Uzmanlara Göre Arap Baharı’nın Ekonomik Boyutu Gözardı Edilemez

Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde yönetim değişikliklerine yol açan Arap Baharı, siyasi bir akım gözükse de ekonomik değişim açısından da büyük bir önemi bulunuyor.

Uzmanlara göre rejimlerle birlikte ülkelerin ekonomik işleyişleri de değişecek. Sokaktaki halkların demokratik beklentilerinin yanında ekonomik beklentilerinin de olduğunu vurgulayan uzmanlara göre iş dünyasında yeni grupların da yer olacak olması, iş dünyasının çalışma şeklini de ciddi biçimde etkileyecek.


İstabul’da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 27’inci Toplantısı çerçevesinde bir araya gelen uzmanlar, Arap Baharı’nın ekonomik boyutunu da tartıştı. İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Arap Baharı’nın Ekonomik Boyutu konulu panelde konuşan Abu Dabi merkezli INSEAD Yenilik ve Politika Girişimi Direktörü Sami Mahroum, Arap Baharı`nın yaşandığı birçok ülkede gerçekleştirilecek yeni seçimelerle ve bu seçimlere yeni politik ve sosyal grupların katılmasıyla ortaya yeni güç odaklarının çıkacağını söyledi. Ortaya çıkan bu grupların etkisiyle güç odaklarının değişmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydeden Mahroum, bununla beraber, ekonomik işleyiş ve rejimlerin değişeceğini, hem istihbarat çevrelerinde hem de sokaktaki insanda farklı farklı birtakım gözlemler ve beklentiler oluşacağını vurguladı.


Yeni grupların daha önce birçok grubun giremediği güç ve karar mekanizması içinde yer almaya çalışacağını söyleyen Mahroum “Bunun iş yapma şekline de etki edeceği kesin.`` ifadelerini kullandı. Mahroum, yeni grupların aynı zamanda bütün ekonomik kaynakları tekrar tazmin edilmesine neden olacağı, daha önce siyasi çıkarlar doğrultusunda dağıtılan ekonomik kaynakların da yeni düzenle birlikte değişeceği öngörüsünde bulundu. Ancak Mahroum’a göre eski ekonomik politikalar bir süre daha direnç gösterecek.


Küresel ekonomiyi özellikle uluslararası enerji piyasası açısından en çok etkileyen üç olaydan birinin Arap Baharı olduğunu belirten Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği (OME) Hidrokarbon Bölümü Direktörü Sohbet Karbuz’a göre bu etki diğer iki olay olan Japonya`daki deprem sonrasında Fukuşima`da meydana gelen nükleer felaket ve gelişmekte olan ülkelerdeki finansal sistemlerin çöküşünden çok daha fazla olacak. Bunun sebebinin Arap Baharı’nın yaşandığı bölgenin enerji ve petrol açısından çok önemli olmasına bağlayan Karbuz, insanların günlük hayatının büyük oranda enerjiye bağlı olduğuna dikkat çekti.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin dünyadaki 7 enerji noktasından üçünü oluşturduğunu belirten Sohbet Karbuz, buna örnek olarak da çok önemli petrol üretim ülkesi olan ve yüksek kalitede petrol üreten Libya’da üretim durduğu zaman, petrol piyasası buna anında tepki gösterdiğini dile getirdi. Libya`nın, gösteriler başlamadan önce günde 1,6 milyon varil petrol ürettiğini; ancak Temmuz ayında üretimi kestiğini vurgulayan Karbuz, bu yılın sonuna doğru ancak savaş öncesi duruma dönülebileceğini belirtti.


Panelde yaptığı konuşmada dünyanın ekonomik olarak yapısal bir değişimden geçtiğini dile getiren Kalkınma Bakanlığı Libya İstikrar Müdahale Ekibi üyesi Çağatay Telli ise bunun “kaotik bir değişim” olduğunu savundu. Küresel sisteme bakıldığında Arap Baharı’nın bir kaos ortamının dinamiklerini göstermekte olduğunu belirten Telli, Arap Baharı’nın çok boyutlu bir değişim olduğunu söyledi.

Panelde konuşan bir diğer katılımcı olan Brookings Enstitüsü uzmanlarından Tarık Yusuf ise Arap Baharı`nın ortaya çıkmasının nedeninin, ekonomik konularla ilgili olmadığını ifade etti. Yusuf, Arap Baharı’nda “dahil olma, adalet ve onur” olmak üzere üç önemli belirleyici unsur olduğunu, ekonominin ise daha çok yönetimle alakalı olan yolsuzluk, kamu varlıklarında yapılan hırsızlıklar ve kamu hizmetlerinin başarısız olmasında gibi konularda öne çıktığını dile getirdi.