BBP Genel Başkanı Topçu, Diyarbakır’dan birlik mesajı verdi

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Yalçın Topçu, Diyarbakır’da birlik ve beraberlik mesajı verdi. Topçu, “Kürdümüzle, Çerkezimiz, Lazı, Arabı, Alevi, Sünni, başı açık ve kapalısı ile birlikte Türk İslam dünyasının tamamı ile bir hayalimiz var. Bir v



Topçu, Diyarbakır Class Otel‘de partisince düzenlenen toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Diyarbakır‘ın bir ideolojik, bir bölücü siyasetin kalesi olmadığını buradan göstermek gerektiğini söyledi. Topçu, "Buradan Diyarbakır‘dan sizlerin arasından Türkiye‘ye ve milletimize sesleneceğim. Siyasi erke ve Başbakan‘a sesleneceğim. Neticede BBP‘nin kadroları Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir işi başardı. Millet vicdanında şaibeli kayıplar ile alakalı bir zinciri BBP kadroları ve Muhsin Yazıcıoğlu‘nun arkadaşları bozdu. Ben 22 ay evvel Başbakan, Cumhurbaşkanı ve bu ülkeyi yönetenlere Meclis Araştırma Komisyonunu kurun dediğim zaman, siyasi erk suratıma garip garip bakıyordu. Namertlerin hainlerin, kargaşa isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeden buraya kadar getirdik. Özal‘ın ve Hrant‘ın arkasında duranlar da bizim metodumuza başvurdular. Umuyorum ki bu ülkede ne kadar faili meçhul ne kadar şüpheli hadise varsa inşallah bizim bu ortaya koyduğumuz metod uygulanır ve artık hiçbir şey karanlıkta kalmaz.” diye konuştu.

YUNUS EMRE İLE AHMEDÊ XANÊ AYNI KAYNAKTAN BESLENDİ
Topçu, kendileri için Ankara ne ise Diyarbakır‘ın da o olduğunu belirterek, Diyarbakır’ın ne kadar Kürtse kendilerinin da o kadar Kürt olduğunu dile getirdi.
Topçu şöyle devam etti: “Evet İzmir ne kadar Türkmen ise hep beraber o kadar da Türkmeniz. Ecdanın yedi düvele karşı dediği gibi, biz Kürdüz, Çerkeziz, Aleviyiz, Sünniyiz, Arabız, Boşnağız, Arnavutuz. Neticede biz büyük bir Türk milletiyiz. Ve kararlıyız, dedelerimizin yedi düvele yaptığı gibi, Kudüs‘te Selahattin Eyyübi‘nin, Kars Ani‘de Alpaslan‘ın, Fatih‘in yaptığı gibi. Çanakkale‘de, Anafartalar‘da, Sakarya‘da yapılanlar gibi gibi herkese inat, ay yıldızlı al bayrağın altında kıyamete kadar yaşayacağız. Evet çünkü biz biliyoruz ki, Yunus Emre ile Ahmedê Hanê aynı kaynaktan besleniyor, aynı aşkın peşinden koşmuşlar. Mevlana ile Mela-i Ciziri aynı davanın peşinde olmuşlar. Biz biliyoruz ki Bitlisli Bediüzzaman Saidi Nursi ve bizim fikrimizin mihenk taşı Ahmet Arvasi aynı davanın peşinde koşmuşlar. Bizim bu kadar birliklerimiz, beraberliklerimiz var. Bir çete gelip iktidara benim can kardeşimin dilini yasaklıyorsa, bu vatana ihanet edenleri tasvip etmemiz mümkün değil. Buradan açıkça ilan ediyorum; Kürdün, Türkmenin, Çerkezin düşmanı PKK‘dır, Kürt hepimizin kardeşidir. BBP bu kutlu yürüyüşüne destek olan analar, bacılar biliniz ki, siz Selahaddin Eyyübi‘nin, haçlıya karşı Kudüs’te verdiği mücadelede yanında olan yiğitler kadar, siz Romen Diojen‘e karşı Alpaslan‘ın ordusunda olan aslanlar kadar değerlisiniz.”

"ABD‘DEKİNE BENZER BAŞKANLIK SİSTEMİNİ KABUL ETMEYECEĞİZ"
Topçu, 30 yıl önceki Diyarbakır ile bugün ki Diyarbakır arasında yatırım, aş, iş ve hizmet bakımından hiçbir farkın olmadığını belirterek şöyle devam etti: “Onun için bu millet herkesi denedi. Atatürkçüleri, bölücülük yapanları, herkesi denedi. Tek denenmeyen BBP‘dir. Elleri tertemiz olan sizlersiniz, Alperenlerin vebali yok bu durumda. İnşallah hep beraber bu seçimlerde ellerimizi millete uzatacağız ve her evden bir oy isteyeceğiz. Son günlerde bizim aşımız işimiz tartışılması gerekirken başkanlık sistemi tartışılıyor. Tabiiki tartışılabilir. Ama birilerinin hayal ettiği gibi ABD‘de uygulanan başkanlık sisteminin kabul edilmesi mümkün değil. Siz her boyayı boyadınız da fıstık yeşili mi kaldı? Diyarbakır işsiz, Bingöl aşsız, her yer kan ağlıyor, siz milletin her meselesini hallettiniz de başkanlık sistemini mi tartışıyorsunuz. BBP olarak açıkça söylüyorum başkanlık sistemi tarihimize ve medeniyetimize göre yapılırsa olabilir. Ama mutlak tek meclis, tek vatan olmalıdır, tek bayrak, tek devlet olmalıdır. Bu başkanlık sistemi böyle olmalıdır. Anadolu’da bizim oralarda çok sık kullanılır (işi olmayan şeytana iş bulur). Doğuda ve Güneydoğu‘da devlet aş ve iş veremedi, aş bulamadı. İşi gücü olmayan gençlerimize de şeytan sahip çıktı. Onun için konuşmamız gereken mesele budur. İktidarımızda her evden mutlaka bir kişinin aşı ve işi olacak. Öyle birilerinin yaptığı gibi fukara yardımı verilir gibi aş ve iş sahibi yardım sahibi olacak aç olmayacak. Bu coğrafyada Kürdün, Türkmenle, Arabın, Çerkezle bir problemi yoktur. Bunları bir problemmiş gibi gösteren ve bunun üzerinden siyaset yapanlar vardır. BBP genel başkanı olarak bir kere daha söylüyorum; bu ülkenin güvenliğe, özgürlüğe refaha ihtiyacı var. Hakkari‘de ne kadar güvenlik meselemiz sıkıntılıysa, İstanbul Halkalı‘da da o kadar güvenlik meselemiz sıkıntılı. 1 buçuk yaşındaki kızın ırzına geçiyorlar. (Canım sıkıldı) deyip adam öldürüyorlar. Hırsızlık ve kapkaç başını almış gidiyor. Güvenlik sadece PKK ile alakalı deği. Güvenlik evimizde, sokağımızda, şehrimizde yok, neticede dağımızda, ocamığımızda, yaylamızda da yok. Buraları güvenli hale getirmek öncelikli işimiz olmalı. Tabiiki ondan sonra da vatandaşımız kendini ne şekilde tarif ediyorsa, nasıl konuşmak istiyorsa, dilini, örfünü, adetini, istediği gibi yaşayabilecek hak ve özgürlüklerini garanti altına alacak sivili bir mütabakata varmak lazım."

Topçu, iktidara gelmeden önce yeni bir anayasa yapacaklarını söyleyenlerin, iktidara gelince unuttuklarını, BBP iktidara geldiği zaman 75 milyon insanın insanı merkeze koyan sivil bir anayasayı, Alperenler olarak garanti altına alacaklarını savundu. Ülkenin meselelerinin böyle günü birlik olarak çözülemeyeceğine dikkati çeken Topçu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sırf sadece üniversite yapmak için illere üniversiteler yapılmayacak. Bizim iktidarımızda bilim şehirlerimiz olacak. Nasıl ki bizim elit tabaka çoluğuna çocuğunun eğitimi için gözünü Atlantik ötesine çeviriyorsa, Bitlis, Van, Şanlıurfa, Diyarbakır bilim şehri haline gelecek. Hüseyin Barak Obama da kızına okul ararken, bizimkiler nasıl onların okullarına bakıyorsa, onlar da bizim okullarımızda okumak isteyecek. Bununla ilgili Başbakan‘a teklif verdik. 156 üniversite var diye böbürlenip de dünya ülkeleri arasında ilk 500 e girememek kahredici bir şey. Bu ülke 300 yıldır bilim üretmiyor. Burada Diyarbakır, Harran, Mezopotamya, Konya ve Adana ovası dururken, bu ülkeyi Kanada‘dan buğday almaya mahkum etmeyeceğiz. Bizim iktidarımızda inşallah Güney Amerika‘nın 3 milyon nüfuslu ülkelerinden et ve canlı hayvan gelmeyecek. Bu önümüzdeki seçimlerde Diyarbakırlı kardeşlerimden her evinden sadece 1 tane oy istiyorum. Bunu da Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının hak ettiğine inanıyorum. Denenmemişlik adına, kardeşlik adına ve sevgi adına istiyorum. Bütün imkansızlıklara rağmen girdiğimiz seçimlerde hiç azımsanmayacak oylar aldık. Ama Diyarbakır‘ın Sakarya gibi ayağı kalkıp çağlamasını bekliyorum."