfil, sümbül, menekşe 3 ya da 4 yapraklı yonca tomurcuk, gonca bahar dalları ve yaprak motiflerine rastlanmaktadır`` dedi
Mezar taşlarında bu kadar çok çiçek ve meyve motifine rastlanılmasının sebeplerine değinen Hanoğlu, şunları söyledi: ``Bu motiflerin kullanılmasının sebebi, sevdiklerinin ebedi istirahatgahlarını cennet bahçelerine benzetme isteğidir. Ölümsüzlüğü temsil eden ağaçlar servi, hurma, asmadır. Servi ağacı uzun boylu, fırtınada bile ağır tavrı, temizliği, güzel kokusu, yoğun dal ve yaprakları aracılığı ile rüzgar gibi dış etkenlere karşı koruyucu niteliği dolayısıyla servi bir mezarlık ağacı olarak kullanılmıştır ve mezar taşları üzerinde de süsleme unsuru olarak yerini almıştır. Bunda özellikle `ebedi hayat` kavramı birinci derecede rol oynamış olmalıdır. Çünkü servi yaz kış yeşil kalabilen, arada bir ölmeyen, çok uzun ömürlü bir ağaçtır. Servinin en üst dalının ucunun eğri durması, Allah karşısında boynu bükük kalmayı, çaresizliği sembolize etmektedir. Hurma ağacı ise İslam`da cennete özgü ağaçlardan sayılmaktadır. Yaşamın ve ölümsüzlüğün sembolü olarak resmedilirken, bol meyveli olarak resmedilmesi ise bereketi ve üremeyi simgelemektedir. Asma ağacı da ölümsüzlüğün sembolüdür. Asma yaprağının meyvesi olan üzüm de cennet meyveleri arasındadır. Asma ağacı meyveleri ile birlikte bereketi sembolize eder. Ayrıca ölenin ecel şerbetini içip, bu fani dünyadan göçtüğünün de sembolik ifadesidir. Taşlar üzerinde sıkça gördüğümüz hayat ağacını, bazen tek başına bir sembol olarak görürken, bazen de yılan, ejderha, aslan, kuş, su kabı, ateş gibi değişik figür ve nesnelerle bir arada görmek mümkündür. Hayat ağacının yanında bulunan yılan, ejderha, aslan gibi figürler hayat ağacını korumakla yükümlüdür. Su kabı ise hayat suyunu ifade etmektedir. Temizlik kaynağı olan suyu anlatan bu sembollerle günahlardan arınıp, temizlenmek isteği de vardır.`` -Gül, hiç açmamışsa mezar taşı sahibi genç yaşta ölmüştür- Süslemelerde kullanılan çiçek motiflerinin de anlamlarına değinen Hanoğlu, şöyle devam etti: ``Mesela en çok kullanılan motiflerden biri gül motifidir. Allah`ın ve onun birliğinin, Hazreti Muhammed`in sembolü olduğu kabul edilir. Mezar taşlarında gül hiç açmamışsa, mezar taşı sahibi genç yaşta ölmüş anlamı taşımaktadır. Bazı mezar taşlarının kavuklarının dolamları arasına yaprakları ile birlikte tek veya çift sıkıştırılmış gül motifleri sayesinde, kişinin vefat ettiğinde meslek yaşamının henüz başlarında olduğu da anlaşılabilir. Papatya, sümbül ve zambak gibi baharın gelişinin müjdecisi olan lalenin de mezar taşlarında önemli bir yeri vardır. Lale kelimesi ters taraftan okunduğu zaman eski harflerle hilal olur. Bilindiği gibi Osmanlı devletinin amblemi de hilal ve aydı. Lale motifi Allah`ın ismine mazhardır diye de mezar taşları üzerinde de sıkça kullanılmıştır. Çiçek motiflerinden biri olan karanfil de hüznü sembolize etmektedir ve bu anlamda taş üzerindeki karanfil motifinin varlığı oldukça manidardır.`` (ZHR-AHM-İSA)