Merkez Bankası için öyle sözler dedi ki
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, dolardaki yükseliş sonrası Merkez Bankası'nın son müdahalelerinin bütün dünyada alkışla karşılandığını söyledi ekonomi politikası için ilginç ifadeler kullandı.
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, dolardaki yükseliş sonrası Merkez Bankası'nın son müdahaleleri konusunda, ''Bütün dünya alkışla karşılıyor. IMF toplantıları sırasında Merkez Bankası başkanımızın konuşmasını gururla dinledim. Yıllardır biz bunu bekliyorduk. Atılan adımların proaktif olduğunda hiçbir tereddüt yok'' dedi.
Özince, Yaşar Üniversitesinde düzenlenen ''Uluslararası İşletme, Yönetim ve Ekonomi Konferansı''nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Dolardaki yükselişi nasıl değerlendirmek gerektiğine ilişkin soru üzerine Özince, gelişmekte olan bütün ekonomilerin son iki ay içinde yüzde 25'e kadar değer kaybettiğini, Brezilya'dan Çin'e kadar bütün ülkelerde bu sürecin yaşandığını, kaybın en az Meksika ile Türkiye'de olduğunu, şimdiki süreç için de şaşılacak bir durum olmadığını söyledi.
Özince, en önemli noktanın ''ABD'nin tekrar 'rezerv' para hüviyetini güçlü bir şekilde ayağa kaldırmaya çalışması'' olduğunu vurgulayarak, altın ve diğer emtialar gündemdeyken, yeniden ABD Doları'na, özellikle ABD Hazine'nin yaptığı twist adı verilen operasyonla ilginin arttığını, insanların hala ABD'nin en güvenilir liman olduğunu düşündüklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz hala doğru düzgün bir reyting almaya çalışıyoruz. Papua Yeni Gine ile zor bela Mısır seviyesine geldik ki tamamen bir skandaldır. Bugün dünyada en büyük sorun haline geldi bu ülke reytingleri. Ne yazık ki Basel III prensipleri gündeme gelirse bu reyting işinden biz ve bizim gibi ülkeler daha da fazla zarar göreceğiz. Dünya zarar görecek tabii eğer öyle uygulanırsa. ''
Özince, yabancı para karşılık oranlarının düşürülmesi, Türk Lirası karşılık oranlarının artırılması, Merkez Bankası'nın satış ihalesi gibi adımları nasıl karşıladığına dair soruya, ''Bütün dünya alkışla karşılıyor. IMF toplantıları sırasında Merkez Bankası (MB) başkanımızın konuşmasını gururla dinledim. Yıllardır biz bunu bekliyorduk. Atılan adımların proaktif olduğunda hiçbir tereddüt yok. Dünya çok büyük bir probleme ne yazık ki girmiş bir vaziyette. İyi yönetilmediği için de bu kriz artıyor. Halbuki bizde tam tersi. MB açısından da ekonomi yönetimi açısından da mevcut koşullarımızda çok iyi bir yönetim sergilendi'' diye konuştu.
Dünyada yaşanan krizin Türkiye'ye etkilerinin ne olacağının sorulması üzerine Özince, ''Krizle ilgili bizi ilgilendiren en önemli sorun, G20, Basel ve Finansal İstikrar Komisyonu nezdinde biz ve bizim gibi ülkelerin daha fazla dinlenmesi gerekiyor. Sözümüzün dinlenmesi derken, bizim realitemizin daha iyi anlaşılması gerekiyor'' dedi.
Özince, Basel III'ün Türkiye gibi ülkelere getireceği en büyük sıkıntıyı ülke reytinglerinin esas alınacak olması şeklinde göstererek, ''Düşünebiliyor musunuz, bir Basel III'e uymak için kendi ülkenizin devlet tahvilini kendi bilançonuza koyamayacaksınız. Ne koyacaksınız, reytingi en yüksek ülke hangisiyse onun 'asset'lerini almaya çalışacaksınız. Ayrıca bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde yabancı yatırımcının finans sektörüne olan ilgisini son derece baltalayıcı sıkılaştırmalar düşünülüyor. Bunlar yapılırsa dünya intihar eder. Çok yanlış, çünkü dünya düzelmek için gelişen piyasalara muhtaç'' diye konuştu.
Ersin Özince, bu durumun bütün dünyayı ilgilendirdiğini, son krizin 100 milyondan fazla insanı açlık sınırının altına ittiğini, bu problemin de bütün dünyayı ilgilendirdiğini, Türkiye'nin konumunun ise gerek jeopolitik, gerekse uluslararası ticarette liberal yaklaşımlarla epey yol kat edip adapte olması, kamu maliyesinde ciddi düzeltmeler yapması gibi önemli avantajlarının bulunduğunu söyledi.
-Reyting kuruluşlarının verdiği notlar-
Özince, dolardaki yükselişin cari açık açısından olumlu etkilerinin olacağını ama daha ziyade buna para cinsleri itibariyle bakmak gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin dış ticaretin önemli bir bölümünün hala avro cinsinden olmasına rağmen cari açığa olumlu katkısının olacağını ancak özel sektörün dış borcunun önemli bir kısmının döviz cinsinden olduğunu, yine de bunun bir kriz yaratacağını düşünmediğini dile getirdi.
Merkez Bankası'nın dolar 1,90 seviyesine geldiğinde daha etkili devreye girdiği hatırlatılarak 1,90 seviyesini geçince bir riskin görülüp görülmediğine ilişkin soruya Özince, ''Hayır, niye risk görülsün ki. Türkiye'de döviz artarsa kriz olur filan... Bütün dünyayı kriz götürüyor zaten. Bu Türkiye'ye yansır mı derseniz, zaten yansıyor. Nasıl? Dış ticaretimiz Avrupa'dan doğuya ve güneye döndü. Keşke iki taraflı olsaydı'' karşılığını verdi.
Özince, reyting şirketlerine dair dünyada farklı arayışların olması gerekip gerekmediğine dair soruya, ''Olmalı. bu reyting düzeni karşısında, reytingciler bile eli kolu bağlı kalmış vaziyette. Akıl sır erer gibi değil. Bugün Türkiye'nin ekonomik ilişkiler açısından kendisinden çok daha önemsiz ülkelerden reytingi 3-4 derece daha büyük. Buna rağmen Türkiye tahvillerinin, kağıtlarının fiyatı da onlardan çok çok daha iyi'' yanıtını verdi.
Bu sorunun çözümü olarak G20 ülkeleri içindeki Türkiye gibi ülkelerin çok daha fazla dinlenmesi gerektiğini, ancak diğer ülkelerin daha çok ''Kendi dertlerine düşmüş vaziyette'' olduklarını ifade eden Özince, ''Halbuki kendi finansal sektörünüzü onarmak yetmeyecek. Biz 2001 krizinden sonra canımızın istediği kadar onaralım, büyümeyi sağlayamasaydık, bugünlere gelebilir miydik? Bir, sistemi yeniden yapılandırdık, iki, sağlıklı bir büyüme gerçekleştirdik. Dolayısıyla büyümek istiyorlarsa, gelişmekte olan piyasalara muhtaçlar. Burada da reyting kısıt olmamalı'' dedi.
Özince, Avrupa ülkelerindeki krize ilişkin soru üzerine, krizin en büyük etmeninin finansal irade noksanlığından kaynaklandığını, kural koyup uygulanmadığını belirterek, ''Kısaca, bugün şunu gördük ki, konvansiyonel aklın, konvansiyonel ticaretin ötesine geçen, birtakım spekülatif saçma sapan seviyelere gelen yapılar ayakta duramıyor'' diye konuştu.
Türkiye'nin ticari açıdan sırtını Batı'ya dayayarak Doğu'ya dönmesi gerektiğini vurgulayan Özince, ''Liberal, demokratik dünyaya sırtımızı verelim, onun yolunu yöntemini alalım, ama Doğu'nun da kaynaklarından, ticaretinden, sosyal ilişkilerinden faydalanmak için de en önde biz varız, sıramızı kimseye kaptırmayalım. Bunu da yapıyoruz'' ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Özince, Yaşar Üniversitesinde düzenlenen ''Uluslararası İşletme, Yönetim ve Ekonomi Konferansı''nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Dolardaki yükselişi nasıl değerlendirmek gerektiğine ilişkin soru üzerine Özince, gelişmekte olan bütün ekonomilerin son iki ay içinde yüzde 25'e kadar değer kaybettiğini, Brezilya'dan Çin'e kadar bütün ülkelerde bu sürecin yaşandığını, kaybın en az Meksika ile Türkiye'de olduğunu, şimdiki süreç için de şaşılacak bir durum olmadığını söyledi.
Özince, en önemli noktanın ''ABD'nin tekrar 'rezerv' para hüviyetini güçlü bir şekilde ayağa kaldırmaya çalışması'' olduğunu vurgulayarak, altın ve diğer emtialar gündemdeyken, yeniden ABD Doları'na, özellikle ABD Hazine'nin yaptığı twist adı verilen operasyonla ilginin arttığını, insanların hala ABD'nin en güvenilir liman olduğunu düşündüklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz hala doğru düzgün bir reyting almaya çalışıyoruz. Papua Yeni Gine ile zor bela Mısır seviyesine geldik ki tamamen bir skandaldır. Bugün dünyada en büyük sorun haline geldi bu ülke reytingleri. Ne yazık ki Basel III prensipleri gündeme gelirse bu reyting işinden biz ve bizim gibi ülkeler daha da fazla zarar göreceğiz. Dünya zarar görecek tabii eğer öyle uygulanırsa. ''
Özince, yabancı para karşılık oranlarının düşürülmesi, Türk Lirası karşılık oranlarının artırılması, Merkez Bankası'nın satış ihalesi gibi adımları nasıl karşıladığına dair soruya, ''Bütün dünya alkışla karşılıyor. IMF toplantıları sırasında Merkez Bankası (MB) başkanımızın konuşmasını gururla dinledim. Yıllardır biz bunu bekliyorduk. Atılan adımların proaktif olduğunda hiçbir tereddüt yok. Dünya çok büyük bir probleme ne yazık ki girmiş bir vaziyette. İyi yönetilmediği için de bu kriz artıyor. Halbuki bizde tam tersi. MB açısından da ekonomi yönetimi açısından da mevcut koşullarımızda çok iyi bir yönetim sergilendi'' diye konuştu.
Dünyada yaşanan krizin Türkiye'ye etkilerinin ne olacağının sorulması üzerine Özince, ''Krizle ilgili bizi ilgilendiren en önemli sorun, G20, Basel ve Finansal İstikrar Komisyonu nezdinde biz ve bizim gibi ülkelerin daha fazla dinlenmesi gerekiyor. Sözümüzün dinlenmesi derken, bizim realitemizin daha iyi anlaşılması gerekiyor'' dedi.
Özince, Basel III'ün Türkiye gibi ülkelere getireceği en büyük sıkıntıyı ülke reytinglerinin esas alınacak olması şeklinde göstererek, ''Düşünebiliyor musunuz, bir Basel III'e uymak için kendi ülkenizin devlet tahvilini kendi bilançonuza koyamayacaksınız. Ne koyacaksınız, reytingi en yüksek ülke hangisiyse onun 'asset'lerini almaya çalışacaksınız. Ayrıca bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde yabancı yatırımcının finans sektörüne olan ilgisini son derece baltalayıcı sıkılaştırmalar düşünülüyor. Bunlar yapılırsa dünya intihar eder. Çok yanlış, çünkü dünya düzelmek için gelişen piyasalara muhtaç'' diye konuştu.
Ersin Özince, bu durumun bütün dünyayı ilgilendirdiğini, son krizin 100 milyondan fazla insanı açlık sınırının altına ittiğini, bu problemin de bütün dünyayı ilgilendirdiğini, Türkiye'nin konumunun ise gerek jeopolitik, gerekse uluslararası ticarette liberal yaklaşımlarla epey yol kat edip adapte olması, kamu maliyesinde ciddi düzeltmeler yapması gibi önemli avantajlarının bulunduğunu söyledi.
-Reyting kuruluşlarının verdiği notlar-
Özince, dolardaki yükselişin cari açık açısından olumlu etkilerinin olacağını ama daha ziyade buna para cinsleri itibariyle bakmak gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin dış ticaretin önemli bir bölümünün hala avro cinsinden olmasına rağmen cari açığa olumlu katkısının olacağını ancak özel sektörün dış borcunun önemli bir kısmının döviz cinsinden olduğunu, yine de bunun bir kriz yaratacağını düşünmediğini dile getirdi.
Merkez Bankası'nın dolar 1,90 seviyesine geldiğinde daha etkili devreye girdiği hatırlatılarak 1,90 seviyesini geçince bir riskin görülüp görülmediğine ilişkin soruya Özince, ''Hayır, niye risk görülsün ki. Türkiye'de döviz artarsa kriz olur filan... Bütün dünyayı kriz götürüyor zaten. Bu Türkiye'ye yansır mı derseniz, zaten yansıyor. Nasıl? Dış ticaretimiz Avrupa'dan doğuya ve güneye döndü. Keşke iki taraflı olsaydı'' karşılığını verdi.
Özince, reyting şirketlerine dair dünyada farklı arayışların olması gerekip gerekmediğine dair soruya, ''Olmalı. bu reyting düzeni karşısında, reytingciler bile eli kolu bağlı kalmış vaziyette. Akıl sır erer gibi değil. Bugün Türkiye'nin ekonomik ilişkiler açısından kendisinden çok daha önemsiz ülkelerden reytingi 3-4 derece daha büyük. Buna rağmen Türkiye tahvillerinin, kağıtlarının fiyatı da onlardan çok çok daha iyi'' yanıtını verdi.
Bu sorunun çözümü olarak G20 ülkeleri içindeki Türkiye gibi ülkelerin çok daha fazla dinlenmesi gerektiğini, ancak diğer ülkelerin daha çok ''Kendi dertlerine düşmüş vaziyette'' olduklarını ifade eden Özince, ''Halbuki kendi finansal sektörünüzü onarmak yetmeyecek. Biz 2001 krizinden sonra canımızın istediği kadar onaralım, büyümeyi sağlayamasaydık, bugünlere gelebilir miydik? Bir, sistemi yeniden yapılandırdık, iki, sağlıklı bir büyüme gerçekleştirdik. Dolayısıyla büyümek istiyorlarsa, gelişmekte olan piyasalara muhtaçlar. Burada da reyting kısıt olmamalı'' dedi.
Özince, Avrupa ülkelerindeki krize ilişkin soru üzerine, krizin en büyük etmeninin finansal irade noksanlığından kaynaklandığını, kural koyup uygulanmadığını belirterek, ''Kısaca, bugün şunu gördük ki, konvansiyonel aklın, konvansiyonel ticaretin ötesine geçen, birtakım spekülatif saçma sapan seviyelere gelen yapılar ayakta duramıyor'' diye konuştu.
Türkiye'nin ticari açıdan sırtını Batı'ya dayayarak Doğu'ya dönmesi gerektiğini vurgulayan Özince, ''Liberal, demokratik dünyaya sırtımızı verelim, onun yolunu yöntemini alalım, ama Doğu'nun da kaynaklarından, ticaretinden, sosyal ilişkilerinden faydalanmak için de en önde biz varız, sıramızı kimseye kaptırmayalım. Bunu da yapıyoruz'' ifadelerini kullandı.