Adıyaman Barosu'ndan Açıklama
Adıyaman Baro Başkanı Av
Adıyaman Baro Başkanı Av. Demirhan Seçilmiş, Ceza Muhakemeleri Kanunun 102. maddesine ilişkin yaptığı açıklamada, uygulamanın geç kalınmış bir uygulama olduğuna dikkat çekerek uygulamayı olumlu bulduklarını kaydetti.
Baro Başkanı Av. Demirhan Seçilmiş düzenlediği basın toplantısında, tutukluluğa ilişkin üst süreyi belirleyen 102. maddenin 2004 yılında kanunlaştığını fakat 31 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe girdiğini belirterek, bu düzenlemenin zorunlu bir düzenleme olduğunu dile getirdi. Avrupa Birliği standartlarına göre tutuklamada üst sınırın bulunması gerektiğini belirten Av. Demirhan Seçilmiş, uygulama biçimiyle toplumda bir tepki meydana geldiyse de bu düzenlemelerin olması gerektiğine işaret etti.
Seçilmiş, "Tutuklamalar bir koruma tedbiridir. Cezanın infazına ilişkin düzenleme değildir. Sanıkların kaçmalarını önlemek için konulmuş bir tedbirdir. Yapılan düzenlemeyle ilgili faturayı son dönemde farklı yerlere çıkarmak isteyenler siyasi çıkar peşindedirler. Kamuoyu bunları yakından bilmektedir. Türkiye'de ne kadar sürede sona erdi malumdur. Şuanda Yargıtay da bekleyen dosyaların 4'te 3'ü 9 aydan beri hiç işlem yapılmadan beklemektedir. İş yoğunluğu bahane edilmek suretiyle bu davalar bir türlü ele
alınmamıştır. Yine Yargıtay da Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğ name verme işlemi bir yıldan fazla zaman sürmektedir. Bu durumların hepsi yargılama sürecini etkiliyor" dedi.
Seçilmiş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer bir sanığa 10 yıl içersinde ceza verememişseniz sanığı serbest bırakmanız gayet tabidir. Çünkü neticede sanık için bir masumiyet kaidesi vardır. En son dönemde birden fazla suç işleyenlerin serbest bırakıldığı yönünde haberler yapılıyorsa da kişi yargılanmamasında hak ve özgürlüklerinde masumiyet kaidesiyle adil yargılanmanın göz ardı edilmemesidir. Devletin kolluk kuvvetleri vardı. Tahliye edilen şahıslar yarın cezaları kesilirse yeniden yakalanır.
Bu bakımdan geç kalmış uygulamanın memlekete hayırlı olmasını diliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bu maddenin bulunmaması nedeniyle AİHM uzun süreli tutuklama nedeniyle adil yargılama hakkının kısıtlandığından bahisle çok defa para cezasına mahkum edilmiştir. Bu düzenlemenin hukuk adına sevindiricidir."
Yargıtay'da ki yığılmaların önlenmesi gerektiğinin altını çizen Seçilmiş, "Yargılama sürecinin kısa süresinin kısa sürmesi için hakim savcı sayısından zabıt katibinin sayısına kadar bir çok unsuru içersinde barındırıyor. Türkiye son yıllarda bu yönde olumlu gelişme kaydediyor. Esas unsur Yargıtay'ı çalıştırabilmek, yığılmayı önlemektir. Biz bu bakımdan istinat mahkemelerini önemsiyoruz. Bölge istinat mahkemelerine yürürlük kazandırılırsa bu sorun çözülmüş olur" şeklinde konuştu.
Baro Başkanı Av. Demirhan Seçilmiş düzenlediği basın toplantısında, tutukluluğa ilişkin üst süreyi belirleyen 102. maddenin 2004 yılında kanunlaştığını fakat 31 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe girdiğini belirterek, bu düzenlemenin zorunlu bir düzenleme olduğunu dile getirdi. Avrupa Birliği standartlarına göre tutuklamada üst sınırın bulunması gerektiğini belirten Av. Demirhan Seçilmiş, uygulama biçimiyle toplumda bir tepki meydana geldiyse de bu düzenlemelerin olması gerektiğine işaret etti.
Seçilmiş, "Tutuklamalar bir koruma tedbiridir. Cezanın infazına ilişkin düzenleme değildir. Sanıkların kaçmalarını önlemek için konulmuş bir tedbirdir. Yapılan düzenlemeyle ilgili faturayı son dönemde farklı yerlere çıkarmak isteyenler siyasi çıkar peşindedirler. Kamuoyu bunları yakından bilmektedir. Türkiye'de ne kadar sürede sona erdi malumdur. Şuanda Yargıtay da bekleyen dosyaların 4'te 3'ü 9 aydan beri hiç işlem yapılmadan beklemektedir. İş yoğunluğu bahane edilmek suretiyle bu davalar bir türlü ele
alınmamıştır. Yine Yargıtay da Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğ name verme işlemi bir yıldan fazla zaman sürmektedir. Bu durumların hepsi yargılama sürecini etkiliyor" dedi.
Seçilmiş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer bir sanığa 10 yıl içersinde ceza verememişseniz sanığı serbest bırakmanız gayet tabidir. Çünkü neticede sanık için bir masumiyet kaidesi vardır. En son dönemde birden fazla suç işleyenlerin serbest bırakıldığı yönünde haberler yapılıyorsa da kişi yargılanmamasında hak ve özgürlüklerinde masumiyet kaidesiyle adil yargılanmanın göz ardı edilmemesidir. Devletin kolluk kuvvetleri vardı. Tahliye edilen şahıslar yarın cezaları kesilirse yeniden yakalanır.
Bu bakımdan geç kalmış uygulamanın memlekete hayırlı olmasını diliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bu maddenin bulunmaması nedeniyle AİHM uzun süreli tutuklama nedeniyle adil yargılama hakkının kısıtlandığından bahisle çok defa para cezasına mahkum edilmiştir. Bu düzenlemenin hukuk adına sevindiricidir."
Yargıtay'da ki yığılmaların önlenmesi gerektiğinin altını çizen Seçilmiş, "Yargılama sürecinin kısa süresinin kısa sürmesi için hakim savcı sayısından zabıt katibinin sayısına kadar bir çok unsuru içersinde barındırıyor. Türkiye son yıllarda bu yönde olumlu gelişme kaydediyor. Esas unsur Yargıtay'ı çalıştırabilmek, yığılmayı önlemektir. Biz bu bakımdan istinat mahkemelerini önemsiyoruz. Bölge istinat mahkemelerine yürürlük kazandırılırsa bu sorun çözülmüş olur" şeklinde konuştu.